Foreign Policy’de (FP) yer alan bir değerlendirmeye göre, Avrupa’da uzun süredir gündemde olan ‘askeri Schengen’ bölgesi planı şimdiden uygulamaya geçmiş durumda.
Ocak ayı sonlarında, Almanya, Hollanda ve Polonya, aralarında bir askeri ulaşım koridoru oluşturmak için bir anlaşma imzaladılar. Almanya Savunma Bakanlığı Parlamenter Müsteşarı Siemtje Möller, koridorun ‘gerçek bir askeri Schengen’e giden yolda’ askeri hareketliliği artırdığını söyledi.
Avrupalı politika yapıcılar, Schengen bölgesindeki insanların ve ticari malların mevcut vizesiz dolaşımını tüm Avrupa’daki birliklerin ve askeri teçhizatın hareketine uyarlama fikrini ilk kez ortaya atmıyorlar fakat fikir şimdi açıkça ivme kazanıyor.
Şimdilik ‘çok laf, az iş’ var
Askeri Schengen fikri ilk olarak Kırım’ın Rusya tarafından ilhakından sonra ortaya çıktı. Avrupalı askeri yetkililer Soğuk Savaş’ta öğrenilen dersleri araştırıyorlar ve bunların arasında askeri hareketlilik de var.
Yine de, birkaç uzman, diplomat ve askeri kaynak FP’ye ilerlemenin istenenden çok daha yavaş olduğunu söyledi. Örneğin Polonya’nın NATO Daimi Temsilcisi Tomasz Szatkowski, “Kuralların serbestleştirilmesi herkes tarafından onaylanıyor. Ama sorun şu ki, 2015’ten beri bunun hakkında konuşuyoruz,” dedi.
Yetkililer, Avrupa ülkelerinin personellerini ve malzemelerini etkili bir şekilde hareket ettirmek için ‘gidecek uzun bir yolu’ olduğunu kabul ettiler.
Avrupa’daki bir askeri misyonla ilgili herhangi bir şeyin geçişi, bürokratik engellerden altyapı boşluklarına kadar uzanan engellerle kuşatılmış durumda.
Baltık ülkeleri savaş halinde yardım alamamaktan korkuyor
Estonya’dan bir AP üyesi ve Dış İlişkiler Komitesi başkan yardımcısı olan Urmas Paet, askeri hareketliliği ‘10 üzerinden 3’ olarak derecelendirdi ve şu anda Baltık ülkelerine malzeme göndermenin ‘haftalar veya en az bir haftadan fazla’ sürebileceğini ileri sürdü.
FP, ‘evrak işleri’nin zahmetli olduğunu vurguluyor. Çeşitli ülkelerdeki çeşitli bakanlıklardan ve zaman zaman bir ülke içindeki farklı bölgelerden çeşitli onayların alınmasının gerektiğini hatırlatan FP, çoğu yol ve köprünün sivil kullanım için inşa edildiğini ve ağır askeri donanımın ağırlığına dayanmasının pek olası olmadığını ileri sürüyor.
Orta Avrupa yakıt boru hattı doğu ülkelerine uzanmadığından, yakıt tedarikinde de daha uzun gecikmeler belirleyici bir faktör olabilir. Ayrıca, eski Sovyet devletlerindeki ray açıklığı, Avrupa ray açıklıklarından boyut olarak farklı ve savaş zamanında binlerce asker ve teçhizatın bir trenden diğerine aktarılması, onu daha da zaman alıcı bir görev haline getirebilir.
Balkanlar için de mini asker Schengen gündemde
Askeri Schengen’in ilk savunucusu ve muhtemelen bu terimi icat eden eski bir NATO komutanı Korgeneral Ben Hodges, son Münih Güvenlik Konferansında FP’ye yaptığı açıklamada, “Şimdi çeşitli kuruluşlardaki bakanların bunun hakkında konuştuğunu duyuyorum,” diyerek en azından konunun gündemde tutulduğunu söylüyor.
Hodges, kriz anında hızlı hareket etme yeteneğinin askeri caydırıcılık doktrininin çok önemli bir parçası olduğunu vurguluyor. Silahlı bir kuvvetin harekete geçme ve hızlı hareket etme yeteneğinin düşman tarafından görülebilmesi ve ilk etapta saldırmalarını engellemesi gerektiğini kaydeden subay, “Sadece ekipman ve birliklere değil, aynı zamanda hızlı hareket etme, yedek parça tedarik etme, yakıt ve mühimmat depolama yeteneğine de sahip olmamız gerekiyor ve Rusların buna sahip olduğumuzu görmesi gerekiyor,” dedi.
Hodges, Almanya, Hollanda ve Polonya arasındaki anlaşmayı ‘harika bir başlangıç olarak alkışlarken, bu tür daha birçok koridorun tartışıldığını hatırlatıyor.
Örneğin Bulgaristan Genelkurmay Başkanı Emil Eftimov, müttefiklerin Yunanistan’daki Dedeağaç’tan Romanya’ya ve Adriyatik Denizinden Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’ya uzanan bir koridora öncelik vermeleri gerektiğini söylemişti.
