SÖYLEŞİ

Japonya Büyükelçisi, Türkiye ile ilişkilerin 100. yılında Harici’ye konuştu

Yayınlanma

 Japonya’nın Ankara Büyükelçisi Takahiko Katsumata, Türkiye-Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasının 100. yıl dönümünde Harici’ye konuştu!

İlk olarak Türkiye ve Japonya, diplomatik ilişkilerde bir asrı tamamladı. Geçmişten bugüne bu yüz yılı nasıl özetlersiniz?

Türkiye ile Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 100. yıl dönümü olan 2024 yılı, iki ülkenin karşılıklı geliştirdikleri dostluk üzerine düşünmeleri ve gelecek için ilişkilerini daha da güçlendirmeleri açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Elbette iki ülke arasındaki dostluğun yüz yılı aşkın uzun bir geçmişi var, ancak iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler ilk olarak, Lozan Antlaşması’nın Japonya’da yürürlüğe girdiği 1924 yılında başlamıştır. Geçtiğimiz yüz yıl boyunca iki ülke pek çok zorlukla karşılaşmış ancak her zaman birbirine yardım eli uzatmıştır.

Son yıllarda, Japonya ve Türkiye ilişkileri; siyaset, ekonomi, afet önleme ve kültür gibi geniş bir yelpazede artarak gelişim göstermektedir. Türkiye’de ilk kez sismik izolasyon teknolojisi kullanılarak, Japon Yen Kredisi’yle yapılan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü (İkinci Boğaz Köprüsü) ve İstanbul’da yüz elli yıllık bir hayalin gerçekleştirilmesi olarak nitelendirilen Marmaray tüp geçidi, Japonya’nın ekonomik işbirliğiyle inşa edilmiştir. Ayrıca, 1999 yılındaki Marmara Depremi, 2011 yılındaki “Büyük Doğu Japonya Depremi” ve son olarak 2023 Şubat ayında Türkiye’nin güneydoğusunda meydana gelen büyük depremler gibi doğal afet zamanlarında da, Japonya ile Türkiye “Dost, kara günde belli olur” atasözünde ifade edilmiş olduğu üzere, zor koşullarda birbirlerine destek olmuşlardır. Bundan böyle de çeşitli alanlarda ikili ilişkileri güçlendirmeye devam etmeyi ve ülkelerimiz arasında daha fazla işbirliğini teşvik etmeyi umuyoruz.

‘Ukrayna’nın yeniden yapılandırılmasını desteklemeye yönelik işbirliklerini araştırıyoruz’

Bu son derece pozitif cevap için teşekkür ediyorum Sayın Büyükelçi. Diplomatik ilişkiler gayet güzel, kültürel ilişkiler gayet güzel, insani yardım gerektiğinde birbirimize yardım eli uzatıyor olmamız gayet güzel fakat ekonomik ilişkilere gelince karşımıza farklı bir tablo çıkıyor maalesef. Dış ticaret hacminin istenilen düzeyde olmadığını söylüyor Türkiye tarafı. Sizce bunun sebepleri neler? Neden dış ticaret istenildiği kadar ilerletilmiş değil? Ayrıca, malum Japonya teknolojisi çok gelişmiş durumda. Konutunuza çekime gelir gelmez de bizim kameramıza baktınız, markası Japon markası mı diye.  Türkiye Japonya’nın teknolojik ürünlerini çok büyük miktarlarda ithal ediyor. Türkiye’de 250 civarında Japon firması var faaliyet gösteren fakat aynı şeyi Türk firmaları için söyleyemiyoruz. Ekonomik ilişkileri siz genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? İmalat sektöründe burada üretimde çok güçlüsünüz. Japonya olarak ne var gündeminizde? Yeni yatırımlar var mı gündeminizde?

