SÖYLEŞİ

Lübnan’ın seçenekleri: Ya Batı köleliği ya Doğu ticareti

Yayınlanma

Gazeteci Sharmine Narwani, ülkenin içinde bulunduğu krizin uzun vadeli çözümü için devletin, anayasasının ve uygulamalarının tamamen revize edilmesi gerektiğini söylüyor. Narwani’ye göre, Lübnan güçlü bir Batı müttefiki olarak görülseydi fişi çekilmezdi.

2019’dan bu yana tarihinin en ciddi ekonomik krizlerinden biriyle mücadele eden Lübnan, siyasi olarak da sıkıntıda. Mayıs ayında yapılan seçimlerden beri hükümet kurulamadı. Meclis’teki siyasi gruplar ekim sonunda görev süresi dolan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın koltuğu için uzlaşma sağlayamadı. Ekonomik krizin her geçen gün halkı daha da vurduğu ülke, şu an yetkisi kısıtlı, geçici hükümetle yönetiliyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizi, IMF görüşmelerini, bir süre önce Tel Aviv’le imzalanan deniz yetki sınırlandırma anlaşması ile İsrail seçim sonuçlarının Beyrut’ta nasıl yankılandığını Lübnan’ı yakından tanıyan gazeteci Sharmine Narwani ile konuştuk.

‘Lübnan gazı için 3-4 yıla ihtiyaç var’ 

  • Lübnan ve İsrail’in ABD aracılığıyla müzakere ettiği denizcilik anlaşmasında, İsrail’in Kariş sahasındaki yetkisi tam olarak ne olacak? Lübnan’ın bu alanda gerçekleştireceği sondaj operasyonlarında (örneğin, sondaj şirketinin seçilmesi) İsrail’in hakları ve bu işten payı ne olacak? Bu anlaşma Lübnan’a ne gibi faydalar sağladı?

İsrail, gaz rezervlerinin 1,4 trilyon metreküp olduğu tahmin edilen Kariş doğal gaz sahası üzerinde tam yetkiye sahip olacak. Bu işin dış kaynaklı petrol ve gaz sondaj firması Energean, sahadaki faaliyetlerine şimdiden başladı. Lübnan, daha kuzeydeki Kana gaz sahasının tüm haklarını alırken, sahanın anlaşmaya varılan deniz sınırının ötesine uzanan bölümü için Fransız şirketi Total Energies ile yapılan ikili bir anlaşma yoluyla İsrail’in gelirlerin %17’sini almasını kabul etti.

Kana alanının da içinde yer aldığı Blok 9 hala inceleme aşamasında ve rezervler hala bilinmiyor – bu da Lübnan’ın bir kazanç elde etmekten hala çok uzak olduğu anlamına geliyor. Lübnan kıyılarındaki gaz rezervlerinin miktarını bilmeden, devletin bu deniz anlaşmasından ne kadar yararlanacağını tahmin edemeyiz. Petrol ve gaz uzmanlarına göre, Total Energies bugün sondaja başlasa bile, Lübnan’ın rezervlerinden yararlanmak için 3 ila 4 yıla ihtiyacı var.

‘Kriz bir gecede oluşmadı’

  • Mişel Avn’ın görev süresinin sona ermesi nedeniyle şu anda Lübnan’ın Cumhurbaşkanı bulunmuyor ve mevcut Lübnan hükümeti geçici olarak bu sıfatla görev yapıyor. Geçici yönetimin, yabancı ülke ve kuruluşlarla antlaşma imzalama hakkı da dahil olmak üzere Cumhurbaşkanının yürütme yetkisini kullanamayacağı düşünülüyor. Cumhurbaşkanının belirlenemediği durumda, gücü sınırlı olan Lübnan yönetimi ekonomik kriz ve küresel ilişkileri nasıl ele alacak? Yönetim krizi riski var mı?

Geçtiğimiz günlerde, Lübnan parlamentosu 7. kez cumhurbaşkanını seçemedi. Ne yazık ki, Lübnan’daki hiç kimse seçilmiş siyasetçilerine bu hayati görevi yerine getirmeleri için baskı yapma cesaretine sahip değil gibi görünüyor: Lübnanlıların hem mevcut hükümetlerden hem de gelecekteki hükümetlerden uzun zamandır bir beklentisi yok. Bunun nedeni büyük ölçüde Lübnan’ın kalkınması, refahı ve güvenliğiyle ilgili kararların yerli değil yabancılar tarafından alındığına inanılmasıdır.

