Görüş

Hindistan’ın Trump stratejisi işe yarıyor mu?

Yayınlanma

Donald Trump dünyanın en öngörülemeyen lideri ancak Hindistan Trump ile nasıl başa çıkacağını bildiğine inanıyor. Hindistan’ın Amerika ile yakın ilişkilerinin zirvesi yine Trump döneminde yaşandı. İlk Trump yönetiminde Amerika Hindistan’ın en büyük ticaret ortağı oldu. Birkaç milyar dolarlık savunma anlaşması imzalandı. Ve iki ülke Çin gibi “zorluklar” üzerinde yakın işbirliği içinde çalıştı.

Her şey tamamen yolunda gitmedi elbet, özellikle ticaret gibi konularda. Ancak pek çok kişi Hindistan’ın Trump ile baş etme konusunda diğerlerinden daha iyi iş çıkardığına inanıyor.

Peki neden?

Hindistan’ın Trump ile iyi çalışmasının 3 nedeni var: Ekonomi ve Modi faktörleri ile Hindistan’ın verdiği küçük tavizler veya Amerika’nın edindiği küçük kazanımlar…

Açıkçası Trump iyi bir pazarlıkçı veya iyi bir iş bitirici: Beyaz Saray’a dünya politikası için bir “grand teori” getirmiyor ancak büyük ölçüde ülkelere bakıyor ve Amerika için ne yapabileceklerini soruyor. Burada Delhi’nin sunduğu şey büyüyen ekonomisi. Hindistan’ın son zamanlardaki büyüme öyküsü ve özellikle orta sınıfın yükselişi Trump’ın ilgisini çekiyor.

Trump 2017’de şöyle demişti: “Hindistan ekonomisini açtığından bu yana şaşırtıcı bir büyüme ve genişleyen orta sınıfı için yeni bir fırsatlar dünyası elde etti.” Bu, Hint şirketlerin Amerikan firmalarından satın alabileceği ve Amerika’ya yatırım yapabileceği anlamına geliyordu. Bunu Trump’ın Modi ile 2017’deki ilk görüşmesinde gördük. Spicejet, Boeing ile 100’den fazla uçak için 10 milyar dolarlık bir anlaşma imzalamıştı. Ve Amerika, Hindistan ordusuna 2 milyar dolarlık Predator drone satmıştı. Ve de Trump bu anlaşmalardan dolayı Yeni Delhi’yi açıkça takdir etmişti.

Ki o zamandan bu yana her Modi Trump toplantısında daha fazla satış ve daha fazla iş konuşuldu. Yeni Delhi, diğer bazı ülkeler gibi, Hindistan’ın Amerika’daki yatırımları ve savunma alımları üzerinde durdu ve bu, Trump’ı oldukça mutlu etti. Bu, işin ekonomik boyutuydu…

Bir de Modi faktörü var… Doğrusu Donald Trump ve Narendra Modi çok ama çok farklı iki adam ancak Trump Modi’ye saygı duyuyor gibi görünüyor. Trump, Modi’yi Hindistan’ın Elvis’i ve Amerika’nın “en büyük dostu” olarak nitelendiriyor. Modi, 2017’de Trump’ın Beyaz Saray’da akşam yemeğinde ağırladığı ilk liderdi. Trump ayrıca Modi’yi “muazzam başarılarından” ötürü övmüştü, övüyor. Ki Trump’ın genellikle diğer dünya liderleri hakkında böyle konuştuğunu pek duyamazsınız. Trump’ı eleştirenler, onun Modi’nin “popülist güçlü adam” imajına hayran olduğunu öne sürüyor ki Trump da 2024’teki bir podcast röportajında buna işaret etmiş ve Modi’yi “tam bir baş belası” olabilecek iyi bir adam olarak nitelemişti. Trump özellikle Modi’nin Pakistan’a yönelik sert tutumuna gönderme yapmıştı.

