DÜNYA BASINI

Japonya’nın Savunma Planları: Büyük, Popüler ve Pahalı

Yayınlanma

William Sposato / Foreign Policy

Daha saldırgan bir savunma politikasıyla desteklenen ve bunu destekleyecek ciddi paraya sahip olup da anayasası ordu veya donanmayı yasaklayan bir ulus, bugünlerde askeri ittifaklar için gözde ülke haline geldi. Yılın başından bu yana Japonya Başbakanı Fumio Kishida, ABD Başkanı Joe Biden’dan Ukrayna lideri Volodymyr Zelensky’ye kadar geniş bir yabancı liderler yelpazesiyle bir araya geldi.

Kishida’nın eylemleri, bir karar alındığında geniş bir fikir birliğinin oluştuğu geleneksel Japon siyasi yaklaşımlarına aykırı duruyor. İktidardaki Liberal Demokrat Parti’nin (LDP) bu karar verme formülü, II. Dünya Savaşı sonrası sürekli iktidarda kalmasını kalmasına yardımcı oldu. Bu sayede Shinzo Abe’nin 2014’te Japon Öz Savunma Kuvvetlerinin angajman kurallarında anayasal değişiklik yapabilmesi dahi kolaylaşmış ve kısa vadeli bir sürece dönüştürmüştür.

Kishida’nın eylemleri arasında en görünür olanı, Japon savunma politikasına rehberlik eden üç belgenin eksiksiz bir incelemesiydi: Ulusal Güvenlik Stratejisi, Ulusal Savunma Programı Yönergeleri ve Orta Vadeli Savunma Programı. Getirilen değişikliklerle, anayasal olarak savaşmaları yasak olan Japon öz kuvvetleri, yine de bir düşman üstüne “karşı saldırı” yapabilir. Bunu mümkün kılmak için Japonya, yurt içinde ürettiği Type 12 füzelerinin yeteneklerini artırarak ve ayrıca 1.100 km menzilli ABD Tomahawk füzelerini satın almak için yaklaşık 2 milyar dolar harcama kararı aldı.

En önemlisi, önümüzdeki beş yıl içinde savunma harcamalarını ikiye katlama planlanı; bütçe, Japon savunma harcamalarını ABD ve Çin’in ardından dünyanın en yüksek üçüncü ülkesi yapıyor. Cari yılın bütçesi, savunma harcamalarında yüzde 26’sına tekabül eden bir artışla iddialı hedef olarak yorumlanıyor. Ordunun öz savunma kuvveti olarak adlandırıldığı ve uçak gemilerine alçakgönüllülükle “çok amaçlı operasyon muhripleri” denildiği bir askeri duruş için oldukça kafa karıştırıcı bir politika.

Japonya ayrıca, kapsamlı denizaşırı yardım programını ilk kez savunmayla ilgili harcamaları içerecek şekilde “silahlandırmak” istiyor. “Resmi güvenlik yardımı” olarak adlandırılan yeni program, yalnızca sivil amaçlarla yardım sağlama şeklindeki uzun süredir devam eden politikadan bir kopuşu temsil edecek. Etki, gerçek olmaktan çok sembolik olacak, en azından şimdilik. Cari mali yıl için sadece 15 milyon dolarlık bütçe ayrıldı. Bütçenin Filipinler, Malezya ve Bangladeş’i içermesi bekleniyor.

Bütün bunlar Washington’un tam da duymak istediği şeylerdi. ABD’li Tokyo’ya savunma konunda fazlasını yapması için yıllarca verdiği öğütler takip ediliyor. Kishida elindeki bu hediyelerle, ocak ayı başlarında ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmelerde kariyerini parlatma ve yüzde 30’un altına düşen anketi puanlarından kurtulma fırsatını yakaladı.

İkili görüşme her iki lider için de hoş bir soluklanma oldu. Kishida, Biden’a “sevgili dostum” diyerek gülümsedi, Biden ise olayın “ittifakımız için dikkate değer bir anda” geldiğini söyledi. Liderlerin, Japonya’nın en güneydeki bölgesi olan ve Çin’in Tayvan’ı herhangi bir şekilde işgal etmesi için bir çevre koltuğuna sahip olacak olan Okinawa Eyaletindeki ABD askeri varlığını daha da güçlendiren yeni bir anlaşmaya işaret etmesi dikkat çekiciydi.

Kishida’nın diplomatik atakları Japonya’nın G-7 sanayileşmiş ülkeler başkanlığını bir kartvizit olarak kullanarak, çeşitli askeri iş birliği anlaşmalarını birleştirmek için yurt içinde ve yurt dışında bir dizi üst düzey toplantı için hiç vakit kaybetmemesi ile devam etti. Denizaşırı ziyaret yerleri arasında yalnızca G-7 üyeleri Kanada, Fransa, İtalya ve Birleşik Krallık değil, aynı zamanda Hindistan ve Ukrayna’ya sürpriz bir moral yükseltici gezi de vardı. Tokyo’da, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’u karşıladı ve iki ülke arasında Japonya’nın savaş zamanına rağmen ilişkileri düzeltmeyi amaçlayan bir anlaşma imzaladı. Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol’un yakın zamanda yaptığı ilişkileri onarma ziyaretiyle yeni bir sayfa açıldı.

Kishida’nın dünyayı dolaşması, yüzde 40’ın üzerinde bir onay oranıyla imajının yeniden yükselişte olduğunu gösteren anketlerle meyvesini verdi. Çin ve Rusya ile ilgili endişeler, yeni savunma önlemlerine desteğin artmasına yardımcı oldu; Anketlere yanıt veren Japonların üçte ikisi daha güçlü bir savunma gücünden yana olduklarını ve yüzde 80’den fazlası Çin ve Rusya’nın güvenlik tehdidi olduğunu söylüyor.

Akıllara gelen ilk soru, Kishida’nın neden bu kadar aceleci göründüğüdür. Japonya liderleri on yılı aşkın bir süredir “kötüleşen güvenlik durumundan” bahsederken, temel savunma stratejilerinin ve finansman planlarının yeniden şekillenmesine sebep oldu.

Tokyo’daki Ulusal Politika Araştırmaları Enstitüsü’nden Profesör Narushige Michishita, “Japon hükümetinin savunma yeteneklerini bu kadar önemli ölçüde artırmak için alınan  kararlara şaşırdım. Hızlı ve kararlı bir şekilde yanıt vermemiz gerektiğini gösteren somut bir şey olmalı” diye konuştu. Muhtemel sebep? “Çin, Çin, Çin.”

Çok Okunanlar

Exit mobile version