Avrupa

Tarifeler ve güçlü avro AB’nin ihracatını vuruyor

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın tarifelerinin yanı sıra güçlü avro Avrupa ihracatçılarının geleceğini daha da kasvetli hale getiriyor.

Gümrük vergilerinin ardından doların göreli zayıflığı, güçlü bir doların mallarını Amerikan ihracatına göre ucuzlatarak gümrük vergilerinin etkisini hafifleteceğini umut eden AB ihracatçılarının sıkıntılarını da artırdı.

Euractiv’e konuşan Avrupa Reform Merkezi baş ekonomisti Sander Tordoir, “Bu, ABD’ye ihracat yapan Avrupalılar için çifte darbe oldu, çünkü sadece gümrük vergilerinden etkilenmekle kalmadılar, aynı zamanda doların avro karşısında değer kazanmasının normalde sağlayacağı dengeleyici etki de devreye girmedi, aksine tam tersi oldu,” dedi.

ABD pazarına bağımlı bir Avrupalı ihracatçı bu nedenle, her iki olumsuz etkiyi de hissediyor ve durum daha da kötüleşiyor.

Zayıf dolar Avrupalı otomotiv ihracatını zora soktu

Avrupa Komisyonuna göre, AB geçen yıl ABD’ye 531,6 milyar avro değerinde mal ihraç etti ve bunun 380 milyar avrosu (toplam ihracatın yaklaşık %70’i) Trump’ın vergilerine tabi.

Gümrük vergileri, çelik, alüminyum ve otomobiller için %25’lik gümrük vergilerinin yanı sıra diğer çoğu mal için %10’luk bir “temel” vergiyi içeriyor.

İhracatçılar genellikle gelirlerini korumak için kur dalgalanmalarına karşı önlem alıyorlarsa da, sanayi grupları doların değer kaybının Avrupa şirketleri üzerindeki etkisine ilişkin seslerini giderek daha fazla duyuruyorlar.

Alman otomobil sanayi grubu VDA’nın baş ekonomisti Manuel Kallweit, “Doların zayıflığı, gümrük vergilerinin halihazırda yarattığı baskıyı artırıyor ve kârlılığı zayıflatabilir,” dedi ve ABD’nin geçen yıl Alman otomobil ihracatçıları için “en önemli satış pazarı” olduğunu ekledi.

Almanya Federal İstatistik Ofisine göre, 2024 yılında Almanya’nın toplam 3,4 milyon araç ihracatının %13,1’ini ABD pazarı oluşturdu.

Güçlü para biriminin etkisini ölçmek şimdilik zor

Kallweit’in açıklamaları, ABD talebine büyük ölçüde bağımlı Avrupalı alkol ihracatçıları tarafından da yinelendi. Eurostat’a göre, geçen yıl AB’nin tüm alkol ihracatının yaklaşık %30’u Amerika’ya satıldı ve 4,9 milyar avro değerinde şarap ile 2,9 milyar avro değerinde alkollü içecek ve likör Atlantik’in ötesine gönderildi.

AB şarap üreticilerini temsil eden lobi grubu CEEV’in bir sözcüsü, mevcut 1,13 dolarlık avro-dolar kurunun son on yılda görülen 1,03-1,25 dolar aralığının ortasında olduğunu, fakat yine de AB’nin rekabet gücünü etkileyen bir seviyede olduğunu söyledi.

Sözcü, “Bugünkü döviz kurunda, avronun değeri gümrük vergilerinden daha az etki yaratacaktır, fakat durumu daha da kötüleştirmektedir,” dedi.

SpiritsEurope de benzer şekilde, güçlü bir avronun ihracata “mekanik bir etkisi” olacağını belirtti. Fakat, grubun sözcüsü, gümrük vergilerinin ne olacağı bilinmediği için para biriminin değer kazanmasının Trump’ın gümrük vergileri kadar ciddi bir etki yaratıp yaratmayacağını bilmenin “imkansız” olduğunu söyledi ve gümrük vergilerinin de avro-dolar döviz kurunu etkilediğini ekledi.

Sözcü, bloğun alkollü içecek ihracatçılarının daha önce 1,5 dolar kadar yüksek bir döviz kuru ile “yaşadığını ve idare ettiğini” de belirtti.

ABD’de resesyon, faiz indirimi ve yeni bir ‘Plaza Anlaşması’ ihtimali

Analistlere göre, avronun uzun vadeli gücü ve dolayısıyla AB ihracatçıları üzerindeki etkisi, nihayetinde bir dizi faktöre bağlı olacak.

