Amerika
Rubio, Rusya’ya yeni yaptırımlar için bastırıyor, Trump direniyor

New Lines dergisinde yer alan haberde, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun, Rusya’ya karşı Senatör Lindsey Graham’ın hazırladığı ve ağır gümrük vergileri içeren yasa tasarısının kabulü için yoğun çaba sarf ettiği, ancak Başkan Trump’ın yeni yaptırımlara karşı çıktığı bildirildi.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun, Rusya’ya yönelik yeni ve kapsamlı yaptırımların hayata geçirilmesi için neredeyse her gün baskı yaptığı, ancak Başkan Donald Trump’ın bu adıma karşı çıktığı öğrenildi.
New Lines dergisinin Dışişleri Bakanı’na yakın bir kaynağa dayandırdığı haberine göre, Rubio özellikle Senatör Lindsey Graham tarafından sunulan ve Rusya’dan petrol, doğalgaz ve uranyum ithal eden herhangi bir ülkenin ürünlerine yüzde 500’e varan gümrük vergileri getirilmesini öngören yasa tasarısının kabul edilmesini istiyor.
Kaynak, Rubio’nun bu yöndeki çabalarının “Moskova ile ilişkilerin yeniden başlatılmasına yönelik her türlü girişimi fiilen sona erdireceğini” belirtti.
Senatör Graham’ın tasarısı, Rusya’nın Ukrayna’daki çatışmalarda 30 günlük ateşkese yanaşmaması durumunda devreye girecekti. Ancak bu ültimatoma karşılık Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2022’den bu yana iki ülke arasında ilk doğrudan görüşmelerin yapılmasını önerdi.
Görüşmeler 16 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleşti. The New York Times gazetesi, bu görüşmeyi Rusya için “taktiksel bir zafer” olarak nitelendirdi.
Batı basını, İstanbul’daki Rusya-Ukrayna görüşmelerini nasıl yorumladı?
Ukrayna’nın derhal kabul ettiği İstanbul’daki konferansın, Rusya’nın Türkiye’ye B takımını göndermesi ve Kiev’de rejim değişikliği ile Ukrayna’nın teslimiyet şartları konusundaki üç yıl önceki pozisyonunu koruması nedeniyle somut bir sonuç vermediği ifade edildi.
Bu gelişmelerin ardından 19 Mayıs’ta Başkan Trump ve Rusya Devlet Başkanı Putin arasında iki saatlik bir telefon görüşmesi yapıldı.
Görüşme sonrası Putin, ülkesinin “doğru yolda” olduğunu söylerken, Trump diyaloğu “çok iyi” olarak nitelendirdi ve Rusya ile Ukrayna’nın derhal ateşkes müzakerelerine başlayacağı sözünü verdi.
Hâlihazırda çatışmanın, her iki tarafın koşullarının karşılanması durumunda ülkeleri barış anlaşmasına götürebilecek bir memorandumun hazırlanması aşamasında olduğu belirtiliyor.
Avrupa ise Başkan Trump’ı Ukrayna konusunda güvenilir ve yapıcı bir çizgiye çekme çabalarının sonuçsuz kalması üzerine kendi adımlarını atmaya başladı.
10 Mayıs’ta Kiev’de İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya’dan Friedrich Merz ve Polonya Başbakanı Donald Tusk, Putin’e 48 saat içinde 30 günlük ateşkese razı olması, aksi takdirde “ezici” yeni yaptırımlarla karşılaşacağı yönünde bir ültimatom vermişti. Trump’ın da bu tehdide tam destek verdiği bildirilmişti. Ancak ültimatom süresi dolmasına rağmen yeni yaptırımlar uygulanmadı.
The New York Times‘ın haberine göre, Avrupalı liderler gündemlerinin artık Washington’da belirlenemeyeceği gerçeğiyle yüzleşti.
Bunun üzerine Avrupa Birliği (AB), 20 Mayıs’ta 17. yaptırım paketini kabul etti. Bu paketin ana hedefi, Moskova’nın uluslararası petrol yaptırımlarını delmek ve zenginleşmek için kullandığı, yanıltıcı bayraklı gemilerden oluşan Rusya’nın “gölge filosuna” ait 200 gemi oldu.
İngiltere’nin de eş zamanlı olarak Rusya’nın İskender füzeleri de dâhil olmak üzere silah sistemleri tedarik zincirini vurduğu belirtildi.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, 20 Mayıs’ta bir zamanlar başkanlığını yaptığı Senato Dış İlişkiler Komisyonunda verdiği ifadede, Trump yönetiminin Rusya’ya yönelik tavizleri hakkındaki sorular üzerine, ABD yaptırımlarının kaldırılmadığını ve ABD silah ve istihbarat akışının Ukrayna’ya devam ettiğini belirtti.
Rubio’ya yakın bir kaynak ise, “Rubio’nun neredeyse her gün yaptırımları gündeme getirdiğine dikkat edin. Kongre’nin Graham tasarısı üzerinde ilerlemesini istiyor çünkü tasarının Senato’da veto edilemeyecek bir çoğunluğu var ve bu, Moskova ile herhangi bir sıfırlamayı suya düşürür,” dedi.
Öte yandan The Wall Street Journal‘ın haberine göre Başkan Trump, Putin’in savaşı kazanmakta olduğuna inandığı için savaşı bitirmeye istekli olmadığını Avrupalılara sonunda itiraf etmesine rağmen, ek ABD yaptırımlarıyla ilerleme konusunda isteksiz davranıyor.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) tarafından yapılan bir araştırma, ABD’nin Ukrayna’ya vaat ettiği tüm askeri yardımı sözleşmeye uygun olarak yerine getirmesi için kat etmesi gereken uzun bir yol olduğunu ortaya koydu.
Araştırmada, “Kongre tarafından onaylanmış yardımın büyük bir kısmı hâlâ teslimat hattında ve yönetimin halihazırda taahhüt edilmiş desteği iptal etme kararı almaması durumunda önümüzdeki birkaç yıl boyunca Ukrayna’ya ulaşmaya devam edecek,” ifadeleri yer aldı.
Ekonomik verilere bakıldığında, ABD’nin Rusya ile 2021’deki ithalatı 30 milyar dolar iken, AB ile geçen yılki ticareti yaklaşık 1 trilyon dolar değerindeydi.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, 2020’den 2024’e kadar Avrupa, ABD’den en büyük silah ithalatçısı (yüzde 35) konumundaydı.
Alman savunma devi Rheinmetall ve ABD’li ana yüklenici Lockheed Martin’in, Almanya topraklarında roketler için bir Avrupa “yetkinlik merkezi” oluşturmayı ve ATACMS, HIMARS tarafından kullanılan Güdümlü Çok Namlulu Roket Sistemleri (GMLRS), M270 rampaları, Hellfire füzeleri, Patriot PAC-3 füzeleri ve Müşterek Havadan Karaya Füzeler üretmeyi planladığı bildiriliyor.
Kremlin, Ukrayna ile görüşmelerin İstanbul’da yeniden başlamasını bekliyor