DÜNYA BASINI

‘Paşinyan’ın oyunları’ – 1

Yayınlanma

Aşağıdaki çok uzun olduğu için iki bölüm halinde yayınlayacağımız makale, Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın resmi yayın organı Mejdunarodnaya Jizn (International Affairs) dergisinin internet sitesinde, Dağlık Karabağ’daki yeni çatışma dalgasının hemen arifesinde, 15 Eylül günü yayınlandı.

Aslında bu makale vesilesiyle de yazılması gereken çok şey var; ancak uzunluğu ve kapsamlı niteliği, yorumlamaktan şimdilik imtina etmeyi gerektiriyor.

Yalnız gene de Azerbaycan’ın olası askeri planlarıyla ilgili burada söylenen her şeyin eksiksiz doğrulanmış olduğunu ve yazarının 2020’de taraflarla görüşmeleri yürüten diplomatlardan biri olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Keza, Ermenistan yönetimi ve mevcut durumla ilgili daha önce yazdığım iki noktayı hatırlatmamak da elimde değil.

Eylül ayı başında Paşinyan karakteriyle ilgili şöyle yazmıştım:

“İlginç bir karakter Paşinyan. Çok baskın, çok hırslı, bütün düşmanlarını umutsuz kılıp etkisizleştiriyor, ihtirasları hem ülkesi hem halkı açısından felaketi tetikliyor olduğu halde umurunda değil, adeta tam da bunu istiyor, çünkü felaket, yeni ve eskisinden de çok çürümüş bir ülkede onun iktidarını mutlak kılabilir. Bir Shakespeare oyunundan fırlamış gibi.”

İkincisi de, Azerbaycan’ın sınırlı harekâtı henüz devam ederken yaptığım şu yorum:

“Erivan Cumhuriyet Meydanı’ndaki gösteri gece de devam etti, ama kalabalığın olmayışı, halkta genel bir umutsuzluk havasının hâkim olduğuna yorulmalı. Paşinyan bu umutsuzluk içinde kendi adımlarını atmaya devam edecektir: bu çerçevede 1) Karabağ’ın Azerbaycan’a tesliminden başka 2) Karabağ’daki Ermenilerin Sovyet özerkliğinin yok edilmesi, 3) Rusya barışgücünü ve sınır muhafızlarını çıkarmak için güney koridorunun kontrolünün Azerbaycan’a devri söz konusu olacak, 4) içeride iktidarını kalıcı kılma çabaları artacak, protestoları Rusya’ya yöneltmeye çalışacaktır.

“Bunların ilki meşrudur, Karabağ hukuki açıdan Azerbaycan’a aittir. Bunların ikincisi gayrimeşrudur, Sovyet idari yapısı milliyetler meselesinin zaruri ve biricik doğru çözümü olarak ortaya çıkmıştır; bu idari biçimin yerine başka bir şey konulması milli meseleyi derinleştirir. Şimdilik sadece, Aliyev’in 2020 kasım sonrasında Sovyet özerkliğini dışlamadığı beyanatları var. Bunların üçüncüsü Fransa ve ABD oryantasyonu uğruna Rusya’yı bölgeden uzaklaştırmak için en önemli adımdır; onu Rusya üssünün boşaltılması girişimleri takip edecektir. Bunların dördüncüsü esas itibariyle iki şeyden beslenmektedir: 1) Ermenistan’da saldırgan burjuva şovenizminin barutu tükendi; devlet kaçınılmaz olarak hâlâ bu şovenizmin izlerini taşısa bile yeni bir şeye evrilmesi kaçınılmazdır; 2) ilerici güçlerin bulunmadığı bir yerde ‘yeni’ her zaman eskisinden bile yıkıcıdır.

