Putin 19 Haziran’da Pyongyang’da imzalanan Rusya ve KDHC arasında stratejik ortaklık anlaşmasını onaylanması için Duma’ya gönderdi.
Anlaşma metni daha önce KDHC resmi ajansı tarafından yayınlanmış, ama bu metin Rusya’da resmi olarak teyit edilmemişti. Anlaşmanın onay için Duma’ya gönderilmesindeki dört aylık gecikme de bazı batılı ve batı yanlısı kaynaklarda Rusya’nın anlaşmaya dair çekinceleri olduğuna yorulmuştu.
“Rusya Federasyonu ile Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti arasında kapsamlı stratejik ortaklık anlaşması” başlığını taşıyan anlaşma metni onay öncesi incelemeler için Duma resmi sitesinde yayınlandı.
Bölümler
Giriş bölümünde karşılıklı tarihi dostluk bağlarından söz edildikten sonra anlaşmanın “barışın, bölgesel ve küresel güvenlik ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunduğu” belirtiliyor. Taraflar BM şartına, genel kabul görmüş ilkelere ve uluslararası hukuk normlarına bağlılıklarını teyit ediyorlar. “Uluslararası adaleti hegemonik özlemlere ve tekkutuplu dünya düzeninin dayatılması girişimlerine karşı savunma, devletlerin iyi komşuluğa dayanan işbirliği, karşılıklı menfaatlere saygı, uluslararası problemlerin kolektif çözümü, kültürel ve uygarlıksal çeşitlilik, uluslararası ilişkilerde uluslararası hukukun üstünlüğü üzerine kurulu çokkutuplu uluslararası bir sistem kurma, insanlığın varlığını tehdit eden her tür meydan okuyuşa ortak çabalarla karşı koyma” gayesini vurguluyorlar.
Birinci madde karşılıklı egemenlik vurgusu yapıyor. İkinci madde tarafların ikili ilişkilerde ve uluslararası gündemde en yüksek seviye de dahil diyalog ve görüşmeler yürüteceğini belirtiyor ve şöyle diyor: “Taraflar birbirleriyle sıkı bir temas sürdürür ve taktik ve stratejik işbirliğini güçlendirir.”
Üçüncü madde bölgesel ve küresel barış ve güvenlik meselelerinde işbirliğini teyit ediyor. En önemli ifade şu:
“Taraflardan birine karşı yakın bir silahlı saldırı tehdidi durumunda taraflar derhal, tutumlarını koordine etmek hedefiyle görüş alışverişi yürütmek ve ortaya çıkan tehdidin bertaraf edilmesine katkıda bulunmak üzere birbirlerine yardımda bulunmaya yönelik olası pratik tedbirler üzerinde mutabakata varmak için ikili kanalları işletirler.”
Dördüncü madde
En çok tartışılan ve bugün açısından en büyük önem taşıyan, dördüncü madde:
“Taraflardan birinin herhangi bir devlet veya bir grup devlet tarafından silahlı saldırıya maruz kalması ve bu suretle kendisini savaş halinde bulması durumunda diğer taraf derhal, BM şartı 51’inci maddeye uygun olarak ve Rusya Federasyonu ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti müktesebatına göre kendi tasarrufunda bulunan vasıtalarla askeri ve diğer yardımı gösterir.”
BM şartı 51’inci madde saldırıya uğrayan ülkenin meşru müdafaa hakkını güvence altına alır, ancak tarafların bu hakkı kullanırken aldıkları tedbirleri BM Güvenlik Konseyi’ne bildirmesini şart koşar.
Bu madde sadece, Rusya eğer Ukrayna çatışmasında kendisini askeri saldırıya uğramış olarak tanımlarsa (veya tanımladıysa) KDHC’nin askeri yardımda bulunmayı taahhüt etmesi anlamına gelmiyor. Dolayısıyla KDHC’nin Rusya’ya cephane ve mühimmattan başka muharip de göndereceği iddiaları önemsiz ve dayanaksız değil; nitekim özellikle son bir aydır KDHC’nden gönüllü beklendiği anlaşılıyor. Bunun meşruiyeti tartışılamaz bile; eğer siyasi meşruiyetini çoktan, hukuki meşruiyetini de en azından bu yılın mayıs ayından beri kaybetmiş olan Kiev rejimi “müttefiklerinden ve ortaklarından” cephane, silah, mühimmat, danışman, eğitmen, muharip ve gönüllü topluyorsa, herhangi bir meşruiyet sorunu olmayan Rusya ve KDHC de aynı eylemlerde bulunabilir.
