Zeitung Der Arbeit, 3 Nisan 2023
1938 yılında Avusturya’nın Almanya tarafından ilhakı sırasında Naziler, “Büyük Alman” dostluğunu tertip etmeye çalıştı. Fakat 3 Nisan 1938 tarihinde Avusturya ve “Eski İmparatorluk” (Altreich) arasında oynanan uluslararası futbol maçı istenen etkiyi yaratmadı.
85 yıl önce 3 Nisan 1938’de Avusturya Futbol Federasyonu’nun resmi uluslararası maç istatistiklerinde yer almayan, Viyana Prater Stadyumu’nda (bugünkü adıyla Ernst Happel Stadyumu) bir futbol maçı oynandı. Yeni Alman İmparatorluğu ülkesi Avusturya (sonradan “Ostmark” olarak adlandırıldı), Alman İmparatorluğu’nun takımına karşı dostça bir tavır takındı. Bu maç tarihe bir “birleşme oyunu” olarak geçti ve amaçlanan da buydu. 12 Mart 1938’de Alman Silahlı Kuvvetleri, Avusturya’ya girdi, 13 Mart’ta Avusturya’nın Almanya’ya ‘ilhakı’ ilan edildi ve 10 Nisan’da referandum yapılacaktı. Nasyonal Sosyalistler aynı sebeplerle (‘Büyük Alman’ dostluğu) futbol maçının da tertip edilmesini istediler ama işler istediklerinden farklı gelişti.
Avusturya’nın takımı, ev sahibi olmasından dolayı forma seçim hakkına sahipti ancak buna rağmen geleneksel beyaz ve siyah formalarıyla değil, kaptan Matthias Sindelar’ın dilediği gibi kırmızı ve beyaz formalarıyla sahaya çıktılar. Almanlar ise siyah ve beyaz formalarıyla oynadı. Berlin ve Viyana’daki Nazilerin siyasi liderlerinin dostça bir beraberlik görmek istedikleri açıktı. Esas itibariyle oyunun en başından beri favori olan ve üstünlük kuran takım olan Avusturya, başlangıçta bu isteğe bağlı kaldı. Sindelar ve takım arkadaşları bariz bir şekilde gelen fırsatları teptiler. Hem tribündeki Viyanalı seyircilerin hem de onur tribünündeki Nazi liderlerinin hemen fark edeceği gibi bunu bilerek yaptılar. Ancak Avusturyalı takım kaptanı, Nasyonal Sosyalist talimatlara uymakla ilgilenmiyordu. Alman takımını ve dolayısıyla da Nazi yöneticilerini aşağılamakla ilgileniyordu. İlk devre istenen 0-0 beraberliğiyle sonuçlandı.
Ama eğlence, 62. dakikada bitti. Sindelar, Franz Binder’in şutunun ribaundu ile skoru 1-0’a getirdi ve tribün önünde golü provokatif şekilde kutladı. Bundan sadece dokuz dakika sonra Karl Sesta, 40 metre uzaklıktan serbest vuruşla skoru 2-0 yaptı ve bu skor, final skoru oldu. Alman Futbol Federasyonu’nun bu yenilgisi, Nazi propagandasının bir yenilgisiydi. Schuschnigg ve ‘Hristiyan Sosyal’ Avusturya faşistlerinin aksine Hans Mock ve bir SA adamının da dahil olduğu Avusturya Futbol Federasyonu, Nazilere teslim olmadı. O zamanlar Avusturya’nın en iyi ve en popüler oyuncusu olan ve daha sonra ‘Birleşik Alman’ takımında oynamayı reddeden Sindelar, bunu 23 Ocak 1939’da canıyla ödedi. Arızalı olduğu iddia edilen bir baca nedeniyle karbonmonoksit zehirlenmesinden kaynaklanan ölümü bugün hala spekülasyon konusu ve nihayetinde başka Nasyonal Sosyalist tertiplere işaret ediyor.
Avusturya Futbol Federasyonu takımı ve Viyana Prater Stadyumu’ndaki 60.000 seyirci, Avusturya’nın Almanya’ya ‘ilhakına’ koşulsuz karşı değildi. Avusturya’da soyluların ve sosyal demokrasinin onlarca yıllık Alman milliyetçi propagandası buna katkı sağladı, zaten 1920’lerde ‘ilhak’a yalnızca Avusturyalı komünistler karşıydı. Ancak futbolcular ve Viyanalılar, Nazi rejiminin koşulsuz dostları da değildi. Ve uluslararası futbol kıyaslamaları bağlamında bağımsız Avusturya ulusuna mensup olsanız da olmasanız da Avusturyalılar, bugüne kadar her şeyden önce Alman karşıtıdır.
‘Birleşme oyununu’ abartarak Avusturya’nın bir direniş eylemi haline getirmek yersiz olur, böyle şeyler kurban mitini teşvik eder. Avusturya’nın 1938-1945 Alman faşist yabancı egemenliğine karşı direnişi başka bir yerde gerçekleşti. Başta Avusturyalı komünistler olmak üzere, sosyal demokratlar, anti faşist soylular ve Hıristiyanlar yasadışı şekilde ve sonradan partizanca mücadele ettiler. Avusturyalılarda önce bu mücadele sayesinde ve İkinci Dünya Savaşı süresince daha derin bir milli bilinç gelişti. Bunun sonucunda da Avusturya Sosyal Demokrat Partisi, Avusturya Halk Partisi ve Avusturya Komünist Partisi tarafından oluşturulan geçici Avusturya demokratik hükümeti, savaş bitmemesine rağmen Mart-Nisan 1938’deki Alman ilhakını hükümsüz ilan etti. Nisan 1945’de Viyana, Kızıl Ordu ile birlikte Nazi işgalinden kurtarıldı. Avusturya, Sovyetler Birliği’nin desteğiyle bağımsızlığını kazandı.
Avusturya Milli Futbol Takımı, 1954’de Dünya Kupası’nda üçüncülük kazansa da 1945’den sonra, savaşlar arası dönemdeki başarısını ve ‘mucize takım’ olmayı sürdüremedi. Ve Avusturya’nın favorilerden biri olarak nitelendirildiği 1938 Dünya Kupası, ister istemez kaçırıldı.
Son yıllarda zaman zaman Matthias Sindelar’a, kahvehanesini arileştirdiği iddialarıyla çamur atılması alçakçadır. 1938’de Nazi faşizmine ve antisemitizme karşı net ve cesur bir duruş sergileyen Matthias Sindelar’ın dürüstlüğünde daha fazla insan olsaydı Avusturya’nın 1945’den önceki ve sonraki tarihi, yani futbol sahasının dışında, daha farklı hatta daha şanlı olabilirdi.
Çeviren: Gülçin Akkoç