Almanya’da anketlerde ikinci sırada görünen Almanya için Alternatif (AfD), 27 Nisan Cumartesi günü Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin startını verirken, AB’yi mevcut haliyle ortadan kaldırmak ve sınırlı güce sahip ulus devletlerden oluşan bir konfederasyona dönüştürmek istediğini bir kez daha ilan etti.
AfD’nin AP adayı ve partinin ideolojisinin şekillenmesinde önde gelen isimlerden biri olarak kabul edilen Marc Jongen Euractiv’e yaptığı açıklamada, “AfD ulusal egemenliğimizi güçlendirmek ve AB’nin gücünü gerekli ve elverişli olanla sınırlamak istiyor,” dedi.
Jongen’e göre AB, ‘artık bir demokrasi olmayacak ve Almanya’yı Avrupa’nın daimi mutemedi haline getirecek’ bir ‘Avrupa süper devletine’ dönüşüyor.
Yakın zamanda bir yardımcısı ‘Çin adına casusluk yaptığı’ iddiasıyla gözaltına alınan partinin AP liste başı adayı Maximilian Krah’ın toplantıya katılmaması dikkat çekti.
Bunun ardından Dresden’deki savcıların Krah’ın kendisini yasadışı Rus ve Çin ödemeleri aldığı şüphesiyle soruşturma altına aldığı ortaya çıktı. Krah bu suçlamaları ‘temelsiz varsayımlar ve imalar’ olarak nitelendirerek reddetti.
‘Dexit’ yerine ulus devletlerin egemenliğinin güçlendirilmesi
Parti son zamanlarda Almanya’nın AB’den çıkması (Dexit) fikrini geride bırakmış görünüyor. AfD bunun yerine, ‘Avrupa’yı yeniden düşünmek’ ve bir ‘Avrupa Uluslar Konfederasyonu’ oluşturmak için yeni stratejiler belirlemiş durumda.
Seçim programlarına göre AfD, Fransa’da Marine Le Pen’in Ulusal Birlik (Rassemblement National – RN) ve İtalya’nın Lega’sını da içeren AP’deki Kimlik ve Demokrasi (ID) grubu ile ‘ulus devletlerin egemenliğinin sürekli erozyona uğramasına’ karşı çalışmak istiyor.
Eş Başkan Tino Chrupalla Cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Avrupa karşıtı değiliz, […] ama artık bu AB’yi istemiyoruz,” dedi.
Partinin temel anlayışı, Almanya için kârlı olan AB iç pazarını muhafaza ederken birliğin uyum projelerinin çoğunu ortadan kaldırmak. Kampanyada, mevcut AB’nin yerini ‘AB’nin daha fazla merkezileşme ve paternalizm dürtüsü’ olmaksızın yeni bir Avrupa ekonomik ve çıkar topluluğunun alacağı ileri sürülüyor.
Orta vadeli bir hedef olarak parti, ‘demokratik olmayan bir şekilde seçilmiş Avrupa Parlamentosunu ortadan kaldırmayı’ hedefliyor.
AB, öngördükleri Ulus Devletler Konfederasyonu şeklinde yeniden örgütlenene kadar, yasama yetkisinin Avrupa Konseyi’ne devredilmesini ve kararların ulusal parlamentolar tarafından yönlendirilmesini öneriyor.
Buna rağmen, AB’nin parçalanması konferansın ana konusu değildi. Toplantıda esas olarak iklim değişikliği önlemlerine, göçe ve cinsiyet politikalarına karşı muhalefet ön plana çıktı.
AfD, ‘iltica ve göç politikasında AB üye devletlerinin kendi kaderlerini tayin etme yetkisini’ yeniden tesis etmek isterken, bir ‘Avrupa Kalesi’ için dış sınırların korunması konusunda Avrupa koordinasyonunu ve ortak maliyetleri destekliyor.
Avroya ve Avro bölgesine karşıtlık, AfD’nin ‘başarısız’ olarak nitelendirdiği para politikasının temelini oluşturmaya devam ediyor. Seçim programında, “Yeni bir Deutsche Mark diğer ülkelere kıyasla daha yüksek satın alma gücünü yeniden kazanabilir,” deniyor.
Avrasya Ekonomik Birliği ve Kuşak-Yol ile iyi ilişkiler
Parti ayrıca AB’nin ve Almanya’nın iklim değişikliğiyle ilgili hedeflerini Alman ekonomisi için bir sıkıntı ve tehlike olarak görüyor. Aşırı CO2 emisyonlarının sonuçlarından ve iklim değişikliği fikrinden şüphe duyuyorlar ve tüm Avrupa ve ulusal iklim koruma önlemlerinin kaldırılmasını savunuyorlar.
Dış politikada ise Maximilian Krah liderliğindeki AP adayları, Almanya’nın ABD’ye karşı elde ettiği ‘daha fazla egemenlik’ karşılığında Rusya ve Çin’e yeniden yönelmek istiyor. Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımlardan vazgeçilecek ve Almanya’nın Avrasya Ekonomik Birliği ile ilişkileri genişletilecek
Programda Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) de önemli destek buluyor. AfD, ‘programın eşitlik temelinde şekillendirilmesine yardımcı olmak için Almanya’nın proaktif katılımını taahhüt ettiğini’ söylüyor.