DÜNYA BASINI

Eski CFR Başkanı Richard Haass yazdı: İsrail’in İran konusunda iyi bir seçeneği yok

Yayınlanma

Aşağıda çevirisini okuyacağınız makale, İran’a yanıt vermeye hazırlanan İsrail’in önündeki seçeneklere ve bu seçeneklerin olası sonuçlarına odaklanıyor. Makalenin temel argümanı, İsrail’in atacağı her adımın belli bir bedeli olacağı. Soru, hangi seçeneğin bedeli daha katlanılabilir?

***

İsrail’in İran konusunda iyi bir seçeneği yok

En az kötü seçenekler statükoya geri dönmek ya da askeri hedeflere yönelik sınırlı bir saldırı gerçekleştirmektir.

Richard Haass

İran cumartesi günü İran, Irak, Suriye ve Yemen’deki mevzilerinden İsrail’e insansız hava araçları, seyir füzeleri ve balistik füzelerden oluşan bir yaylım ateşi başlattı. Bu, Suriye’deki bir İran diplomatik yerleşkesinde üst düzey Kudüs Gücü subaylarını öldüren İsrail saldırısına misillemeydi.

Saldırı başarısız olsa da yine de bir sınırı aştı. Bu, İsrail’e yönelik İran’dan gelen ve İran ordusu tarafından gerçekleştirilen ilk saldırıydı. Daha önce İran’ın İsrail’e karşı savaşı gölgede, çoğunlukla İran’ın desteğiyle de olsa ülke dışında faaliyet gösteren Hizbullah ya da Hamas gibi vekil güçler aracılığıyla gerçekleşmişti.

Muhtemelen bu saldırının amacı İsrail’in gelecekteki saldırılarını caydırmak ve İsrail’in artık üst düzey İranlı askeri liderleri cezasızlıkla hedef alamayacağı mesajını vermekti. Bu hedefe ulaşma olasılığı düşük olsa da diğer etkileri belirginleşiyor. İlk olarak, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya siyasi bir can simidi atarak ülkeyi İran’a karşı toparlama fırsatı verdi. Daha önce İsrail ile Batılı ortakları arasında derin görüş ayrılıkları ortaya çıkmış olsa da bu hafta sonu İsrail’i savunmaya geldiler. Bazı Körfez ülkelerinin İsrail’e, İran’ın saldırısıyla ilgili kritik istihbarat sağladığına dair doğrulanmamış haberler var.

Asıl soru İsrail’in ve aslında tüm Orta Doğu’nun bundan sonra nereye gideceği. İran’ın işlerin eski haline dönmesini, yani gizli ya da vekiller aracılığıyla yürütülen dolaylı bir savaş istediği açık. ABD de olayların sakinleşmesini istiyor. Beyaz Saray’ın ihtiyacı olan son şey Orta Doğu’da daha geniş çaplı bir savaş – özellikle de İran’ın Hürmüz Boğazını deniz taşımacılığına kapatma kabiliyetine sahip olduğu düşünüldüğünde – ki bu petrol fiyatlarında artışı tetikleyecek ve Başkan Joe Biden’ın ülkesinde karşı karşıya olduğu enflasyonist baskıları artıracaktır.

Biden yönetiminin, başarılı hava savunmasının ardından İsraillilere “zaferi kabul etmelerini” tavsiye ettiği bildirildi. Şimdi asıl soru İsrail’in Amerikan tavsiyesine kulak verip vermeyeceği (Hamas’a karşı savaşında yapmadığı bir şey) ve işleri olduğu gibi bırakıp bırakmayacağı.

Genel olarak İsrail’in seçenekleri şöyle: hiçbir şey yapmamak; İran’a karşı dolaylı savaş yürüterek statükoya geri dönmek; İran içinde saldırıyla bağlantılı askeri hedeflere sınırlı bir saldırı düzenlemek; ya da İran’ın bilinen nükleer tesisleri de dahil büyük bir misilleme yapmak.

Bu yazının yazıldığı sırada, İsrail’in hâlâ ne yapacağı ve ne zaman yapacağı konusunda hatırı sayılır bir seçim alanı var; bu, saldırının önemli sayıda İsrailliyi öldürmesi veya değerli askeri hedefleri yok etmesi durumunda sahip olamayacağı bir şeydi.

Hiçbir şey yapmamanın ya da hatta önceki dolaylı savaşa geri dönmenin iyi yanları var. İsrail’in Gazze’ye ve rehinelerin iadesine odaklanmasını sağlar, ekonomik, askeri ve insani maliyetleriyle birlikte daha geniş bir savaşı önler, Amerikalıları yatıştırır ve ülke topraklarına yönelik saldırıları daha da normalleştirecek bir eylemden kaçınır. Ancak İran’a yaptıkları için bir bedel ödetmeyi başaramaz.

Bu nedenle geri adım atmak, önceliği caydırıcılığı yeniden tesis etmek olan hükümet içindeki ve dışındaki İsraillileri tatmin etmeyecektir. Bu da İran’daki askeri hedeflere yönelik sınırlı saldırılar yapılması yönündeki argümanı güçlendiriyor. İsrail’in böyle bir karşılık vermesi İran’ın insansız hava aracı ve füze üretme kabiliyetini (geçici de olsa) azaltabilir ve İsrail’e doğrudan saldırmanın tehlikeli ve maliyetli bir adım olduğu sinyalini verebilir.

Ancak bu tür saldırılar, İran’ın İsrail’e yönelik yeni saldırılarına davetiye çıkarma ve nükleer silahlara sahip olmanın İsraillileri İran topraklarına yönelik gelecekteki saldırılardan caydıracağı inancıyla Tahran’ı nükleer programını hızlandırmaya teşvik etme riski taşıyor.

Bu arada İran’ın bilinen nükleer tesislerine saldırmak büyük bir tırmanma olarak görülecek ve İsrail’i yeniden savunmaya itecektir. Bu da İran’ın nükleer programını İsrail’in tehdit edemeyeceği bir şekilde geliştirme çabalarını iki katına çıkarmasına yol açabilir ki bu da bölgedeki diğer bazı ülkelerin de nükleer silah peşinde koşmasına neden olabilir.

İsrail için en az kötü ve en olası seçenekler ya İran’a karşı dolaylı savaşı sürdürmek ya da ülke içindeki askeri hedeflere sınırlı bir saldırı düzenlemektir. İronik bir şekilde, ikinci seçenek caydırıcılığı yeniden tesis etmek için daha fazla işe yarar, ancak aynı zamanda İran’ın yeni saldırıları ve tırmanma döngüsü riskini artırır.

İsrail’in bir sonraki hamlesi ne olursa olsun, Tahran’da rejim değişikliği olmadığı sürece ki bu İsrail’in ya da Batı’nın gerçekleştiremeyeceği bir şey, İran’ın yarattığı stratejik sorunu çözmenin bir yolu yok. Bu tehdit en iyi ihtimalle yönetilmesi gereken bir sorun. İsrail hükümeti için soru, bunun en iyi nasıl yapılacağıdır.

Çok Okunanlar

Exit mobile version