Türkiye ve Japonya arasındaki ilişkilerinin büyük bir alanı olan bu ekonomi ilişkileri, ticari ilişkiler, teknoloji konularını biraz anlatmak istiyorum.  Japonya ile Türkiye arasındaki ikili ticaret hacmi, 2023 yılında 6,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiş ve bu değer 2013 yılından günümüze kadarki en yüksek seviye olarak kayıtlara geçmiştir. Ülkede faaliyet gösteren Japon firmalarının çoğu imalat sektöründe kullanılan ekipman ve parçaları Japonya’dan Türkiye’ye ihraç etme eğilimindedirler. Bu firmalar, Türkiye’yi bir üretim üssü olarak değerlendirerek, buradan üçüncü ülkelere ihracat yapmaktadırlar. İlaveten, Japon ve Türk firmaları arasındaki işbirliğinin yarattığı sinerjiinin de Türk ekonomisine katkı sağladığını düşünmekteyim.

İlerleyen süreçte iki ülke firmalarının işbirliği yapabileceği alanların bir kat daha artacağı kanaatindeyim. Bilhassa, iki ülkeyi de yakından ilgilendiren ortak konularda daha güçlü işbirliklerinin ortaya çıkması beklentisi içerisindeyim. Bunlara örnek olarak; iki ülke vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumaya yönelik hayati konulardan biri olan afet önlemleri ile enerji ve iklim değişikliğini sıralayabiliriz. Bu alanlarda iki ülke arasındaki işbirlikleri derinleştirilebilirse, iki ülke firmalarınca tesis edilecek çalışma ortaklıklarının Türkiye sınırları içerisinde kalmayarak, dünya ölçeğinde genişleyeceğine inanmaktayım. Japonya ve Türkiye günümüze kadar işbirliklerini teşvik etmiş, başta Orta Asya olmak üzere üçüncü ülkelere yönelik işbirliğine büyük önem vermiştir. Risklerden korkmayarak zorluklar karşısında kararlılıkla mücadele eden Türk şirketleri, üstün teknoloji ve bilgi birikimine sahip Japon şirketleriyle birlikte hareket ederek yeni katma değerler yaratabilir ve kazan-kazan ilişkisi tesis edebilirler. Son dönemde, Ukrayna’nın yeniden yapılandırılmasını desteklemeye yönelik işbirliklerinin yanı sıra, Afrika ve Orta Asya’daki üçüncü ülkelere yönelik işbirliği imkanları hakkında da karşılıklı olarak araştırmalara başlanmıştır. Bu tür iş olanaklarının daha da gelişeceğini ümit ediyoruz ve bunun için Büyükelçilik olarak elimizden gelen her türlü desteği vermekte kararlıyız.

‘Ticaretin, Türkiye kanalıyla Avrupa, Orta Doğu, Orta Asya ve Afrika gibi bölgelere genişlemesi arzu ediliyor’

Dışişleri Bakanı Kamikawa Yoko, Japonya-Türkiye Ekonomik İşbirliği Anlaşması’nın (EPA) en kısa zamanda imzalanması gerektiğini belirtmişti. Bu taslak bir süredir askıda. Beklenen takvim nedir? Bu Anlaşma, dış ticarette hangi avantajları sağladı ve nasıl gelişmeler doğurdu?

‘Ekonomik Ortaklık Anlaşması’ (EPA), iki ülke arasındaki ihracat ve ithalata bağlı olarak ortaya çıkan gümrük vergilerinin kaldırılması veya azaltılması gibi konuların belirlendiği bir ‘Serbest Ticaret Anlaşması’nın kapsadığı konulara ilaveten, yatırım ve iş ortamının iyileştirilmesi, fikrî mülkiyet haklarının daha güçlü bir şekilde korunması gibi konuları da içeren kapsamlı bir anlaşmadır. Bu anlaşmanın, stratejik ortaklar olan Japonya ile Türkiye arasındaki ikili ticaret ve yatırımı teşvik edecek güçlü bir lokomotif olacağına inanıyoruz. Öte yandan, Türkiye’nin coğrafi olarak çeşitli bölgesel pazarlara, Japonya’nın ise ASEAN ülkeleri gibi hızlı bir şekilde gelişmekte olan Asya ülkelerine kolay erişebilme imkânı bulunmaktadır. Bu sebeple Japon firmaları açısından bakıldığında bu anlaşmanın, sadece iki ülke arasındaki ticaret ile sınırlı kalmayarak, Türkiye kanalıyla Avrupa, Orta Doğu, Orta Asya ve Afrika gibi bölgeler başta olmak üzere üçüncü ülkelerdeki ticari genişlemeyi de desteklemesi arzu edilmektedir. Bu şekli ile anlaşma, Japon firmaları açısından gelecek vizyonu da dahil olmak üzere, son derece kıymetli ve etkilidir. Aynı şekilde, Türk firmaları açısından bakıldığında da, Japon firmaları ile gerçekleştirilecek işbirlikleri, ülke içi ve dışında yeni iş geliştirme olanaklarını ortaya çıkarmış olacaktır. Ayrıca, ihracat teşvik edilmiş ve istihdam arttırılmış olacaktır. Bu sebeple bahse konu anlaşmanın kazan—kazan etkisi doğuracağı düşünülmektedir.

