DÜNYA BASINI

İsrail-Çin ilişkileri için gelecekte olumlu bir senaryo görünmüyor

Yayınlanma

Aşağıda çevirisini okuyacağınız makale, ABD-Çin rekabeti ve Gazze savaşı nedeniyle yıpranan Çin-İsrail ilişkilerine odaklanıyor. İsrail’in yarı resmi nitelikteki düşünce kuruluşu Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nden (INSS) bir uzmanın görüşlerine de yer verilen makalede, iki ülke ilişkilerinin geleceği için de olumlu bir senaryo öngörülmüyor.

***

Politika uzmanı, Çin-İsrail ilişkileri için ‘balayı kesinlikle sona erdi’ diyor

Düşünce kuruluşu direktörü Assaf Orion, Gazze savaşı, ABD-Çin rekabeti ve güvenlik endişelerinin ilişkileri sınadığını ancak ‘hala iş yapabileceğimizi’ söylüyor.

Laura Zhou

İsrailli bir düşünce kuruluşu uzmanına göre, İsrail ve Çin arasındaki ilişkiler son yirmi yılda gelişirken, Gazze’deki savaşın ardından kamuoyunda bozulan algılar, derinleşen ABD-Çin rekabeti ve artan ulusal güvenlik endişeleri gibi yeni zorluklarla karşı karşıya kalacak.

Tel Aviv merkezli Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü (INSS) Diane ve Guilford Glazer İsrail-Çin Politika Merkezi Direktörü Assaf Orion, “İsrail’in amacı Çin ile dostane ve verimli ilişkilere sahip olmak” dedi.

İsrail’in ulusal güvenliğinin “ABD’nin kaygılarını dikkate almayı” da içerdiğini sözlerine ekleyen Orion, “Aynı zamanda bu ilişkiler Çin’in yaptığı gibi ulusal güvenlik kaygılarıyla yönetiliyor” dedi.

Daha önce İsrail Savunma Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı’nda stratejik planlama başkanı olarak görev yapan Orion, “Umarım burada Çin’in, İsrail’in, Orta Doğu’nun ya da dünya sisteminin nasıl değiştiği gibi çok katmanlı hususlar arasında gezinebiliriz ve bence çözülmesi gereken bilmece de budur” dedi. Orion, ekonomik işbirliğinin iki ülke arasında öncelik olmaya devam edeceğini ancak “balayının kesinlikle sona erdiğini” söyledi.

Ancak “balayının sona ermesi boşanma anlamına gelmez” diye de ekledi.

“Hâlâ iş yapabiliriz ama coşku kayboldu ve İsrail bugünlerde çok hassas. Çin sosyal medyasında antisemitizmin yükseldiğine dair haberler okuyoruz.”

Orion, “Buradaki muhataplarımız bunun daha geniş toplumda bir temeli olmadığı konusunda bizi temin etseler de özellikle savaş zamanı İsrail’de çok kötü yankı buluyor” dedi.

“Bu yüzden iyileştirmek, düzeltmek, yeniden kurmak ve yenilemek için biraz çalışmak gerekeceğini düşünüyorum.”

“İsrail ve Çin aynı nehre iki kez girmeyecek. Bu son on yıl değil, bu on yıl ve yeni koşullarda ilişkilerimiz üzerinde çalışmamız gerekiyor.”

Çin ve İsrail arasındaki ilişkiler Ekim ayında Gazze savaşının başlamasından bu yana Pekin’in Hamas’ı kınamaması ve daha sonra İsrail’i Gazze’de insani krize neden olmakla suçlaması nedeniyle yıpranmış durumda.

İsrail ayrıca Nisan ayında İran’ın kendisine yönelik füze ve insansız hava aracı saldırılarına Çin’in verdiği tepkiden de rahatsız oldu. Pekin çatışmanın tırmanmasından duyduğu “derin endişeyi” dile getirmiş ancak Tahran’ı kınamaktan kaçınmıştı.

INSS tarafından Nisan ayında yapılan bir ankete göre, İsrail halkının Çin’e yönelik tutumu önemli ölçüde kötüleşti ve İsraillilerin yüzde 54’ü Çin’in ülkelerine karşı dostça davranmadığını ya da düşmanca davrandığını düşünüyor.

Sadece yüzde 15’i Çin’i dost bir ülke ya da İsrail’in müttefiki olarak görürken, geri kalan yüzde 31’i “bilmiyorum” yanıtı verdi.

Bu, önceki yıllara kıyasla keskin bir tezat oluşturuyor. Pew Araştırma Merkezi’nin 2019 yılında yaptığı bir anket, İsraillilerin yüzde 66’sının Çin’e olumlu baktığını göstermişti.

Pekin’in Filistin yanlısı net tutumu, İran’la aynı çizgide yer alması ve İsrail’in en önemli müttefiki olan ABD ile Çin arasında yoğunlaşan rekabetin, görüşlerin kötüleşmesinin ardında yatan nedenler olduğu düşünülüyor.

Orion iki tarafın yeni zorlukları ele alması gerektiğini söyledi.