Lübnan’daki mali kriz bir gecede olmadı. Bu artış, ülkenin daha önce görülmemiş bir yolsuzluk, kayırmacılık ve hatalı ekonomi uygulamaları dönemine girdiği 1990’larda başladı. Açık konuşmak gerekirse, Lübnan güçlü bir batı müttefiki olarak görülseydi, fişi çekilmezdi ve bu çarpık uygulamalar bugün de devam ediyor olurdu. Ancak Lübnan’a “baskı” yapılması gerekiyordu – Suriye’yi izole etmek, Lübnan direnişini dizginlemek, İran’ın bölgesel nüfuzunu engellemek için. Türkiye, hükümetiniz dış kaynaklı istekleri kabul etmediğinde uygulanan bu tür yabancı finansal araçlara aşinadır. Lübnan’da da durum aynıydı.

Nihayetinde Lübnan’ın mali ve ekonomik çöküşü 2019’da gerçekleşti fakat bugüne kadar yapılan bu muazzam kötülüklerin ve gelecekteki yıkıcı risklerinin kayda değer bir şekilde yönetildiğini göremedik. Lübnan’ı bu krize sürükleyen siyasi ve ticari elitlerin çoğu, ülkenin karar alma sürecinin başında olmaya ve hala çıkarlarını gözetmeye devam ediyor – bu da üçüncü taraflarca yapılacak denetimlerin ve soruşturmaların önüne geçmek demek.

Washington’ın, 1990’larda Lübnan’da yolsuzluğu sürdürmek ve kurumsallaştırmakla tanınan eski başbakanı Refik Hariri’nin özel olarak göreve getirdiği Lübnanlı Riad Salame’nin tutuklanıp görevden alınmasına ilişkin bir vetosu olduğunu belirtmek gerekiyor. Birçok Avrupa ülkesinde dolandırıcılık ve zimmete para geçirme nedeniyle soruşturma altında olmasına rağmen, Salame, görevinden alındığı ve tüm dokunulmazlığını kaybettiği takdirde yapacağı açıklamalardan korkan Amerikalılar ve yozlaşmış Lübnanlı siyasi parti başkanları tarafından büyük ölçüde korunuyor.

‘Hizbullah beklenmedik bir aday bulabilir’ 

  • Süleyman Franjiye’nin Hizbullah’ın adayı olduğu söyleniyor, ancak söylentilere göre Cebran Basil de Hizbullah’ın desteğine sıcak bakıyor. Yaklaşan başkanlık konusunda fikir birliği var mı?

Dürüst olmak gerekirse, kimse Hizbullah’ın nihayetinde cumhurbaşkanı olarak kimi destekleyeceğini bilmiyor. Cibran Basil ve Süleyman Franjiye, Hizbullah’ın güçlü Hristiyan müttefiklerinden ikisi olmasına karşın, Hizbullah adaylık için isimlerini hiçbir zaman söylemedi ve ikisi de cumhurbaşkanlığı için adaylığını açıklamadı.

Son olaylardan, Batılı güçlerin ve başta Fransa olmak üzere bazı bölgesel müttefiklerinin, başkanlık sarayının bulunduğu Baabda’ya Lübnan Ordusu Komutanı General Josef Avn’u yerleştirmeye çalıştığını görebiliriz. Daha önce Suudi Arabistan, büyükelçisi Velid el-Buhari aracılığıyla, son seçimlerde ihtiyaç duyulan 65 oydan ortalama 40’ını alan Mişel Muavad’ın ABD yanlısı adaylığına destek verdi.

Dikkat edilmesi gereken birkaç şey var: Birincisi, Lübnan’ın son cumhurbaşkanlarından üçü – Mişel Avn, Emil Lahud ve Mişel Süleyman – Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin (LAF) başıydı. Bu pozisyon ne yazık ki Lübnan cumhurbaşkanları için siyasi bir sıçrama tahtası haline geldi ve bu hiçbir ülke için iyi bir yol değil. Ordu, devletin toprak bütünlüğünü korumalı ve temel güvenliği sağlamalıdır – siyaset işinde olmamalıdır. Bu durum, halkın bu hayati devlet kurumuna duyduğu güvenini kaybetmesine neden olabilir. Yani, General Josef Avn’u başkan yapmak bu tehlikeli trendi güçlendirir.