Peki Türk iş dünyası Japonya pazarında hangi fırsatları değerlendirebilir?

Diğer ülkelerle mukayese edildiğinde Japon pazarının yabancı şirketler açısından çekici yanlarından biri, ülkedeki ulaşım, enerji, bilgi ve iletişim altyapılarının gelişmiş olmasıdır. Böylesine istikrarlı bir ekonomik ortamın, gelecekte Japonya’da iş yapmayı düşünen Türk şirketleri için önemli olduğuna inanmaktayım. Ayrıca, Türk şirketlerinin Japonya’da yeni bir alanda iş yapmanın zorluklarına göğüs gerebileceğini düşünmekteyim. Dahası, Japonya pazarı, dünyanın en büyük pazarlarından biri olması nedeniyle de yabancı şirketler için son derece caziptir. Örneğin, Türkiye’nin güçlü sektörleri olan otomotiv ve imalat sanayinin Japonya pazarında da çeşitli iş fırsatları yakalayacağına inanıyorum.

İki ülkenin eğitim, kültür ve turizm alanındaki işbirliklerini geliştirme girişimleri hangi aşamada?

Öncelikle, eğitim alanından bahsedecek olursam, şu anda Japonya’da toplam 270.000 yabancı öğrenci bulunmaktadır. Japonya’da bulunan Türk öğrenci sayısı toplam yabancı öğrenci sayısına göre halen azdır. Ancak bu sayı her geçen yıl artmaktadır ve bu yıl Orta Doğu bölgesinden gelen yabancı öğrenciler arasında Türkiye’den gelenlerin sayısı en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Japonya Büyükelçiliği de Japonya Hükümeti (Eğitim, Kültür, Spor, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı: MEXT) tarafından yürütülmekte olan burslu yabancı öğrenci sistemi çerçevesinde her yıl lisans ve araştırma öğrencilerini, Japonca ve Japon kültürü araştırma öğrencilerini, öğretim üyelerini ve genç devlet memurlarını Japonya’ya davet etmektedir. Ayrıca, eğitimlerini Japonya’da tamamlamış ve Japonya ile Türkiye arasında çeşitli alanlarda bir dostluk köprüsü olarak aktif bir rol oynayan kıymetli mezunlar da mevcuttur.

Gerek Türkiye gerekse Japonya dünya standartlarında turizm ülkeleridir. Geçtiğimiz Mart ayında ‘Türkiye-Japonya Turizm İş Birliği Diyaloğunun ikinci toplantısı Japonya Turizm Ajansı ile Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından müştereken düzenlenmiş, iki ülke diplomatik ilişkilerinin tesisinin 100. yıl dönümünün kutlandığı 2024 yılında karşılıklı temasların genişletilmesi konusunda mutabakata varılmıştır. İlaveten, Japon havayolu şirketi All Nippon Airways (ANA), gelecek yıl 12 Şubat’tan itibaren İstanbul seferlerine başlayacağını ilan etmiştir.

