Pekin’de düzenlenen yüksek profilli bir güvenlik forumuna katılan Orta Doğu uzmanlarına göre Çin, İsrail-Gazze savaşında aktif bir arabuluculuk rolü oynamak istiyorsa bir denge kurmalı ve diğer güçlerle birlikte çalışmalı.
Çin, İran, Ukrayna, Türkiye, Suudi Arabistan ve Afganistan’dan uzmanlar Pekin Xiangshan Forumu’nda Orta Doğu için, çok kutuplu bir jeopolitik çerçeve üzerine inşa edilmesi gerektiği konusunda hemfikir oldukları yeni bir güvenlik mimarisi üzerine bir tartışma paneline katıldılar.
Uzmanlar, Çin, ABD, Rusya, İran, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın da aralarında bulunduğu büyük güçleri acil bir ateşkes için birlikte çalışmaya ve krizin insani bir felakete dönüşmesini önlemeye çağırdılar.
Forum arasında South China Morning Post’a konuşan Çin Sosyal Bilimler Akademisi Batı Asya ve Afrika Çalışmaları Enstitüsü’nden panelist Wang Lincong, Pekin’in arabulucu bir rol oynayabileceğini söyledi.
Wang, “Arap ülkelerinin en büyük ticaret ortağı ve Orta Doğu’yu kapsayan Kuşak ve Yol Girişimi’nin lideri olarak Çin, devam etmekte olan İsrail-Hamas çatışmasına müdahale edebilecek güce ve kabiliyete sahiptir” dedi ve ekledi:
“Ancak şu anda Çin için en önemli ve acil görev, mevcut krizin daha da tırmanmasını önlemek amacıyla acil bir ateşkes için başlıca ülkelerle birlikte çalışmaktır. Aksi takdirde hiçbir şey yapılamaz.”
Oturuma katılan Ningxia Üniversitesi’nden Orta Doğu uzmanı Li Shaoxian, Orta Doğu’daki çalkantılı durumun ABD’nin 2020 sonlarından itibaren bölgedeki angajmanını geri çekmesinden kaynaklandığını savundu.
Li, Washington’un bölgedeki etkisinin azaldığını söyledi ve ABD’yi son on yılda İsrail ile Filistinliler arasında uzlaşma sağlamak için daha fazlasını yapmamakla suçladı.
“Azalan etkisine rağmen ABD hala İsrail’i müzakere masasına oturmaya ve Filistinlilerle konuşmaya zorlayabilecek ve itebilecek dünyadaki tek güçtür” dedi.
Li, “Çin ve ABD’nin Orta Doğu’da bir çıkar çatışması yok, ancak bölgede uzun süreli istikrar ve barışı sağlamak için birlikte çalışabilirlerse ortak çıkarları var” ifadelerini kullandı.
Tahran Üniversitesi profesörü Safavi Homami Seyed Hamzeh Çin’in arabuluculuk rolü oynamasından yana olduğunu ve bölgedeki Müslüman ülkelerin Pekin’in Filistinlilerin devlet olma hakkını destekleyen tutumunu memnuniyetle karşılayacağını söyledi.
Bir diğer panelist olan Çin-İsrail Küresel Ağı ve Akademik Liderlik kurucusu ve icra direktörü İsrailli Carice Witte ise yerel halkın temel insan haklarını güvence altına alacak yeni bir güvenlik mekanizmasına ihtiyaç olduğu konusunda hemfikirdi.
Ancak Pekin’in arabulucu rolünü oynamak istiyorsa “risk almaya” hazır olması gerektiğini söyleyen Witte, Çin’in tarihsel olarak Arap ülkelerinin tutumunu izlediği için Hamas’ı terör örgütü olarak tanımlamakta isteksiz davrandığına dikkat çekti.
Witte, “Çin … [Arap ülkeleriyle] bazı sessiz görüşmeler yapmalı ve bazı Arap liderlerin kararlarının ardındaki daha karmaşık düşünce yapısını anlamalı” dedi ve şöyle devam etti: “Bu, Çin’in sadece bu mevcut sorunu ele almak için verimli, faydalı ve değerli bir eylem yolu belirlemesine değil, aynı zamanda daha uzun vadeli bir çözümün daha büyük resmine potansiyel olarak katkıda bulunmasına da yardımcı olabilir.”
Witte, geçen hafta Çin ve Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi kararını veto etmesini, Pekin’in kendisini çatışmada bir arabulucu olarak sunarken karşılaştığı sorunlara bir örnek olarak gösterdi.
Çin’in “kaçamaklı” ve “ciddi şekilde dengesiz” olarak nitelendirdiği ABD tarafından hazırlanan karar tasarısı, yardım erişimine izin vermek için şiddete ara verilmesi çağrısında bulunuyor ve uluslararası hukuka uyarken tüm devletlerin doğal meşru müdafaa hakkını yeniden teyit ediyordu.
Witte, “[Veto] bize Çin’in ya gerçek zorluğu tanımlamadığını ya da tarihsel olarak Filistinlileri destekleyen ve onların yanında duran ve İsrail’in güvenlik ihtiyaçlarını anlayarak dengelemeyen pozisyonundan kaynaklandığını hissettiriyor” dedi ve şunları ekledi:
“Bu da İsrail’de bizi, istesek de duruma herhangi bir iyileştirme getirmek için Çin ile çalışmak konusunda zor bir duruma sokuyor, ancak Çin’in eşit ve dürüst bir arabulucu olduğunu görmemiz gerekiyor.”
Wang ve Li Pekin’in riskleri anladığını belirterek çatışmanın Çin’in bölgedeki çıkarlarına da zarar verdiğine işaret ettiler.
Wang, Çin’in Orta Doğu özel temsilcisi Zhai Jun’un geçen ay çatışmaların patlak vermesinden kısa bir süre sonra Arap liderler ve siyasetçilerle görüşmek üzere arabuluculuk turuna başladığını söyledi.
“Çin ayrıca Orta Doğu’da barış ve istikrarın sağlanması için ABD ile birlikte çalışmayı da kabul etti” dedi.
Li, Çin’in uzun vadeli istikrar için diyalog ve barış görüşmelerinin teşvik edilmesinde her zaman rol oynadığını, İran ve Suudi Arabistan arasındaki diplomatik ilişkilerin normalleştirilmesinin bunun örneklerinden sadece biri olduğunu söyledi.
Li, “İran-Suudi normalleşmesi aynı zamanda Suriye’nin Arap Birliği’ne geri döndüğü ve Yemen’deki iç savaşın ateşkese yaklaştığı bir uzlaşma dalgasını da tetikledi” dedi ve şunları ekledi: “Orta Doğu’nun uzun vadeli barış ve istikrarını oluşturan üç temel ikili ilişki vardır: Suudi-İran, İsrail-Filistin ve İsrail-İran. Şimdi, ilki çözüme kavuşturuldu, diğer ikisinin ise başarılması için tüm büyük güçlerin birlikte çalışması gerekiyor.”