Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire, Fransız yabancı yatırım kontrolünün kapsamının kritik hammaddelerin çıkarılması ve dönüştürülmesine kadar genişletileceğini duyurdu.
Yılın ekonomik önceliklerini ortaya koyan bir konuşmada Bakan, bu hamlenin Fransa’da ‘endüstriyel egemenliği ve bağımsızlığı güçlendirme’ ve 2040 yılına kadar AB’nin önde gelen ‘yeşil ekonomisi’ olma yönündeki daha geniş niyetlerine uyduğunu söyledi.
Le Maire, “Kontrol kapsamına giren sektörleri, özellikle de kritik hammaddelerin çıkarılması ve dönüştürülmesi faaliyetlerini genişleteceğiz,” dedi.
Ülkenin ‘son otuz yıldaki en büyük skandalının’ sanayisizleşme olduğunu iddia eden Le Maire, önümüzdeki 15 yıl içinde sanayiyi Fransız GSYİH’sinin %15’ine geri getirmeyi taahhüt etti.
Bakan bunun bir yolunun da ‘stratejik çıkarları korumak’ ve nihayetinde ‘ülkenin egemenliği’ ve sanayi sektörü için belirleyici olduğu düşünülen ekonomik sektörlerdeki yabancı yatırımlar üzerindeki denetimi artırmak olduğunu sözlerine ekledi.
Le Maire, yabancı yatırım kontrollerine ilişkin mevcut mevzuatın kapsamını, kritik hammaddelerin (CRM) çıkarılması ve dönüştürülmesinde uzmanlaşmış üçüncü ülke şirketlerini de içerecek şekilde genişletmeyi inceleyeceğini açıkladı.
Fransa, kamu düzeni, ulusal güvenlik ve savunma açısından kritik kabul edilen ekonomik sektörlerdeki yabancı yatırımları daha etkin bir şekilde incelemek için 2019 yılında bir yasa kabul etti. Kısıtlamaların geçerli olduğu durumlarda, yatırım akışlarının öncelikle Ekonomi Bakanlığı tarafından onaylanması gerekiyor.
En yüksek inceleme altındaki sektörler arasında yapay zeka, yenilenebilir enerji depolama (piller dahil), biyoteknolojiler ve yarı iletkenler yer alıyor.
Pandemide, yabancı bir yatırımcının borsada işlem gören Fransız şirketlerinden hisse satın alması için bakanlık tarafından onaylanması gereken eşik, kararname ile toplam hisselerin %25’inden %10’una düşürülmüştü. Le Maire Perşembe günü yaptığı açıklamada bu kuralın yürürlükte kalacağını teyit etti.
Konuşmasında bunu açıkça söylemese de bakanın kritik hammadde madencilik şirketlerini hedef alma kararı, AB’nin hammadde tedarikini ve üretimini güvence altına alma ve büyük ölçüde Çin’in hakim olduğu bir sektörde bir tür bağımsızlık sağlama çabalarıyla uyumlu görünüyor.
Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü (DIW) tarafından hazırlanan bir rapora göre, AB şu anda 27 kritik hammaddeden 14’ünde %100, diğer üç kritik hammaddede ise %95 oranında yabancı tedarikçilere bağımlı durumda. İthalatın çoğu, birçok kritik hammaddenin madenciliği ve işlenmesi söz konusu olduğunda yarı tekel konumunda olan Çin’den yapılıyor. Örneğin AB, magnezyum ithalatının %93’ünü ve nadir toprak metallerinin %86’sını Çin’den yapıyor. Hatta Çin, madencilik yapmasa bile bu hammaddelerin birçoğunun işlenmesinde baskın konumda. Örneğin, dünyadaki lityumun sadece %9’u Çin’de çıkarılmasına rağmen yaklaşık %60’ı burada rafine ediliyor.