DÜNYA BASINI

John Mearsheimer yazdı: İsrail’in hesap günü

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Uluslararası Adalet Divanı (UAD), geçtiğimiz günlerde Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasında, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki askerî harekâtını derhal durdurması talebine yönelik Tel Aviv’in Gazze ahalisine dönük cinayet, saldırı ve yıkımla sonuçlanan eylemlerden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına hükmetti. Duruşmaya dair gözlemlerini paylaşan Chicago Üniversitesi Profesörü John Mearsheimer, sürecin usulünce yönetildiğini ve kararın “İsrail’in itibarında derin ve kalıcı bir leke bırakacağını” söylüyor.


İsrail’in hesap günü

John Mearsheimer

28 Ocak 2024

Uluslararası Adalet Divanı (UAD) dün (26 Ocak 2024) Güney Afrika’nın İsrail’e karşı Gazze’de olası bir soykırımla ilgili açtığı davaya ilişkin kararını açıkladı.

Tahmin edilebileceği üzere kararın Batı’daki ana akım medyada ele alınış biçimi, meseleyi İsrail’in lehine çevirmeyi amaçlıyor; bu da meselenin İsrail’i kötü gösteren unsurlarını en aza indirmek ya da gözlerden uzaklaştırmak ve UAD’nin İsrail’e Gazze’deki tüm askeri harekatları durdurma emri vermediğini vurgulamak anlamına geliyor.

UAD’nin İsrail’in Gazze’deki tüm askeri harekatlarını durdurması gerektiğine hükmetmesini kimse beklemiyordu, zira İsrail Hamas ile savaş halinde ve mahkeme Hamas’a İsrail’e karşı askeri harekatlarını durdurma emri veremez. Fakat UAD’nin İsrail’e söylediği şey, saldırılarını Hamas’a odaklaması ve sivil halkı hedef almaması gerektiği. Ne de olsa soykırım suçlaması Hamas’a değil İsrail’in Gazze’deki sivil halka yaptıklarıyla ilgili.

Kararda asıl önemli olan İsrail’in soykırım yaptığına dair ne söylediği. Başka türlü nasıl olabilir ki? Soykırım tüm suçların en büyüğüdür.

Kararda açıkça belirtildiği üzere: 1) İsrail’in soykırım işleme niyetinde olduğuna dair makul kanıtlar mevcuttur ve 2) İsrail’in soykırım yaptığına dair makul kanıtlar mevcuttur.

Bu vahim durum karşısında mahkeme, İsrail’in soykırım gibi görünen bu eylemleri durdurmasını ve bu konuyla ilgili her türlü delili önümüzdeki duruşma için saklamasını emretti.

Kısacası UAD, İsrail’e dönük soykırım suçlamasıyla ilgili nihai bir karar vermedi, ancak bu noktada “gerçekçi ve yakın bir soykırım riski” olduğuna inanmak için yeterli kanıt bulunduğunu ve bu nedenle İsrail’in Gazze’deki savaş tutumunu temelden değiştirmesi gerektiğini ifade etti.

Özellikle de UAD’nin 17 üyesi arasındaki oylar göz önüne alındığında, bunun çarpıcı bir sonuç olduğunu düşünüyorum.

İsrail’e uyması talimatı verilen altı geçici tedbir için altı ayrı oylama yapıldı.

Oyların dördü 15’e 2’ydi.

Oylardan ikisi 16’ya 1’di.

Şaşırtıcı bir şekilde, Başbakan Netanyahu tarafından kısa bir süre önce atanan İsrailli yargıç, tedbirlerden ikisi lehine oy kullandı.

Aynı zamanda UAD’nin de başkanı olan Amerikalı yargıç, 6 tedbirin tamamı lehinde oy kullandı.

Altı tedbirin tamamına karşı oy kullanan tek yargıç Ugandalı.

11-12 Ocak 2024 tarihlerinde UAD’deki duruşmaları izledim ve duruşmalar profesyonel ve adil bir şekilde yürütülmüştü.

Hem İsrailliler hem de Güney Afrikalılar duruşmaya “A” takımlarını gönderdiler ve her biri argümanlarını sistematik ve kapsamlı bir şekilde ortaya koymak için üç saatten fazla zaman harcadı.

Son olarak, UAD’nin 27 sayfalık kararını okudum ve etkileyici bir belge, fakat bu, tüm sonuçlarına katılmamız gerektiği anlamına gelmiyor.

Bu düzmece bir mahkeme değildi.

Dünün İsrail için kara bir gün olduğu ve UAD kararının İsrail’in itibarında derin ve kalıcı bir leke bırakacağı aşikâr.

Çok Okunanlar

Exit mobile version