Yaşadığı döviz krizinin üzerine Gazze savaşının etkisi de eklenince ekonomik olarak boğulma noktasına gelen Mısır; IMF, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği’nden ciddi miktarda kredi ve hibe aldı. Ayrıca BAE ile 35 milyar dolarlık bir yatırım anlaşması imzalandı. Bu adımlar Mısır ekonomisine bir nebze nefes aldırmış görünüyor. Ancak aşağıda çevirisini okuyacağınız makalede uzmanlar, Mısır’ın ekonomisindeki yapısal sorunun devam ettiğini ve bu sorunun üstesinden gelmek için adım atılmadığını belirterek uyarıda bulunuyor:
Ekonomistler, borcun azaltılması ve büyümenin sağlanması arasındaki dengenin işsizlik ve ihracata odaklanmayı gerektirdiğini belirtiyor.
Kamal Tabikha
Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri’nden yatırımının 14 milyar dolarlık ikinci dilimi alarak yabancı yatırımlarda bir ivme yakalarken, ekonomistler sıkı reformlar yapılmadan ülkenin ekonomik sorunlarının sona ermekten uzak olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.
Arap bölgesinin en kalabalık ülkesi, son aylarda milyarlarca dolarlık yabancı yatırım ve yardım topladı.
Ülke, bu yıl dönüm noktası niteliğindeki bir anlaşmayla kıyı kenti Ras el-Hikma’yı geliştirmek için BAE’den 35 milyar dolar temin etti. Ayrıca Mısır, Uluslararası Para Fonu ve AB’den dört yıl içinde 8’er milyar dolar, Dünya Bankası’ndan ise 6 milyar dolar taahhüt aldı.
Finans piyasaları analisti Mohamed Ragab, The National’a yaptığı açıklamada, mart ayında faiz oranlarının yükseltilmesi ve para biriminin serbest bırakılmasının ardından Mısır’ın kasasına yabancı yatırımcılardan 18 milyar dolarlık bir “sıcak para” girişi olduğunu söyledi.
Sıcak para, genellikle hazine bonosu ya da diğer yüksek getirili borçlanma araçları şeklinde bir ülkeye akan, kısa vadeli yatırımları ifade ediyor.
Ragab, “Bu tür yatırımlar son derece likittir ve ekonomik koşulların değişmesi halinde hızla ülkeden çıkabilir. 2020 yılında 20 milyar doların üzerinde sıcak para çok kısa bir süre içinde Mısır’dan çıktı ve bu durum Kovid-19 salgınının getirdiği ekonomik istikrarsızlığı daha da kötüleştirdi” dedi.
Ancak, BAE anlaşmasının zincirleme bir faydası olarak ülkenin finans piyasalarında artan güvence ışığında sıcak para topluca geri döndü.
Bu durum, fabrika ya da gayrimenkul gibi fiziksel varlıklara yapılan uzun vadeli yatırımları içeren doğrudan yabancı yatırımla tezat oluşturuyor.
Mısır Merkez Bankası’nın son verilerine göre, ocak ayından bu yana yapılan tahvil ihaleleri de önemli bir fon kaynağı oldu ve hükümet çeşitli vadelerdeki tahvil satışlarından yaklaşık 2,47 trilyon Mısır lirası topladı.
Bu önemli meblağ, hükümetin harcamalarını finanse etmek ve bütçe açıklarını kapatmak için borçlanma araçlarına olan bağımlılığını gösteriyor.
Bu fon akışı ithalat birikimlerinin temizlenmesine ve enflasyonun biraz düşmesine yardımcı olsa da ekonomistler Medhat Nafei ve Moustafa Badra uzun vadeli istikrarın sağlanmasının daha sıkı reformlar gerektirdiğini savunuyor.
Popüler bir talk show programı olan El Hekaya’da konuşan Nafei, “Nakit para hükümetin satın alma gücünü artırmak ve enflasyonu düşürmek gibi kısa vadeli ihtiyaçları çözecek olsa da GSYİH, işsizlik ve ihracat gibi daha uzun vadeli göstergeler ele alınmalıdır” dedi.
Nafei, IMF’nin Mısır’a 2016’dan bu yana verdiği dördüncü krediyi onaylamadan önce talep ettiği reformların izlenmesi ve uygulanması için ulusal bir komite kurulması çağrısında bulundu.
Söz konusu reformlar arasında kamu harcamalarının azaltılması, sıkı para politikası ve devletin ve ordunun ekonomideki baskıcı rolünün azaltılması yer alıyor.
Komite ideal olarak, uygulanan reformların “sadece fonun kredisini geri ödemesini sağlamakla kalmayıp ülke ekonomisine fayda sağlamasını” dikkate almalı.
Nafei, “Hükümetin IMF’nin taleplerini karşılamak için yeterince sıkı reformlar yapamadığı Aralık 2022’den sonra ya da küçük bir pencerenin açıldığı ancak doğru kullanılmadığı 2016’da olduğu gibi geçmiş hataları tekrarlamamalıyız” diye ekledi.
Gazze savaşının etkileri
Badra, Mısır’ın turizm, Süveyş Kanalı gelirleri ve işçilerin döviz havaleleri gibi geleneksel döviz kaynaklarının azaldığını ve bu durumun Gazze savaşıyla daha da kötüleştiğini belirtti.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın yakın tarihli bir raporunda yer alan tahminlere göre, çatışma Mısır’a 2025 ortasına kadar turizm ve kanal geliri kaybı olarak 3.7 milyar ila 13.7 milyar dolara mal olabilir.
Ocak ayında Kanal geliri bir önceki yıla göre yüzde 46 düştü.
Badra, “Ekonomik başarılara odaklanıp etrafımızdaki siyasi durumu unutarak fazla iyimser olmamalıyız” uyarısında bulundu.
Ekonomistler, özellikle devletin ekonomideki rolünün azaltılması ve özel sektör katılımının artırılması yoluyla kapsamlı reformlara ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
Hükümetin dönüştürücü değişiklikler yapmak yerine bütçe açıklarını kapatmak için borç satmaya devam ettiğine dair endişeler var.
Hükümet tarafından yakın zamanda başlatılan bir tarım girişimi, özel sektörü dışlamasıyla dikkat çekti.
Bununla birlikte, Fitch Ratings’in mayıs ayı başında ülkenin görünümünü “pozitif”e revize etmesinin ardından Mısır’ın en büyük dört bankasının görünümünü de pozitife yükseltmesiyle bazı olumlu işaretler ortaya çıktı.
Ancak derecelendirme kuruluşu Mısır’ın yüksek oranda borçlu olmaya devam ettiği uyarısında bulunarak hükümet borcunun haziran ayında GSYH’nin yüzde 93’üne ulaşacağını tahmin etti.
Kabine sözcüsü Mohamed El Homsani’ye göre Ras el-Hikma’da çalışmalar başlarken ve arazi devri “birkaç gün içinde” tamamlanacakken, analistler hükümetin inşaat, turizm, hizmet ve imalat sektörlerinde istihdamı artırmak için projeden yararlanma fırsatına sahip olduğunu söyledi.
Projenin temelinin önümüzdeki yılın başlarında atılması planlanıyor.
Para biriminin istikrara kavuşması ve döviz rezervlerinin yeniden oluşturulmasıyla Mısır biraz nefes aldı, ancak analistler daha dirençli ve sürdürülebilir ekonomi inşası gibi zor görevin şimdi ciddi bir şekilde başlaması gerektiğini vurguluyor.