GÖRÜŞ

Vagner değerlendirmesinde metodolojik bir yanlış

Yayınlanma

Rusya’da Vagner isyanını değerlendirdiğim son yazımda, soldaki ve sağdaki iki “uzman” grubundan söz etmiş ve “her biri zekâ, tarih ve siyaset küpü” olan ikinci gruptaki uzmanlarda “küp ağzına kadar dolu olduğu için fazlasını almadığını” belirtmiş, ilk gruptakilerin ise kapitalizmin genel eğilimlerine yönelik yuvarlak lafların ve klişelerin ötesine pek az geçtiklerini ileri sürmüştüm.

Kapitalizmin özel askerlik ve kolluk şirketlerine doğru eğilimi biliniyor. Ancak Rusya’da Vagner’in durumunu ve kalkışmasını bununla açıklamak eksik, dolayısıyla yanlış.

Bu yanlışın altında ciddi bir metodoloji sorunu yatıyor. Bilimsel açıdan, nesnel bir eğilim somut sorunları gizlemek için kullanılamaz veya gizlemesine izin verilemez. Klişeler hakikatle örtüştüğü, ona genel bir çerçeve çizdiği ölçüde anlam taşır; ama bu çerçevenin her özgül durumda hakikatle nesnel ilgisi kurulmazsa boş laftan ibaret olur. İdeolojik-metodolojik çerçeve her özgül olaya ayrı ayrı uygulanır ve her defasında doğrulanması beklenir. Doğrulanmıyorsa ya özgül olay doğru analiz edilmemiştir ya da ideolojik-metodolojik çerçevede bir sorun vardır.

Vagner, 2022 nisan-mayıs aylarına kadar Rusya’da faaliyet göstermedi. Vagner’in çatışma alanına çekilmesi, ordunun lojistik, ikmal, sevk ve idare sorunlarıyla, keza İstanbul görüşmelerinde Kiev rejimiyle varılan mutabakatın ABD ve Britanya tarafından tuvalet kâğıdından değersiz bir kâğıt parçasına dönüştürülmesiyle ilişkilidir. Vagner bu döneme kadar Ortadoğu’da ve Afrika’da bulunuyordu.

Suriye ve Afrika’yı hatırlayalım.

Vagnercilerin Suriye’de Palmira, Deyrezzor ve İdlib bölgesinde batı vb. destekli silahlı terörist ve cani tekfircilerle çatışmalarda önemli rol oynadığı biliniyor. Önemli ve tehlikeli bir rol. Mayıs 2018’de yaşanan bir gelişme hiç değilse potansiyel olarak bu çatışmaların kapsamının genişleyebileceğini göstermişti; iddiaya göre vagnerciler Deyrezzor’da Fırat’ın soluna geçmiş, Amerikan özel kuvvetleriyle çatışmaya girmiş ve Amerikan ordusunun bombardımanında 200-300 kadar vagnerci öldürülmüştü. Bu iddia uzun süre ne doğrulandı ne yalanlandı; ancak Prigojin bu yılın şubat ayında çatışmaların yaşandığını kabul etti ve vagnercilerden başka teröristlerin ve Amerikalıların da “ağır kayıp” verdiklerini söyledi.

Aşağı yukarı aynı dönemden itibaren Libya’da da vagnercilerin bulunduğu haberleri giderek daha sık düşmeye başladı. İddiaya göre (bu tür iddiaların hepsi batı kaynaklıdır; dolayısıyla hepsi de az çok tartışmalı sayılmalı) vagnerciler çatışmalara Haftar’ın saflarında katılıyorlardı. Aynı dönemde Vagner Burkina Faso, Moritanya, Mali, Nijer ve Çad’da, Financial Times’in bir haberine göre 2017’den beri Sudan’da, ama belki en önemlisi Orta Afrika Cumhuriyeti’nde görülmeye başlandı. Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Rusya askeri danışmanları da bulunuyordu ve bulunuyor.

Herkesin bildiği sır şu: Rusya, bu ülkelerdeki askeri varlığını Vagner üzerinden gerçekleştiriyor. Bu yüzden Vagner’in tasfiyesi kolay bir iş değil. Tasfiye, Vagner’in faaliyet gösterdiği ülkelerin yönetimleri Rusya’nın askeri varlığını devam ettirmesini isteseler bile (Orta Afrika Cumhuriyeti Başkan Danışmanı Fidel Guanjika’nın dünkü sözleri çok karakteristiktir: “Eğer Moskova onları [Vagner] geri çağırıp bize vagnercileri değil de bethovencileri veya motzartçıları göndermeye karar verirse, onlar gelir.”) muhakkak bir dizi siyasi ve hukuki pürüz yaratacak.

Demek ki Vagner’in ortaya çıkış ve güçlenmesindeki temel itki, başka ülkelerdeki askerlik faaliyetlerinin düzenlenmesi ihtiyacıydı; Vagner’in Ukrayna harekâtına katılması da ordunun yaşadığı ikmal, lojistik, sevk ve idare sorunlarından ötürüydü; yoksa bir özel askerlik şirketinin devletin içerideki şiddet tekelini paylaşmasına yönelik bir ideolojik angajman, bu istikamette genel bir eğilimin vücut bulması söz konusu değil.

İçeride şiddet tekelinin paylaşılmasından ancak şu tür durumlarda bahsedilebilir: benzerlerine özellikle ABD’de çokça rastlanan, şiddet tekelini aşındıran özel güvenlik ve dedektiflik kuruluşları; özel hapishaneler; özel mülteci kampları, en genelde ülke içindeki faaliyetlerde kolluğun görevlerini tamamlamak üzere ihale alan özel şiddet şirketleri, vb. Zaten tam da bunlar, kapitalizmin o genel eğilimine işaret ediyor.

Rusya’da doğrudan böyle bir durum bulunmuyor. Gerçekte bu ülkede, devletin şiddet tekelini özel şirketlerle paylaşmaya yönelik genel eğilimine örnek gösterilebilecek pek az şey vardır ve bunlar da epey soyut, dolayısıyla tutarsızdır: Prigojin’in Vagner’in finansmanında da kullandığı Konkord yemek şirketinin ordu ihalelerini alması, özel dedektiflik ve koruma şirketlerine alan açan müktesebat, ve en önemlisi sözleşmeli askerliğin gitgide ordunun çekirdeğini meydana getirmeye doğru evrilmesi.

Bu sonuncusu aslında en önemlisidir ve bütün modern devletlerin burjuva devletinin doğuşunda ve kökeninde yatan temel ideolojik önermesinden vazgeçmeye yöneldiğini gösterir; “yurttaşlık ödevine” dayanan “milli ordu” giderek anlamını kaybediyor, yurttaşlıktan doğan ve bütün yurttaşların devlet önünde mutlak eşitliğini vazeden ödevin yerini zorunlu askerliğin fiilen aşındırılması anlamına gelen sözleşmeler alıyor.

Gene de bu eğilim, Rusya’da başka birçok ülkeden daha yavaş beliriyor; onu ortaya çıkartan şartlar, özel sermayenin her alana sızma çabası değil, güncel ve yakıcı meselelere cevap bulma çabası.

Vagner, 2022 nisan-mayıs aylarına kadar Rusya yönetimi açısından Afrika ve Ortadoğu’da örtülü danışmanlık hizmeti veren bir şirketten fazlası değildi; gene bundan fazlası olmayacaktır ve (Orta Afrika Cumhuriyeti devlet başkanı danışmanının dediği gibi) adı ister bethovenciler ister motzartçılar olsun bu faaliyet devam edecektir.

Çok Okunanlar

Exit mobile version