İkincisi, Hizbullah’ın jeopolitik ve ülke içi planları beklediğimizden çok daha farklı olabilir. Bazı araştırmacılar, direnişin aslında Lübnan’a dayatılan ekonomik sıkıntıların katmanlarından birini ortadan kaldırmak ve mali durumunu yeniden düzenlemek için daha Batı yanlısı bir adayı destekleyebileceğine dikkat çekiyor. Bu da Hizbullah, Lübnan’ın güvenliğini tehdit eden, onu İsrail’e yakınlaştıran veya bölgenin Direniş Eksenini baltalayan her türlü hükümet planını bozma imkanını elinde tutmaya devam ederken, ülke halkının önemli ölçüde rahatlamasını sağlayacaktır.

Buna ek olarak, böyle bir “beklenmedik” adayı desteklemek de Hizbullah ve müttefiklerinin Lübnan’ın yaşadığı sorunlardan artık sorumlu tutulmamasına neden olacaktır. Bu, Batı’nın Lübnan’da teşvik ettiği ve kışkırttığı çok yaygın bir propaganda temasıdır ve bu nedenle Josef Avn gibi bir başkanla, Batılı güçler ülkedeki krizi hafifletmek için çalışmaya zorlanacak, aksi halde bunun için suçlanacaklardır.

Kısacası, Hizbullah’ın başkanlık için bilindik isimlerden çok daha fazla seçeneği var. Her şey onların planlarına bağlı ki biz bunu bilmiyoruz.

Krizin çözümü kapsamlı dönüşümde

  • IMF ile yapılan görüşmeler, eski Cumhurbaşkanı Avn’ın yönetimi sırasında belli bir safhaya kadar ilerlemişti. Geçici hükümetin IMF’yle anlaşma imzalama yetkisi var mı? Lübnan ekonomisinin bu anlaşmanın imzalanmasından çıkarı ne olacak? IMF Lübnan’ın yaşadığı sıkıntılar için uzun vadeli bir çözüm mü? Lübnan’daki ekonomik krizi nasıl tanımlar ve analiz edersiniz?

 Üzgünüm ama IMF’nin, Küresel Güney’deki herhangi bir ülkenin mali ve ekonomik sorunlarını çözdüğü oldu mu? IMF kredilerinin aslında daha borçlu ve daha az egemen devletler yaratma eğiliminde olduğu – büyük işten çıkarmalar ve kilit kamu hizmetlerinin, hükümetlerin temel gelirlerini reddeden özel sektörün eline geçmesiyle birlikte akıl almaz kemer sıkma önlemlerine katlanmak zorunda kalan ülkeler – oldukça objektif bir şekilde gözlemlenebilir.

Dahası, IMF’nin Lübnan’la görüştüğü kredi miktarları ülkenin mali krizinde zerre kadar fark yaratmayacak. Sadece eski moda, işe yaramaz kredilerin hizmetine girecek ve devleti daha da kötü ekonomik koşullara sürükleyecekti. En iyi ihtimalle kısa vadeli bir toparlanma.

‘Bu kış Doğu’ya daha büyük bir küresel kayma gözlemleyeceğiz’

Lübnan’ın içinde bulunduğu krizin uzun vadeli çözümü, devletin, anayasasının ve uygulamalarının tamamen revize edilmesidir – yerleşik siyasi sınıfın tamamen değiştirilmesi, Lübnan’ın sınırlarının açılması ve ticaretinin yepyeni bir modeli benimsemesidir: Batı köleliğine karşı Doğu ticareti. Peki Lübnan bunu yapacak mı? Şimdi olmadığı kesin. Bunu önlemek için herkes güvertede yerini almış. Ancak Avrupa bu kış Atlantikçi eğilimlerini kendine göre yeniden düzenlemeye başladığı için, Doğuya doğru büyük bir küresel kaymanın başlayacağını öngörebiliriz. Ve sadece Rusya, Çin, İran’ı kastetmiyorum, daha genel olarak, çok kutupluluğa ve devletler üzerindeki daha az ekonomik, politik ve ticari kısıtlamalara doğru bir kayma yaşanacak.

