DÜNYA BASINI

Hannibal Direktifi yeniden gündemde

Yayınlanma

İsrail askerlerinin esir düşmesindense öldürülmesini öngören tartışmalı Hannimal Direktifi’nin Gazze’de yeniden uygulamaya konduğu iddia ediliyor. El Cezire, gizli tutulan Hannimal Direktifi’nin ayrıntılarını eski bir İsrail askerine anlattırdı. Uzmanlar 2016’da iptal edilen Direktifin bugünkü Gazze saldırılarıyla ilgisini yorumluyor:  

İsrail’in Hannibal Direktifi nedir?

Detayları eski IDF askeri anlatıyor

Urooba Jamal

İsrail askerlerinin esir düşmesini önlemeye yönelik tartışmalı politika şu anda resmen yürürlükte değil. Ancak bazı analistlere göre Gazze’deki savaşta yankıları devam ediyor.

Yehuda Shaul, 2001-2004 yılları arasında İsrail ordusunda görev yaptığı üç yılı, İsrail-Filistin çatışmasının o zamana kadarki “en şiddetli dönemi” olarak tanımlıyor.

İkinci İntifada (2000-2005) ya da Filistin ayaklanması doruk noktasındaydı ve o zamanlar 18 yaşında olan Shaul piyade muharebe askeriydi; daha sonra komutanlığa terfi etti. Kudüs’te doğup büyüyen paraşütçü asker iki yıl boyunca işgal altındaki Batı Şeria’da görev yaptı ve üçüncü yıl İsrail’in Lübnan sınırında konuşlandırıldı.

Şu anda 41 yaşında olan Shaul, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi’ndeki İsrail işgalinin sona erdirilmesi için çağrıda bulunan İsrailli askerlerden oluşan ilk örgüt olan Breaking the Silence adlı İsrailli STK’nın kurucularından.

Shaul, Lübnan sınırında görev yaptığı sırada, İsrail askerlerinin düşman kuvvetleri tarafından yakalanmasını ne pahasına olursa olsun önlemeyi amaçlayan eski tartışmalı bir İsrail askeri politikası olan Hannibal Direktifi’nden ilk kez haberdar oldu.

Sızdırılan askeri ses kayıtlarına göre İsrail bu doktrini en son 2014 yılında Gazze savaşı sırasında kullanmış, ancak ordu bu doktrini kullandığını reddetmişti. Bunu takip eden İsrail bombardımanında düzinelerce Filistinli öldürülmüş ve İsrail ordusuna yönelik savaş suçu işlediği suçlamalarına yol açmıştı.

Ancak Shaul’a göre Hannibal Direktifi bir savaş askeri için anlamlıydı.

Peki tam olarak nedir bu? Ve İsrail’in 2016’da askıya aldığına inanılan bu direktif, İsrail’in 9 binden fazla insanın ölümüne neden olan bugünkü Gazze bombardımanıyla ne ilgisi var. Bombardıman, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’in güneyine düzenlediği ve bin 400’den fazla kişinin öldüğü, aralarında asker ve sivillerin de bulunduğu en az 200 İsraillinin esir alındığı saldırının ardından gerçekleşti.

Hannibal Direktifi nedir?

Shaul, Hannibal Prosedürü veya Hannibal Protokolü olarak da bilinen direktifin, bir askerin kaçırılması durumunda azami güç kullanılmasını öngören İsrail’in askeri bir politikası olduğunu söyledi. “Kaçırılmayı önlemek için kısıtlama olmaksızın ateş açacaksınız” diyen Shaul, güç kullanımının esir bir askeri öldürme riski olsa bile gerçekleştirildiğini sözlerine ekledi.

Shaul, kaçıranlara ateş açmanın yanı sıra, askerlerin kavşaklara, yollara, otoyollara ve düşmanların kaçırılan bir askeri götürebileceği diğer herhangi bir yere de ateş edebildiğini söyledi.

İsrail ordusu direktifin kendi askerlerinin öldürülmesine izin verdiği yorumunu reddetti ancak Shaul da dahil İsrailli askerler, bir askerin öldürülmesinin esir alınmasına tercih edildiğinden direktifi tam da bunu yapmak için bir izin olarak anladılar.

Shaul talimatın kendisiyle ve diğer komutanlarla sözlü olarak paylaşıldığını söyledi. “Angajman kurallarının yazılı bir metnini hiç görmedim” dedi.

Silahlı çatışmalar ve uluslararası hukuk konusunda uzmanlaşmış uluslararası bir avukat ve Cenevre Lisansüstü Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan Annyssa Bellal’a göre, direktif hiçbir zaman resmi bir politika olmadı ve bu nedenle hiçbir zaman bütünüyle yayınlanmadı.

El Cezire’ye konuşan Bellal, “Hukuki açıdan bakıldığında direktif çok tartışmalı” dedi.

Direktifin bir askeri öldürme riski taşıyan yönünün uluslararası hukuk açısından tartışmalı olduğunu, zira devletlerin vatandaşlarının yaşam hakkına saygı duyması gerektiğini, bunun başka devletler tarafından ele geçirilseler bile kaybedilen bir hak olmadığını belirtti.

