Çevirmenin notu: Geçen yıl 2 Mayıs’ta Avrupa Komisyonu, Ukrayna’dan Polonya, Macaristan, Slovakya, Romanya ve Bulgaristan’a bazı ürünlerin hububat ithalatına geçici bir yasak getirdi. Bu beş ülke, gümrüksüz ithalat ülkelerine gelen ucuz Ukrayna tahılının yerli tarım sektörünü darboğaza sürüklemesinden rahatsızdı.
Yasak, 15 Eylül’e kadar yürürlükte kaldı ve bu tarihten sonra Varşova, Budapeşte ve Bratislava tek taraflı kısıtlamalar getirdi. Ancak Ukrayna tahılı yine de bu ülkelere, özellikle de Polonya’ya ulaşmaya devam etti. Bu nedenle Polonyalı kamyoncular ve çiftçiler kitlesel protestolar düzenlemeye ve Polonya-Ukrayna sınırındaki kontrol noktalarını kapatmaya başladı.
Ancak Ukrayna ile gümrük vergilerinin iptalinin uzatılmasına yönelik ilk girişim 20 Mart’ta kabul edildi. Şimdi Fransa ve Varşova, tedbirlerin sıkılaştırılması gerektiğinde ısrar ediyor.
Lev Troçki’nin vaftiz oğlu olan ve Occupy Wall Street hareketinin ruhani liderliğini yapan iktisatçı Michael Hudson, ABD’nin, ucuz Ukrayna tahılının AB’ye sokulmasından nasıl bir çıkarı olduğunu anlatıyor.
Ukrayna, ucuz tahılını AB’ye sokuyor: ABD bundan nasıl istifade ediyor?
Ukrayna, ucuz tahılını kalıcı olarak AB’ye ihraç etmek istiyor. Bu, ABD açısından kârlı bir iş.
Amerikalı ticaret stratejistleri, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana uluslararası politikalarını iki temel hammaddenin kontrolüne dayandırıyor: Petrol ve tahıl. İktisadi açıdan, bunlar ABD’nin ödemeler bilançosunun ana sac ayakları, silahlarla birlikte en büyük ihracat fazlası kategorileri.
Ortak Pazar’ın 1958’de kurulmasından hemen sonra, Ortak Tarım Politikası (OTP), Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile ABD arasındaki diplomatik çatışmanın merkezi haline geldi. Bu, Amerikalı diplomatların Avrupa Serbest Ticaret Bölgesini (EFTA) rakip olarak nitelendirmelerinin nedenlerinden biriydi. Amerika’nın belirgin tarım korumacılığı ticaret anlaşmalarında gizliydi. Başkan Roosevelt’in Tarımsal Uyarlama Yasası ve fiyat destekleri, tarımdaki verimlilik artışlarının her ülkeden daha kalıcı olmasına yol açmıştı.
Bu nedenle, Avrupalıların OTP’sinin tarım sektörü açısından benzer kazanımlar elde etmeyi ve böylece Fransa, Almanya ve diğer üye ülkelerin ticaret bilançosuna katkıda bulunmayı hedeflemesi şaşırtıcı değildi. Avrupa, önemli bir tahıl ihracatçısı haline gelmişti.
Bu başarı, AET’nin bugünkü AB’ye genişletilmesiyle tarımı Fransız ve Alman diplomasisinin kilit bir unsuru haline getirmişti. Bu iki önde gelen tarım üreticisinin kendi egemen konumlarını muhafaza etmeye çalıştıkları aşikâr.
Daha fazla AB üyesi ülkenin kendi tarım sektörleri için benzer verimlilik artışları elde etmek üzere sübvansiyon talep etmeleri normal. Ukrayna ile yaşanan savaş ve Ukrayna’nın Avrupa pazarına erişim mücadelesi, bu anlaşmazlığı daha da kızıştırdı. Ukrayna topraklarının dünyadaki en verimli ve bereketli topraklar olduğu da biliniyor.
Ancak ABD’nin diplomatik çıkarları burada da AB’ninkilerle çelişiyor. Amerikan şirketleri Ukrayna’daki geniş tarım arazilerini satın aldı ve başta Polonya olmak üzere Avrupa pazarlarına erişim peşinde. Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, Litvanya Ulusal Radyo ve Televizyonuna verdiği mülakatta bu sorunu şöyle izah etmişti: “Özellikle Ukraynalılar tarafından değil, Batı Avrupa’dan, ABD’den gelen büyük şirketler tarafından yürütülen endüstriyel tarıma dikkat çekmek istiyorum. […] Çiftçilerin buna direnmesi şaşırtıcı değil, zira Polonya’daki işletmelerine yatırım yaptılar ve Ukrayna’dan gelen ucuz tarım ürünleri onlar açısından son derece zararlı”.
Ucuz tahıl tehdidi büyüyor
Polonya ve diğer Avrupalı tarım üreticilerine Ukrayna’dan gelen ucuz tahıl tehdidi, iki önemli gelişme nedeniyle daha da arttı. Ukrayna’nın Karadeniz’e erişimi engellendiğinden, batıya demiryolu taşımacılığı tahılın pazarlanması için en önemli alternatif haline geldi. Ve Blackrock şirketi, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile iş birliği yaparak, ülkenin Rusya ile NATO desteğiyle savaşması için döviz kazanması amacıyla Amerika ve Avrupa’nın Ukrayna’daki endüstriyel tarıma yatırımlarını organize etti.
Polonyalı ve AB’deki diğer çiftçiler için fiyat destekleri olmadığı sürece, ABD destekli Ukrayna tarım rekabeti, Ukrayna’nın AB üyeliği önündeki en büyük engellerden biri olmaya devam edecektir.