Bununla birlikte dördüncü maddenin karşılıklılık yükümlülüğü bana kalırsa daha büyük önem taşıyor: KDHC eğer Güney Kore ve/veya ABD (ve başat Japonya olmak üzere müttefikleri) tarafından saldırıya uğrarsa Rusya da tasarrufundaki her tür vasıtayla yardımda bulunmayı taahhüt ediyor. Dikkat: karşılıklı taahhütte bulunanlar iki nükleer güç. Neden özellikle önem taşıyor bu karşılıklılık taahhüdü? Şundan: Putin anlaşmayı onaylanması için Duma’ya 19 Haziran’dan sonra herhangi bir tarihte değil, 13 Ekim’den sonra gönderdi — yani Güney Kore’nin kuzeyin hava sahasını dronlarla ihlal etmesinden ve KDHC’nin bu durumun tekrarının savaş ilanı sayılacağını açıklamasından sonra. Kore resmi haber ajansı 13 Ekim’de KDHC Savunma Bakanlığı’nın açıklamasını yayınlamıştı: “Bir kez daha uyarıyoruz, eğer bir İHA daha ortaya çıkacak olursa bunun Kore Cumhuriyeti’nden geldiğini kabul edecek ve cumhuriyetimize karşı savaş ilanı olarak kabul edecek, kendi mülahazamıza göre davranacağız.”
Kuzeyin askeri ve siyasi girişimlerinde blöf yapmadığını yeterince açıklıkla biliniyor. Dahası, anlaşmanın onaylanması için Duma’ya gönderilmesinin ertesi günü, bugün, KDHC, güneyle ateşkes çizgisi boyunca güneye bağlayan kara ve demiryollarını havaya uçurdu.
İktisat
Beşinci madde taraflara birbirlerinin “egemenlik, güvenlik, toprak bütünlüğü, kendi siyasi, sosyal, iktisadi ve kültürel sistemini özgürce seçme hakkına karşı” üçüncü bir devletle mutabakata varmama, bu tür faaliyetlere katılmama ve topraklarını bu amaçla üçüncü ülkelere açmama yükümlülüğü getiriyor. Bunun özellikle KDHC’yle ilgili olduğu belli.
Altıncı madde girişin tekrarı niteliğinde. Yedinci madde tarafların uluslararası hukuk ve güvenliğin korunmasında birbirleriyle BM ve diğer uluslararası örgütler bünyesinde de işbirliği yapacağını açıklıyor. Sekizinci madde tarafların ortak girişimleri yürütmek için mekanizmalar oluşturacağını belirtiyor. Dokuzuncu madde “gıda ve enerji güvenliği, enformasyon-komünikasyon teknolojileri alanında güvenlik gibi stratejik önem taşıyan alanlarda” artan tehditlere ortak karşı koyulması üzerine.
Onuncu madde özel bir önem taşıyor. “Tarafların ticari-iktisadi, yatırım ve bilimsel-teknolojik alanlarda işbirliğini geliştirme ve ilerletmesi”, bu kapsamda ticaret hacminin artırılması taahhüt ediliyor. Buna göre gümrük, maliye ve diğer alanlarda işbirliğine elverişli şartlar tesis edilecek ve karşılıklı yatırım teşvik edilecek, “özel ve serbest ekonomik alanlar” kurulacak, “uzay, biyoloji, barışçıl atom enerjisi, yapay zeka, enformasyon teknolojisi ve diğer” bilim ve teknoloji alanlarında ortak araştırmalar yapılacak. Bu madde 28 Kasım 1996 tarihli “karşılıklı sermaye yatırımının korunmasını teşvik” anlaşmasına dayandırılıyor. Bunun devamı olarak on birinci madde Rusya ve KDHC’nin bölgeleri arasında da “iktisadi ve yatırım potansiyelleri” oluşturulmasına yardım edecek doğrudan ilişkiler (karşılıklı ticari misyonlar, konferanslar, sergi ve fuarlar vb.) kurulmasını öngörüyor.