Bunlardan ilki, Trump’ın gümrük vergilerinin ABD’de resesyona yol açıp açmayacağı. Böyle bir durumda, ABD Merkez Bankası (Fed) Avrupa Merkez Bankası’ndan (ECB) daha hızlı bir şekilde faiz indirimine gitmek zorunda kalacak ve bu da doların göreceli değerini daha da zayıflatacak.

İkincisi, 1985 Plaza Anlaşması gibi, doların küresel finansal sistemdeki zayıflığını pekiştirmeyi amaçlayan bir “Mar-a-Lago anlaşması”nın olup olmayacağı.

Para ABD tahvillerinden çıkıp Eurobondlara akabilir mi?

Fakat muhtemelen en önemli faktör, diğer büyük merkez bankaları ve yatırımcıların ABD Hazine tahvillerine gibi dolar cinsinden varlıklarına yatırımları azaltarak “dolarsızlaşmanın” yoğunlaşması ihtimali.

ING araştırma makro başkanı Carsten Brzeski, doların etkisinden kurtulma sürecinin büyük ölçüde avronun dolar karşısında ne kadar “çekici” bir alternatif haline geleceğine bağlı olacağını söyledi.

Brzeski, AB politika yapıcılarının sermaye piyasası birliğini derinleştirip Eurobond gibi avro cinsinden daha fazla güvenli varlık ihraç etmeleri halinde yatırımcıların dolardan uzaklaşmaya daha istekli olacağını belirtti.

Brzeski, “Aksi takdirde, Avrupa veya Avro bölgesi finansal piyasalardaki tüm sermayeyi emme kapasitesine sahip olmayacak,” dedi ve Avrupa bu parayı ememediği sürece “doların daha uzun süreli bir zayıflaması olmayacak” diye ekledi.

Fakat birçok analist, avronun gücünün devam edeceğinden emin. Deutsche Bank, yakın tarihli bir notunda, doların son dönemdeki düşüşünün “yavaş bir düşüş eğiliminin başlangıcı” olabileceğini belirtti.

Banka, “Son dönemdeki politika ve piyasa oynaklığı, ABD’ye yatırım konusunda yeniden düşünmeyi gerektirecek kadar endişe verici,” dedi.

Güçlü avronun olumlu yanı: Dezenflasyon

Analistler ve AB yetkilileri, güçlü avronun olumlu etkileri olduğunu da vurguladılar. Brzeski, özellikle ithalat fiyatlarını düşürerek enflasyonist baskıları hafifletmesinin yanı sıra, fiyat artışlarının yavaşlamasının ECB’ye faiz indirme ve böylece özel sektörü canlandırma imkanı verebileceğini belirtti.

Brzeski’nin yorumları pazartesi günü Avrupa Ekonomi Komiseri Valdis Dombrovskis tarafından da yinelendi. Dombrovskis, güçlü para birimini “iki ucu keskin kılıç” olarak nitelendirdi.

Dombrovskis, “Avronun güçlenmesi, enflasyonu düşürücü etkileri olduğu için olumlu yönleri var… fakat AB ihracatını da olumsuz etkileyebilir,” dedi.

Avronun değer kazanması, Brüksel’in pazartesi günü Avro bölgesi için enflasyon tahminini gelecek yıl %1,9’dan %1,7’ye düşürme kararına da katkıda bulundu ve bu tahmin, ECB’nin %2’lik hedef oranının daha da altına indi.

Avronun sıkı duruşu Çin ile rekabeti zorlaştırabilir

Bazı analistler, enflasyonu düşürücü etkisine dikkat çekerken, avronun gücünün AB’nin Çin karşısındaki rekabet gücüne de zarar verebileceği uyarısında bulundu.

Avro, ocak ayından bu yana renminbi karşısında %7’den fazla değer kazandı ve AB endüstrilerinin giderek daha rekabetçi hale gelen Çinli rakipleriyle rekabet etme yeteneğini engelliyor.

Bazı analistler, renminbinin zayıflığının da öncelikle doların kendi değer kaybının bir sonucu olduğunu söyledi.

ING, yakın tarihli bir notunda, “CNY’nin [renminbi] ABD doları dışındaki para birimleri karşısında son dönemde değer kaybetmesi, yuanı devalüe etmek için kasıtlı bir hamle değil, neredeyse tamamen ABD dolarının zayıflığı ve USD/CNY istikrarına odaklanmanın bir yansımasıdır,” dedi.

Çok Okunanlar

Exit mobile version