SÖYLEŞİ

‘BRICS, ASEAN ülkeleri de dahil olmak üzere bölgede çok şey başardı’

Yayınlanma

Asya İşbirliği Diyaloğu Genel Sekreteri Pornchai Danvivathana Harici’ye konuştu: “BRICS’in benim geldiğim yer olan ASEAN da dahil olmak üzere çok şey başardığını düşünüyorum. Ben Taylandlıyım.”

Asya İşbirliği Diyaloğu (AİD), 35 üyesiyle Asya’nın en geniş katılımlı diyalog ve danışma forumu olarak biliniyor.

Asya ülkeleri arasında işbirliği sağlamak ve ASEAN, SAARC ve Körfez İşbirliği Konseyi gibi ayrı bölgesel örgütlerin entegrasyonuna yardımcı olmak amacıyla 2002 yılında kurulan bir uluslararası örgüt olan AiD’in “bağlantısallık”, “bilim, teknoloji ve inovasyon”, “eğitim ve insan kaynakları gelişimi”, “gıda, enerji ve su güvenliği ilişkisi”, “kültür ve turizm”, “kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi” başlıklı 6 iş birliği sütunu bulunuyor.

Birliğin Genel Sekreteri Dr. Pornchai Danvivathana, Küresel Güney’deki işbirliği mekanizmaları, uluslararası örgütler arasındaki bağlantısallık, Asya ve Batı örgütleri arasındaki rekabet tartışmaları üzerine sorularımızı yanıtladı.

Asya’nın tamamını kapsayan ilk uluslararası organizasyonsunuz. Asya’nın sosyal, ekonomik, teknolojik vb. alanlardaki hızlı yükselişi dünyanın dikkatini bu coğrafyaya çevirdi. Asya’daki işbirliği platformlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bölgede daha fazla inisiyatif örgütü kurulabilir mi?

Yükselişte olduğunu düşünüyorum, çünkü karşılıklı bağımlılık açısından, özellikle sınır ötesi meselelerle veya yeni zorluklarla baş etmek için başkalarına ihtiyaç duyulduğunda, burasının diyalog platformu olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda Antalya Diplomasi Forumu’nun teması olarak da diplomasi teşvik edilmişti.

ASEAN ve Körfez İşbirliği Örgütü gibi bazı bölgesel kuruluşlar sıklıkla ABD-Çin rekabetinin ortasında yer alıyor. Bu değerlendirmeye katılıyor musunuz? Bölgesel örgütler çok kutupluluk ve çok taraflılık bağlamında nasıl konumlandırılmalıdır?

Peki, siz bunu rekabet olarak tanımlasanız da tanımlamasanız da ben buna dünyanın her yerinde her zaman olan bir rekabet olarak bakmak isterim. İşbirliği yaptığımızda elbette rekabet de oluyor. Bu kötü bir fikir değil çünkü ekonomi açısından bakmak isterseniz, rekabetçiliği teşvik ettiğimizi ve ayrıca karşılaştırmalı üstünlüğü başkalarıyla rekabeti teşvik etmeye yardımcı olabilecek faktörlerin bir parçası olarak değerlendirdiğimizi kendiniz görebilirsiniz. O halde hangi ülke katkıda bulunmak isterse diğerlerine dahil olmak isterse, bunu olumlu bir işaret olarak görürüm; çünkü ortaklığı teşvik etmek istiyorsak bu sıfırdan başlar. Karşılığında hiçbir şey olmadan büyük bir katkı bekleyemezsiniz.

Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS gibi Asya ve Küresel Güney merkezli kuruluşlar ile G20 ve Avrupa Birliği gibi Batı merkezli kuruluşlar arasında sıklıkla karşılaştırmalar yapılıyor. Bu kuruluşlar birbirinin alternatifi olabilir mi? Yoksa Batı ve Doğu merkezli uluslararası kuruluşlar arasında işbirliği mümkün mü?