* * *

Dağlık Karabağ: Paşinyan’ın oyunları ve gerçeklik

Aleksandr Ananyev, Rusya Dışişleri Bakanlığı Emekli Kıdemli Müsteşarı

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan Rusya’ya karşı yeni ön alıcı imalar sezonunu İtalyan La Repubblica gazetesindeki mülakatıyla açtı. Paşinyan, Ermenistan’ın güvenlik alanında tek bir ülkeye, Rusya’ya bağımlılığını “stratejik hata” olarak açıkladı, Rusya’yı Ermenistan’a yönelik müttefik yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçladı ve Rusya’nın Karabağ’daki barışgücü misyonunun etkisiz olduğunu belirterek bütün bunları Rusya’nın herhalde Güney Kafkasya bölgesinden ayrılmaya hazırlandığı iddiasıyla bağladı. Başbakan hayallerini şu ifadeyle paylaştı: “Bir gün uyanacak ve Rusya’nın olmadığını göreceğiz.”

Ermenistan Başbakanı işe girişti

Ermeni siyasetçi kendi dar görüşlü “know-how”ını halihazırda birçok defa kullanmış bulunuyor: KGAÖ’nün Ermenistan’dan çıkacağını bir muska gibi tekrarlayıp duruyor, NATO ülkelerinin birliklerini gözlemci statüsünde çatışma bölgesine sokmak için de bu laflara başvuruyor. Ama olgular yeterince açık: KGAÖ geçen yıl Ermenistan’da, ülkenin güvenliğine katkıda bulunabilecek bir tatbikat önerisinde bulundu. Erivan ise buna ret cevabı verdi. Bir süre sonra Avrupa Konseyi Erivan’la mutabakat içinde Ermenistan-Azerbaycan sınırına 40 gözlemci gönderme kararını açıkladı. KGAÖ Ermenistan-Azerbaycan sınırına burada istikrarı temin edebilecek bir gözlem misyonu gönderme önerisinde bulundu. Cevap olarak suskunluk karşıladı; 2023 şubatında ise Ermenistan’a iki yıllığına yetkilendirilmiş batılı 100 silahlı personelden oluşan (Fransız jandarmaları ve Alman polisleri) yeni bir Avrupa misyonu konuşlandırıldı. Bu bağlamda Ermenistan’ın KGAÖ’de çalışmaya yönelik bir dizi ret cevabı da geldi: ilkin Nikol Paşinyan KGAÖ Erivan zirvesi belgelerini imzalamadı, arkasından Ermenistan Cumhuriyeti örgütün kendi topraklarında yapacağı tatbikatı iptal etti; Ermenistan Güvenlik Konseyi Sekreteri Armen Grigoryan ülkenin KGAÖ üyeliğinin Erivan için “belli problemler” yarattığını açıkladı; şimdi de Ermeni yönetimi gösteri mahiyetinde KGAÖ’deki daimî temsilcisini geri çağırdı. Bütün bunlar olurken Ermenistan yedek subay birlikleri Paşinyan’dan KGAÖ yardımını kabul etmesi talebinde bulundular.

Paşinyan daha önce de KGAÖ’yü eleştirirken böylelikle iç kamuoyunu da müttefik Rusya ile iyi ilişkilere ikna etmeye çalışıyordu. Bu defa İtalyan gazetesiyle mülakatında en sevdiği tezi tekrar etti, ama artık dolaysızca Rusya ile ilgili olarak: Rusya’nın kendisinin bölgeden ayrılmak istediğini söyledi. Çok geçmeden mesele aydınlandı. Meğer Ermenistan yönetimi Rusya’nın askeri tesislerinin yakınlarında (11-20 Eylül arasında) Amerikan-Ermeni ortak tatbikatı “Eagle Partner 2023” yürütmek üzere anlaşmıştı; Kremlin basın sekreteri Dmitriy Peskov tatbikatı diplomatik bir dille “bölgede durumun istikrar kazanmasına ve karşılıklı güvenin güçlenmesine katkıda bulunmuyor” şeklinde niteledi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın da Erivan’ın son günlerdeki, Moskova’nın “dostça olmadığını” kabul ettiği eylemleri yüzünden Ermenistan büyükelçisine sert bir sunum yapması gerekti. Bakanlık bu eylemler arasında Ermenistan’ın UCM Roma Statüsü’nü onaylama prosedürünü (buna dayanarak Ermenistan, Rusya başkanını tutuklayabilir), başbakanın eşinin Kiev’i “Nazi Kiev rejimine insani yardım götürerek” ziyaretini ve ABD ile Ermenistan topraklarında ortak tatbikatı saydı. Dışişleri ayrıca Ermenistan parlamento sözcüsü Alen Simonyan’ın Rusya Dışişleri Resmi Temsilcisi Mariya Zaharova’ya yönelik kaba ifadelerine karşılık bir protesto notası da verdi.

