GÖRÜŞ

Britanya’da aşırı sağın önündeki Hadrian Duvarı

Yayınlanma

Doç. Dr. Dilek YİĞİT

Roma İmparatorluğu’nun Britanya’ya bıraktığı en önemli miraslardan birisi Hadrian Duvarı, diğeri ise Antonine Duvarı’dır. İmparator Hadrian Britanya’yı işgal eden Romalıları kuzeyden gelen ve “barbar” olarak adlandırdıklarının saldırılarından korumak için M.S. 122 yılında Hadrian Duvarını inşa ettirmeye başlamıştır. Hadrian’ın halefi  Antonius Pius ise Britanya’nın kuzeyine doğru ilerlemek isteyen Romalıları kuzeyden gelen saldırılardan korumak amacıyla Hadrian Duvarı’nın kuzeyine Antonine Duvarını inşa ettirmiştir. Günümüzde Antonine Duvarı İskoçya’nın sınırları içinde iken, Hadrian Duvarı İngiltere’nin sınırları içindedir. Hadrian Duvarı geçmişte hiç olmadığı gibi günümüzde de İngiltere-İskoçya arasında sınır niteliğinde değildir ama Britanya’nın kuzeyini ve güneyini ayıran bir çizgi gibidir.

Bugünlerde Britanya’da çıkan ve ülke geneline yayılma riski taşıyan, arkasında ise aşırı sağcı grupların yer aldığı iddia edilen, hatta Başbakan Keir Starmer’ın “aşırı sağcı haydutluk” olarak tanımladığı isyanların haritası ayaklanmaların doğudan batıya, güneyden kuzeye, hatta Kuzey İrlanda da dahil pek çok yerde çıktığını gösterirken, ilginç bir husus dikkatlerden kaçmamaktadır. İsyanların en kuzey noktası Sunderland’dir; yani isyan dalgası Hadrian Duvarı’nın kuzeyine  geçmemiştir. Bir başka deyişle Britanya’nın güneyi aşırı sağcı isyanlara sahne olurken, adanın kuzeyi, isyanların çıkacağına dair söylentiler olsa da, şimdilik sükunetini korumaktadır.

Bu durumda akla şu soru gelmektedir; aşırı sağ isyanların Britanya’nın kuzeyinde, İskoçya’da gerçekleşmemesinin nedeni nedir?

Birleşik Krallık’ın genelinde gözlemlendiği gibi İskoçya da aşırı sağ partilerin güçlü olduğu, genel seçimlerde başarı sağladığı bir ülke olmamıştır.  Aşırı sağ Birleşik Krallık’ta kayda değer ilk genel seçim başarısını 2015 seçimlerinde göstermiştir; Avrupa Birliği  (AB) ve göçmen karşıtı söylemleri  sebebiyle aşırı sağ olarak tanımlanan UKIP (United Kingdom Independence Party)  %12’yi aşan oy oranı ile seçimlerden üçüncü parti olarak çıkmış, ancak İskoçya’da oyların sadece %1.6’sını almıştır.  Aslında bu sonuç UKIP’ın söylemlerinin merkezine AB karşıtlığını alması, 2016 AB referandumu sonuçlarının gösterdiği gibi İskoçya’nın çoğunluğunun ise AB yanlısı olması açısından şaşırtıcı değildir. UKIP’in 2015 genel seçimlerinde elde ettiği başarı daha sonraki genel seçimlere yansımayınca, aşırı sağın bu seçim başarısı Britanya için bir “istisna” olarak görülmüştür. Geçtiğimiz temmuz ayında gerçekleştirilen genel seçimlerde sert göçmen karşıtı tutumuyla dikkat çeken aşırı sağ Reform UK’nin seçmenin %14’ünün desteğini alması, aşırı sağ partilerin artık Britanya siyasetinde yer edinmeye başladığının işaretidir ama bu anlamda İskoçya’yı yine istisna tutmak gerekir. Zira ülke genelinde göçmen karşıtlığı üzerinden bir çıkış yakalayan Reform UK İskoçya’da oyların %7’sini almış, İskoçya’dan vekil çıkaramamıştır. Seçim kampanyasının merkezine  göçmen karşıtlığını alan Reform UK’nin  Birleşik Krallık genelinde gösterdiği başarıyı İskoçya’da gösterememesi gerçeği ışığında göçmen karşıtlığının Britanya genelinde yaygın olduğu ama İskoçya’da yaygın olmadığı varsayımında bulunabilir ki, yapılan çalışmalar bu varsayımı şimdilik doğrulamaktadır.

Birleşik Krallık’a yönelik göç artarak devam etmektedir; 2023 yılında 1.2 milyon göçmen Britanya’ya giriş yapmıştır, bu rakam nüfusunun % 9’unun Britanya kökenli olmadığı ülke için bir rekordur. Artan göç Britanyalılar arasında huzursuzluk yaratmaktadır; Britanyalıların %41’i ülkelerinin karşılaştığı en önemli sorunun göç sorunu olduğunu düşünmektedir. The Migration Observatory’ya göre Britanyalıların %50’sinden fazlası göçmen sayısının azaltılmasını isterken, %30’dan fazlası göçü “kötü”, “çok kötü” bir şey olarak tanımlamaktadır.

