DÜNYA BASINI

SCMP: Çin’in ihracatı için en kötüsü henüz gelmedi

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Aşağıda çevirisini verdiğimiz makale South China Morning Post’ta (SCMP) yayınlandı. ABD’nin Çin ile ticaretinin tarihsel diplere doğru gittiği bu aylarda, Çin’in ihracatı için henüz en kötüsünün gelmediği iddia ediliyor. AB ile ABD’nin Çin’den ayrışma hamlesinin ‘gerçek’ olduğunu düşünen iktisatçılar, bir yan unsur olarak, Asya’nın diğer ihracat devlerinde de benzer bir gerileme olduğuna dikkat çekiyorlar. Çin için durum pek iyiye gitmese de, Asya-Pasifik’teki Amerikan müttefikleri ve ABD’nin kendisi için de gelecekte her şey iyi gitmeyebilir. Nitekim, Çin’deki iktisadi yavaşlamanın ABD’li şirketler ve tüketiciler için de iyi haber olmadığına dair makaleler yayınlanmaya başladı.


Çin ticareti: ABD ve AB’nin riskten arınması devam ediyor, ihracat için ‘en kötüsü henüz gelmedi’

Ji Siqi
South China Morning Post
3 Ağustos 2023

Küresel ekonomik yavaşlamanın yaygınlaşması Çin’in ihracatındaki keskin düşüşün başlıca nedeni olarak görülürken, ekonomistler ve ticaret uzmanları gelişmiş ülkelerin ‘riski azaltma’ çabalarının etkisinin küçümsenemeyeceği, zira ‘en kötüsünün henüz gelmediği’ uyarısında bulunuyor.

Çin’in ihracatı Mayıs ayında negatif büyümeye geçerek yüzde 7,5 oranında azaldıktan sonra Haziran ayında bir önceki yıla kıyasla yüzde 12,4 oranında gerileyerek 2020’nin ilk aylarından bu yana en sert düşüşünü yaşadı.

Haziran ayındaki düşüş, Çin’in ihracatının bir önceki yıla göre yüzde 91 oranında arttığı Rusya hariç, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler de dahil olmak üzere Çin’in ticaret ortaklarının çoğunda meydana geldi. Fakat Rusya’nın Çin’in toplam ihracatı içindeki payı sadece yüzde 3,4.

Bu tür ticari sancılar Asya’nın diğer ihracat merkezlerinde de hissediliyor. Haziran ayında Güney Kore’nin ihracatı yıllık bazda yüzde 6 oranında düşerek dokuz ay üst üste geriledi. Tayvan’ın ihracatı yüzde 23,4 düşerek üst üste 10. ayında da geriledi ve neredeyse 14 yılın en sert düşüşünü yaşadı. Vietnam’dan yapılan sevkiyatlar da üst üste dördüncü ayda da yüzde 10,25 oranında azaldı.

Economist Intelligence Unit (EIU) küresel ticaret baş analisti Nick Marro, “Küresel faaliyetlerde gerçek bir yavaşlama var ve bu da çoğu Asya ekonomisini oldukça sert vuruyor,” dedi.

Marro, özellikle elektronik sektöründeki yavaşlamanın, elektronik talebine büyük ölçüde bağımlı olan Tayvan ve Güney Kore’nin ihracat sektörlerini en sert şekilde etkilediğini söyledi.

Marro “Çin’in ihracat faaliyeti, ticaret sepetindeki daha fazla çeşitlilik göz önüne alındığında biraz daha dirençli oldu,” diye ekledi. “Ancak Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nde talebin zayıfladığına dair işaretler göz önüne alındığında, Çin de ticaret faaliyetlerindeki bu gerilemeden kaçamadı.”

Çin gümrük verilerine göre ABD ve AB’ye yapılan sevkiyatlar Çin’in toplam ihracatının yaklaşık dörtte birini oluşturuyor. Fakat Batı’da yavaşlayan ekonomiler ve yükselen enflasyon, geçen yılın sonlarından bu yana Çin mallarına yönelik tüketici talebini baskıladı.

