Avrupa
Almanya’nın müstakbel dışişleri bakanı Johann Wadephul kim?

Almanya’da erken seçimlerin ardından hükümet kurma çalışmaları sürerken, Hristiyan Demokratlar (CDU) dışişleri bakanlığı görevi için Johan Wadephul’u aday gösterdi. CDU lideri ve müstakbel başbakan Friedrich Merz tarafından açıklanan bu adaylık, yaklaşık 60 yıl sonra dışişleri koltuğunun yeniden Hristiyan Demokratlara geçmesi anlamına geliyor.
Almanya’da erken seçimlerin ardından hükümet kurma çalışmaları devam ederken, Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) dışişleri bakanlığı görevi için adayını belirledi.
CDU’nun küçük parti kongresinde 28 Nisan’da yapılan açıklamaya göre, dışişleri ve güvenlik konularından sorumlu, 62 yaşındaki Bundestag CDU/CSU ittifakı başkan yardımcısı Johan Wadephul, dışişleri bakanı adayı olarak gösterildi. Bu karar, müstakbel başbakan ve CDU lideri Friedrich Merz tarafından duyuruldu.
Hristiyan demokrat bir ismin Almanya dışişleri bakanlığı görevini üstlenmesi, yaklaşık 60 yıllık bir aradan sonra gerçekleşecek.
Son on yıllarda bu görev genellikle Sosyal Demokrat Parti (SPD) veya Yeşiller’e aitti. Son dört yıldır “feminist dış politikayı” savunan Annalena Baerbock da Yeşiller’dendi.
Kongrede CDU temsilcileri, ittifakın alacağı toplam on bakanlık koltuğundan bazıları için diğer bakan adaylarının isimlerini de açıkladı.
Aynı gün delegeler, SPD ile varılan koalisyon anlaşması metnini onayladı. SPD’nin ise anlaşmayı 30 Nisan’da onaylaması bekleniyor.
SPD’nin bakan adaylarının isimleri ise Merz’in Bundestag tarafından resmen başbakan olarak onaylanmasından bir gün önce, 5 Mayıs’ta belli olacak.
Almanya’da olağan seçimler Eylül 2025’te yapılacaktı. Ancak, Sonbahar 2024’te iktidardaki “trafik lambası” koalisyonunu (SPD, Yeşiller, Hür Demokrat Parti—FDP) oluşturan partiler arasında bütçe görüşmeleri sırasında çıkan anlaşmazlıklar koalisyonun dağılmasına yol açtı.
Aralık ayında Bundestag, Olaf Scholz hükümetine karşı güvensizlik oyu vererek erken seçimin önünü açtı.
Erken seçim 23 Şubat’ta yapıldı. Seçimi, yüzde 28,6 oy oranıyla Hristiyan Demokrat Birliği ve Hristiyan Sosyal Birliği (CDU/CSU) ittifakı kazandı.
Başbakan Scholz’un partisi SPD, yüzde 16,4 ile tarihinin en kötü sonucunu elde etti (2021 seçimlerinde SPD yüzde 25,7 ile birinci parti olmuştu).
“Trafik lambası” koalisyonunun diğer ortaklarının da desteği düştü: Yeşiller yüzde 11,6 oy alarak Bundestag’da 33 sandalye kaybetti, FDP ise yüzde 5’lik seçim barajını aşamadı.
Sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi ise yüzde 20,8 oy oranıyla ilk kez ikinci sıraya yerleşti.
CDU/CSU ve SPD, 9 Nisan’da hükümet kurma konusunda anlaşarak koalisyon anlaşması taslağını sundu. İki ittifakın Bundestag’da toplam 328 sandalyesi bulunuyor; bu sayı, çoğunluk için gereken 316 sandalyenin üzerinde.
Wadephul’un kariyeri
Johan Wadephul, 1963 yılında Kuzey Denizi kıyısındaki Husum şehrinde (Schleswig-Holstein eyaleti) doğdu.
Meldorf’taki liseden mezun olduktan sonra CDU’nun gençlik teşkilatına katıldı ve Bundeswehr’de dört yıl sözleşmeli askerlik yaptı.
Ardından Kiel Üniversitesi Christian Albrecht’te hukuk eğitimi aldı ve 1996 yılında doktorasını tamamladı.
