Ortadoğu
Suriye’deki katliamın sonuçları: Rus basınından değerlendirme

Son günlerde Suriye’nin Lazkiye ve Tartus vilayetlerinde, eski Suriye ordusu askerleri ile Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) yönetimine bağlı militanlar arasında başlayan kanlı çatışmalar Alevilere yönelik katliama dönüştü.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), çatışmalarda çoğu sivil olmak üzere 1000 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.
Avrupa Birliği, “Suriye’nin kıyı bölgelerinde hükümet güçlerine yönelik, Esad yanlıları tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen son saldırıları ve sivillere yönelik tüm şiddet eylemlerini” kınadı. Arap Birliği de benzer bir açıklama yaptı.
Fransa Dışişleri Bakanlığı ise Suriye hükümetini olaylarla ilgili bağımsız bir soruşturma yürütmeye ve sorumluları cezalandırmaya çağırdı.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “radikal İslamcı grupların eylemlerini” kınadı ve HTŞ yönetimini Suriye’nin kuzeybatısındaki trajedinin sorumlularını adalete teslim etmeye çağırdı.
Rubio, yaptığı yazılı açıklamada “ABD, Hristiyan, Dürzi, Alevi ve Kürt toplulukları da dahil olmak üzere Suriye’deki dini ve etnik azınlıkları desteklemektedir,” ifadeleri kullanıldı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, ise Suriye’deki durumun kötüleşmesiyle ilgili “endişelerini” dile getirdi ve HTŞ yönetimini kan dökülmesinin bir an önce durdurulması için mümkün olan her şeyi yapmaya çağırdı.
Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Kıdemli Araştırmacısı Vladimir Sajin, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte, eski Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın devrilmesinden sonra İran’ın hükümet ile muhalifler arasındaki mevcut çatışmada herhangi bir pozisyon alamayacağını belirtti.
Rusya Bilimler Akademisi Uluslararası İlişkiler ve Ekonomi Enstitüsü (IMEMO RAN) Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Kıdemli Araştırmacısı Nikolay Suhov ise, Alevi ayaklanmasının uzun süredir hazırlandığını ve HTŞ militanlarının azınlığa yönelik kitlesel şiddetinin bu ayaklanmayı tetiklediğini söyledi.
Suhov’a göre, HTŞ çatısı altındaki grupların sayısı 25’ten beşe düşmüş olsa da, Şam henüz bu grupların faaliyetlerini tam olarak kontrol edemiyor.
Suhov, “Sivil halka karşı işlenen suçlara yabancı militanlar da karışmış durumda. Bazı gruplar resmi olarak hükümetle bağlantılı değil ve emirlerine uymuyor,” değerlendirmesini yaptı.
Suhov, bu militanların Alevileri kendi açılarından meşru bir hedef olarak gördüklerini belirtti.
Radikallerin Alevileri “sapkın” olarak gördüklerini ve onlara göre, Hristiyanlar ve Yahudilerin aksine devletin koruması altında olmayı hak etmediklerini düşündüklerine işaret eden Suhov, yaşananların HTŞ yönetiminin lideri Ebu Muhammed el-Colani’yi (yeni adıyla Ahmed Şaraa) bu tür tehlikeli müttefiklerden kurtulma fırsatı sunduğunu ifade etti.
Bu koşullarda Suriye’nin kuzeybatısındaki çatışmaların iç savaşın yeni bir güçle yeniden başlamasına yol açabileceğine dikkat çeken Suhov, ülkenin kuzeydoğusunu kontrol eden Suriyeli Kürtlerin, kendilerine net güvenlik garantileri verilene kadar silah bırakıp devlete entegre olmayı asla kabul etmeyeceklerini ve benzer bir tutumu, büyük olasılıkla ülkenin güneyindeki Dürzilerin de benimseyeceğini sözlerine ekledi.
ABD ve Rusya, Suriye’deki katliamların ardından BMGK’yı toplantıya çağırdı