Rusya’nın saygın eğitim kurumlarından Yüksek Ekonomi Üniversitesi (HSE-Higher School of Economics) Kapsamlı Avrupa ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CCEIS) uzman olan Eduard Galimullin’e 6 soru yönelttik. Trump yönetiminin iş başına gelecek olmasının Ukrayna’daki savaşa etkileri üzerine yaptığımız mülakatta Galimullin, “Trump’un öngörülemezliğine” dikkat çekti. Kremlin’in temkinli bir iyimserlik taşıdığını düşünen Galimullin, Rusya’nın kırmızı çizigilerini ihlal eden eylemlere Kremlin’in kesin yanıtını henüz vermediğini vurguladı.
ABD ve İngiltere, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı derin vuruşlar yapabilecek silahları kullanmasına izin verdi. Bu adım ABD’de iktidar değişikliğinin arifesinde geldi. Sizce bu adım savaşın gidişatını nasıl etkileyecek?
Bence ABD yönetiminin değişmesini bekleme eğilimi oldukça güçlü. Her ne kadar Kremlin, Beyaz Saray’da kim oturursa otursun ABD’nin Rusya’yı çevreleme politikasının değişmeyeceğini söylese de, Trump’ın dönüşüyle ilgili hala bir umut olduğunu düşünüyorum. Özellikle de kamuoyu önünde dile getirdiği çatışmayı sona erdirme niyeti göz önüne alındığında.
Dolayısıyla Batılı ülkelerin Kiev’e Rus topraklarını vurmak için füze kullanma izni vermesinin savaşın gidişatını temelden etkilemeyeceğini düşünüyorum. Gördüğümüz üzere Moskova’nın nükleer olmayan bir yanıt için hala çeşitli seçenekleri var. Savaş alanındaki durum da bu kadar kısa bir süre içinde önemli ölçüde değişmeyecektir.
Buna karşın Batı’nın uzun menzilli füzelerinin kullanılması kitlesel sivil kayıplara yol açarsa dramatik bir tırmanma yaşanabilir. Ancak Kiev’in mümkün olan en kısa sürede Rusya’ya olabildiğince fazla zarar vermeye hevesli olacağını sanmıyorum. Evet, şu ana kadar Trump’ın Ukrayna konusunda oldukça şanssız olduğu görülüyor. Ancak paradoks şu ki hem Moskova hem de Kiev ondan umutlu. Bunun nedeni Trump’ın öngörülemez olması.
ABD ve genel olarak NATO, Rusya’nın Ukrayna’daki ‘kırmızı çizgilerini’ sürekli olarak aşındırıyor. Sizce Rusya nereye kadar ‘stratejik sabır’ gösterecek?
Rusya şu ana kadar nükleer silah kullanımı konusunda oldukça sorumlu bir yaklaşım sergiledi ve krizin Rusya ile NATO arasında bir çatışmaya dönüşmesine izin vermek istemedi. Ancak ABD ve birçok Avrupa ülkesi bunu bir zayıflık olarak yorumlayarak Kremlin’i gerilimi tırmandırmaya zorlamaya devam ediyor. Oysa dışarıdan bakan bir gözlemci için nükleer bir güce karşı askeri provokasyonların son derece tehlikeli olduğu açık olmalıdır. Çatışmayı çözmek için diplomatik tedbirler gereklidir. Rusya’nın “kırmızı çizgileri” ile dalga geçilebilirler ancak gerçek şu ki, kesin bir yanıt geldiğinde şaka yapmak için hiçbir neden kalmayacaktır.
Ukrayna ordusunun Sovyet askeri geleneğinin bir devamı olduğunu söyleyebiliriz. Sizce bu orduyu NATO sistemlerine adapte etme süreci tamamlandı mı? Yoksa bu modern Batı sistemleri doğrudan Batılı askeri uzmanlar ve personel tarafından mı kullanılıyor? Rus tarafının bu konuda kesin bir bilgisi ya da istihbaratı var mı? Sizin görüşünüz nedir?
Maalesef askeri bir uzman olmadığım için bu konuda kesin bilgi veremem. Ancak medya, Ukrayna ordusunun savaş alanı planlaması açısından bir kez daha Sovyet askeri geleneğine döndüğüne dair bilgileri defalarca sızdırdı. Ben bunun doğru olduğunu düşünüyorum. Batılı silahlara gelince, en azından Ukraynalı askerlerin Batı ülkelerinde bu silahları kullanmak üzere eğitildikleri biliniyor. Ancak pratik, bu silahların şimdiye kadar çatışmanın gidişatı üzerinde önemli bir etkisi olmadığını gösterdi.
Ukrayna’daki çatışmanın Avrupa’da devletler arası bir savaşa dönüşme riskini görüyor musunuz? Putin, ‘Silahlarının tesislerimize karşı kullanılmasına izin veren ülkelerin askeri hedeflerine karşı silahlarımızı kullanma hakkına sahip olduğumuza inanıyoruz’ dedi. Bu doğrudan Batılı devletlerin de Rusya’nın hedefi olabileceği şeklinde yorumlanabilir mi?
Bence durum şu şekilde. Batılı ülkelerin çatışmaya ne ölçüde dahil olduğu sorusu neredeyse çatışmanın en başından beri gündeme geliyor. Hangi noktadan itibaren ABD ve Avrupa’nın Rusya ile savaşa doğrudan dahil olduğunu iddia etmek mümkün? Elbette bunun en bariz cevabı Ukrayna’ya kara birlikleri göndermektir. Ancak şu ana kadar bu gerçekleşmedi.
Kuzey Kore birliklerinin Rusya lehine savaşa katıldığı iddia ediliyor. Ukrayna savaşının yarattığı kutuplaşmanın küresel bir askeri bloğu tetiklediğini söylemek için çok mu erken? Ya da böyle bir eğilim güç mü kazanıyor?
Rusya-Ukrayna çatışmasının, sıcak aşaması birkaç yıl daha sürse bile, dünyayı karşıt bloklara böleceğini düşünmüyorum. Avrupa ülkeleri arasında bile Rusya ile çatışma konusunda bir birlik olmadığını görüyoruz. Öte yandan Hindistan ya da Latin Amerika ülkelerinin de taraf tutması pek olası değil. Bence Washington ve Pekin arasındaki teknolojik rekabet muhtemelen dünyayı iki karşıt blok halinde kutuplaştıracak.
Rusya’nın bir sonraki Trump yönetiminden beklentileri var mı? Diyalog ve barış sürecinin başlaması için Rusya tarafından öne sürülen koşullar yerine getirildi mi?
Bence Kremlin kesinlikle Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünü dört gözle bekliyor, ancak ABD politikasında bir değişiklik olacağına dair çok az umudu var. Trump’ın figürü son derece çelişkili. Bir yandan çatışmayı mümkün olan en kısa sürede sona erdirme niyetinde. Öte yandan, öngörülemez ve müzakere sürecini organize etmede ilk zorluklarla karşılaştığında, tırmanmayı hızlandırmak için sert önlemler alabilir.
Diyalog koşullarıyla ilgili olarak Rusya’nın ilhak edilen toprakların tanınması ve yaptırımların kaldırılması gibi talepleri karşılanmadı. Bunlar, mevcut jeopolitik iklimde anlamlı bir müzakere ihtimalini zorlaştıran önemli engeller olmaya devam ediyor.