On ikinci madde iktisadi ve sosyal işbirliğinin kapsamını tarım, eğitim, sağlık, spor, kültür, turizm, çevre ve doğal felaketlere karşı ortak mücadele vb. alanlara genişletiyor. On üçüncü madde ortak standartlar ve uzmanlık bilgilerinin paylaşımıyla ilgili.
On dördüncü madde tarafların kendi ülkelerinde bulunan diğer ülke özel ve tüzel kişiliklerinin hak ve menfaatlerini korumayı, suçluların iadesini ve kanunsuz yoldan ele geçirilmiş varlıkların karşı tarafa verilmesini taahhüt ediyor. On beşinci madde karşılıklı yasama, yürütme ve kolluk organları arasında temasların “derinleştirileceğini” vurguluyor.
On altıncı madde üçüncü ülkelere karşı askeri ve siyasi işbirliğini güçlendirmeyi hedefliyor; buna göre taraflar BM şartına ve uluslararası hukuka aykırı tek taraflı tedbirlere ortak karşı koyacaklar, bu tür uygulamalara karşı çok taraflı inisiyatifleri koordine edecekler. Dahası, taraflardan birine, onun uyruğundaki kişi veya ona ait tüzel kişiliklere, onun emtia, hizmet, enformasyon, fikri mülkiyet haklarına karşı getirilmiş tek taraflı tedbirleri uygulamama garantisi de veriyorlar. Bu, iki ülkenin üçüncü bir devlet tarafından onlardan birine getirilmiş doğrudan veya dolaylı hiçbir yaptırımı kabul etmeme garantisi demek. BM şartı burada ancak dolaylı bir önem taşıyor; başka deyişle anlaşma, Rusya’nın KDHC’ne BM Güvenlik Konseyi tarafından getirilmiş olan yaptırımları uygulamama güvencesi olarak da yorumlanabilir. On altıncı madde aynı zamanda üçüncü bir tarafın dayattığı tedbirler durumunda anlaşmanın taraflarının riskleri azaltmak, bunların karşılıklı iktisadi ilişkilere doğrudan ve dolaylı etkisini bertaraf veya minimalize etmek için her tür pratik çabayı göstereceğini de vurguluyor. Ayrıca: “Taraflar, üçüncü bir tarafın bu tür tedbirleri almak veya tırmandırmak için kullanabileceği enformasyonun yayılmasını kısıtlamak için de adımlar atarlar.”
On yedinci madde uluslararası terörizm, aşırılıkçılık, sınıraşırı örgütlü suç, insan ticareti, rehin alma, kanunsuz göç, kanunsuz mali akış, kanunsuz para aklama, terörizmin ve kitle imha silahlarının finansmanı, kanunsuz sermaye dolaşımı, uyuşturucu, kaçakçılık vb. suçlara karşı mücadelede işbirliğini taahhüt ediyor.
On sekizinci madde enformasyon güvenliği üzerine ve bakanlıklar arası işbirliğini ve internetin suç amacıyla kullanılması halinde ortak çalışmayı da öngörüyor. Benzer bir taahhüt basım-yayın alanıyla ilgili on dokuzuncu ve medya alanıyla ilgili yirminci maddede de var. Bu maddeler karşılıklı yayınlar, dezenformasyona karşı mücadele ve karşılıklı dil öğrenimiyle ilgili teşvikleri vurguluyor.
Yirmi birinci madde anlaşmanın kapsamını sayılı alanların da ötesine taşıyor: “Taraflar işbu anlaşmanın hayata geçirilmesine yönelik sektörel mutabakatların, keza işbu anlaşmayla öngörülmemiş diğer alanlarda da mutabakatların imzalanması ve devamla gerçekleştirilmesi amacıyla aktif işbirliği yürütürler.”