2009 yılına kadar sağlık ve sosyal hukuk alanında avukatlık yaparken, paralel olarak siyasi kariyerini de sürdürdü.
1997-2000 yılları arasında CDU’nun Schleswig-Holstein eyaleti genel sekreterliği görevini yürüttü, ardından iki yıl boyunca eyalet teşkilatı başkanlığı yaptı. 2006 yılında ise Rendsburg-Eckernförde belediyesinde CDU ilçe teşkilatı başkanı oldu.
Wadephul, Bundestag’a ilk kez 2009 yılında girdi ve başlangıçta sosyal işler ve Avrupa Birliği (AB) komitelerinde görev aldı.
Dış politika konularıyla 2013 seçimlerinden sonra ilgilenmeye başladı; Dış İlişkiler Komitesine (Orta Doğu konularıyla ilgilendi) girdi ve Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi’nde üye yardımcısı oldu.
2017 parlamento seçimlerinin ardından Wadephul, Bundestag’da CDU/CSU ittifakı başkan yardımcılığı görevine getirildi ve savunma, dış politika ve güvenlik konularına odaklandı.
Son dönem Bundestag’da da aynı görevi yürüten Wadephul, aynı zamanda Almanya-Güney Kafkasya parlamento grubunun başkanı ve NATO Parlamenter Asamblesi’ndeki Alman heyetinin başkanıydı.
Rusya’nın Ukrayna’daki askeri müdahalesinin başlamasının ardından Berlin’in kararıyla feshedilen Alman-Rus kamu forumu Petersburg Diyaloğu’nun yönetim kurulu üyesiydi.
Hatta siyasetçinin resmi internet sitesinde, Petersburg Diyaloğu’nun “tasfiye memuru” olarak kendisinin belirtildiği görülüyor.
Askeri müdahalenin başlamasının ardından Wadephul, Rusya’nın eylemlerini kınadı ve Almanya’nın Rusya politikasının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini savundu.
Bu amaçla özel bir komisyon kurulmasını önerdi. Wadephul, “Çok mu saf davrandık? Durumu doğru değerlendirdik mi?” diyerek fikrini açıkladı.
Bu yılın ocak ayında Wadephul, Ukrayna Devlet Başkanlığı İdaresi başkanı Andriy Yermak adına konuşan Rus telefon şakacıları Vovan ve Lexus’un kurbanı oldu.
Görüşme sırasında siyasetçi, Ukrayna’ya uzun menzilli Taurus füzeleri gönderilmesine sıcak baktığını belirtti (Scholz bu adıma sürekli karşı çıkarken, Merz tam tersi bir pozisyon alıyordu).
Fakat Alman askeri birliğinin Ukrayna’ya gönderilmesinin karmaşık hukuki prosedürler ve kamu desteğinin olmaması nedeniyle mümkün olmadığını kabul etti.
Sumi oblastında 13 Nisan’da düzenlenen saldırının ardından Almanya’da Taurus füzelerinin gönderilmesi tartışması yeniden alevlendi.
Wadephul, bu konuda sosyal demokratlarla anlaşmaya varmayı umduğunu söyledi ve “Friedrich Merz, Rusya üzerinde baskı aracı olarak Taurus’u kullanmaya hazır olduğunu teyit etti. Bu önemli bir sinyal,” dedi.
Almanya’da Paskalya: Artık tank üzerinde tavşan şekerlemeleri satılıyor
Almanya’nın dış politikasındaki olası değişiklikler
Stern dergisi, Wadephul döneminde Almanya’nın uluslararası arenadaki pozisyonunun güçlenmesini beklediğini vurguladı.
Wadephul, koalisyon anlaşmasının sunumuna ilişkin bir toplantının kulisinde, “Son yıllarda Dışişleri Bakanlığı kendisini bir tür düzeltici organ olarak görüyordu. Artık böyle olmamalı,” diye konuştu.
Bu açıklama, diğer devletlerle iletişiminde sık sık ahlak dersi vermekle suçlanan Baerbock’a yönelik bir gönderme olarak algılandı.
Gazeteciler, bunun Wadephul döneminde feminist dış politika gündeminin muhtemelen geri plana atılacağı anlamına geldiğini tahmin ediyor.