Hodges, “Yunanistan’dan Bulgaristan’a ve Romanya’ya kadar koridorlara sahip olmak istiyorlar. Tüm bu koridorların amacı, altyapı açısından sorunsuz bir rotaya sahip olmak, aynı zamanda gümrükleri ve tüm yasal engelleri önceden çözmek,” diyor
Almanya-Hollanda-Polonya koridoru model olacak
Almanya, Hollanda ve Polonya koridoru, öngörülen pek çok koridorun ilki ve darboğazları belirleyip çözmesi ve muhtemelen gelecekteki koridorlar için bir şablon oluşturması bekleniyor.
İsminin açıklanmaması koşuluyla FP’ye konuşan üst düzey bir askeri kaynak, koridorun bir dizi konuyu ele alacağını söyledi. Barış zamanında, Almanya’da her eyaletin, topraklarından geçen birlikler veya herhangi bir tehlikeli ekipman için kendi yasalarına sahip olması nedeniyle, yetkililerin federal süreçleri yumuşatmasına da izin vereceğini söyledi. Savaş zamanında, koridorun ‘bir yoldan çok daha fazlası’ olacağını da sözlerine ekledi.
Kriz anında yüz bin veya daha fazla askerin hareket halinde olacağını belirten askeri kaynak, “Duracakları, dinlenecekleri, yedek parça depolarına ve yakıt depolama merkezlerine erişebilecekleri bir yere ihtiyaçları olacaktı. Böyle bir senaryoda savaş mültecileriyle ilgilenmek için de düzenlemelere ihtiyacımız olacak,” ifadelerini kullanıyor.
Bu, üç ulus için bile altından kalkması zor bir görev. Paet, savunmanın ‘ulusal bir kabiliyet’ olduğunu ve ‘ülkelerin paylaşmak istedikleri kadarını paylaştığını’ da sözlerine ekledi. Ülkeler, askeri yük sınıflandırmasına sahip olan ve ağır tankların ağırlığını taşıyabilen köprülerin nerede ve kaç tane olduğu gibi kritik altyapının ayrıntılarını kolayca paylaşmıyor.
AB’deki kara ve demiryolları savaşa uygun değil
Öte yandan altyapı konusunda da kesin bir veri bulunmuyor. Avrupa Politika Analiz Merkezinin (CEPA) 2021 yılında yayınladığı bir rapora göre, Avrupa’daki karayollarının yüzde 90’ı, ulusal yolların yüzde 75’i ve köprülerin yüzde 40’ı askeri olarak sınıflandırılmış maksimum 50 ton yüke sahip araçları taşıyabiliyor.
Her ikisi de Ukrayna savaş alanında Rusya’ya karşı kullanılan Leopard ve Abrams tankları önemli ölçüde daha ağır.
Hodges, “Leopard tankı sanırım yaklaşık 75 ton ağırlığında ve Abrams biraz daha ağır. Bu tankların çoğu HET’lerin (ağır ekipman taşıyıcıları) arkasında taşınacak ve her bir HET yaklaşık 15 ila 20 ton ağırlığında. Yolda yalnızca bir tank olmayacak,” diyor.
CEPA da kamyon, treyler ve ağır tank kombinasyonunun 120 tonun çok ötesine geçebileceğini belirtiyor ve mevcut altyapının büyük oranda askeri harekete uygun olmadığını düşünüyor.
AB, sivil ve askeri olmak üzere çift kullanımlı altyapının finanse edilmesi gerektiğini kabul ediyor ve bu tür 95 proje için finansmanı onaylamış durumda.
Bununla birlikte Polonya büyükelçisi ve Hodges, AB’nin altyapı finansman aracı olan Avrupa’yı Birleştirme Aracı (CEF) için tahsis edilen fonun 6,5 milyar avrodan 1,7 milyar avroya düşürülmesinden endişe duyduklarını söyledi.
Almanya ve Fransa’dan ‘doğuya yatırım’a direniş
CEF tarafından finanse edilen ulusötesi bir demiryolu projesi olan Rail Baltica, Avrupa’nın demiryolu ağını 2030 yılına kadar faaliyete geçmesi planlanan Baltık ülkeleri Litvanya, Estonya ve Letonya’ya genişletmeyi planlıyor. Fakat finansmanla ilgili endişeler yerel haber organları tarafından bildiriliyor.
Dahası, Fransa, Belçika ve hatta Almanya gibi ülkeler, Orta Avrupa boru hattının genişletilmesi için Doğu Avrupa’ya yatırım yapılıp daha genel bir AB savunması için kullanılmasına direniyor.
AB’nin savunma işbirliğini koordine eden Avrupa Savunma Ajansı, kara ve hava hareketliliği için bürokratik süreçleri standartlaştırmak ve evrak işlerini basitleştirmek için ortak bir biçim geliştirmek için çalışıyor. Fakat 25 üye devlet tarafından kabul edilmiş olsa da, bu ‘teknik düzenlemeleri’ henüz ulusal süreçlerine entegre etmemiş olan üye devletlerin isteksizliği sürüyor.