Adı nereden geliyor?

Direktifin adının nereden geldiği tartışmalı; bazı kaynaklar M.Ö. 181 yılında Romalılara esir düşmek yerine kendini zehirlemeyi seçen Kartacalı bir generalden aldığını söylüyor.

İsrailli askeri yetkilileri ise bu ismin bir bilgisayar tarafından rastgele oluşturulduğunu iddia ediyor.

Direktif neden hazırlandı?

1986 yılında İsrail ordusu komutanları, bir İsrail piyade tugayı olan Givati Tugayı’ndan üç askerin Lübnanlı silahlı grup Hizbullah tarafından esir alınmasının ardından bu doktrini hazırladı.

O dönemde İsrail, 1982’de Lübnan’ı işgal ettikten sonra oluşturduğu ve güvenlik bölgesi olarak adlandırdığı Levanten ülkesinin güney bölgesini işgal etmişti. Hizbullah, 2000 yılına kadar İsrail işgali altında kalacak olan bu bölgede devriye gezen askerleri esir aldı.

Tugay mensupları bir aracın esir asker arkadaşlarıyla birlikte uzaklaştığını görmüş ancak ateş açmamışlardı. Direktif, bunun bir daha asla yaşanmamasını sağlamak amacıyla hazırlandı.

İsrail hükümetine göre, yakalanan askerlerin kalıntıları 10 yıl sonra 1996’da İsrail’in 123 Hizbullah savaşçısının cesetlerini iade etmesi karşılığında İsrail’e iade edildi.

Shaul’a göre İsrail’in o zamandan bu yana sergilediği sert tutumun nedeni bir askerin kaçırılmasının düşman için stratejik bir hamle olmasından kaynaklanıyor ve bu durum onlara pazarlık gücünün yanı sıra hem ulusal moral hem de çatışmaya yönelik kamuoyu desteğini etkileme kabiliyeti veriyor.

Neden esir takası yapılmıyor?

2006 yılında İsrailli asker Gilad Shalit, Hamas tarafından kaçırıldı. Beş yıllık esaretin ardından binden fazla Filistinli mahkûm karşılığında serbest bırakıldı ki bu İsrail’in bir askerine karşılık serbest bıraktığı en yüksek mahkûm sayısıydı.

Haaretz’de çalışan İsrailli gazeteci Uri Misgav, 2016 yılında El Cezire’nin Hannibal Direktifi üzerine yaptığı bir araştırma belgeselinde, Filistinli mahkumların serbest bırakılmasının “aşağılanma ve ulusal onurun zedelenmesi olarak görüldüğünü” ve bu durumun İsrail’i ulusal bir psikoza soktuğunu söyledi.

Shaul, “Bu yüzden [askerlerin yakalanmasını] her ne pahasına olursa olsun, askerin ölümü pahasına bile olsa önlemek istiyoruz” dedi.

Londra Üniversitesi Goldsmiths’te, Forensic Architecture adlı araştırma kurumunun direktörlüğünü yürüten İsrailli İngiliz mimar Eyal Weizman, London Review of Books’un Kasım 2023 sayısında, Shalit’in dönüşünün ardından İsrail’in, gelecekteki takaslar için varlıklarını genişletmek amacıyla, aralarında çocukların da bulunduğu daha fazla Filistinliyi keyfi olarak tutuklamaya başladığını yazdı.

Weizman, “Tüm bunlar, sömürgecilerden birinin hayatının, sömürgeleştirilenlerin hayatından bin kat daha değerli olduğu algısını güçlendiriyor” diye yazdı.

En son ne zaman dile getirildi?

1 Ağustos 2014’te, İsrail ordusunun Koruyucu Hat Operasyonu adını verdiği Gazze Şeridi’ne yönelik 50 günlük bombardımanı sırasında, Hamas savaşçılarının İsrailli subay Teğmen Hadar Goldin’i esir almasının ardından kuşatma altındaki bölgenin Mısır sınırındaki güney bölgesi Refah vuruldu.

İsrail topçuları ve tankları birkaç saat boyunca dört mahalleyi dövdü- zaman zaman dakikada bir ateş açtı ve savaş uçakları da eş zamanlı olarak hava saldırıları gerçekleştirdi.

Ölümcül ateş gücü en az 135 sivilin ölümüne neden olurken, Uluslararası Af Örgütü o günü “Kara Cuma” olarak nitelendirdi ve İsrail’i savaş suçu işlemekle suçladı.

Shaul, “İsrail kamuoyunun ve Gazze’deki Filistinlilerin gözünde” İsraillilerin Goldin’in yakalanmasıyla operasyonu kaybettiklerini söyledi. Bu nedenle kaba kuvvete başvurmanın İsrail için üstünlük sağlamanın bir yolu olduğunu da sözlerine ekledi.

İsrail ordusu daha sonra Goldin’in Hamas’la çatışırken aldığı yaralara yenik düştüğü sonucuna varacak ancak cesedi hiçbir zaman bulunamayacaktı.