Welt gazetesi ise, yeni dışişleri bakanını “sert bir takım oyuncusu” olarak nitelendiriyor ve bununla Merz ile olan yakın bağını ima ediyor.
Gazete, “O bir takım oyuncusu, solo değil, son derece sadık ve bazen Almanya’yı önümüzdeki dört yıl boyunca temsil edecek biri için fazla göze batmayan biri,” diyerek onu tanımlıyor ve dış politika konularındaki kilit kararların Dışişleri Bakanlığı’ndan ziyade başbakanlıkta alınacağını ekliyor.
Wadephul, Avrupa başkentlerine hazırlık ziyaretleri gerçekleştirdi. 24 Nisan’da Londra’da İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy ile görüştü; bu görüşme, ABD, Ukrayna ve Avrupa temsilcilerinin çözüm konulu istişarelerinden bir gün sonra gerçekleşti. 11 Nisan’da ise Paris’e gitmişti.
Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesinin belirttiğine göre, görevden ayrılan ve müstakbel Alman hükümetlerinin temsilcileri, Ukrayna’daki çözümle ilgili konularda yakın işbirliği içinde çalışıyor.
Wadephul, gazeteye yaptığı açıklamada, “Almanya, Fransa, İngiltere, Ukrayna ve ABD arasında ortak bir pozisyon oluşturmak için yoğun bir koordinasyon yürütülüyor. Amaç, ABD’nin bu ortak pozisyonla Moskova ile müzakerelere başlaması,” ifadelerini kullandı.
Geçen günlerde Deutschlandfunk‘a verdiği mülakatta Wadephul, Almanya’nın “Rusya’nın hibrit saldırılarına” maruz kalmaya devam ettiği sürece Moskova ile ilişkilerin normalleşmesinin mümkün olmadığını belirtmiş, ancak “Rusya ile müzakere masasına oturmanın da gerekli olduğunu” kabul etmişti.
FAZ‘a verdiği mülakatta ise Wadephul, Kremlin’in tüm Doğu Avrupa’ya hakim olmak istediği görüşünü dile getirdi ve “Bu nedenle Almanya’nın özgürlüğü bugün Donbass’ta savunuluyor,” diye vurguladı.
ABD ile ilişkilere gelince, Wadephul da Merz gibi ikna olmuş bir transatlantikçi olarak kabul ediliyor.
Müstakbel bakan, Donald Trump’ın radikal gümrük vergisi politikası hakkında Welt‘e verdiği demeçte, Washington ile müzakere etmenin gerekliliğine işaret etti ve “Aynı zamanda, müzakereler sorunsuz gitmezse kendimizi savunabileceğimizi de belirtmeliyiz,” diye ekledi.
Wadephul, yeni yönetim altında ABD’nin NATO’nun yanında durduğuna inandığını ifade etti. Bununla birlikte, son Washington açıklamalarından bazılarının “endişe verici” olduğunu ve gerçek müttefikler arasındaki işbirliği ruhuna uymadığını değerlendirdi.
Aynı mülakatta Wadephul, Almanya’nın daha fazla stratejik bağımsızlığa hazırlanması gerektiği görüşünü dile getirdi. Wadephul, “Avrupa’nın egemen olması için pek çok neden var,” diye devam etti.
Öte yandan Politico dergisi, Almanya’nın yeni dışişleri bakanının, ABD’nin Avrupa’dan giderek uzaklaştığı bir ortamda Washington ve Paris ile stratejik uyum içinde dış politika yürüteceğini belirtiyor.
Bununla birlikte, derginin değerlendirmesine göre, Wadephul döneminde Berlin, kritik sektörlerdeki Çin yatırımları üzerinde daha sıkı kontrol ve AB ülkeleri arasında teknoloji ihracatı ve altyapı koruması alanında daha yakın koordinasyon konusunda ısrarcı olacak.
Sonuç olarak, Çin ile yakın bağları olan Alman sanayisinin ticari diplomasiden, öncelikle güvenliğe odaklanan ekonomik politikaya geçmesi gerekecek.
CDU lideri Friedrich Merz’in Almanya başbakanı olarak resmen atanması 6 Mayıs’ta gerçekleşecek; adaylığının Bundestag tarafından onaylanması ve ardından federal cumhurbaşkanı tarafından tasdik edilmesi gerekiyor.