Çin’in bu iki bölgeye ihracatı, pandemi sırasında evde kullanılan mallara ve tıbbi ürünlere yönelik talep nedeniyle genel olarak güçlü seyretmişti. Ve daha dirençli bir imalat sektörü 2020-21’de pandeminin gölgesinden çok daha hızlı bir şekilde çıkarak Çin’in ihracat büyümesi açısından dünyanın geri kalanından çok daha iyi bir performans sergilemesini sağladı.

Marro, “Ekonomiler yeniden açıldıkça ve tüketim salgın öncesi eğilimlere geri döndükçe, bu da sonuç olarak talepte bir düzeltmeye neden oldu,” dedi.

Dünya Ticaret Örgütü istatistiklerine göre, Çin’in küresel mal ihracatındaki payı 2021’de yüzde 15,03 ile zirveye ulaştıktan sonra 2022’de yüzde 14,43’e geriledi. Bu oran 2015-19 yılları arasında yüzde 13 civarında seyretti.

New York Üniversitesi Stern School of Business’ta kıdemli araştırma görevlisi ve DHL Küreselleşme Girişimi Direktörü Steven Altman’a göre, bu payın 2028 yılına kadar salgın öncesi seviyelere doğru mütevazı bir düşüş göstermeye devam etmesi muhtemel.

Altman, “Çin’in payında son tahminlerin ima ettiği mütevazı düşüşler olsa bile, Çin büyük bir farkla dünyanın en büyük ihracatçısı olmaya devam edecek ve son birkaç on yılda ihracat payında elde ettiği artışın çoğunu koruyacak gibi görünüyor,” dedi.

Altman, yine de hem ekonomik hem de jeopolitik faktörlerin Çin’in azalan rekabet gücüne katkıda bulunması nedeniyle endişelenmek için nedenler olduğunu sözlerine ekledi.

Altman, Çin’in sadece ekonomik faktörlere bağlı olarak değişen rekabet gücüne ilişkin kanıtların karışık olduğunu, çünkü Çin’in elektrikli araçlar gibi daha gelişmiş ürünler yetiştirmede de başarılı olduğunu ve artan maliyetlerin doğal olarak bazı düşük kaliteli üretimi diğer ülkelere ittiğini söyledi.

Altman’a göre jeopolitik faktörlerin önümüzdeki yıllarda daha da ağır basması muhtemel.

Altman, “Tedarik zincirlerinde yapılan değişikliklerin şirketler tarafından hayata geçirilmesi zaman alıyor, bu nedenle son zamanlarda şirketlerin ve hükümetlerin Çin merkezli tedarik zincirlerini çeşitlendirmeye yönelik vurguları, Çin’in ihracatı için ileriye dönük artan rüzgarlara işaret ediyor,” dedi.

Çin’in ABD’ye ihracatı art arda 11 ay boyunca düşerken, ABD’nin Meksika ve Vietnam gibi ülkelerden yaptığı ithalatta eskiden ağırlıklı olarak ‘Çin Malı’ olan geniş bir ürün yelpazesinin payının artması, Washington’un yeniden üretim çabalarını şimdiden somutlaştırdı.

Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, Çin anakarasının ABD ithalatındaki payı 2017 yılında –ABD-Çin ticaret savaşından önce– yüzde 21,58 ile zirveye ulaştı. Bu oran 2020’de hafif bir toparlanma gösterse de genel eğilimi tersine çeviremedi ve geçen yıl yüzde 16,53’e geriledi.

Bu eğilim özellikle tekstil ve hazır giyim alanında dikkat çekicidir. ABD Ticaret Bakanlığına bağlı Tekstil ve Hazır Giyim Ofisinin rakamlarına göre, bu yılın ilk dört ayında ABD’nin ithal ettiği tekstil ve hazır giyimin yüzde 20,9’u Çin’den geldi – 2022’ye kıyasla yaklaşık yüzde 4 puanlık bir düşüş ve 10 yıl önceki toplamın neredeyse yarısına gerileme.

Delaware Üniversitesi Moda ve Hazır Giyim Çalışmaları Bölümünde doçent Sheng Lu, ‘riski azaltma’ hareketinin Çin’in ihracatı üzerindeki etkisinin küçümsenmemesi gerektiğini, zira ABD’deki moda şirketleri arasında, tedarik zincirindeki zorla çalıştırma riskleri ve tırmanan ABD-Çin gerilimleri konusundaki endişeler nedeniyle ‘Çin’e olan maruziyeti azaltma’ yönünde güçlü ve artan bir eğilim olduğunu söyledi.

