DÜNYA BASINI

INSS: Oyunun kurallarını yine Hamas belirledi

Yayınlanma

“İsrail şu anda Hamas’a karşı daha geniş bir harekâttan kaçınmak istiyor. Ancak Hamas’ı çatışmaların dışında bırakmak İsrail için stratejik bir başarı değil, zira pratikte bir kez daha Hamas’ın oyunun kurallarını belirlemesine, İslami Cihad’ı vekili olarak kullanmasına, çatışmaların yoğunluğuna ve ne zaman biteceğini belirlemesine izin verdi.”

Gazze Şeridi’ne 9 Mayıs’tan itibaren 5 gün boyunca hava saldırıları düzenleyen İsrail ile Gazze’deki Filistinli gruplar arasında ateşkes sağlandı. İsrail’in İslami Cihad Hareketinin yönetici kadrosunu hedef aldığını savunduğu saldırılarında 6’sı çocuk, 3’ü kadın olmak üzere 33 kişi hayatını kaybetti, 32’si çocuk, 17’si kadın 93 Filistinli yaralandı.

Ateşkesin ardından kabine toplantısında konuşan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İslami Cihad yöneticilerinin tamamını öldürdüklerini iddia etti, “İsrail Gazze’deki denklemi değiştirdi. Gazze’de 17 İslami Cihad operasyon merkezini imha ettik. Füze depolarını bombaladık. Tanksavar füzeleri yok ettik” dedi. İslami Cihad Hareketi’nin askeri kanadı Kudüs Seriyyeleri’ne göre saldırılarda 6’sı üst düzey, biri saha komutanı ve 4 üye olmak üzere 11 mensubu öldü.

İsrail’in bu sınırlı operasyonlarının nedeni caydırıcılık denkleminin “direniş ekseni” lehine bozulmuş olması. Nitekim saldırılardan önce İsrail hükümetinin muhalifleri ve önde gelen analistler, hem ülke içindeki protestolar hem İran’ın normalleşme diplomasisi nedeniyle İsrail’in caydırıcılığının önemli ölçüde aşındığı tespitini yapıyordu. Netanyahu’ya göre operasyonlar, İsrail’in caydırıcılığını güçlendirdi ancak İsrail’in askeri bürokrasisinin görüşlerini yansıtan Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’ne (INSS) göre durum böyle değil. Çünkü operasyonlar “Filistin sahasındaki temel güvenlik sorunu olan Hamas’ı” zayıflatmadı.

İsrail’in Hamas’ı çatışmaların dışında bırakan ve artık bir model haline gelen saldırılarını eleştiren INSS’ye göre son saldılar “Hamas’ın güç kazanmaya devam ettiği ve Filistin Yönetimi’nin zayıfladığı Filistin arenasında güç dengesindeki değişimin ek bir basamağıydı… Dahası Hamas’ın Gazze’deki lideri Yahya Sinwar, Mahmud Abbas’tan sonra Filistin’de merkezi siyasi aktör olarak öne çıktı.”

Analiz, kabiliyeti sınırlı İslami Cihad’a karşı operasyonel bir başarının Hamas’a karşı bir harekâttan beklenebileceklere benzemediğine dikkat çekiyor.

Analizin tamamı:

***

Kalkan ve Ok Operasyonu: Birincil Kazanan Hamas

Kalkan ve Ok Operasyonu büyük ölçüde önceki iki çatışma turuna benziyor: Şafak Vakti Operasyonu (Ağustos 2022) ve Kara Kuşak Operasyonu (Kasım 2019). Her üç harekâtta da İsrail, Gazze’yi yönetmeyen Filistin İslami Cihad’a karşı harekâta odaklandı; harekâtı İslami Cihad komutanlarını hedef alarak başlattı; İsrail’in içlerine fırlatılan roketlere müdahale ve durdurma ile karşılık verdi; harekâtın sınırlarını kontrol etmek ve Hamas ile doğrudan bir çatışmaya dönüşmesini engellemek için harekât turunu kısa tutmaya çalıştı. Her üç tur da siyasi bir amaç gütmeyen caydırıcılık harekatlarıydı. Önceki iki harekâtın etkisi kısa sürdü, Kalkan ve Ok Harekatlarının etkisinin de kısa sürmesi muhtemel. Bu harekatlar sırasında ve sonrasında İsrail, Filistin sahasındaki temel güvenlik sorunu olan Hamas’a karşı stratejik güvenlik gerçekliğini değiştirmek için hiçbir girişimde bulunmadı.

İsrail, “sükûnete sükûnetle karşılık verilecektir” dışında kendisine siyasi hedefler tanımlamadığı için harekâtları kısa sürede bitiriyor ve askeri başarıyı siyasi kazanımlara dönüştürmekte her zaman zorluk çekiyor. Stratejik hedefe ilk hamlede ulaşıldı- hedef alınan üç üst düzey İslami Cihad yetkilisi öldürüldü. Sonrasında ise bu başarıyı derinleştirmeye, hasar kontrolü yapmaya ve ateşkese varmak ve Hamas’ı harekâtın dışında bırakmak için müzakereye odaklanıldı. İlk saldırıda ağır darbe alan İslami Cihad’ın İsrail’e bedel ödetmeye ve bir “zafer tablosu” sunarken Hamas’ı ve belki de daha sonra Hizbullah’ı da savaşın içine çekmeye çalışmaktan başka seçeneği yoktu. Gazze’deki halkın refahı konusunda hiçbir sorumluluğu olmayan İslami Cihad’ın kendisi de çatışmayı uzatmaya çalışarak sadece İsrail’e değil Hamas’a da ne kadar zarar verebileceğini gösterdi.