Modi ayrıca Trump ile olan ilişkisinde de işini biliyor gibi gözüküyor. Teksas’taki 2019 Howdy Modi mitingi ve Hindistan’daki 2020 Namaste Trump etkinliği büyük kalabalıkların ilgisini çekmiş ve doğrusu Trump etkilenmişti; Modi’yi “Amerika’nın en büyük ve en sadık dostlarından” biri olarak övgülere boğmuştu VE yeniden seçilmesi halinde Hindistan’ın ondan daha iyi bir dostu olmayacağının sözünü de vermişti. Trump, Modi ile bağları Hint-Amerikalılar arasında destek kazanmanın bir yolu olarak görebilir…

Ve diğer faktör: Hindistan’ın “minik” tavizleri veya Amerika’nın “minik” kazanımları…

Delhi ayrıca Trump’a, onun için önemli olan temel konularda taviz vermeyi seçiyor.

Örneğin yasadışı göç.

Doğrusu Hindistan’da Amerika’dan sınır dışı edilen yasadışı Hint göçmenlere yönelik muameleye ilişkin bir miktar öfke olmasına karşın Hint hükümeti bu konuda pek bir şey söylemedi. Yalnızca yasadışı göçü kınadı ve sınır dışı edilenleri çok fazla sorun çıkarmadan geri alacağını söyledi.

Ayrıca Trump’ın yüksek Hint tarifeleri hakkındaki önceki açıklamaları göz önüne alınırsa, motosiklet ve gıda maddeleri gibi Amerikan ürünlerine uygulanan gümrük vergileri de düşürüldü.

Açıkçası Yeni Delhi bu kazanımların Trump’ı mutlu edeceğine inanıyor. Ki göreceli de olsa, bütün bunlar Hindistan’a da bir miktar fayda sağlıyor. Trump, Hindistan’ın üst düzey savunma teknolojisine erişimini sürekli olarak artırıyor. Ayrıca Amerika’daki Khalistanlı ayrılıkçı gruplar ile mücadele gibi Hindistan’ın önceliklerine de açık görünüyor. Ve ayrıca terörist Tahawwur Rana’nın Hindistan’a iadesini de kabul etti.

Yeniden anımsamak gerekirse, Trump’ın ilk döneminde Amerika, Hindistan’ın en büyük ticaret ortağı oldu ve QUAD yeniden canlandırıldı ve Çin’e karşı daha güçlü bir tutum takındı. Ayrıca Hindistan’ın iç politikasına çok az müdahale vardı. Ki sonuncusu Hindistan için can alıcı hassas bir önem taşır…

Yeni Delhi için tüm bunlar “Hindistan’ın Trump’a yönelik oyun planının” işe yaradığı anlamına geliyor.

Hindistan için Tahawwur Rana’nın iadesi, şubat ayında gerçekleşen Trump-Modi görüşmesinin gerçek bir kazanımı. Yeni Trump yönetimi, 26/11 saldırılarının (2008 Mumbai saldırıları) planlayıcısı Tahawwur Rana’nın iadesini onaylamayı kabul etti. Hindistan yıllardır Amerika’dan onun iadesini talep ediyordu. Şubattaki görüşmenin ortak bildirisinde, Trump yönetiminin Hindistan’ın toprak bütünlüğünü tehdit eden gruplara karşı “kararlı eylem” gerçekleştirmesi taahhüt ediliyor. Ve Hindistan bunu, Khalistan konusunda da bir kazanım olarak değerlendiriyor.

Bu görüşmede Trump ayrıca savunma ürünlerinin ihracatını kontrol eden Uluslararası Silah Ticareti Düzenlemeleri’ni (ITAR) gözden geçirerek Hindistan için savunma satışlarını kolaylaştırmaya da odaklanacağının sözünü verdi. Ayrıca Hint şirketlerin Amerika pazarına satış yapmasına olanak tanıyabilecek Karşılıklı Savunma Tedarik Anlaşması üzerinde de görüşmeler başlayacak. Savunma teknolojisine daha kolay erişimin kapılarını aralayacak bu gelişmeler Hindistan’ın kazanımı olarak düşünülüyor.

