GÖRÜŞ

Batı aklının ‘büyülü kurbanı’ Ukrayna

Yayınlanma

Britanya’nın siyasi kariyeri hiç de arzu ettiği gibi gitmeyen eski Savunma Bakanı Ben Wallace iki ay önce Ukrayna’ya kan donduran bir tavsiyede bulunmuştu. Daily Telegraph’taki makalesinde cephedeki askerlerin yaş ortalamasının 40’ın üzerinde olduğunu yazıp, “Başkan Zelenskiy’nin gençleri gelecek için koruma arzusunu anlıyorum ama…” diye başlamış ve genç nüfusu savaş alanına atmayı salık vermişti. Tabii Batı’nın artık ‘kaynağı kuruduğu’ anlaşılan silah ve mühimmatları eşliğinde…

Kiev; 4 Haziran’da başlattığı yaz taarruzu, sonu ilan edilmeden sona ermişken, bu tavsiyeyi dinlemenin eşiğinde. Dünya Ortadoğu’daki savaşa kilitlenmişken, Batı’nın neocon’ları Rusya Federasyonu’nu yıkma hırsıyla adeta Ukraynalıların imhasına soyunuyor. Amerikalı senatör Lindsay Graham’ın ‘son Ukraynalıya kadar’ şiarı gerçek olabilir. Ve Alman faşizminin 1944 sonbaharında Hitler gençliği müfrezesinden oluşan Volkssturm’un benzerine tanıklık edebiliriz!

Ukrayna’nın Sovyetler Birliği’nin çökertilmesi sonrası tarihte ilk kez 1991’de bir ulus devlet olarak ortaya çıkışından yok oluş sürecine girişi arasında sadece 22 yıl var. 21 Kasım 2013’te neocon aklın 5 milyar dolar yatırdığı Meydan darbesinin 10’uncu yıldönümü. Bu; Ukrayna’nın genç bir çokuluslu devlet olarak çökertilmesinde sonun başlangıcına tekabül ediyor. Neoliberal tipte ‘demokrasi’ için 2004 ve 2014’te iki ‘renkli darbe’ eşliğinde Kiev’i İkinci Dünya savaşının nazilerinin mirasçısı banderacılara teslim ettiler.

Ne ki Ukrayna’yı kullandıkları vekalet savaşında stratejik yenilginin eşiğine geldiler. Kiev’deki eski komedyen Vladimir Zelenskiy’nin hali içler acısı. Ordusu, Rusya Federasyonu’nun Donbass’taki yıpratma savaşında eriyor. Yönetimi içinde huzursuzluk ayyuka çıktı. Koltuğunda gözü olduğu söylenen Genelkurmay Başkanı Valeri Zalujnıy’nin ‘çıkmaza girdik’ tespiti The Economist’in sayfalarını süsledi. Zelenskiy Orta Doğu’ya bakıp hayıflanıyor, Batı televizyonlarında ‘kredi dileniyor’. Seçimleri iptal edip AB üyeliği istiyor. 17 yaşındaki öğrenciler ve kadınları cepheye sürecek genel seferberlik söylemleri işitiliyor. Zelenskiy, iktidara ‘Rus Ukraynası’yla barış’ vaadiyle gelmişti. Şimdi Rusya’ya Donbas ve Kırım’ı verirsek bu savaşı durdurabiliriz. Bana göre ülkemiz böyle bir barış planına hazır olmayacaktır. Bu barış planı değil” diyor. Donbass ve Kırım’dakilerin hiç seçmedikleri kendisini ve banderacılarını isteyeceğini zannediyor.