Evet, bu da mümkün. Aslında ben eğitim almış bir avukatım. Bölgesel düzenlemeleri barışı ve güvenliği teşvik edecek bir mekanizma veya araç olarak destekleyen BM Sözleşmesine bakarsanız, ASEAN, BRICS, AİD (Asya İşbirliği Diyaloğu) gibi alt-bölgesel veya bölgesel mekanizmaların barışı teşvik etmede çok hayati bir rol oynayabileceğini görürsünüz; tıpkı Türkiye’nin diplomasi dahil olmak üzere güvenlik konularında kaydettiği ilerlemeler gibi…

Türkiye’nin Yeniden Asya Girişimi’ni nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu girişim daha aktif nasıl kullanılabilir?

Bu yaklaşımı başından beri şahsen ve resmi olarak memnuniyetle karşılıyorum çünkü bu, birçok ülkenin odaklandığı bir yaklaşım. Bakın, Asya’daki ülkelerin işbirliğini ve ortaklığı teşvik etmesinin yapı taşları. AİD de diğerleri arasında yer alıyor. AİD’nin kendisi siyasi olmayan konularda işbirliğini teşvik etmek için bir diyalog platformu olarak hizmet vermektedir. Dolayısıyla Türkiye’nin yaklaşımının AİD’nin vizyonunu ve değerlerini tamamlayıcı nitelikte olduğuna inanıyorum.

Çin’in Kuşak ve Yol girişimini Asya’daki bağlantı açısından nasıl değerlendirirsiniz? Bir yandan ilgili ülkelerin borçlanmasına neden olduğu için eleştiriliyor. Diğer yandan da çok verimli bulunuyor. Yani biraz karmaşık değerlendirmeler var. Bu konuda görüşünüzü ayrıntılı bir şekilde anlatır mısınız?

Aslında bu tür bir soru, geçen yıl Çin medyasında bana soruldu. Buna tepkim şu şekilde: Her şeyden önce bağlantı, AİD’nin öncelikli alanlarından biri. Bağlantı söz konusu olduğunda Kuşak ve Yol Girişimi, kayıp halkanın daraltılmasına yardımcı olan bir girişimdir. Bunu inkâr edemeyiz. AİD vizyonu Kuşak ve Yol girişimine de yer verdi, ancak bazılarının bunu olumsuz bir şekilde görebilmesi de söz konusu oluyor. Genel Sekreter olarak, konuyu ele almanın en iyi yolunun, genel resme bakmak ve bazı ülkelerin Kuşak ve Yol Girişimi ile ilgili olarak karşılaştıkları avantaj veya dezavantajlara odaklanmak olduğunu düşünüyorum. Bu durumun nasıl çözülebileceğini Çin ile tartışmak ülkelerin kendilerinin ilgilenmesi gereken bir konu. Bu konuyu sorgulamak ya da yorum yapmak bana düşmez ama AİD söz konusu olduğunda Kuşak ve Yol Girişimi, AİD içindeki bağlantının olumlu bir şekilde çalışmasına yardımcı olan mekanizmalardan biri olarak kabul edilmiştir.

Asya dünyasının iki büyük gücü olarak Çin ve Hindistan arasındaki rekabet son dönemde tartışılıyor. Bu rekabetin aslında diğer ülkelerin ekonomiye katkısı açısından kümülatif olarak daha verimli olmasını sağladığını mı düşünüyorsunuz? Yoksa adil paylarından fazlasını mı alıyorlar?

Sadece Asya’da değil, başka yerlerde de ülkeler kendi içlerinde veya ülkeler arasında ikili çatışmaların olduğunun farkındayım. Bu her zaman olur. Bazıları buna rekabet diyebilir, bazıları ise çatışma diyebilir. Ancak 35 üyeli AİD, üye ülkelerin hepsinin birlikte tartışması ve çatışmaları önlemenin yolunu açması ve ayrıca rekabeti her ne şekilde olursa olsun azaltması için bir fırsat penceresidir. Şu ana kadar 2002’den bu yana faydalı bir platform olduğunu kanıtladık. Dolayısıyla ikili ilişkiler açısından, AİD söz konusu olduğunda, bu, bir kenara bırakılabilir. Bu yüzden siyaset dışında her şeyi tartışıyoruz. Biz siyaset dışı bir platformuz.