Önceki sorunuzda yanıtladığım gibi, bu yıl Türkiye ile Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 100. yıldönümüdür. Söz konusu yıldönümünü kutlamak üzere hem Türkiye’de hem de Japonya’da çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmektedir. Türkiye’de geçtiğimiz altı ay içinde, yalnız Ankara ve İstanbul’da değil diğer illerde de sergi ve konser gibi Japon kültürünü tanıtan pek çok etkinlik düzenlenmiştir. Gelecekte başka etkinliklerin de yapılması planlanmaktadır. Japon kültürüne ilgi duyanların yanı sıra, daha önce Japon kültürünü tanıma imkânı olmayanların da bu gibi etkinlikler vasıtasıyla Japon sanatı, mutfağı, dili ve buna benzer Japon kültür unsurlarıyla tanışmalarını ve kendilerini Japonya’ya daha yakın hissetmelerini diliyorum.

‘Japonya’nın etrafındaki güvenlik ortamının İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemdeki en şiddetli halini aldı’

Biraz daha bölgesel bazlı konuşacak olursak Asya-Pasifik bölgesinde Türkiye ve Japonya birlikte ne yapabilir, nasıl bir rol üstlenebilirler? Burada hangi işbirliği alanları öne çıkar?

Hukukun üstünlüğüne dayalı mevcut uluslararası düzene güç kullanılarak meydan okunması, Doğu Asya da dâhil olmak üzere dünyanın her yerinde ortaya çıkabilecek bir meseledir. Nitekim Kuzey Kore’nin nükleer ve füze programlarını hızla geliştirmesi ve Çin’in, Doğu Çin Denizi ve Güney Çin Denizi’ndeki statükoyu güç kullanarak tek taraflı olarak değiştirmeye yönelik girişimleri devam etmekte ve Japonya’nın etrafındaki güvenlik ortamının İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemdeki en şiddetli halini aldığını göstermektedir.

Bu çerçevede, Türkiye gibi hem demokrasi hem de önemli deniz alanlarıyla çevrili denizci bir devlet olan Japonya, güçten ziyade hukukun üstünlüğüne dayalı hür ve açık bir deniz düzenine önem vermekte ve bunu gerçekleştirmek için Türkiye ile işbirliğini derinleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu alandaki ikili ilişkilerin geliştirilmesinde, iki ülke arasında çeşitli istişari çerçeveler bulunmaktadır. Mesela Japonya-Türkiye Denizcilik İstişareleri’nin ilk turunda, Japonya’nın “Hür ve Açık Hint-Pasifik Politikası” ve Türkiye’nin geliştirdiği “Yeniden Asya Girişimi” ile işbirliği olasılığı ele alınmıştır. Bu yıl mart ayında gerçekleştirilen ikinci turda ise, iki taraf Doğu ve Güney Çin Denizleri’ndeki durum ve Türkiye’nin etrafındaki sular da dâhil olmak üzere çeşitli denizcilik konularında görüş alışverişinde bulunmuştur. Ülkelerimiz arasında diplomatik ilişkilerin tesisinin 100. yıl dönümünü kutladığımız bu yıl vesilesiyle, karşılıklı üst düzey ziyaretleri ve bu tür görüşmeleri artırmak istiyoruz.

‘Türkiye-Japonya Enerji Forumu Tokyo’da yapılacak’

Türkiye-Japonya Enerji Forumundan da bahseder misiniz?

Türkiye de Japonya gibi enerji kaynakları anlamında büyük ölçüde yurt dışına bağımlı ve enerji ithalatçısı bir ülke konumundadır. Dolayısıyla istikrarlı enerji tedarikinin sağlanması önemli bir konudur. Ülkemizde 2050 yılında karbon nötrlüğünü sağlamak amacıyla karbondan arındırmaya yönelik çeşitli politikalar uygulanmaktadır. Ayrıca, 2050’yi göz önünde bulundurarak, bir yandan da 2030 yılı azaltım hedeflerine ulaşmak için nükleer enerji ve yenilenebilir enerji başta olmak üzere, temiz enerjiden yararlanmaya yönelik girişimler ve teknoloji geliştirme çalışmaları yürütülmekte, kapsamlı olarak enerji tasarrufu teşvik edilmektedir. Bunlara ilaveten, özel sektörde enerji ve karbondan arındırma ile ilgili çeşitli girişimler değerlendirilmekte ve uygulanmaktadır. Buradan hareketle, enerji konusunun ülkemiz ile Türkiye’nin ortak bir sorunu olduğuna ve bu bağlamda Türkiye ile işbirliği yapılabilecek çok geniş alanlar olduğuna inanmaktayım.