Ancak bu olay İsrail’de bile – ordu safları da dahil olmak üzere – huzursuzluk yarattı.

Misgav’a göre bir asker o dönemde ordu generali Benny Gantz’a şöyle yazmıştı: “Bir esiri kurtarmak isteyen ordu böyle davranmaz. Hem esirlerin hem de esir alanların ölümünü garantilemek isteyen bir ordu böyle davranır”. Gantz şu anda İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun savaş kabinesinin bir üyesi.

Direktif ne zaman iptal edildi?

Direktifin 2016 yılında iptal edildiğine inanılıyor.

Haaretz’in haberine göre, iptal edilmesine neyin yol açtığı bilinmemekle birlikte, İsrail devlet denetçisinin hazırladığı bir raporda, İsrail’in Refah’taki kullanımı nedeniyle aldığı eleştiriler ve ordudaki kişiler tarafından çeşitli şekillerde yorumlanması nedeniyle ordunun direktifi kaldırması tavsiye edilmişti.

Direktifin İsrail’in Gazze’ye yönelik mevcut saldırısıyla ilgisi var mı?

Hamas 7 Ekim’de 200’den fazla İsrailliyi esir aldığını, bunların çoğunun halen esir olduğunu ya da İsrail’in Gazze’ye düzenlediği hava saldırılarında öldüğünü açıkladı. Ancak esir alınanların birçoğu asker değil sivil olduğu için bu direktif onlar için geçerli değil.

Shaul’a göre ayrıca bu kez esirlerin sayısının çokluğu da direktifi geçersiz kılıyor.

“Diyelim ki Hamas’ın bir askeri var ve diyelim ki anlaşma bin [Filistinli] esirin serbest bırakılmasını öngörüyor. Hapishanede beş bin mahkûm var. Şimdi diyelim ki Hamas’ın elinde altı askeri var ve üç bin kişiyi serbest bırakmaya karar verdiler.”

“Ama şimdi Hamas’ın elinde 200 kişi var!” diye devam etti.

Peki İsrail’in Hannibal Direktifi ile işi gerçekten bitti mi?

Bellal’a göre bu direktif Gazze savaşında bir şekilde yeniden uygulamaya kondu bile.

İsrail’in esirlerini serbest bırakması için Hamas’la müzakere etmeyi büyük ölçüde reddettiğini, bunun yerine Gazze Şeridi’ne karşı güç kullanmayı tercih ettiğini ve bunun bir şekilde “direktifin neyle ilgili olduğunu yansıttığını” söyledi.

İsrail’in Gazze’ye yönelik mevcut saldırısı daha önce 2008 ve 2014 yıllarında gerçekleştirdiği en ölümcül saldırıları geride bırakmış durumda. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’ne (OCHA) göre 2008 yılında 22 gün içinde bin 385 Filistinli öldürülürken, 2014 yılında İsrail 2 bin 251 Filistinliyi öldürdü.

Weizman’ın gözlemleri de Bellal’ınkilere benziyor.

Weizman, “Gazze’ye yönelik mevcut ayrım gözetmeyen bombardımanla, hükümet sadece Gazze halkına eşi benzeri görülmemiş bir yıkım getirmekle kalmıyor, aynı zamanda esirlerin öldürülmesini anlaşmaya tercih etme ilkesine geri dönüyor gibi görünüyor” diye yazdı.

Direktif neden gizlendi?

Yaklaşık yirmi yıl boyunca askeri sansür bu politikayı gizli tuttu.

Ancak 2003 yılında İsrailli bir doktor olan Avner Shiftan, Lübnan’da yedek subay olarak görev yaparken prosedürü öğrendi ve görüşlerini açıklamak için İsrail gazetesi Haaretz ile temasa geçti. Shiftan uygulamanın sona erdirilmesi için bastırdı ve böylece direktif kamuoyunun gündemine geldi – ancak İsrail kamuoyunda fazla bir tepkiye neden olmadı.

Shaul, direktifin ordu dışında uluslararası arenada tartışmalı olmasına rağmen, bir asker olarak bunu ilk duyduğunda politikanın açık bir şekilde mantıklı olduğunu söyledi.

“Bence insanlar bunu duyarsızlık olarak gördüler çünkü emir askerleri öldürmekti” dedi.

“Ama askerler olarak bu çok mantıklı. Kaçırılmak ve belki de hayatınızın geri kalanında kayıp olmak istemezsiniz. Ya da kim bilir başınıza başka neler gelebilir?”

Diğer orduların da benzer direktifleri var mı?

Bellal, birçok ordu düşmana fazla bilgi vermemek için gizli operasyonlar yürüttüğünden, diğer orduların ne yaptığını bilmenin zor olduğunu söyledi.

Ancak birçok devletin resmi çizgisinin, kaçıranlarla ve özellikle de “terörist” olarak gördükleri gruplarla müzakere etmemek yönünde olduğunu sözlerine ekledi.

Çok Okunanlar

Exit mobile version