“Ortaklığımız hala ekonomi etrafında dönüyor ve özünde inovasyon ve teknoloji var. Ancak Çin son on yıldan bu yana çok gelişti ve bu farklı bir zorunluluk alanı” dedi ve birçok teknolojik gelişmenin hassas kabul edildiğini ve bazı kısımların “açıkça dışa kapalı” olduğunu sözlerine ekledi.

“Ulusal güvenlik hem Çin’de hem de İsrail’de çok daha baskın hale geldikçe, daha karmaşık bir ortamda yol almamız gerektiğini düşünüyorum.”

İsrail, Halk Cumhuriyeti kurulduktan sonra Orta Doğu’da Pekin’i tanıyan ilk ülke oldu ve iki taraf 1992’de resmi diplomatik ilişkiler kurmadan önce bile Çin’e gelişmiş silahlar sattı.

İlişkiler ayrıca İsrail’in 2000 ve 2006 yıllarında Çin’e silah ve askeri teçhizat satışını iptal ettiği iki krizi atlattı ve sonra daha yakın bir ekonomik ilişkiyle çiçek açtı.

Çin’in İsrail’in teknoloji alanındaki uzmanlığından faydalanmak istemesi ve İsrail’in de Çin pazarına girmek istemesiyle iki yönlü ticaret 1992’de 50 milyon dolardan 2022’de 17.6 milyar dolara yükseldi.

Çin ve İsrail 2017 yılında teknoloji ve inovasyon alanında işbirliğini teşvik etmek üzere bir ortaklık kurduklarında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu iki ülke arasındaki ilişkileri “kusursuz evlilik” olarak nitelendirmişti.

Ancak son yıllarda belirsizlikler ortaya çıktı.

ABD’nin Çin yatırımları ve altyapısından kaynaklanan potansiyel güvenlik risklerine karşı uyarıda bulunmasının ardından İsrail 2020 yılında yabancı yatırımları gözden geçirmek üzere resmi bir komite kurdu.

Bir başka endişe verici işaret olarak, Çin ve İsrail arasındaki ticaret, kısmen iç siyasi çalkantılar ve Gazze’deki savaş nedeniyle, 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 7,4 oranında keskin bir düşüş yaşadı.

Hükümetler arası bir mekanizma olan ve 15 bakanlık ve kurumu kapsayan Çin-İsrail İnovasyon İşbirliği Ortak Komitesi, 2018’den sonra dört yıllık bir kesintinin ardından 2022’deki sanal toplantılarından bu yana toplanmadı.

Savaşın başlamasından bu yana çok az Çinli yetkili İsrail’i ziyaret etti ve ülkeye seyahat eden Çinli sayısı 2019’da yıllık 156.000’den şu anda ayda yaklaşık 300’e düştü.

Orion ayrıca İsraillilerin Pekin’in bölgede bir barış arabulucusu olarak oynayacağı role ikna olup olmayacaklarını da sorguluyor.

Orta Doğu meselelerine görece geç müdahil olan Pekin, bölgesel anlaşmazlıklarda rakip taraflarla ilişkilerinde dengeli ve müdahale etmeyen bir yaklaşım benimsedi.

Ancak Pekin, İsrail’e karşı komşularına kıyasla daha sert bir tavır takındı. Cuma günü Pekin’de yapılan toplantıların ardından yayınlanan 21 maddelik bir bildiride, Çin’den ve Arap Birliği’nin 22 üyesinden üst düzey diplomatlar İsrail’in Filistin’e karşı “devam eden saldırganlığını” eleştirdi ve daha fazla ülkeyi Filistin devletini resmen tanımaya çağırdı.

Orion, İsrail’in güvenlik kaygılarının dikkate alınması gerektiğini söyledi.

“Çin’in dengeli bakış açısının şu olacağını söyleyebilirim: Evet, Filistinlilerin hakları ve İsraillilerin güvenliğiyle birlikte istikrar ve güvenlik görmek istiyoruz.”

Önemli ve hassas konularda net pozisyonlar olmadan Pekin’in gerçek bir arabulucu olarak hizmet edemeyeceğini de sözlerine ekledi.

“Bu öyle damdan düşer gibi, sorun hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmadan… oyuna dahil olmadan, oyuncular üzerinde söz sahibi olmadan girebileceğiniz bir şey değil.”

“Tek başına dostluk ya da tek başına kanallar açabilmek de yeterli değil. Burada yapılması gereken gerçekten ağır bir iş var” dedi Orion.

“Çin’in temel meselelere girecek bilgiye sahip olduğunu düşünmüyorum: Kudüs, sınırlar, mülteciler. Bir genel kurulda oturup barış hakkında konuşmak güzel ama gerçekten suyu taşımanız gerektiğinde Çin’in orada olduğunu sanmıyorum.”

Ancak Çin’in oynayacağı bir rol olduğunu da sözlerine ekledi.

“Yine de barış çabalarının bir parçası olarak yeniden yapılanma ve altyapıya ihtiyaç duyulduğu aşikâr olduğundan, Çin’in ilgili kabiliyetlere sahip olduğu ve bunları uygulayarak kalkınma yoluyla istikrarı ilerletebileceği açık” dedi.

“Ancak, bu sadece şu anda ulaşılamaz gibi görünen ABD ile iyi işbirliği ve koordinasyonla mümkün olacaktır.”

Çok Okunanlar

Exit mobile version