Çevirmenin notu: Aşağıda çevirisini sunduğumuz röportaj, Filistinli şef Mona Zahed’in İsrail işgal rejiminin Gazze’de yürüttüğü soykırımın yıkımı altında, yalnızca bedensel varlığını değil, kültürel mirasını da koruma mücadelesini anlatıyor. Zahed’in yemek kitabı Tabkha, bir yemek tarifi koleksiyonundan öte, yok edilmek istenen bir halkın kimliğini ve direncini belgeleyen politik bir eylem olarak okunmalı belki de.
Zahed, bu kitap aracılığıyla, işgal devletinin emek ve geçim kaynaklarını yok eden saldırıları karşısında, üretimin en ilksel biçimine -yemeği pişirip paylaşmaya- tutunarak, Filistin’in kolektif hafızasını yaşatmaya çalışıyor.
Tabkha: Enkaz Altından Tarifler kitabına buradan ulaşabilirsiniz.
Mona Zahed’in Tabkha’sı¹: Gazze soykırımı sırasında bir çadırda yazılan Filistin yemek kitabı
Lama Obeid
The New Arab
23 Ocak 2024
Çev. Leman Meral Ünal
Ekim 2023’ten önce, Filistinli şef ve anne Mona Zahed yeteneklerini ve tutkusunu hayata geçirdiği başarılı bir catering işinin başındaydı. Fakat İsrail soykırımı patlak verince, dört çocuğu ve kocası Osama Khateeb ile birlikte Gazze’nin liman kenti olan Al-Mina’daki evini terk etmek zorunda kaldı.
İsrail’in evleri ve binaları yerle bir ettiği hava saldırıları sonucu, yüz binlerce Filistinli yaşadıkları yeri bırakıp gitmek zorunda kaldı. Gazze nüfusunun yaklaşık yüzde 90’ı yerinden edilmişti.
Ancak umutlar tamamen yitip gitmiş değildi. Mona, Gazze’deki bir çadırının içinde, Tabkha: Enkaz Altından Tarifler isimli yemek kitabını yazdı. Kitap, bu yılın mart ayında yayımlanacak.
Tabkha, Mona’nın her biri farklı bir sanatçı tarafından yapılmış renkli illüstrasyonlarla dolu ve Filistin’e özgü 20 yemek tarifini içeriyor. Kitapta ayrıca Filistin’deki özel günler ve kutlamalarla özdeşleşmiş tariflere de yer veriliyor.
The New Arab, Mona ile bu yolculuğu, onun direncini ve Tabkha’yı hayata geçirme ilhamını konuştu:
The New Arab: Soykırımdan önce Gazze’deki günlük yaşamınız nasıldı? Bu süreçte hayatınız nasıl değişti?
Mona Zahed: Daha çok evde yürüttüğüm catering markam olan Rosemary’i sosyal medyada tanıtıyor, aynı zamanda da bir eğitim merkezi işletiyordum. Çok şükür ki, günlerim dolu dolu geçiyordu, işin belli bir stresi olsa da meşgul olmaktan mutluydum.
7 Ekim’den sonra ise her şey değişti.
Savaşın başlamasından bu yana tam sekiz kez yerimizden edildik. Evimiz bombalandı, eğitim merkezim yıkıldı ve catering işim tamamen durdu. Bu arada eşimin eczanesi de yıkıldı tabii, şimdi ondan geriye kalan tek şey cebinde taşıdığı anahtarları.
Yemek kitabı fikri nasıl ortaya çıktı peki?
Elimizdeki her şeyi kaybetmiştik, maddi kayıplarımızı telafi edecek hiçbir gelirimiz yoktu artık. Gazze’den çıkmaya yetecek kadar para toplayabilmek umuduyla GoFundMe kampanyası başlattım. Bu sayede dünyanın dört bir yanından insanlarla tanıştım.
Japonya’dan Akko isimli bir şefle internet üzerinden tanıştım ve bana tariflerimi bir kitapçık haline getirmem tavsiyesinde bulundu, bu kitapçığı satarak bağış kampanyama destek olabileceğini söyledi.
Ve böylece, tüm bombardımanların ve saldırıların ortasında, yemek tariflerimi telefonuma not etmeye çalıştım. Telefonu şarj etmeye çalışmak ise her zaman için büyük bir mücadeleydi.