‘İsrail’in sağcı hükümeti Lübnan için iyi bile oldu!’

  • İsrail tarihinin en aşırı sağcı hükümetlerinden birinin kurulması bekleniyor. Lübnan, potansiyel İsrail hükümeti ve ortaya konan gündemi hakkında ne düşünüyor? Yakın gelecekte herhangi bir yeni çatışma veya gerginlik öngörüyor musunuz?

Lübnan bir ulus ve devlet olarak İsrail siyasetine çok az ilgi gösteriyor. İsrail’den bahsedilmesi, Lübnan’daki ABD yanlısı/Körfez Lübnanlıları ile direniş yanlısı/bağımsızlık yanlıları arasındaki bölünmeyi ortaya koyuyor.

Bu ülke yabancı destekli propagandadan o kadar etkileniyor ki, görünüşe göre Lübnan’a yönelik tek “tehdit” Lübnan direnişinin kendisi. Ve Lübnan’ı sadece ABD, Fransa ve Suudi Arabistan “güvende” tutabilir – ancak bunu asla ve asla yapmadılar ve ülkenin mevcut çöküşünden büyük ölçüde sorumlular.

İsrail’i sadece Lübnan direnişi takip ediyor ve bunu o kadar iyi yapıyorlar ki, Tel Aviv 2006’dan beri Lübnan’a bir saldırı düzenlemeye cesaret edemiyor.

Hatta İsrail’in aşırı sağcı hükümetinin Lübnan için iyi olduğunu söyleyecek kadar ileri bile gidebilirim. Başbakan Binyamin Netanyahu tam olarak “Siyonizmin gerçek yüzüydü.” Bu insanlar ne kadar uzun süre dayanırsa, küresel topluluk İsrail ile o kadar az ilişki kurar. “Apartheid” ve “soykırım” (genocide) gibi dünya çapında İngilizce yayın yapan ana akım medyada kullanılan kelimeleri ilk kez Netanyahu döneminde duyduk.

Eğer İsrail, Lübnan’a askeri bir saldırı düzenlerse, Hizbullah ilk defa, bir sonraki çatışmanın İsrail içinde yaşanacağına dair yemin ediyor. Tel Aviv’in ordu teşkilatı, sayılar ve gelişmiş teknoloji açısından Hizbullah’ın füze cephaneliğinin, İsrail’in kısa ve acımasız tarihinde savaştığı hiçbir şeye – ve herhangi bir savaşa – benzemeyeceğinin farkındadır. Ayrıca bölgedeki Direniş Ekseni, herhangi birine yönelik herhangi bir ciddi İsrail saldırısına tüm üyeleri tarafından birden fazla cephede ve sınırda karşılık verileceği tehdidinde bulundu.

İsrail’in aşırı sağcı hükümeti her istediğini yapabilir ancak Eksen’in en hazırlıklı iki üyesi olan Hizbullah ve İran’la doğrudan bir askeri çatışmadan kaçınmaya çalışacaktır. Tel Aviv’in yirmi yıldır ilk kez Batı Şeria içinde her gün doğrudan silahlı direnişle karşı karşıya olduğunu unutmayın. Mayıs 2021’deki büyük yangından sonra, 1948 yılına ait sınırlarından Filistinliler, hayatlarında ilk defa, Batı Şeria, Gazze ve Kudüs’teki ortak uluslarını desteklemek için ayaklandılar.

Varoluşunun bu noktasında, İsrail’in ekonomik ve askeri bakımdan tüm bölgeye hâkim olması beklenirken, bunun yerine, sınırları hiç bugünkü kadar küçük olmamıştı ve bir devlet olarak geleceği hiç bu kadar sorgulanmamıştı.

Beyrut’ta yaşayan Sharmine Narwani,  Batı Asya jeopolitiği analisti ve The Cradle’da köşe yazarıdır. Çalışmaları The American Conservative, Russia Today, The New York Times, USA Today, The Guardian, Al-Akhbar English, Assafir, Huffington Post, BRICS Post, Salon.com, El Cezire gibi çeşitli medya kuruluşlarında yayınlanmıştır. Suriye ihtilafına ilişkin ezber bozan, araştırmacı haberleri birçok yayın tarafından alıntılanmıştır.

Çok Okunanlar

Exit mobile version