GÖRÜŞ

3. yılında Ukrayna Savaşı: Batı tünelin ucunda ne görüyor?

Yayınlanma

24 Şubat 2022’de Rus tankları Ukrayna sınırından içeri girdiğinde kimse böylesi bir savaş düşünmemişti. On yıllar öncesini anımsatan yoğun zayiatın yanında Ukrayna ve Rusya gibi iki ülkenin çatışması bu kadar uzun sürebilir miydi? Bazıları savaşın uzamasından ötürü Suriye İç Savaşı gibi bir hale dönüştüğünü düşünebilir. Düşük yoğunlukta sınırlı çatışmalarla dolu yarı donuk bir savaş…

Hayır, Ukrayna’da öyle savaşılmıyor. Tüm bu geçen süre boyunca çatışmanın şiddeti hep yüksek kaldı. Hele taarruzlar başladığında verilen kayıplar korkunç sayılara ulaştı. Şüphesiz ki bu sürdürülebilir bir çatışma yöntemi olamaz. Neticede savaşın iki tarafı olan küresel güçler nasıl bitirecekleri konusunda bir plan hazırlamış olmalılar. Değil mi?

Savaşın sonu neye benziyor?

Rusya’nın tüm planlarını anlamak kolay olmasa da bunu başarmak için ne yaptığı epey ortada. Gürcistan ve Çeçenistan sonrası reforma uğrayarak küçülen Rus ordusu Ukrayna’da duvara çarpınca eski geleneklerine döndü. Bu gelenekler onlara sahip oldukları üstünlüklere odaklanmalarını söylüyor. Sovyet mirası endüstriyel kuvvetleri ve savaşa yatkın inatçı vatandaşları… Ateş gücü ve nüfus üstünlükleri var. Bunu kullanmak için düşmanlarını Batı’nın desteğine uygun olmayan yıpratma savaşına çektiler. Şimdiyse avantajlarını sonuna kadar kullanıyorlar. Rusya, savaşı kazanma umudunu yetersiz performans gösteren ordusundan ziyade bu üstünlüklerine bağlıyor. Sonuçta Rusya şunu biliyor; silahlarını kendi üretebiliyor. Düşmanlarının kaderi ise devasa bir coğrafyaya yayılan politik yapıların ahenk içinde bir vizyonun parçası olmaya devam etmesine bağlı. Yani Batı’ya…

Bir de onlara bakalım. Stratejilerini oyun teorisi gibi matematiksel çalışmalarla geliştiren Batı medeniyeti tabii ki savaşın nasıl devam edeceği ve nasıl sona ereceği üzerine derin planlar yapmış olsa gerek.

Batı’da 2 yıl boyunca ana akım medyadan gelen uzman analizleri bize bu kompleks planları anlatıyor.

“1991 sınırlarına dönülecek!”

“Yaz sonu Kırım’da kumsal partisi var!”

“Rusya’nın son 200 tankı kaldı!”

“Putin’in sağlığı çok kötü!”

“Bir destek paketi daha çıkarırsak bu savaş bitecek!”

Savaş devam ettikçe bu yorumlar anlamsızlaştı. Rusya, peynir ekmek gibi araç yakıyordu. “Son 200 tankı kaldı” denmesinin üstüne bir bin tank daha kaybetti. Hala taarruzlara devam ediyor. Ukrayna’nın Azak Denizi’ne kadar gideceği taarruzu daha ilk savunma hattını dahi geçemedi. Vladimir Putin, başta Wagner CEO’su Yevgeni Prigojin olmak üzere tüm şahin kanat muhalifleri susturmayı başardı. Prigojin’in uçağı düşerken DPR komutanı Igor Girkin kendini hapiste buldu. Wagnerler Rus ordusuna dahil edildiler.

Yani işler Batılıların istediği gibi gitmedi. Bunun da farkındalar. Ana Akım medya şu anda dilini tamamen değiştirmiş durumda.

“Ukrayna kaybediyor, hem de feci şekilde”

“Ukrayna’nın Kırım’ı geri alma ihtimali kalmadı”

“Ukrayna’yı çok zor bir yıl bekliyor”

2 yılda gelinen yol ortada. Peki nasıl oldu da Batılılar zaferden bu kadar eminken bu noktaya geldiler?