Yirmi ikinci madde parlamento onayını şart koşuyor; yirmi üçüncü (ve son) madde ise anlaşmanın süresiz olduğunu vurguluyor.
Sonuçlar
1) Askeri ittifak. Daha 12 Haziran 2022’de KDHC lideri Kim Çen In, Rusya günü vesilesiyle yayınladığı mesajda şöyle demişti:
“Rusya halkı, ülkesinin haysiyetini ve güvenliğini savunma yolundaki haklı davasını gerçekleştirmekte bütün güçlüklerin ve problemlerin üstesinden gelerek büyük başarılar elde etti. Kore halkı, Rusya vatandaşlarına tam desteğini ve onayını ifade eder.”
Bu Ukrayna çatışmasında o zamana kadar ve daha sonrasında da Rusya’ya sunulmuş ilk ve (eğer Suriye kısmen dışında tutulursa) tek kayıtsız şartsız destek mesajıydı. Belki de Putin’in dün onaylanması için Duma’ya gönderdiği anlaşmanın hazırlığını bu milada dayandırmak gerekir.
Anlaşma adının koyduğu çerçeveyi de aşıyor.
NATO anlaşmasının ünlü beşinci maddesini en klasik askeri ittifak formülasyonu olarak kabul edelim. Bu maddeyle Rusya-KDHC arasındaki kapsamlı stratejik anlaşmasının dördüncü maddesini karşılıklı okumak gerek:
NATO anlaşması beşinci madde |
Rusya-KDHC kapsamlı stratejik ortaklık anlaşması dördüncü madde |
“Taraflar, Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldın olursa BM şartının 51. maddesinde tanınan… hakkını kullanarak… bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan taraf ya da taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. …” |
“Taraflardan birinin herhangi bir devlet veya bir grup devlet tarafından silahlı saldırıya maruz kalması ve bu suretle kendisini savaş halinde bulması durumunda diğer taraf derhal, BM şartı 51’inci maddeye uygun olarak ve Rusya Federasyonu ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti müktesebatına göre kendi tasarrufunda bulunan vasıtalarla askeri ve diğer yardımı gösterir.” |
İki anlaşma arasında fark şu: ilki üyelerden birine yönelik saldırının bütün üyelere yapılmış sayılacağını taahhüt ediyor, ancak gerçekte buna karşı silahlı kuvvet kullanma ve diğer eylemleri garanti etmiyor; ikincisi, taraflardan birine yapılmış saldırıyı diğerine de yapılmış kabul etmiyor, ancak buna karşı silahlı yardımda bulunmayı taahhüt ediyor.
Belki de bu nedenle, adı “kapsamlı stratejik ortaklık” olmasına rağmen giriş metni, maddeleri ve ruhuyla bunun ötesinde; aslında ittifak anlaşması olarak nitelemek çok daha doğru olur, zira anlaşma ABD, Güney Kore ve Japonya’ya karşı (tarafların diğeri için silah kullanımını şimdilik dışlayan) askeri blok anlamına geliyor.
2) Kalkınma vasıtası. Anlaşma KDHC için askeri ve siyasi güvencelerden başka yaptırımlar yüzünden sadece Çin kaynaklarına bağımlı bir kalkınma stratejisi zaruretinden kurtulmak anlamına geliyor. Anlaşmanın ekonomi, enformasyon, bilim, teknoloji vb. her alanda ucu açık güvenceleri ve garantileri KDHC’nin yakın tarihinde ilk defa bitişik komşusunun bütün imkânlarından yararlanabileceğini gösteriyor. Kuşkusuz bu durum Rusya’daki özel şirketler açısından da bir perspektif tayin ediyor. Bu muhtemelen KDHC’nde Rusya şirketlerine imtiyazlar şeklinde yansıyacaktır; ama anlaşmanın esas itibariyle siyasi-güvenlik niteliği, imtiyaz verilecek şirketlerin belki pek azının özel, ama çoğunun devlet şirketi olacağını kabul etmek için yeterli.