Ancak Hindistan’ın kazanımları olarak düşündüğü tüm bunların karşılığı da var elbet…

Donald Trump yıllardır Amerikan mallarına uygulanan yüksek Hindistan tarifelerinden şikayetçiydi. Ancak şubattaki görüşmede ikili, 2025 sonuna kadar Amerikan şirketlerinin Hindistan pazarına daha fazla erişebilmesini sağlayacak yeni bir ikili ticaret anlaşması (serbest ticaret anlaşması değil) üzerinde görüşmeyi kabul etti. Yani 2025 sonlarına kadar İkili Ticaret Anlaşması’nın sonuca varması ve ayrıca 2030’a kadar toplam ikili ticaretin 500 milyar dolara (iki kattan fazla artış) ulaşması hedefleniyor.

Bu arada Amerika Delhi’ye milyarlarca dolar değerinde petrol ve doğalgaz satıyor. Ancak yeni Trump yönetiminde Amerika, Hindistan ile Amerika arasındaki 50 milyar dolarlık ticaret açığını azaltmak ve daha fazla satış yapmak istiyor. Yeni bir enerji ortaklığı Amerika’nın Hindistan’ın en büyük enerji tedarikçilerinden biri olmasını sağlayabilir.

Yani bu durumda Yeni Delhi hem daha fazla Amerikan savunma ekipmanı alacak hem de daha fazla Amerikan enerjisi tedarik edecek…

Ancak Amerika Hindistan’ın ucuza aldığı Rusya’ya benzer bir fiyat noktasında petrol ve gaz sunmadığı sürece, Delhi’nin sembolik bir miktardan fazlasını ithal etmeye sıcak bakacağını hayal etmek zor…

Yine de Hindistan’ın Amerika’dan zaten satın alma yaptığını ve bunu giderek artan bir oranda yaptığını belirtmekte fayda var. Son yıllarda Amerika’dan ithalatını 3 milyar dolar artırdı. Ve ham petrol değer açısından Hindistan’ın 2019’dan bu yana Amerika’dan ithal ettiği en büyük emtia.

Yeni Delhi ayrıca son yıllarda Amerika’ya 40 milyar dolar yatırım yaptı ve bu da yaklaşık 500 bin Amerikalı için iş yarattı. Dolayısıyla Hindistan Amerika’dan daha fazla satın alma yönündeki baskıyı, orada zaten ne kadar satın aldığını vurgulayarak savuşturmaya çalışabilir. Bu arada da bu faaliyetler muhtemelen daha da yüksek bir ticaret açığını önlemiş oldu. Ayrıca Hindistan’ın savunma duruşunun ve Hint Okyanusu bölgesinde net güvenlik sağlayıcısı statüsünün Amerika çıkarlarını ilerletmeye yardımcı olduğu olgusu da var ki Delhi bu gibi başka durumlara işaret ederek de daha fazla Amerikan silahı satın alma baskısını hafifletmeye çalışabilir. Buna, Hindistan’ın füze saldırıları ve korsanlık tehdidi altındaki gemileri korumak ve kurtarmak için Orta Doğu sularındaki deniz faaliyetleri ve Çin’e karşı koymak için birkaç Güneydoğu Asya ülkesine füze tedarik etme yönündeki devam eden çabalarını da ekleyin…

Modi ayrıca ajan ve insan kaçakçıları ağlarının peşine düşerek Amerika’ya yasadışı göç ile mücadele sözü verdi. Yasadışı göçün Amerika’da politik olarak ne kadar tartışmalı hale geldiği dikkate alınırsa, Trump Hindistan’ın Amerikan kırmızı çizgilerine saygı göstereceğinden artık emin.

Bu arada şubat ayındaki görüşmede ayrıca başka duyurular da vardı. Yeni Delhi yurtdışında 5. nesil savaş uçağı ararken Trump açıkça Hindistan’a Amerikan F35 savaş uçağını teklif etti. İki lider ayrıca Pakistan’a topraklarının terörizm için kullanılmasını durdurma çağrısında bulundu.

Modi, yeni başkan ile yüz yüze görüşen yalnızca dördüncü dünya lideriydi; önceki üçü, İsrail ve Japonya başbakanları ile Ürdün kralıydı ki hepsi de yakın Amerikan müttefikleri. Bu, yeni Trump yönetiminin Modi’ye ve Amerika’nın Hindistan ile ortaklığına nasıl baktığı hakkında bir şeyler söylüyor olabilir ama sonuçlar açısından henüz çok fazla şey beklenmiyor, beklenmemeli de. Yine de iki taraf ortaklığı güçlendirmek için “21. yüzyıl için ABD-Hindistan COMPACT (Askeri Ortaklık, Hızlandırılmış Ticaret ve Teknoloji için Fırsatları Katalize Etme)” girişimini duyurdu.

