Tayvan’ın 19 milyon seçmeni 13 Ocak’ta sandık başına gidecek. Seçmenler sadece günlük iç meseleleri kimin yöneteceğine karar vermekle kalmayacak, aynı zamanda Tayvan Boğazlarındaki gerginliğin ve Washington ile Pekin arasında çatışma riskinin arttığı bir ortamda Taipei’nin önümüzdeki dört yıl boyunca Çin ile ilişkilerini nasıl yöneteceğine de karar verecek.
Stratejik bir konuma sahip olan Ada şu anda Çin ile ABD arasındaki en büyük potansiyel parlama noktası olarak görülüyor ki bu husus Çin lideri Xi Jinping tarafından geçtiğimiz ay San Francisco’da ABD Başkanı Joe Biden ile bir araya geldiğinde de yinelendi.
ABD merkezli jeopolitik ve istihbarat firması RANE’nin Doğu Asya analisti Chase Blazek, “Tayvan seçimleri Asya-Pasifik bölgesinin algıladığı risk derecesini etkileyecek, sadece ada üzerinde olası bir savaş açısından değil, aynı zamanda tedarik zincirinin devamlılığı ve Çin-ABD ilişkilerinde genel bir kötüleşme Asya-Pasifik genelinde hissedilecek” dedi.
Pekin, Washington’ın Tayvan’ı silahlandırarak statükoyu kademeli olarak değiştirme girişiminden endişe duymaya devam ediyor.
ABD ile ilişkileri geliştiren ve Çin’den ayrılmayı savunan iktidardaki Demokratik İlerleme Partisi’nin (DPP) üst üste üçüncü dönemini de kazanma ihtimali de Pekin’in endişeleri arasında. Geleneksel olarak bağımsızlık yanlısı olan parti, adanın fiilen bağımsız olduğunu savunuyor ki bu da ABD ve BM üyesi diğer ülkelerin kabul ettiği ‘tek Çin’ ilkesi ile çelişiyor.
Adayların farkları
Sekiz yıl sonra görev süresi dolacağı için görevi bırakacak olan DPP Başkanı Tsai Ing-wen’in yerine geçmek başkan yardımcısı ve partinin sadık üyesi Lai Ching-te yarışıyor.
Aralık ayı başında yapılan anketler 64 yaşındaki Lai’yi, DPP’yi Çin ile gerilimi tırmandırmakla eleştiren ve Pekin ile angajman politikasına geri dönülmesi çağrısında bulunan ana muhalefet partisi Kuomintang (KMT) adayı Yeni Taipei Belediye Başkanı Hou Yu-ih’in birkaç puan önünde gösteriyor.
Üçüncü sırada ise Tayvan Halk Partisi’nin (TPP) adayı Ko Wen-je yer alıyor. Ko, ulusal siyasette görece yeni bir isim ve her iki partiye yönelik seçmen memnuniyetsizliğinden faydalanmayı umuyor. Ko, partisini iki rakibinin ortasında konumlandırmaya çalışarak, olası saldırganlığı önlemek ve iki taraf arasında barışı teşvik etmek için Çin ile ilişkilerde caydırıcılık ve diyaloğun birlikte uygulanabileceğini savunuyor.
Ancak KMT ve TPP’nin, başkan adayının kim olacağına dair anket verilerinin nasıl kullanılacağı konusundaki farklılıklar nedeniyle ortak bir aday üzerinde anlaşamamasının ardından muhalefetin DPP’yi yerinden etme kabiliyeti sekteye uğramış olabilir.
Tayvanlı seçmenler önümüzdeki haftalarda fikirlerini değiştirmezlerse, Tayvan’ın Çin-ABD ilişkilerinde bir parlama noktası olmaya devam etme olasılığı artabilir.
Ancak adadaki başkanlık kampanyası dönemeçlerle dolu ve muhalefet başkanlık oylamasını kaybetse de Tayvan parlamentosunda çoğunluğu kazanmayı başarabilir. Böyle bir sonuç Lai’nin belirli politikaları uygulama kabiliyetini sınırlayabilir ve bu da Pekin ile ilişkileri etkiler. Bu durumda Pekin, muhalefet ile çalışmayı seçebilir.
KMT’nin zaferi durumunda ise hem Tayvan’daki hem de ada üzerinden Çin-ABD arasındaki gerilimin azalacağı düşünülüyor. Uzmanlara göre, KMT ya da TPP’nin kazanması Pekin’i Taipei ile ekonomik ve diplomatik ilişkilerini yeniden canlandırmaya ve adaya yönelik askeri ve ekonomik baskılarını azaltmaya teşvik edecektir.
Öte yandan ABD-Tayvan ilişkilerine gelince, her üç başkan adayı da Washington ile güçlü güvenlik ilişkilerini sürdürme sözü verdi ancak bazı uzmanlar bir KMT veya TPP zaferinin “muhtemelen” Washington ile ada arasına daha fazla mesafe koyacağı görüşünde.
The Japan Times’a konuşan Pennsylvania’daki Bucknell Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Zhiqun Zhu,”ABD hükümeti seçimin sonucu ne olursa olsun kabul edecektir” dedi, ancak bununla birlikte Washington’un yeni hükümetin statükodan çok uzaklaştığını hissetmesi halinde ada üzerindeki etkisini kullanabileceğini belirtti. Bu durum Çin-ABD gerginliğinin de artmasına neden olacaktır.
Özetle, Tayvan seçimlerinin 2024’te Asya’daki en önemli seçimlerden biri olacağı düşünülüyor.