Aslında ilk başta kitapçık 15 tariften oluşuyordu; İngilizce olarak basıldı ve Almanya ile Japonya’da satılmaya başlandı. Daha sonra Coffees for Gaza ekibinden arkadaşım Luciana kitabın içeriğini biraz daha geliştirmemi ve Filistin kültürüne dair şeyler de yazmamı önerdi. Bu tavsiyeler üzerine, kitabı revize etmeye ve kız kardeşim ve eniştemin yardımıyla İngilizceye çevirmeye başladım.
Bu acımasız soykırımın ortasında Tabkha’yı yazarken ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Bir kere, kitabı yazarken zorla yerimizden edildik ve çadıra yerleştik. Orada hayat tamamen farklılaşmıştı. Küçücük bir alanda 30 kişiyle beraber yaşamak zorundaydık, elektronik cihazlarımızı şarj edemiyorduk veya aydınlatma bulmakta zorluk çekiyorduk. Hayat çok ilkel bir hale gelmişti, bu yüzden de kitabı tamamlamak epey zamanımı aldı.
Çocuklarımın bu koşullarda yaşamak zorunda kaldığını her gördüğümde, kitabı bitirme konusundaki kararlılığım daha da arttı. Çünkü buradan çıkabilmek için ihtiyacım olan parayı elde etmek için herhangi bir gelir kaynağına ihtiyacım vardı.
Tabkha’nın sizin için anlamı nedir?
Bu kitabı bir mucize olarak görüyorum. Tabkha, benim bu zorlukların içinden çıkmamı sağlayacak bir umut ışığı sanki. Kitabın büyük bir başarı elde etmesine bel bağlamamaya çalışıyorum çünkü aksi halde hayal kırıklığına uğramak istemiyorum. Ama olur da kitap başarılı olursa, bu, Allah’ın çektiğim tüm acıları telafi etmesi olacak, inşallah.
Gazze’deki aileler yemek pişirirken ne gibi zorluklarla karşılaşıyor?
Pek çok zorluk var, pek çok zorlukla karşılaşıyoruz. Her şeyden önce kalacak güvenli bir yer yok, bu yüzden devamlı hareket halindeyiz, sürekli bir yerden başka bir yere taşınıyoruz.
Ayrıca, çoğu zaman yemek pişirebilmek için gazımız olmuyor, bu yüzden de odun ateşi kullanmamız gerekiyor ki bu da günlük olarak yapılması en zor şeylerden biri. Büyük bir zaman ve çaba gerektiriyor.
Gazze’den gelen tariflerin dünyayla paylaşılmasının önemi nedir?
Tariflerimiz, dünyaya tarihimizi, davamızı ve var olduğumuzu anlatıyor. Maklube, maftul [Filistin kuskusu] ve summakiye bizi, halkımızın kimliğini yansıtan yemekler. Ne zaman ki Filistin yemekleri internette popüler hale gelse ve dünyanın dört bir yanından insanların bu yemekleri yaptığını görsem gurur duyuyorum. Sanki dünyanın Gazze’yi tanımasının ve unutulmadığımızın bir göstergesi olduğunu düşünüyorum.
Tabkha aracılığıyla dünyaya nasıl bir mesaj vermek istiyorsunuz?
Ben, Mona Zahed ve çocuklarım yaşamayı hak ediyoruz. Çocuklarım, onları bekleyen bu belirsiz gelecekten çok daha iyisini hak ediyor.
Biz Filistin halkı barışçıl insanlarız, hayatı seviyoruz ve yaşamaya dair güçlü bir hevesimiz var. Bizler sadece rakamlardan ibaret değiliz ki, hayallerimiz, umutlarımız ve hayatlarımız var.
¹ Arapça kökenli bir kelime olup “pişmiş yemek” anlamına gelir. Genellikle Orta Doğu ve Levant mutfağına özgü geleneksel pişirme yöntemleriyle hazırlanan ev yemekleriyle ilişkilendirilir. Bu bağlamda, musakka, maklube, musakhan, mahshi, mansaf (etli pilav) ve sayadieh gibi çeşitli yemek türlerini içerir. (ç.n)