Batı nerede hata yaptı?

Batı, 2014’ten itibaren Rusya’nın canını uzun vadede sıkacak bir Ukrayna direnişi örgütlüyordu. Rusya eninde sonunda saldıracak ve Ukrayna’yı kısa süre içinde ele geçirecekti. Ancak Batı eğitimli Ukraynalı gruplar gerilla tipi saldırılarla Rusya’yı uzun yıllar meşgul edecekti.

Tabii 2022 Şubat’ında Rus ordusu ağır şekilde hırpalanınca planlar değişti. Hillary Clinton’ın savaş başladıktan birkaç hafta sonraki cümlelerini hatırlıyorum; “Ruslar, uzun yıllar çıkamayacakları bir bataklığa saplandılar” diyordu. ABD müesses nizamı ve askeri endüstrisi de Clinton gibi zevk içinde olanları izliyordu.

Mantık şunun üzerine kurulmuştu; bugün bir silah veriyoruz bu kadar Rus öldürüyoruz, peki ya beş silah verirsek ne olur?

Bu basit matematik kulağa epey hoş geliyordu. Hem ABD küresel hegemonyasını sağlamlaştırmak için NATO’yu tekrar konsolide etmiş, küresel rakibi Rusya’nın askeri gücünü azaltmıştı hem de ABD silah endüstrisi vatandaşın vergilerini nakde çevirecek yeni bir yol bulmuştu. Ukrayna’ya bütçeden para ver, Ukrayna o parayla ABD şirketlerinden silah alsın. ABD Dış İşleri de ülkede Ukrayna desteğine gelen tepkilere karşılık bunu söylüyor. “O para yine bize dönüyor merak etmeyin.” Tabii altyapı yatırımı ya da sınır güvenliği için dönmüyor, silah endüstrisinin baronlarının cebine giriyor.

Neyse… Sonuç olarak bu matematikle bir plan kuruldu. Ama bir sorun vardı, Rusya ne tepki verecekti? Çok silah verilirse Rusya kırmızı çizginin geçildiğini düşünebilirdi. Böylesi bir denklemde elini fazla oynamak dünyayı yok edebilecek bir facianın fitilini ateşleyebilirdi.

Eski Rusya Başbakanı Medvedev de bunu söyledi. “2023 Ukrayna’nın yaz taarruzu başarılı olsaydı ve Ukrayna, Kırım’ın kıyısına gelseydi, kırmızı düğmeye basacaktık” dedi.

Yani açıkçası 1991 sınırına dönme arzusu ABD için tehlikeli bir oyundu. Kâr zarar hesabını dikkatlice yapan Rand Cooperation, 2023 Ocak raporunda “Rus ordusu yeterince hasar aldı. Bundan sonra silah vermek ABD çıkarlarına zarar getirebilir. Alınacak olan risk kazancın çok üzerine çıkıyor” dedi.

Vizyon ve ahenk sorunu…

İşin ilginci Batı’nın Ukrayna’da Rusya’yı ağır bir yenilgiye uğratma şansı bile vardı. 2022 sonbaharına gidelim. Ukrayna’nın en başarılı operasyonu olan Harkiv taarruzuna. Savaşın neredeyse 7. ayında Ukrayna beklenmedik bir şekilde taarruza kalktı. Doğu Avrupa ülkelerinin verdiği eski Sovyet ekipmanlarıyla hazırlanan bu taarruz, Rusya’nın reformlarla küçülmüş ve verdiği kayıplar sonrası bu kadar büyük bir cephe hattını korumak için yetemeyecek ordusuna karşı bir şok yaşattı. Donetsk Oblast’ının alınması için en kritik yerlerden biri olan Lyman da dahil olmak üzere Harkiv’in etrafındaki tüm Rus kuvvetleri darmadağın oldular.