Lu, “AB’deki ve dünyanın diğer yerlerindeki pek çok şirket aynı endişeleri paylaşıyor. Korkarım ki en kötüsü henüz gelmedi,” dedi.

Çin’in son dönemdeki ticaret modeli, gelişmekte olan ekonomilere yönelik artan sevkiyatların zayıflayan Batı talebinden kaynaklanan ivme kaybını kısmen telafi etmesiyle ülkenin çeşitlendirme çabalarını destekledi.

Ticaret Bakanlığına göre, Çin’den yapılan ihracat ilk çeyrekte küresel toplamın yüzde 14’ünü oluşturdu; bu, bir önceki yıla kıyasla yüzde 0,3 puanlık bir artış.

Bakanlık, yılın ilk yarısında Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (Asean), Latin Amerika ve Afrika ile ticaretin sırasıyla yüzde 5,4, yüzde 7 ve yüzde 10,5 oranında arttığını, buna karşılık AB ile yüzde 1,9 oranında artış ve ABD ile yüzde 8,4 oranında düşüş kaydedildiğini belirtti.

Bu değişim aynı zamanda, Çin’in Meksika ve Asean ülkeleri gibi ülkeler için kritik bir ara tedarikçi olarak hizmet vermesi nedeniyle, küresel tedarik zincirinin yeniden düzenlenmesi eğiliminin bir yansıması.

EIU’dan Marro, “Ticaretin çeşitlenmesi farklı pazarlar arasında Çin mallarına olan talebin değişmesine neden oluyor, ancak Çin’in bu bölgesel tedarik zincirlerinin ayrılmaz bir parçası olmaya devam ettiği göz önüne alındığında, Çin ürünlerine olan talebi ortadan kaldırması gerekmiyor,” dedi.

Birçok şirket Çin’in son derece rekabetçi üretim ve lojistik ekosistemlerinden kurtulmanın ne kadar zor olduğunun farkına varırken, diğer Asya hükümetlerinin de Çin sanayi parklarının ölçeğini veya gelişmişliğini tam olarak taklit etmesinin zor olduğunu sözlerine ekledi.

Yine de Çinli politika yapıcıların Asean veya Kuşak ve Yol Girişimi ülkelerini Batı talebindeki herhangi bir düşüşü telafi etmek için ne kadar konumlandırabileceklerinin bir sınırı var, çünkü ABD ve AB nihai tüketim için inanılmaz derecede önemli küresel varış noktaları olmaya devam ediyor.

Marro, “ABD veya AB nihai talebi zayıflarsa, bu tüm değer zincirini etkiler,” dedi.

NYU’dan Altman, Çin’in Meksika ve Asean bölgesi gibi ABD ithalatında giderek artan paya sahip ülkelere ihracatının güçlü olmasının Çin için faydalı olabileceğini, ancak bunun Çin’in orta ve uzun vadede büyüyecek olan ihracatına artan bir maliyet getirdiğini söyledi.

Altman, “Zaman içinde, tıpkı Çin’in yaptığı gibi, bu ülkeler de yerel ve bölgesel tedarik üsleri oluşturmaya çalışacak ve Çin’deki tedarikçileri üzerindeki baskıyı kademeli olarak artıracaklardır,” dedi.

Eski bir Çinli döviz yetkilisi ve Bank of China International’da küresel baş ekonomist Guan Tao, Çin’in dış faktörleri kontrol edemese de ticaretin çeşitlendirilmesi için bastırmaya devam etmesi, üst düzey açılımı teşvik etmesi ve dış ticaret ve yatırımı daha da kolaylaştırması gerektiğini söyledi.

Guan, “[Çin] ülkenin yeni rekabet avantajını oluşturmak için küresel sanayi ve tedarik zincirlerinin yeniden şekillendirilmesi sürecine daha aktif bir tutumla katılmalıdır,” dedi.

Çok Okunanlar

Exit mobile version