Hal böyle iken göç karşıtı Reform UK’nin temmuz genel seçimlerinde elde ettiği başarının bir sürpriz olarak değerlendirilmemesi gerektiği gibi, Muhafazakar Parti’nin 2010 yılından beri elinde tuttuğu iktidarı kaybetmesinin nedeninin de göç sorunu olduğu ileri sürülebilir; Muhafazakar Parti iktidarı Britanyalılarının göç konusundaki hassasiyetlerine beklenen yanıtı verememiştir; Ipsos’un bir çalışmasına göre Britanyalıların yarısı Muhafazakar Parti’nin göç politikasına hiç güven duymamıştır; göç politikası konusunda İşçi Partisi’ne güven duymayanların sayısı ise daha azdır.

İskoçya’da ise göç karşıtlığı yaygın değildir; What Scotland Thinks’de yayınlanan bir araştırmaya göre  İskoçların % 46’sı göçün Britanya ekonomisi için faydalı olduğunu düşünmekte, % 43’ü ise göçün Britanya kültürünü zenginleştirdiğine inanmaktadır.

Göç konusunda Britanya’nın genelinden farklı bir tablo sunan İskoçya için bu durumun nedenleri olsa gerektir. Bu nedenlerden ilki İskoçya’nın ülkenin diğer bölgelerinde olduğu kadar göçe maruz kalmamasıdır. Birleşik Krallık’a göç edenlerin sadece  %6’sı İskoçya’ya gitmektedir. AB’den gelmeyen göçmen başta Londra olmak üzere ülkenin güney doğusunu, batı ve doğu orta kesimlerini tercih etmektedir; AB’den gelmeyen göçmenin % 39’ı Londra’ya yerleşmektedir. İskoçya AB vatandaşı olmayanların göç etmeyi tercih ettiği bir yer olmadığı gibi, İskoçya’ya giden göçmen de genelde AB’den gelen göçmendir.

İkincisi, göç meselesi İskoçya’da gündemde olan/gündemde tutulan bir mesele değildir. İskoçlar en önemli sorunları olarak ekonomik sorunları ve bağımsızlık meselesini görmekte, sorunlar listesine göçü dahil etmemektedir. İskoçya’da temmuz seçimlerinden İşçi Partisi birinci, İskoç Ulusal Partisi (SNP) ikinci çıkmıştır ve her iki partinin de İskoçya’da gündemi, doğal olarak İskoç halkının da gündemi olan İskoçya’nın bağımsızlığı meselesi ve bu çerçevede Edinburg ve Londra ilişkilerinin sağlıklı yürütülmesidir; öncelikleri göç akını yaşamayan İskoçya için göç meselesi değildir. Üstelik İşçi Partisi’nin genel seçimlerden önceki tavrı, partinin göçmen yanlısı olarak tanımlanmasına imkan tanımasa da, SNP’in göçe sempati ile yaklaştığı bilinmektedir. SNP İskoçya’nın  işletmelerde, üniversitelerde ve kamu hizmetlerinde çalışacak işgücüne ihtiyaç duymakta olduğunu belirtmekte, göçü ekonomik  sorunlara ve yaşlanan nüfus sorununa bir çözüm olarak görmektedir.

Üçüncüsü, İskoçya’da İslam karşıtlığı üzerinden göç karşıtlığını körükleyebilecek koşullar yoktur; Birleşik Krallık nüfusunun %6’sından fazlası Müslümandır, Müslüman nüfus özellikle İngiltere ve Galler’de yaşamaktadır; İskoçya nüfusunun sadece % 2’si Müslümandır.

Kısaca İskoçya’nın Birleşik Krallık’ın diğer bölgelerine nispetle daha az göçmene ev sahipliği yaptığını ve aynı zamanda İskoçların Birleşik Krallık’ın diğer birçok yerindeki duruma göre göçe daha az karşıt olduğunu, dolayısıyla göç karşıtı söylemlerin burada destek bulamadığını söyleyebiliriz. Hal böyle iken günümüzde Britanya’yı kasıp kavuran ayaklanmaların İskoçya’ya sıçramamış olması şaşırtıcı değildir.

Sonuçta, Romalıların Hadrian Duvarı adeta aşırı sağ isyanlara kuzeyde set çekmiş gibidir ve sembolik de olsa İngiltere ve İskoçya’yı aşırı sağ konseptinde bile ayırmaktadır. Ama aşırı sağ isyanlar Hadrian Duvarı’nı aşabilirse Birleşik Krallık hükümeti için “aşırı sağ” düşündüğünden çok daha büyük bir mesele demektir.

https://www.statista.com/statistics/886366/issues-facing-britain/

https://www.bbc.com/news/articles/cw4y7p8gx37o

https://www.ipsos.com/en-uk/trust-conservatives-immigration-and-asylum-improves-though-most-still-lack-confidence

https://migrationobservatory.ox.ac.uk/resources/briefings/uk-public-opinion-toward-immigration-overall-attitudes-and-level-of-concern/

https://migrationobservatory.ox.ac.uk/resources/briefings/where-do-migrants-live-in-the-uk/

https://www.whatscotlandthinks.org/analysis/do-scotland-and-england-wales-have-different-views-about-immigration/

Çok Okunanlar

Exit mobile version