Başta hidrojen gibi yeni nesil enerjiler olmak üzere, yenilenebilir enerjiler gelecekte iş birliği yapılabilecek, umut vadeden alanlar olarak düşünülebilir. Enerji sektörünün iki ülke arasındaki çerçevesi, Japonya Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanı Sayın Nishimura Yasutoshi’nin geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti sırasında, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Alparslan Bayraktar ile Türkiye-Japonya Enerji Forumunun başlatılmasına ilişkin imzaladıklarıOrtak Bildiri aracılığıyla oluşturulmuştur. Hali hazırda her iki ülkenin hükümet yetkilileri, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 100. yıl dönümün olması hasebiyle, bahse konu etkinliğin, bu yıl Tokyo’da düzenlenmesi için hazırlık yapmaktadır. Bu faaliyetlerden istifade ederek, iki ülke arasında enerji alanındaki işbirliği imkanlarının ortaya çıkarılmasını arzu ederim.

‘Bugünün Ukrayna’sı yarının Doğu Asya’sı olabilir’

Sayın Büyükelçi, şunu da sormam lazım, Çin ve Kuzey Kore konusuna değindiniz,, dünyada değişen bir güvenlik paradigması var. Amerika’da seçim sonuçları tamamen Amerika’nın dış politikasını ve güvenlik politikasını etkileyecek belki de. Rusya-Ukrayna Savaşı, yeni cepheler, yeni ittifaklar… Güvenlik alanında çok fazla konsolidasyon halinde şu anda ülkelere baktığımızda. Peki, Japonya’nın savunma politikası ne? Japonya’nın savunma prensibi ne? Japonya daha önce NATO ile işbirliğini değerlendirebileceğini de dile getirmişti. Türkiye NATO üyesi. Hem güvenlik konusunda prensipleriniz ve politikalarınız hem de Türkiye ile gelecekte güvenlik alanında nasıl işbirlikleri ortaya çıkar? Biraz daha bunu açabilir misiniz?

Bu savunma ve güvenlik alanı çok önemli. Türkiye ile Japonya arasında hemen hemen 8.500 km mesafe olmasına rağmen artık böyle küresel bakımından savunma, güvenlik durumu çok gerginlik içinde bulunuyor. Ya Asya-Pasifik ya bu Avrupa, Ortadoğu Türkiye’nin her tarafında oluyor. Bunların arasında bizim işbirliğini düşünmemiz gerekiyor. Bundan başlayıp şimdi biraz daha anlatmak istiyorum.

Giderek daha ciddi hâle gelen Doğu Asya’daki güvenlik ortamı ve Ukrayna’daki durumdan hareketle, 2022 yılında yeni güvenlik politikasını belirten 3 stratejik belgesinin hazırlanmasından başlayarak, geçtiğimiz yıl aralık ayında düzenlenen Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında Savunma Teçhizatının Nakline ilişkin 3 ilke ve çalışma kuralları güncellenmiş böylece Japonya’nın lisans üretimi yaptığı savunma teçhizatının lisans ülkelerine ihracatı mümkün kılınmıştır. Aralık 2022’de ise, 2035 yılına kadar Japonya, İngiltere ve İtalya’nın yeni nesil savaş uçağını ortaklaşa geliştirmeleri kararlaştırılmış, bu yıl nisan ayında da söz konusu uçağın başka ülkelere ihracatı mümkün olmuştur.