[Alen’e, kendisiyle Ocak 2020’de Erivan’daki Rusya büyükelçiliğinde yaptığımız konuşmayı hatırlatmak isterim; burada kendisini küçük düşürmüş, Messi’nin karısıyla arasında benzerlik kurmuştu. Karısı, Leo Messi futbol oynadığı sürece medyanın ilgisini çekmeye devam edecektir. Alen Simonyan’a gelince, ancak Paşinyan cumhuriyetin başında olduğu sürece onun nezdinde bir siyasi figürdür.]

Ermenistan büyükelçisine ayrıca 7 Eylül’de Ermenistan’da Rusya yanlısı bloger M. Badalyan ile Sputnik Ermenistan gözlemcisi A. Gevorkyan’ın gözaltına alınmasından duyulan kaygı da bildirildi. Paşinyan böylelikle enformasyon alanını kendisine rahatsızlık verebilecek her tür sesten temizlemeye devam ediyor; oysa beri yandan en vahşi Rusya düşmanı propaganda bile Ermenistan medyasında ve sosyal ağlarda tamamen legalize ediliyor.

Paşinyan’ın eşinin Rusya’ya karşı açık bir saldırıdan başka türlü kabul edilemeyecek olan gösteri kabilinden Kiev yolculuğuyla ilgili olarak da Ermenistan başbakanının daha önce vurguladığı şu sözleri hatırlatmak gerek: “Ermenistan, Ukrayna’daki özel askerî harekâtta Rusya’nın müttefiki değildir.”

Başka bir deyişle, Ermeni yönetiminin görüş açısından bu Kafkasya cumhuriyeti hangi müttefik yükümlülüklerini yerine getirmeye ve hangilerini yerine getirmemeye hak sahibi olduğunu kendisi tespit eder, hatta Rusya’nın askeri düşmanlarını açıktan destekler. Paşinyan’a göre Rusya kapsamlı bir durum analizi yapılmadan ilk düdükte, Ermenistan yetkililerinin ve diplomatik organlarının yersiz eylemleriyle tetiklenen çatışmalara müdahil olmak ZORUNDA. Esasen Ermeni yönetimi Stepanakert (Hankendi) ve Bakü’ye eşit uzaklıkta bir pozisyon takınır gibi görünerek şantaja başvuruyor, Rusya’dan Azerbaycan’a karşı aktif eylem talebinde bulunuyor, aksi taktirde Rusya’nın hasımlarına yakınlaşacak somut adımlar atıyor.

Tarafların üçlü açıklama hükümlerine uymamaları ve Rusya barış güçlerine yönelik iddiaları

Ermenistan tarafı Rusya’nın Laçin yolunda Azerbaycan kontrol noktalarını uzaklaştırmasını talep ediyor ve bunu da 9 Kasım 2020 tarihli üçlü açıklamanın 6’ncı maddesine atıfla yapıyor; buna göre koridor Rusya barışgücü tarafından kontrol edilmeli, Azerbaycan ise “Laçin koridorunda her iki istikamette sivil, ulaştırma ve yük vasıtalarının hareket güvenliğini garanti eder”. Ancak bunu yaparken aynı belgenin 4’üncü maddesinde Rusya barışgücünün Karabağ’daki “Ermeni silahlı kuvvetlerinin çıkışıyla paralel olarak konuşlandırılacağı” ifadesine sessiz kalıyor. Oysa Azerbaycan’ın görüşüne göre bölgede Ermenistan’ın silahlı birlikleri ve askeri araçları kalmış durumda (Bakü, Erivan ve Stepanakert’i Karabağ silahlı kuvvetlerinin Laçin koridorunu Ermenistan’dan askeri yük ve mayın taşımak için kullanmasıyla ve keza “kanunsuz militan yapıların rotasyonuyla” suçluyor). Dolayısıyla Bakü, şartların Ermenistan tarafınca yerine getirilmediğini düşünüyor. Moskova’nın ise Ermenistan iktidarından güvenilir bir desteğe sahip olmadığı, tersine daha önce defalarca olduğu gibi Erivan’dan ayrı mutabakatlar beklediği bir ortamda Karabağ Ermenilerinin haklarını savunması çok zor.