Londra’da faaliyet gösteren çok tanınmış bir ekonomist olan Timothy Ash, bir röportajda “BRICS neyi başardı ki?” diye eleştiride bulundu. Doğudaki ekonomik ittifakların batılı ekonomik ittifaklarla asla rekabet edemeyeceğini iddia eden bir yaklaşım var. BRICS ve bu batılı yaklaşım hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu sizin bakış açınıza, konulara nasıl baktığınıza ve nerede durduğunuza bağlıdır. Bu benim ilk noktam. İkincisi, bana göre hiçbir şey imkansız değildir. Eğer Doğu-Batı işbirliğinden ya da bölgeler arası işbirliğinden bahsediyorsanız, AİD’nin amacının da bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü AİD kapsamında bölgesel, alt-bölgesel ve aynı zamanda uluslararası işbirliklerini teşvik ediyoruz. Ve 35 ülke için ileriye giden yolu keşfetmeleri ve birlikte çalışmaları için kendimize bir kez daha bir fırsat penceresi sunmaya çalışıyoruz.

Peki BRICS’in bugüne kadar neyi başardığını sorsam sizin cevabınız ne olur?

Benim geldiğim yer olan ASEAN da dahil olmak üzere çok şey başardığını düşünüyorum. Ben Taylandlıyım (gülüyor). Evet, biraz veya çok zaman alabilir ama yıllar geçtikçe sadece iş birliğini değil, aynı zamanda insanlar arası bağlantıyı veya anlayışı da tesis ettik. Altını çizmek istediğim şey bu. Kamu diplomasisi olmadan yapamayız ve bu, AİD’nin ayakta kalmasına yardımcı olabilecek rasyonalitelerden biridir. 

Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde karayolu ve demiryolunu Türkiye’ye bağlayan Zengezur Koridoru’nun inşa edilmeye çalışıldığını eminim biliyorsunuzdur. Yeni bir ticari lojistik rotasını birbirine bağlayacak. Zengezur Koridoru’nun bölgesel barışa ve Asya’nın ekonomik büyümesine nasıl katkıda bulunabileceğini düşünüyorsunuz?

Buna hiç şüphe yok. Çünkü ben, üye ülkelerime danışmadan kendi adıma, bağlantının sadece AİD içinde değil, ötesinde de sınırlı olmaması gerektiğini söyleyebilirim. Yalnızca kurumsal bağlantıyı değil aynı zamanda insanlardan insanlara bağlantıyı da teşvik etmek istiyoruz. Ve konu insanlara gelince, bu daha da ötesine geçiyor. Benim anlayışıma göre bağlantı sınır tanımıyor. Ancak her ülkenin gereksinimlerine uyduğundan nasıl emin olunacağı başka bir konudur. Elbette her milletin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duyuyorum, bu yüzden bunun tartışılması ve araştırılması gerekiyor.

Zengezur Koridorunun Ermenistan’ın sınırlarına ve toprak bütünlüğüne saygılı olması gerektiğini söylüyorsunuz. Bu doğru mu? 

Bu dikkat etmemiz gereken bir konu ama elbette bir diplomat olarak hiçbir şeyin taşa kazınmadığını düşünüyorum. Tartışabilir, keşfedebilir ve elbette herkes için dostane veya kabul edilebilir bir çözüme ulaşabiliriz. 

Son olarak Türkiye’nin Asya’da, özellikle de Türk dünyasında giderek etkili olması hakkında bir şeyler söylemek ister misiniz?

Sadece Yeniden Asya girişimini takdir etmekle kalmıyorum, aynı zamanda Türkiye’nin, özellikle olumlu yönde ilerlerken, Kovid-19 ile karşı karşıya kaldığımız şu dönemde, 2 yıl boyunca AİD paydaşı olarak hizmet vermeye karar vermesini kişisel ve resmi olarak takdir ediyorum.

Çok Okunanlar

Exit mobile version