Bu çabaları yürütmekle birlikte, İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya’nın “barış ülkesi olma” vasfında hiçbir değişiklik yoktur. Japonya’nın, sadece savunmaya odaklanarak başka ülkelerle beraber refaha kavuşma niyeti ve buna dayalı dış politikası değişmeyecektir. Bu bağlamda, “hukukun üstünlüğüne dayalı hür ve açık bir uluslararası düzenin” büyük bir meydan okuma ile karşı karşıya kaldığı ortamda Japonya, “bugünün Ukrayna’sı yarının Doğu Asya’sı olabilir” kaygısıyla Hint-Pasifik bölgesinde güvenlik işbirliğini güçlendirmeye gayret göstermektedir.

Ayrıca, şu anda Japonya’da NATO standardına uygun savunma teçhizatına yönelik ilgi artmaktadır. Dolayısıyla gelecekte bu alanda Türkiye ile işbirliği yapabileceğimizi düşünüyorum. Öncelikle, Japonya ve Türkiye’nin savunma politikalarından sorumlu yetkililer arasında bu politikalar üzerine ciddi müzakerelerin yapılması elzemdir. Bu yıl mayıs ayında güvenlik politikasından sorumlu Başbakan Özel Danışmanı Ishihara Hirotaka Türkiye’yi ziyaret ederek, Millî Savunma Bakan Yardımcısı Sayın Alpaslan Kavaklıoğlu ile bir araya gelmiş, güvenlik alanındaki ikili işbirliği ve savunma işbirliği gibi konular üzerine görüş alışverişinde bulunmuştur.

‘Japonya, stratejik çıkarları paylaştığımız NATO üye ülkeleri ile işbirliğini güçlendirecektir’

NATO’nun Asya Pasifik’teki ortaklarıyla işbirliğini geliştireceğini açıklamasının önemi nedir, Japonya Hükümeti bu durumu nasıl karşılıyor?

Mevcut uluslararası düzenin büyük bir meydan okuma ile karşı karşıya kaldığı bu ortamda, NATO’da Hint-Pasifik bölgesine yönelik ilgi ve angajman artmaktadır. Japonya-NATO iş birliği açısından ise Şubat 2023’te meydana gelen depremlerin akabinde Türk Hükûmeti ve NATO’dan gelen taleplere karşılık Japonya, Öz Savunma Kuvvetleri uçağını görevlendirmiş ve NATO ile ilk kez yürütülen bir işbirliği olarak Uluslararası Acil Yardım Faaliyetini (acil yardım malzemelerinin sevkiyatı) gerçekleştirmiştir. Ayrıca, Japonya 2022 yılından beri devamlı olarak NATO Zirve Toplantısı ve Dışişleri Bakanları Toplantısı’na davet edilmektedir. Japonya, NATO’nun kuruluşunun 75. yıl dönümü olan bu yılın temmuz ayında düzenlenen Zirve Toplantısı’nda, Avrupa ve Pasifik bölgesinin güvenliğinin Hint-Pasifik bölgesinin güvenliğinden ayrılamaz olduğu anlayışını çok sayıda devlet ve hükûmet başkanıyla paylaşmıştır. Buna ilaveten, bahse konu toplantı, Japonya dâhil Hint-Pasifik bölgesindeki ortaklar ile NATO arasındaki devamlı işbirliği ilişkilerinin teyit edilmesine de fırsat olmuştur.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Doğu ve Güney Çin Denizi’nde güç kullanmak suretiyle ve tek taraflı olarak statükoyu değiştirme girişimleri başta olmak üzere, giderek daha ciddi hâle gelen güvenlik ortamı ile başa çıkmak amacıyla Japonya, savunma kapasitesini ciddi bir şekilde güçlendirmeye ve ilave çalışmalara kaynak sağlamak için, toplam bütçe miktarını gayri safi yurt içi hasılanın %2 seviyesine çıkarmaya gayret gösterecek ve aynı değerleri paylaşan müttefikleriyle işbirliğini güçlendirecektir. Bundan sonra da değişen uluslararası güvenlik ortamı ile başa çıkmak, hukukun üstünlüğüne dayalı uluslararası düzenin korunması ve güçlendirilmesi için Japonya, temel değerleri ve stratejik çıkarları paylaştığımız NATO üye ülkeleri başta olmak üzere, tüm müttefikleri ile işbirliğini adım adım güçlendirecektir.