Bu nedenle Rusya barışgücünün, Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olarak tanınması paradigmasında (bu bizzat Paşinyan tarafından yaratıldı) ve tarafların yükümlülüklerini yerine getirmediği durumda uygun yetkilendirmeye sahip olmadan taraflardan biriyle çatışmaya girmek için hiçbir nedeni yoktur.

BM GK’nin Dağlık Karabağ’da insani durumla ilgili oturumunun sonuçsuzluğu

Eğer BM Güvenlik Konseyi’nin 16 Ağustos’ta Ermenistan’ın talebiyle Dağlık Karabağ’daki insani durumu görüşmek için yapılan oturumunda bağlayıcı karar alınsaydı Rusya barışgücü (veya BM gözlem misyonu) bu yetkiyi alabilirdi. Ancak ABD başkanlığında yapılan BM GK toplantısı neticesinde hiçbir belge kabul edilmedi. Taraflara “Laçin koridorunda hareket serbestliğinin derhal tesis edilmesi” çağrılarıyla ve çatışma taraflarına “9 Kasım 2020 tarihli üçlü açıklamaya” uygun yükümlülüklerine saygı gösterme önerileriyle yetirildi. Bu bağlamda, eğer Azerbaycan bu çağrıya aldırış etmezse neler olabileceğine dair tek kelime edilmedi (bu, özellikle toplantının çağrıcısı Ermenistan açısından şaşırtıcıdır).

BM GK’nin Karabağ meselesine birçok defa döndüğünü de belirtelim. İlkinde 44 gün savaşları sırasında askeri eylemlerin durdurulması meselesi ele alındı, sonuçsuz kaldı (neticede Rusya’nın çatışmayı bir başına çözmesi gerekti). Ermenistan’ın o zamanki Dışişleri Bakanı Şavarş Koçaryan’ın geçen günlerde yaptığı itiraflarından anlaşıldığı gibi belgenin kabulü BM GK’nin daimî üyesi devletlerden biri tarafından engellenmişti (Koçaryan doğrudan anmasa bile uzmanların görüşüne göre Britanya tarafından).

Öyle anlaşılıyor ki BM Güvenlik Konseyi’nin ağustos toplantısından sonuç çıkmayacağı da toplantının çağrıcısı Ermenistan yönetimi tarafından önceden planlanmıştı, zira hareketin hedefi Karabağ’daki Ermeni nüfusunun menfaatlerinin savunulmasında gerçek bir yardımda bulunmak değil bayağı bir piar kampanyasıydı. Uzmanlar ve siyasetçiler, Ermenistan Cumhuriyeti hükümetinin BM GK’ye blokajın başlamasından 8 ay sonra Dağlık Karabağ’daki insani durumun görüşülmesi için başvuruda bulunmasını Ermenistan’daki iç siyasi durum bağlamında değerlendiriyorlar. Rusya Duma BDT İşleri Komitesi Başkanı Leonid Kalaşnikov’a göre: “Erivan BM Güvenlik Konseyi’ne kendi seçmenlerine ‘çalışmaya devam ettiğini’ göstermek için başvurdu. Nikol Paşinyan onlara faal olduğunu göstermek zorunda.”

Çok Okunanlar

Exit mobile version