Ancak acil dikkat gerektiren iki konudan biri belirsizliğini koruyan kaçak göçmen konusu iken diğeri belirsizliğini koruyan yaptırım muafiyetleri konusudur. Yaptırım muafiyetleri sağlama konusundaki isteksizliğini gösteren Trump’ın İran’a yönelik “maksimum baskı” politikasının Hindistan’ın Chabahar’daki liman geliştirme projesi için ne anlama geldiği konusunda hala netlik yok.

Son can alıcı nokta Trump’ın ticaret savaşları ile ilgili Delhi önlemleri veya stratejileri de belirsiz ve son derece yetersiz. Sanki -Delhi için pek de alışık olmadığımız şekilde- stratejik akıl olarak değil de bir anlamda günü kurtarmak şeklinde gelişiyor gibi bir izlenim veriyor. Gümrük tarifeleri konusunda tavizler vermeye açık. Ya da Make in India örneğin, ülkede yerli üretimi öncelik kılmak ve yerli üretime ilişkin tüm kalemleri/donanımları ülke içinde geliştirmek için Hindistan’da Yap girişimi; çok ses getirmiş ve hala çok övgü ile lanse ediliyor olsa da doğrusu çok da başarıya ulaşamadı. Trump Çin karşısında Hindistan’ın dünyanın üretim merkezi olması için son derece hevesli ve destekçi gözüküyordu ancak hevesi kırılmış olmalı. Delhi bunu son yıllarda cep telefonu ve ilaçta başarmış gözükse de bundan ileri gidemedi. Diğer birçok sektörde Çin başta olmak üzere diğer rakipler daha dişli. Çok daha önemlisi Hindistan’da Üret yani Make in India politikasının önünde ciddi bir altyapı eksikliği söz konusu. Sanıyorum henüz hala Hindistan bu konuda hayal ettiği noktadan uzak… Yani Delhi’nin daha kırk fırın ekmek yemesi gerekiyor gibi gözüküyor.

Dalgalanan küresel ticaret dinamikleri arasında stratejik nedenler ile Amerika’ya öncelik veren Delhi şimdilerde yedi ikili ticaret anlaşması müzakeresi sürecinde. Bunlar Hindistan’ın ekonomik konumunu güçlendirmeyi ve hem pazar hem de üretim zorluklarını ele almayı amaçlıyor. Her ticaret anlaşması tekdüze olmayacak, tavizler muhtemelen stratejik kırılganlığa bağlı olarak değişecektir. Bu arada sürece eşlik eden politik enerji ve cesaretlendirici sözler yakın geçmişin şüpheciliğinden uzaklaşıldığını yansıtıyor. Bu elbette Trump’ın tarifeler konusunu tehditkar biçimde ortaya atması ile gözlemleniyor.

Karakteristik pragmatizmi ile ani ve doğrudan etkiyi azaltmaya odaklanan Yeni Delhi yakın ve zorlayıcı risklerin farkındalığı ile ister mal ihracatında ister hizmet ekonomisinde olsun Hindistan’ın mevcut hisselerini korumaya kararlı. Pazar payını korumak önemli ama amaç her zaman onu büyütmek olmalı. Başarılarını göz ardı etmek son derece haksızlık olur ancak Hindistan’ın üretim çabaları son derece yetersiz kalıyor…

Ancak yine de zorluklara karşın, Hindistan-Amerika ilişkisi iyi bir noktada.

Hindistan Dışişleri Bakanı S. Jaishankar’ın yakın zaman önceki konuşmasından birkaç cümle buraya iliştireyim:

“Trump’ın önceliklerinin çoğu bizim için işe yarıyor.”

“Uluslararası mali ve ekonomik sistemi güçlendirmek için ABD ile çalışmanın öncelik olması gerektiğine inanıyoruz.”

“ABD çok kutupluluğa doğru ilerliyor ve bu, Hindistan’a uyuyor.”

Çok Okunanlar

Exit mobile version