‘Küresel Güney ülkeleri gibi G7 dışındaki uluslararası ortaklara yönelik angajmanın güçlendirilmesi’

Japonya’nın G7 dönem başkanlığında Hiroşima’da düzenlenen G7 Zirvesi ve ardından Hindistan’da düzenlenen G20 Zirvesi’ni takiben, bu yıl İtalya’da G7 Zirvesi düzenlenmiştir. Bu zirvelerden sonra Japonya, uluslararası toplumda nasıl bir rol oynamak istiyor?

Geçtiğimiz yıl düzenlenmiş olan New Delhi G20 Zirvesi’nde Japonya, G7 dönem başkanı olarak, G20 dönem başkanı olan Hindistan ile sıkı iş birliği içinde olmuş ve G7 Zirvesi’nin sonuçlarını G20 Zirvesi’ne aktarmak amacını taşıyarak toplantıya katılmıştır. Liderler Bildirisi’nde ise Ukrayna’daki adil ve kalıcı barışın yanı sıra, toprak bütünlüğü ve egemenlik de dâhil olmak üzere, Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın prensiplerinin korunması hususunda tüm G20 üye ülkeleri arasında görüş birliği sağlanmıştır.

Ayrıca, bu yıl düzenlenmiş olan G7 Puglia Zirvesi’nde de geçtiğimiz yıl düzenlenmiş olan G7 Hiroshima Zirvesi’nde vurgulanmış olan “hukukun üstünlüğüne dayalı hür ve açık bir uluslararası düzenin korunması” ve “Küresel Güney ülkeleri gibi G7 dışındaki uluslararası ortaklara yönelik angajmanın güçlendirilmesi” konularına tekrar önem atfedilmiştir.

Bu şekilde “hukukun üstünlüğüne dayalı hür ve açık bir uluslararası düzenin” geleceğinin bir yol ayrımında olduğu bu ortamda, Küresel Güney ülkeleri ile işbirliği yaparak, uluslararası toplumda bu düzene katılan ve aktif şekilde destek veren ülke sayısını artırmamız gerekmektedir.

Küresel Güney ülkeleri ile işbirliği için, değerlerimize sıkı bağlılığımızın yanı sıra karşı tarafı anlayabilmek için “hayal gücü” ve “alçak gönüllülük” gerekmektedir. Bu noktada Japonya uzun yıllar boyunca muhatap ülkelerin çeşitliliğini önemseyerek, kültürel ve tarihî geçmişlerine saygı duyarak ve eşit ilişkilerde her sese tek tek kulak vererek titiz bir dış politika yürütmüştür. Küresel Güney ülkelerinin sürece nasıl dâhil edilebileceği hususunda Japonya, bugüne değin diplomatik faaliyetlerde kazandığı güçlü güven ve yüksek beklentiler temelinde aktif rol oynayarak, barışçıl ve istikrarlı uluslararası ortamı inşa edecektir.

‘Japonya, iki devletli çözümü desteklemektedir’

Japonya Hükümeti’nin Gazze’deki durumla ilgili olarak bugüne kadar hangi aksiyonları aldı?

Evet, şimdi bizim küresel topluluğumuz artık 2024 yılında, tarihimizde epey savaşlarımız, sıkıntılarımız her şey vardı da artık Birleşmiş Milletler liderliğinde daha barış ve çok daha uyumlu bir dünya olacağına inanıyorduk. Ancak maalesef etrafımıza baktığımız zaman Ukrayna, Gazze, Suriye her tarafta, özellikle Türkiye’ye yakın ülkelerde öyle durum var. Anlattığım gibi Asya-Pasifik’te de çok gerginliğimiz var. Böyle zaman olsa bile en önemlisi bütün demokrasi ve bu temel değerleri paylaşan Türkiye-Japonya hep böyle aynı fikirde kalan ülkelerin devamlı bir şekilde çaba göstererek ve halka, insanlara bunu anlatarak bütün gücüyle bu tür sorumluluklar almaya çalışmak…

