Japonya Dışişleri Bakanı Yoshimasa Hayashi, iki ülke arasındaki casus krizinin ortasında, bu hafta sonu Çin’i ziyaret etmeyi planlıyor.
Bu, üst düzey bir Japon diplomatın, COVID-19 salgınının patlak vermesinden bu yana, üç yılı aşkın bir süre sonra, üst düzey bir Japon diplomatın Çin’e ilk ziyareti olacak.
Cumartesi günü başlayabileceği bildirilen iki günlük ziyarette, Japon Dışişleri Bakanı Hayashi’nin yeni Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang ile görüşeceği kaydedildi. Qin’in Hayashi’yi geçen ayki telefon görüşmeleri sırasında Pekin’e davet ettiği söyleniyor.
Çarşamba günü Japonya’nın üst düzey hükümet sözcüsü, Tokyo’nun şu anda Çin’de ‘casusluk’ suçlamasıyla tutuklu bulunan ve Astellas Pharma’nın 50’li yaşlarındaki bir erkek çalışanı olan Japon vatandaşının “mümkün olan en erken” şekilde serbest bırakılması yönünde çağrı yaptı.
Japon vatandaşı, Çin’in karşı casusluk yasasını ihlal ettiği şüphesiyle bu ayın başından beri Pekin’de tutuluyor.
Hayashi’nin ziyareti sırasında Japon vatandaşının serbest bırakılması için baskı yapabileceği düşünülüyor.
Diğer yandan ziyarette, Doğu Çin Denizi’ndeki Senkaku Adaları konusundaki anlaşmazlığın da ki üst düzey diplomatın gündeminde olması bekleniyor.
Ayrıca, Japon diplomatın Çin-Rusya yakınlaşmasından duyduğu endişeyi dile getirirken, Çinli diplomatın ABD ve Japonya’nın bölgedeki silahlanma hamleleri ile ilgili endişelerini dile getirebileceği düşünülüyor.
Tayvan konusu da masaya getirilecek konulardan biri olabilir. Nitekim Tayvan ve Japonya’nın resmi ilişkileri olmamasına rağmen, Tokyo son yıllarda adaya verdiği destekte dikkat çekiyor.
Japonya-Çin ilişkilerinde ABD ve ticaretin rolü
60 yıllık savunma doktrinini yakın zamanda değiştiren Japonya, savunmadan “düşmana taarruz” durumuna göre konumlanmaya geçti ve savunma stratejisini ABD ile uyumlandırma kararı aldı.
Washington, Çin’i çevreleme stratejisi kapsamında Japonya’yı bölgedeki kritik bir müttefiki olarak görüyor.
Tokyo da bu doğrultuda yeni ulusal güvenlik stratejisinde Çin’i “en büyük stratejik tehdit” ilan etti.
ABD’nin Çin’i çevreleme stratejisinde önemli bir konumu olan Japonya’nın iş dünyası ise, Çin’le ayrışmadan kaynaklı yaşanabilecek “büyük kayıplardan” tedirgin. Washington, Tokyo’yu Pekin’den tamamen koparmaya çalışırken, Japon iktisatçılar ve iş insanları bu ayrışmanın maliyetini tartışıyor.
Çin, Japonya’nın toplam ithalatının yüzde 26’sını oluştururken, ABD yüzde 19 ile Çin’in gerisinde kalıyor. Japon istatistiklerine göre Çin, 2007’den beri Japonya’nın en büyük ticaret ortağı.
Tokyo merkezli bir Doğu Asya analisti olan Benoit Hardy-Chartrand’a göre, “Japonya Çin’den ayrılamaz. İşlevsel bir ilişkiye sahip olmanın bir yolunu bulmalılar.”
Chartrand, Japon Dışişleri Bakanının ziyareti ile ilgili ise, “Hayashi’nin ziyareti açıkça ilişkiyi daha sağlam bir zemine oturtmak amacıyla yapılıyor” dedi.