FİİLEN BİTEN TAARRUZ

Hatırlayalım. Ukrayna çatışması Donbass’ın Rusları ve Rusça konuşan nüfusuna açılan savaşta BM Güvenlik Konseyi onaylı (2202) Minsk anlaşmasının uygulanmaması eşliğinde 8 yıl sonra tetiklendi. Rusya Federasyonu AGİT raporlarına yansıyan ateşkes ihlalleriyle kızışan çatışmanın ardından topraklarına düşen füzeleri gerekçe göstererek ve BM anlaşmasının 51’inci maddesini işleterek 24 Şubat 2022’de özel harekata başladı. Akabinde Kiev’in İstanbul’a gönderdiği heyet mart ayında uzlaşma taslağı sundu. Ancak ABD ve Britanya uzlaşmayı engellendi. Kolektif Batı, Kiev’e silah ve mühimmat boca etti, Rusya’ya art arda yaptırım paketleri ile ekonomik savaş açıldı, diplomatik tecrit için kollar sıvandı. Biden yönetimi stratejik hamlelerini 2022 yaz sonunda Rusya ile Almanya arasındaki Kuzey Akım-2 hattını yok ederek ‘taçlandırdı’.

Son bir yılda Kırım ve Rusya sınırlarını yoklayan füzeler, Moskova’ya ‘erişen’ İHA gösterileri eşliğinde eşik yükseltildi. Rusya yönetici kadrosu, ülke içerisinde de yükselen eleştirilere rağmen intikam saldırılarına girişmedi. Askeri taktiklerde değişikliğe gidilse de ‘demilitarizasyon’ ve ‘denazifikasyon’ olarak konan stratejik siyasi hedeflerden şaşılmadı. 2022 sonbaharından itibaren Herson, Zaporojye hattında, yani güney cephesinde ‘Surovikin hattı’ diye anılan çok katmanlı savunma hattını kurdular. Geçen yıl herkesin beklediği ‘kış savaşı’ gelmedi. Bakhmut/Artyomovsk cephesi ve Vagner güçleri gündemi meşgul etti.

Kolektif Batı ise 2023 ocak-şubat aylarında Kiev’in ‘ilkbahar-yaz taarruzu’ hazırlıklarını başlattı. Ramstein toplantıları eşliğinde Batı’nın ‘mucize tankları’, menzili artırılan füzeler dahil art arda askeri paketler sunuldu. Ukraynalılar 20 Mayıs’ta iki tarafın da ağır kayıplar verdiği Bakhmut/Artyomovsk’u Vagner güçlerine kaybetti. Karadeniz kıyı hattındaki Melitopol, Mariupol ve Kırım’ı yeniden feth etme hedefli Ukrayna taarruzu ise Kiev’in Herson bölgesinde Kahovka barajını patlatarak büyük ekolojik facia yaratmasından hemen sonra, 4 Haziran’da başladı. Rusya’da haziran sonundaki bir günlük Vagner isyanından medet umuldu. Olmadı. Ve Kiev’in büyük yaz taarruzu kısa sürede hezimete dönüştü.

Pentagon şefi Lloyd Austin, geçen nisanda Ukrayna savaşını Rusya’yı askeri olarak zayıflatmak için kullandıklarını söylemişti. Görünen o ki, aksi oluyor. Ukrayna ordusu yıpratma savaşında eriyip gidiyor. İnsan kaynağı tükeniyor. Batı’nın silah ve mühimmat stokları eridi. Rusya’nın ‘pasifi savunması’ bütün cephe hattını zorluyor. 400 bine yakın eğitimli güç taarruza hazırlanıyor. Yaptırımlar işe yaramadı, tecrit tutmadı.

Batılı uzmanlar ve medyanın kendi kendilerine tekrarladıkları yalanların da sonuna gelindi. İlk işaretler Time ve Newsweek dergilerinde yaz sonunda gelmişti. Ancak son 10 günde art arda makaleler sükûn etti.

Wall Street Journal 16 Kasım’da Eugene Rumer ve Andrew S. Weiss’in ‘Rusya’nın Yenilgisi Hakkındaki Büyülü Düşüncelere Son Vermenin Zamanı Geldi’ başlıklı makalesine yer verdi. Ana saptamaları şöyle:

  •  Ukrayna’nın taarruzu müzakere için elini güçlendirecek bir ilerleme sağlayamadı.
  • Orta Doğu’daki çalkantılar ABD Kongresi’ndeki kutuplaşma eşliğinde Biden yönetiminin elini kolunu bağlıyor.
  • Zaman Putin’in lehine işliyor.
  • Rusya’nın bir yıpratma savaşına dönüşen savaşı kaybettiğine dair hiçbir belirti yok.
  • Rusya ekonomisi sarsıldı ama yıkılmadı.
  • Haziran’daki Vagner isyanı sonrası Putin’in iktidarı paradoksal bir şekilde güçlendi. Halk desteği sağlam.