Japonya olarak, çatışmanın devam ettiği ortamda, Gazze Şeridi’ndeki kritik insani durumları ve çok sayıda sivil insanın hayatını kaybetmesini derin endişe ile karşılıyoruz. 1993 yılından beri Japonya’nın Filistin’e yönelik yaptığı yardımlarının toplam miktarı yaklaşık 2,5 milyar dolara ulaşmış ve Ekim 2023’ten beri ise Gazze Şeridi’nde yaşayan insanlar dâhil olmak üzere tüm Filistinlilere yönelik yaklaşık 125 milyon dolarlık insani yardım ve ihtiyaç malzemesi temini gerçekleştirilmiştir. Bunlara ilaveten, İsrail’e defaten görüşlerimizi ifade etmiş ve uluslararası insancıl hukuk dâhil, uluslararası hukuka uyulması, sürdürülebilir ateşkesin sağlanması ve insani durumların iyileşmesi gibi taleplerimizi de iletmiş bulunuyoruz. Ayrıca Japonya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üye ülkesi olarak, geçtiğimiz yıl kasım ayında oylamaya sunulan ve Gazze Şeridi’ndeki çocukların korunmasına odaklanan BM Güvenlik Konseyi kararına “evet” oyu kullanmıştır. Buna ek olarak Japonya, rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkesin sağlanması için BM’de de çeşitli diplomatik çabalar göstermektedir. Şu anda meydana gelen trajedileri sona erdirip Orta Doğu bölgesine kalıcı barış ve istikrarı getirmek için İsrail ve Filistin’in barış içinde bir arada yaşamasının dışında bir çözüm yolu bulunmamaktadır. Japonya, taraflar arası güveni artırmak amacıyla bundan sonra da umudunu kesmeden kendine özgü inisiyatif ve çalışmalar yoluyla, iki devletli çözümün gerçekleşmesine katkı sağlayacaktır.

Evet, röportajımızın sonuna geldik. Tabii, çok güzel bir sohbet oldu. Değerli vaktiniz için çok teşekkür ediyorum. Ama son olarak şunu da söylemek istiyorum. Japonya Türkiye’deki en aktif büyükelçiliklerden biri. En fazla kültürel etkinlik düzenleyen, karşılıklı kültür alışverişi olması için etkinlikler yapan bir ülke. Büyükelçiliğiniz bu konuda çok aktif. Bizim okurlarımıza bir mesajınız var mı?

Bu sene Japonya Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yıl dönümü. Logomuzda bir kalp içinde Türkiye’yi temsil eden lale çiçeği var ve bizim sakura çiçeği var. Ve Japonya Türkiye 100. yılı.

Bunun için siz bir yarışma yapmıştınız değil mi geçen sene?

Evet, tabii Türkiye ve Japonya’da bir yarışma yaptık ve bu son olarak güzel bir logo seçtik.

Peki kim kazandı?

Bir Japon, Japonya’daki ama Türkiye’den de güzel logolar aldı. Onlar da tabii beraber kullanmak isterdik ama logo dersek bir tek olması lazım. Daha şey bakımından bundan olmadı… Ama böylece iş birliğimiz her alanda oluyor. Yalnız böyle Japonya’nın 100. yıldönümü derken logodan başlayıp her gün eğitim okullarda, yerel köylerde, bölgelerde, şaşırdım ki benim bu sene bu etkinlikler için Türkiye’nin her tarafını ziyaret ederek konuşuyorum, orada iletişimimiz devam ediyor ama herkes bana diyor ki çok iyi şey. Onların şöyle bir anlayışı var ve 1890 yılındaki Ertuğrul Fırkateyni trajik bir olaydı ama Japonya’nın yardımıyla hayatta kalanlar tekrar İstanbul’a gelmişler… Böyle hikayeler var, onlar Japonya’yı çok iyi anıyor. Bundan dolayı çok sevindim. Benim için ikinci memleketim olan Türkiye’de böyle güzel hayatımı geçirebildiğim için hepinize çok teşekkür ediyorum.

Değerli vaktiniz ve Büyükelçilik konutunuzun kapılarını açtığınız için biz teşekkür ederiz.

Çok Okunanlar

Exit mobile version