Kremlin: Rusya, nükleer silahsızlanma diyaloğuna hazır

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya’nın nükleer silahsızlanma konusunda diyaloğa açık olduğunu ve görüşmelerin bir an önce başlaması gerektiğini belirtti. Peskov, mevcut durumun ABD’nin eylemleri nedeniyle silah kontrolüne ilişkin hukuki zemini zayıflattığını vurguladı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, düzenlediği basın toplantısında, Rusya ve ABD’nin nükleer silahsızlanma görüşmelerini mümkün olan en kısa sürede yeniden başlatması gerektiğini söyledi.

Peskov, bu açıklamasını Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in görüşlerine dayandırarak, silahsızlanma müzakerelerinin yeniden başlamasının zorunlu olduğunu ifade etti.

TASS ajansının aktardığına göre ABD’nin eylemleri nedeniyle silah kontrolüne ilişkin anlaşmaların hukuki temelinin ciddi şekilde zayıfladığını belirten Peskov, görüşmelerin bir an önce başlatılmasının tüm dünya için önemli olduğunun altını çizdi.

Ancak Peskov, bu süreçte yalnızca Rusya ve ABD değil, tüm ülkelerin nükleer kapasitelerinin de dikkate alınması gerektiğini vurguladı.

Sözcü, “Zaman kaybedildi, çünkü ABD, Rusya ile olan tüm önemli temaslarını sonlandırdı,” diye ekledi.

ABD Başkanı Donald Trump, dün Davos’taki Dünya Ekonomi Forumu’nda çevrim içi bir konuşma yaparak, Çin ve Rusya ile birlikte nükleer silahların azaltılmasına yönelik bir anlaşma yapma fikrini dile getirdi.

Trump, “Devlet Başkanı Putin’in nükleer silahların kayda değer şekilde azaltılmasına yönelik fikri desteklediğini düşünüyorum,” ifadelerini kullandı.

Bir diğer önemli açıklama, 24 Ocak’ta Rusya Güvenlik Konseyi Başkanı Sergey Şoygu’dan geldi. Şoygu, TASS haber ajansına verdiği mülakatta, Rusya’nın nükleer şemsiyesinin Belarus’u da kapsadığını belirtti.

Şoygu, Birlik Devleti Güvenlik Konsepti çerçevesinde, Rusya’nın nükleer silah kullanımına ilişkin politikalarının daha net bir şekilde “2024’te güncellenen Nükleer Caydırıcılık Alanında Devlet Politikası Esasları” belgesinde ve Rusya ile Belarus arasında yapılan güvenlik garantileri anlaşmasında ele alındığını söyledi.

Şoygu, bu çerçevenin, kitle imha silahlarıyla yapılan bir saldırıyı veya konvansiyonel silahlarla yapılan, devletin egemenliğine veya toprak bütünlüğüne kritik bir tehdit oluşturan saldırıyı kapsadığını ifade etti.