BM İnsan Hakları Ofisi 22 Mayıs’ta yaptığı basın açıklamasında, ‘Küresel Kuzey’de cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kimliğini tartışan kadınların karalama kampanyaları, fiziksel taciz ve yasal tacizle karşı karşıya kaldıklarını ileri sürdü.
BM Kadın ve Kız Çocuklarına Yönelik Şiddet Özel Raportörü Reem Alsalem, Batı ülkelerinde kadınların ve feminist örgütlerin ‘cinsiyetlerine ve/veya cinsel yönelimlerine dayalı ihtiyaçlarına saygı gösterilmesi talebiyle bir araya gelmeleri ve/veya kendilerini barışçıl bir şekilde ifade etmeleri için daralan alan’ konusunda uyarıda bulundu.
BM’nin kadın hakları gözlemcilerinden biri olan Alsalem, “Kadınlara, kız çocuklarına ve müttefiklerine karşı cinsiyet ve eşcinsel ilişkilere dayalı ayrımcılık yapılmaması konusundaki inançları temelinde sık sık karalama kampanyaları yürütülmesinden rahatsızlık duyuyorum,” derken, bu kişileri ‘Naziler’, ‘soykırımcılar’ ya da ‘aşırılık yanlıları’ olarak damgalamanın ‘kadınları konuşmaktan ve görüşlerini ifade etmekten caydırmak amacıyla kullanılan bir saldırı ve yıldırma aracı’ olduğunu belirtti.
Özel Raportör, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet kimliği arasındaki gerilimlere ilişkin endişeleri susturma girişimlerinin ‘[kadınlara ve kız çocuklarına] korku aşılamayı, onları utandırarak susturmayı ve onlara karşı şiddet ve nefreti kışkırtmayı amaçladığı için son derece rahatsız edici’ olduğunu iddia etti.
Alsalem, cinsiyet temelli kadın haklarına yönelik sosyal, yasal ve şiddet içeren sansürün ‘kadınların ve kız çocuklarının topluma onurlu bir şekilde katılımını ciddi şekilde etkilediğini’ savundu.
Alsalem, “Bu tür etkinlikleri sabote etmek, rayından çıkarmak ve bu etkinliklerde konuşmak isteyen kadınları susturmak amacıyla sözlü ve fiziksel taciz, taciz ve korkutma olaylarına tanık olduk,” ifadelerini kullandı.
Özel Raportör, bu tür bir sansürün toplumun her kademesindeki kadın ve kız çocuklarının güvenliğini ve geçimini baltaladığını iddia ederek, ‘kadın siyasetçilerin bile siyasi partileri tarafından yaptırıma tabi tutulduğunu’ belirtti.