‘Rusya kazanıyor’ yerine ‘kaybettiğine dair hiçbir işaret yok’ demek zorunda kalan yazarlar dramatik bir tablo sunuyor. Batı savunma sanayinin Sovyet mirası üzerine tesis edilmiş Rusya savunma sanayi ve üretimi karşısındaki acziyeti teslim ediliyor. Yine Rusya ekonomisinin dayanıklılığı, adaptasyonu ve Çin-Hindistan faktörüyle Küresel Güney’in Moskova’nın tecridine yanaşmadığı anlatılıyor.

WSJ yazarlarına göre ‘Batılılar büyülü düşüncelere kapılmışlar’. Peki onlar ne öneriyor? Rusya’yı çevrelemeyi! Tabii ‘Soğuk Savaşı’ı yeniden yaşamamız anlamına gelmiyor’ diyorlar. ‘Uluslararası ilişkilerde çok kasvetli bir durumda olduklarını’ söylerken, ‘Putin’in Rusya’sı, Sovyetler Birliği’ni dünyanın çeşitli bölgelerinde bu kadar etkili kılan sert güç ya da ideolojik çekicilikten çok azına sahiptir’ diye iddia ediyorlar.

En absürt makale bu değil. Etkili İngiliz dergisi The Spectator 18 Kasım’da kendi halkının ‘öğütülmesini’ salık veren Svetlana Moronets’in makalesini yayınladı. ‘Zelenskiy savaşın durumu hakkında dürüst olmalı’ başlıklı makale vahim durumu ortaya seriyor.

Ukrayna ordusunun 4 ay içinde Kırım’a erişmeyi hedeflenmişken ‘mayın tarlalarına saplandığını’ söylüyor. ‘Katı gerçeklerle yüzleşmeyi reddetmenin tehlikeli olduğunu’ belirten yazar, cephede rotasyonsuz askerlerin halini ve ne kadar az insan kaldığını anlatıyor. Çözümü ne dersiniz? “Geride kalan herkesin askere alınması!”

Bu fikri Avusturya ordusundan tuzu kuru Albay Markus Reisner’a atıfla pekiştiriyor. Reisner Batı’nın ‘zaferin imkansızlığını’ ve ‘Ukrayna devletinin mevcut haliyle sona erebileceğini’ kabul etmesinden bahsederken, şunu öneriyor: ‘Muhtemelen kadınların, geriye kalan tüm gençlerin orduya katılmalarının sağlanması. Ve Batı’nın Ukrayna’nın ihtiyacı olan her türlü silahı tedarik etmesi.’

Reisner ne cepheye atılacak insanların eğitiminden söz ediyor ne de o silahların nereden geleceğinden! Makalenin, kendisi cepheye gidecek mi bilmediğimiz kadın yazarı müzakereleri katiyetle reddediyor. Müzakere olursa ‘güçlü ordusu olan sınırları yeniden çizermiş’. Yugoslavya’yı kim parçalayıp Avrupa’nın sınırlarını yeni baştan çizdi, Güney Sudan nerden çıktı, Irak’ı kim işgal etti, diye düşünecek hali yok.

‘Büyülü fikirlerden’ çıkış açısından dikkat çeken son makale ilkbaharda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüştüğü kulislere sızan ABD’nin ‘realist’ cephesinden eski Dış İlişkiler Konseyi başkanı Richard Haas’tan. Haas 17 Kasım’da Charles Kupchan ile birlikte Foreign Affairs’e ‘Ukrayna’da Başarıyı Yeniden Tanımlamak’ başlıklı bir makale yazdı.