İslami Cihad, beş günlük çatışmanın ardından Hamas’ın çatışmalara katılmama konusundaki tutumunda kararlı olduğunun anlaşılması üzerine Mısır’ın ateşkes formülünü kabul etti. Dahası, Hamas’ın çatışmalara sürüklenme riskinin artması karşısında İslami Cihad’a çatışmaları sona erdirme talimatı verdiğine dair işaretler de artıyor. İslami Cihad’ın sponsorları olan Hizbullah ve İran, İsrail’i kendi sınırları içinde bir gerilime sürükleyerek elini kolunu bağlamak amacıyla çatışmaların devam etmesini istedikleri halde, doğrudan destek vermeye istekli olduklarına dair hiçbir işaret göstermediler. Operasyon derinleştikçe IDF’nin Gazze’deki faaliyetleri nedeniyle İslami Cihad, üst düzey yetkililerin öldürülmesi ve aktivistlerin evlerinin yıkılması gibi ağır kayıplar vermeye devam etti. İslami Cihad Genel Sekreteri Ziyad en-Nahale olayları şöyle özetledi: “Başımıza ne geldiyse duruşumuzun bir, güçlü ve istikrarlı kalması için geldi.” “Askeri kanadımız direnişin öncüsü oldu” diye ekledi. İran, Hizbullah, Katar ve Mısır gibi örgütün yanında duran herkese teşekkür etti ve sehven Hamas’tan bahsetmedi.

Gazze bombalarının perde arkası

Mısır’ın ateşkes önerisi İsrail’in sivillere yönelik saldırılara, ev yıkımlarına ve bireylere yönelik saldırılara son verme taahhüdünü de içeriyordu. Ancak bunlar bu hafta, 18 Mayıs 2023’te Kudüs’te yapılacak Bayrak Yürüyüşü sırasında ilk sınavını verecek olan kırılgan mutabakatlardır. Kudüs meselesi, özellikle Gazze Şeridi ve Batı Şeria arasında İsrail’e karşı “sahaların birleşmesine” yol açabilecek bir gerilim yaratmak için çok daha kolay bir konu.

İsrail’de adı açıklanmayan üst düzey bir yetkili, Hamas’ın yıllarca Gazze’de kararlı durduğunu ve bölgede faaliyet gösteren diğer örgütlerin politikasını dikte etmesine izin vermediğini iddia etti. Yetkiliye göre son çatışmalar, Hamas’ın zayıflığını gösterdi çünkü İran’ın finanse ettiği İslami Cihad Gazze’de gündemi belirlemeyi başardı. Ancak bu değerlendirmenin aksine Hamas zayıflamadı; vekili olarak işlev gören İslami Cihad’ı sessizce destekledi, IDF’nin yaklaşımını ve operasyonel kabiliyetlerini inceledi, kendisini Gazze halkına karşı sorumlu bir taraf olarak konumlandırdı ve elde ettiği kazanımları riske atmadı. Bunların başında Gazzeli işçilerin İsrail’e girişi, Şerit’e geniş çaplı mal giriş- çıkışı ve Katar’dan para akışı geliyor.

İsrail, Gazze Şeridi’nde egemen ve Filistin arenasında baskın unsur olan Hamas’ın güçlenmesinden kaynaklanan temel sorunları görmezden gelerek askeri caydırıcılığa dayanan uzun bir sessizlik dönemi istiyor. Son harekâtın da bir kez daha gösterdiği gibi İslami Cihad’ın kabiliyeti sınırlı ve ona karşı operasyonel bir başarı, Hamas’a karşı bir harekâttan beklenebileceklere benzemiyor. Bu nedenle İsrail’deki iç (politik) süreçler nedeniyle de zayıfladıktan sonra İsrail’in caydırıcılığının yeniden tesis edilip edilmediğini belirlemek zor. Yine de tam da bu konuyla ilgili olarak, İsrail’deki iç birlik ve güvenlik teşkilatının etkili liderliği, İsrail’in düşmanlarına İsrail toplumunun zayıf ya da dağılmakta olmadığını açıkça gösterdi. İsrail ayrıca Kalkan ve Ok sırasında havadan saldırı ve savunmada etkileyici askeri ve istihbarat yetenekleri sergiledi. Ancak hiçbir siyasi amaç tanımlanmadığı için görünürde ulaşılan caydırıcılığı anlamak zor olabilir. Gerçekten de İslami Cihad için İsrail ordusuna karşı birkaç gün savaşmak, güçlü durmak ve İsrail’in içleri dahil roket atışları yapma yeteneğini göstermek “direnişin” özüdür.

Özetle, İsrail’in karşı karşıya olduğu en büyük zorluk olan Hamas’ın meydan okuması devam ediyor. İsrail Hamas’ı İslami Cihad’dan ayırmayı ve Gazze’deki eylemlerin sorumluluğundan kurtarmayı rahat buluyor, çünkü İsrail şu anda Hamas’a karşı daha geniş bir harekâttan kaçınmak istiyor. Ancak Hamas’ı çatışmaların dışında bırakmak İsrail için stratejik bir başarı değil, zira pratikte bir kez daha Hamas’ın oyunun kurallarını belirlemesine, İslami Cihad’ı vekili olarak kullanmasına, çatışmaların ne zaman biteceğine karar vermesine ve yoğunluğunu belirlemesine izin verdi. Operasyon, Hamas’ın güç kazanmaya devam ettiği ve Filistin Yönetimi’nin zayıfladığı Filistin arenasında güç dengesindeki değişimin ek bir basamağıydı ve aslında çatışmayı sona erdirmek için yapılan temaslarda hiçbir rol oynamadı. Dahası, Hamas’ın Gazze’deki lideri Yahya Sinwar, Mahmud Abbas’tan sonra Filistin’de merkezi siyasi aktör olarak öne çıktı.

Çok Okunanlar

Exit mobile version