Japonya Başbakanı Fumio Kishida kabinesinde dış politika danışmanı olarak da görev yapan Kuni Miyake, Çin Halk Cumhuriyeti Savunma Bakanı Li Shangfu’ya açık bir mektup yazdı. The Japan Times’ta yayınlanan mektupta Singapur’da ABD Savunma Bakanı Austin Llyod ile bir araya gelmeyen Li’ye karşı yazılan bu hiciv mektubunu sizler için çevirdik.
Çin Halk Cumhuriyeti Savunma Bakanı Sayın General Li Shangfu, size hitaben ilk kez yazacağım için kabalığımı bağışlayın ekselansları.
Yakın zamanda Singapur’daki Shangri-La Diyaloğu gibi düşmanca bir ortama katıldığınız için teşekkür ederiz. Uluslararası medya, sizin ve ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in açılış yemeğinde önemli bir görüş alışverişinde bulunmadan yalnızca el sıkıştığınızı bildirdi. Konferans sırasında, ABD savunma bakanının Tayvan konusundaki çatışmanın “ne eli kulağında ne de kaçınılmaz” olduğunu söyleyen iddialarını çürüttüğünüz bildirildi. Lloyd “Amerika Birleşik Devletleri yeni bir Soğuk Savaş peşinde değil” ve “Sorumlu savunma liderleri için şimdi konuşmanın tam zamanı” dediği halde.
“Tayvan’ı destekleyerek, bölgeye asker konuşlandırarak ve bir ittifak kurarak çatışmayı kışkırtanın” ABD olduğunu söylediniz. Çürüttüğünüz iddia Japon medyasında geniş yer buldu.
Dahası, ABD donanma gemilerini “güvensiz” manevralar yapmakla suçlayıp bir ABD gemisi Tayvan Boğazı’nda çarpışmadan kaçınmak için yavaşlamaya zorladığında, hükümetiniz Washington ve Ottawa’yı “kasıtlı kışkırtma” ile eleştirdi. Çin’in karşı argümanı, Japonya’nın genel kamuoyuyla da paylaşıldı.
Bununla birlikte, Japonya’nın önde gelen gazetelerindeki başyazılar Çin-ABD diyaloğu konusunda bölünmüş durumda. Birçoğu, Kuzey Kore meselesiyle ilgili olarak, öncelikle Japonya-ABD-Güney Kore iş birliğine odaklanarak, Austin’le el sıkışmanız hakkında yorum bile yapmadı. Büyük gazetelerin yalnızca iki başyazısı, yani liberal Asahi Shimbun ve Nikkei Shimbun, Çin’in ABD ile ilişkilerini iki zıt şekilde tartıştı.
Asahi’nin “Çin görüşmeleri hemen reddetmemeli ve ABD doğru ortamı yaratmak için çalışmalı” şeklindeki açıklamasını görebilirsiniz. Asahi dengeli bir yaklaşım sergiliyor gibi görünse de Nikkei’nin başyazısı öncelikle Çin’e karşı çıktı. “Güvenlik üzerinden iletişim durmaya devam ederse, istenmeyen çatışma riski yalnızca artacaktır. Çin önkoşulsuz her düzeyde müzakereye açık olmalıdır.” denildi. Bu sizi şaşırtabilir. Bunun nedeni, Japon medyasının Austin’in konuşmasının yalnızca en kışkırtıcı kısımlarını değil, aynı zamanda Amerikalı meslektaşınızla Singapur’da veya herhangi bir yerde resmi olarak görüşmeyi neden reddettiğinizi de anlayamamasıdır.
Bu makaleleri yazan Japon gazeteciler muhtemelen Austin’in son konuşmasının veya açıklamalarının tam metnini dikkatli bir şekilde okumamışlardı. Aslında aktardıkları şey yeni değildi ve savunma bakanının açıklamalarının en önemli unsurlarını gözden kaçırıyordu. Bu nedenle, Austin’in Çin ve ABD’nin dünyanın bu bölgesinde sürdürdüğü ittifaklar hakkındaki son yorumlarından analiz ettiğim bazı çıkarımları ekselanslarıyla paylaşmak istiyorum.
Austin’in son konuşmasında ve yorumlarında dört temel unsur var: müttefik sözlerin ve eylemlerin eşleşmesi, bölgedeki ABD askeri varlığının yükseltilmesi, ittifakın operasyonel hale getirilmesi ve ABD’nin algılanan Çin tehdidini ikiye katlaması.
İkiye katlamayla ilgili son öğe biraz açıklama gerektirebilir. “Double down” deyimsel fiili, başlangıçta kişinin ilk kartlarını gördükten sonra bahsi ikiye katlaması anlamına gelen bir “blackjack” terimidir. Politikada, “tipik olarak potansiyel riskli belirli bir stratejiye veya eylem tarzına olan bağlılığı güçlendirmek” anlamına gelir.
Özetle, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, ABD nihayet Çin’e karşı Hint-Pasifik bölgesindeki ittifak ağını önemli ölçüde güçlendirmeye başladı. Artık Amerikalıların neyin peşinde olduğunu biliyorsunuz. Çin’in tamamen bağımsız ve baskın bir güç olma hayali reddediliyor. Bu nedenle, sizin yerinizde olsam ABD-Çin savunma bakanları görüşmesini asla kabul etmezdim.
Washington’ın Çin ile diyalog sırasında önemli tavizler vermesini beklemeyin. Singapur’da olduğu gibi bu tür siyasi-askeri koşullar altında, hiçbir Çinli yetkili utanç verici bir “itibar kaybına” yol açabileceğinden risk alamazdı. Bu nedenle, ABD’nin talebini neden reddettiğinizi tekrar anlıyorum.
Ekselansları, Pekin’deki meslektaşlarınıza bazı mütevazi önerilerde bulunma ayrıcalığına sahip olsaydım, aşağıdakileri önerirdim:
- Çok taraflı ortamlardan kaçının ve itibarınızı kaybetme riskini almak zorunda kalmamak için Washington ile daha sessiz bir ikili ortamda bir anlaşma yapmaya çalışın.
- Bakanlık temaslarını görmezden gelin çünkü Başkan Xi Jinping, 80 yaşındaki Amerikan başkanını Çin’in şartlarını kabul etmeye ikna edebilir ve muhtemelen ikna edecektir.
- Austin’in söylediğinin aksine, Halk Kurtuluş Ordusu’nun Amerikalılarla konuşması için doğru zaman şu an değil; ABD devreye girerse Çin’in askeri gücü Tayvan’ı özgürleştirecek kadar güçlü değil. ABD ile ciddi bir şekilde konuşmaya ve anlaşmalar yapmaya başlamadan önce ABD’yi yakalamalı ve bölgede ABD’yi geride bırakmalısınız.
- Çok fazla şey söylemiş olabilirim çünkü muhtemelen bu fikirleri Singapur’a gitmeden önce zaten dikkate almışsınızdır.
Ekselanslarınıza sağlık ve bol şans diliyorum,
Saygılarımla,
Kuni Miyake