Putin, nükleer doktrinini yenileyerek Rusya’nın caydırıcılık politikasında kapsamı genişletti ve nükleer silah kullanımını gerektirecek koşulları netleştirdi. Yeni doktrinde egemenliğe yönelik kritik tehditlere karşı nükleer karşılık ihtimali vurgulanıyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Nükleer Caydırıcılık Alanında Devlet Politikasının Temelleri” başlıklı güncellenmiş nükleer doktrini onaylayan kararnameyi imzaladı. İlgili belge kamuoyuyla paylaşıldı.
Doktrinin ana ilkesi, nükleer silahların yalnızca ülkenin egemenliğini korumak için son çare olarak kullanılması gerektiği üzerine kurulu.
Ancak, yeni askeri tehdit ve risklerin ortaya çıkması nedeniyle, Rusya’nın nükleer silah kullanımını gerektirebilecek koşulların net bir şekilde tanımlanması ihtiyacı doğdu.
Güncellenen doktrine göre:
Nükleer caydırıcılığa tabi olan devletler ve askeri ittifakların kapsamı genişletildi.
Etkisiz hale getirilmesi gereken askeri tehditlerin listesi tamamlandı.
Nükleer olmayan bir devletin, nükleer bir ülkenin desteğiyle Rusya’ya saldırıda bulunması, toplu bir saldırı olarak kabul edilecek.
Buna ek olarak, aşağıdaki durumlar Rusya’nın nükleer karşılık verme ihtimalini doğurabilir:
Konvansiyonel silahlarla bile egemenliğe yönelik kritik bir tehdit oluşması,
Birlik Devleti’nin (Belarus gibi) bir üyesine saldırıda bulunulması,
Rusya sınırını ihlal edecek şekilde kitlesel hava saldırıları düzenlenmesi (askeri uçaklar, seyir füzeleri, insansız hava araçları gibi).
Güncel doktrin, Haziran 2020’de onaylanan önceki versiyonun yerini aldı. Bu doktrin ise yaklaşık 10 yıl önce kabul edilen bir belgenin güncellenmiş haliydi.