Ukrayna taarruzunun durduğunu belirten yazı, hedeflerinin ‘yakın gelecek ve ötesinde ulaşılamaz olduğunu’ vurguluyor. Tıpkı WSJ gibi ‘çıkmaz’ anlatılıyor. “O halde ne yapılmalı? Batı için seçeneklerden biri, Ukrayna’ya muazzam miktarda silah sağlamaya devam ederek, bu sayede Ukrayna kuvvetlerinin eninde sonunda Rusya’yı yenebileceğini ummak. Sorun şu ki, Ukrayna ordusu…Rusya’nın zorlu savunmasını aşabileceğine dair hiçbir işaret göstermiyor.” Haas, F-16 tedarikinin sihirli bir değnek olmayacağını vurguluyor.

Zamanın Rusya lehine işlediğini belirtirken, “Rusya’nın ekonomisi ve savunma sanayi üssü savaşa hazır” diyorSaptamalar gerçekçi: “Rusya ayrıca enerjisi için yeni pazarlar bulurken, yaptırımların Rus ekonomisi üzerinde sadece mütevazı bir etkisi oldu. Putin siyasi olarak güvende ve ordu ve güvenlik servislerinden medya ve kamuoyu söylemine kadar tüm güç unsurlarının kontrolünü elinde tutuyor gibi görünüyor.” ABD’de 2024 başkanlık seçimi sıkıntıları, Avrupa’da Slovakya gibi ülkelerden hareketle ‘yalpalamaları’ aktarıyor. Hamas’ın İsrail’e saldırısının ‘Ukrayna’yı ikinci plana ittiğini’ anımsatıyor. “Mesele sadece Washington’un dikkatinin dağılmış olması değil; ABD ordusunun kaynakları sınırlı ve ABD savunma sanayi üssünün üretim kapasitesi çok kısıtlı” diye vurguluyor.

Peki Haas ne öneriyor? İki seçenek: “Kiev’i saldırı stratejisinden savunma stratejisine geçerken ateşkes teklif etmeye ikna etmek.”

Oysa Haas, Moskova’nın ateşkesi kabul etmesini beklemiyor. Eski Almanya şansölyesi Angela Merkel’in son bir yılda üç söyleşisinde Minsk anlaşmasını ve müzakereleri Ukrayna’yı silahlandırmak ve Rusya’yı kandırmak için kullandıklarını itiraf ettiği akıllardayken, Haas’ın hesabı, çatışmayı Kore örneğindeki gibi ‘dondurmak’. Bu arada da Batı’nın kalkındıracağı Kiev karşısında Rusya’nın geçmişte SSCB gibi bir duruma düşmeyi ‘göze alamamasını’ ima ediyor. Sonra “Ateşkes sağlansın ya da sağlanmasın, Ukrayna’nın mevcut saldırı stratejisinden uzaklaşarak savunma stratejisine dönmesi gerekiyor” diyor. O nasıl olacak? Savunma hattı nerede, hangi insan gücüyle, nasıl kurulacak? Yanıt yok. Üstelik hasmının aklına hakaret edercesine, Rusya’nın askeri kapasitesinin ya da iradesinin zayıfladığına dair açık kanıtlar ortaya çıkarsa, Ukrayna daha saldırı odaklı bir stratejiye dönme seçeneğini elinde tutacaktır” diyor.

Haas’ın Kiev’in yitirdiği toprakları geri almasına imkân vermezken, banderacıların ‘kalan kısımda güçlü bir demokrasi’ inşa etmesini hayal ediyor. Ve NATO’nun ‘istişareler’ içeren 4’üncü maddesini öneriyor. Aklı fikri ABD’deki 2024 başkanlık seçiminde. ‘Ukrayna’nın geleceği üzerinde pervasızca kumar oynamamak’ için sunduğu sürreal çerçeve, Batı’nın ‘büyülü fikirlerden’ çıkmazını sergiliyor. Lügatlarında barış yok ama hüsnükuruntu çok.

Çok Okunanlar

Exit mobile version