Avrupa

Alman kamuoyunun yarısı ülkenin savaşa hazır hale gelmesinden yana

Yayınlanma

Bir ankete göre Alman kamuoyunun yaklaşık yüzde 50’si kısa vadede Almanya’nın savaşa hazır hale getirilmesini destekliyor.

INSA’nın yaptığı ankete katılan Alman seçmenlerin yarısı Almanya’nın savaşa hazır hale getirilmesi gerektiğini düşünüyor. Yaklaşık üçte biri (yüzde 31) ise bunun aksini düşünüyor.

CDU/CSU (yüzde 67 evet, yüzde 22 hayır), Yeşiller (yüzde 65 evet, yüzde 23 hayır), FDP (yüzde 59 evet, yüzde 28 hayır) ve SPD (yüzde 57 evet, yüzde 27 hayır) seçmenlerinin mutlak çoğunluğu savaşa hazır olma konusunda hemfikir.

Sol Parti seçmenlerinin (yüzde 40 evet, yüzde 38 hayır) görüşleri bölünmüş durumda, BSW seçmenlerinin (yüzde 31 evet, yüzde 53 hayır) mutlak çoğunluğu ve AfD seçmenlerinin (yüzde 40 evet, yüzde 46 hayır) nispeten çoğunluğu Almanya’nın savaşa hazır hale getirilmesine karşı.

Sadece CDU seçmenleri silahlanmaya hazır

Konu, kaç Alman vatandaşının Almanya’yı silahla savunmaya hazır olduğununa geldiğinde ise daha da ilginç hale geliyor.

Bu soruya sadece yüzde 29 evet derken, yüzde 54 hayır yanıtı veriyor. Sadece CDU/CSU seçmenleri (yüzde 42 evet, yüzde 39 hayır) nispeten çoğunlukla ülkelerini silahla savunmaya hazır.

Diğer tüm partilerin seçmenleri arasında, silahla savunmaya hazır olduğunu belirtenlerin oranı belirgin bir çoğunlukta değil. Dolayısıyla, Almanya’yı savaşa hazır hale getirme beklentisi ile buna katkıda bulunma isteği arasında belirgin bir uçurum var.

Yeni hükümet yüzde 5 savunma harcamalarına onay veriyor

Diğer yandan, sivillerin silahlı çatışmalarda kendilerini koruyabilmek için bireysel önlemler almaları yönündeki baskı artıyor; halkın mümkün olan en kısa sürede “daha dirençli hale gelmesi”, örneğin acil durum stokları yapması gerektiği sık sık dile getiriliyor.

“Kendi hayatını feda etmeye hazır olma” duygusunun güçlendirilmesi de giderek daha fazla talep ediliyor: Etkili Frankfurter Allgemeine Zeitung (faz) gazetesinde yakın zamanda yayınlanan bir yazıda, “tüm olağanüstü kültürel başarılar”ın “bireylerin ve grupların kararlılığına” bağlı olduğu iddia ediliyor ve “kolektif operasyon cesareti”nin her türlü savaş savunmasının temel kaynağı olduğu ve bu nedenle teşvik edilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, geçen perşembe günü Antalya’da NATO’daki meslektaşlarıyla yaptığı toplantının ardından, silahlanmanın kapsamı ve hedefini açıkladı.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin üye ülkelerin askeri harcamalarını gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 5’ine sabitleme hedefine ilişkin olarak Wadephul, “Yeni federal hükümet [bu hedefi] tamamen destekliyor,” dedi.

Şansölye Friedrich Merz de Federal Meclis’te yaptığı ilk konuşmada Avrupa’nın en güçlü ordusunu kurma sözü vermişti.

Otomotiv inerken, silah sanayii çıkıyor

Öte yandan Alman ekonomisinin içindeki güç dengesinde de önemli bir kayma yaşanabilir. Şu ana kadar, otomotiv endüstrisi, Almanya’nın en büyük ve en güçlü sektörü konumundaydı; onu makine mühendisliği ve kimya endüstrisi izliyor.

Deutsche Bank Research’ün son analizine göre, otomotiv endüstrisi GSYİH’nin yüzde 5’ini oluştururken, savunma sanayinin payı sadece yüzde 0,2.

Fakat otomotiv sektörü küçülüyor: Deutsche Bank Research, 2011’den 2024’e kadar üretimdeki düşüşü yüzde 31 olarak tahmin ediyor, Volkswagen’in büyük fabrikalarının kapasite kullanım oranını yüzde 25 (Osnabrück) veya yüzde 35 (Dresden), Ford’un ise yüzde 30 (Saarlouis) olarak belirtiyor ve silahlanma şirketleri tarafından otomobil fabrikalarının devralınması sürecini kararlılıkla ilerletmeyi öneriyor.

Böylelikle yeni kapasitelerin edinilmesi ve savaş teçhizatının seri üretime geçmesi hızlanabilir. Otomobil endüstrisinin ağırlığı azaldıkça, silahlanma endüstrisinin ağırlığı ve siyasi etkisi artıyor.

Çok Okunanlar

Exit mobile version