Rusya, sahadaki durumun vahametine bu taarruz sonrası vakıf oldu. Seferberlik ilan edildi, taktikler değiştirildi. Ayı ancak yeni uyanabilmişti. Şimdi aynı taarruzu bir de bugüne kadar verilen ekipmanların hepsiyle düşünün. Batı’nın yol haritasını Mart 2022’de kararlaştırdığını varsayın. Almanların Leopardları erken verdiğini ve Ukraynalıların 7 ayı eğitimle geçirdiğini aklınıza getirin. ABD’nin Rusya’nın kırmızı çizgisi olarak bilinen uzun menzilli ATACMS füzelerini, İngilizlerin Storm Shadow füzelerini birinci ayda Kiev’e teslim ettiğini hayal edin. Ukrayna’nın çok başarılı görülen Harkiv taarruzu Oskil nehri kıyılarında momentumunu kaybetti. Tüm bu 2 yıldır ite kaka verilen ekipmanlar bir kerede verilse o taarruz orada kalır mıydı?

İşte o zaman, Rusya kırmızı düğmeye basabilirdi. Bu da kimsenin yararına olmazdı. Yani özetle, Batı Rusya’nın Ukrayna meselesini varoluşsal sorun olarak gördüğünü ve burada kaybetmemek için her şeyi yapabileceğini biliyor. O zaman 1991 sınırları hiçbir zaman masada değil miydi?

Muhtemelen hayır.

ABD, nasıl ayrılacağını planlamadığı bir sevgiliyle gönül eğlendiriyor. Elde ettiği tatminin yanına kalacağını düşünüyor ama ayrılık çirkin olursa tatminin de bir anlamı kalmayacak. Henry Kissinger, ölmeden önce “Batı, Ukrayna meselesini nasıl bitireceğini bilmiyor” demişti. Bunun için günahı “başarısız taarruzların sorumlusu” olarak Ukraynalı komutanlara yıkmaya bile başladılar. Bir gün Ukrayna’yla bozuşurlarsa “biz elimizden geleni yaptık” diyecekler. Batı medyasına sorsanız Ukraynalı komutanların bir şekilde kendilerinden en az 5 kat yüksek ateş gücüne ve hava üstünlüğüne sahip bir düşmanı alt etmeleri gerekirdi.

Bu noktada Batı’nın iki şansı var. Birincisi Rusya’nın yeterince hasar alıp taarruz kabiliyetlerin gerçekten tükenmesini ummak. Böyle bir şey gerçekleştiğinde savaşı dondurmaya çalışacaklar. İkinci şansları ise Kremlin’den “gol haberi beklemek”. Rusya’da tahmin edilemeyen politik bir krizin çıkması, savaşı Ukrayna lehine sonuçlandırabilir. Tabii böylesi bir krizin dünya için büyük bir tehdide dönüşme olasılığı da mevcut.

Eğer Batı bu vizyona sahip olsa bile fikir birlikteliği yine uzun sürmezdi. Yalnızca iki yıl içerisinde Avrupa’da her kafadan bir ses çıkıyor. Polonya, Ukrayna’ya artık silah vermeyeceğini söylerken Almanya’da Ukrayna destekçisi partiler her geçen gün oy kaybediyor. ABD’de olası bir yeni Trump döneminden bahsetmiyorum bile.

Yani kısacası, Batı sahip olduğu tüm endüstriyel güce ve paraya rağmen vizyon ve fikir birlikteliğinin olmamasının bedelini ödüyor. Bu kaotik ortamdan en çok faydalanan ABD silah şirketleri olsa da uzun vadede Amerika’nın güvenilirliği ciddi anlamda sarsılacak.

Bu sırada Rusya, 2022’den çok daha iyi konumda olmasına rağmen ordusu sahada ağır kayıplar vermeye devam ediyor. Ancak yaptıkları hesaplara göre önce Ukrayna’nın benzini bitecek. Hem Batı’dan yeni silah alamayan hem de savaşmaya niyetli nüfusunu tüketmek üzere olan Ukrayna için zaman daralıyor. 2024’ün aktif savunmayla geçeceğini açıklayan yeni Genelkurmay Başkanı Oleksandr Sirski, çok zor bir görev devraldı. Eğer Ukrayna bir yenilgiyi kabullenmek durumunda kalırsa bunun sorumlusu sadece Sirski ya da Zalujniy olmayacak. Asıl sorumlu, Ukrayna’nın bağımsızlığını bahane ederek silah şirketlerini besleyenler olacak.

Çok Okunanlar

Exit mobile version