Ayodhya’da Babri Mescidi’nin radikal Hindular tarafından 6 Aralık 1992’de yıkılmasından tam 31 yıl sonra, dini milliyetçiliğin – Hindutva ideolojisinin – önemli bir rol oynadığı 2024 genel seçim arifesinde üçüncü dönemi de kazanmayı güvenle bekleyen Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 22 Ocak’ta bu tartışmalı arazide Hinduizm’in en saygı duyulan tanrılarından biri olan Lord Ram’a adanan ve 2020’de temeli atılan ve ilk katı henüz tamamlanan üç katlı Ram Mandir’in (Ram Tapınağı’nın) kutsama törenine katılarak, büyük bir coşku ve gururla açılışını gerçekleştirecek.
Ayodhya’daki Ram Mandir, Babür İmparatoru Babür’ün 16. yüzyılda Ayodhya’daki bir Hindu tapınağını üzerine cami inşa etmek için yerle bir ettiğini iddia ederek diğer sağcı Hindu örgütleriyle birlikte Ram Mandir hareketine liderlik eden Bharatiya Janata Partisi (BJP) için çok kritik bir seçim konusu. Ama Modi liderliğindeki BJP hükümetinin ana gündemlerinden biri olan Ram Tapınağı’nın yeniden kurulmasına yol açan çok uzun, tartışmalı ve kanla dolu bir tarih var.
Hadi filmi geri saralım ve bu girift tarihin ana hatlarını birlikte keşfedelim…
Hindistan’da Babri Mescidi-Ram Mandir anlaşmazlığının kökenleri yüzyıllar öncesine dayanıyor ve Ayodhya’daki alanla ilgili Hindu ve Müslüman toplulukları arasındaki çelişkili anlatılara dayanıyor. Hindular buranın Lord Ram’ın doğum yeri olduğuna inanıyor ve caminin inşa edilmesinden önce orada bir tapınağın bulunduğunu iddia ediyor. Dolayısıyla Ayodhya’daki Babri Mescidi her zaman duyguları tetikleyen bir yapı olmuş ve İngilizler de bu konuyu sıkı tutmuştu. Ama İngilizlerin gitmesi ile ülke hâlâ bağımsızlığın ne olduğunu anlamaya çalışırken Ayodhya’da ilginç bir şey yaşandı.
23 Aralık 1949 gecesi birileri Ram Lalla’nın (Bebek Ram’ın) heykelini Babri Mescidi’nin içine yerleştirdi. Ertesi sabah Ram Lalla’nın ortaya çıktığı ve insanların dua etmek için camiye gelmeye başladığı haberi yayıldı. Hem Hindular hem de Müslümanlar protesto etmeye başladı ve yapıya erişim için dilekçeler verildi. Yönetim hemen harekete geçti ve odaya bir kilit takıldı ve Hinduların dışarıdan pooja (puja ritüeli) yapmalarına izin verildi.
Böylece sorun bir süreliğine dondu ve hayat devam etti…
Ama 1980’lerde Vishva Hindu Parishad (VHP) ve Rashtriya Swayamsevak Sangh (RSS) gibi çeşitli sağcı Hindu gruplarının tartışmalı bölgede bir Ram Tapınağı inşa edilmesini savunan kampanyalar başlatmasıyla sorun yeniden ivme kazandı.
Bu arada da ülkenin “Demir Leydisi” Indira Gandhi’nin 1984’te suikasta uğraması oğlu Rajiv Gandhi’nin Başbakan olmasına yol açtı ama Rajiv Gandhi bu rol için ne nitelikli ne de hazırdı ki hata üstüne hata yapacaktı ve en büyük hatası da şimdi gelmek üzereydi…
1978’de Indore’da Mohd Ahmad Khan isminde varlıklı bir avukat, ilk karısı Shah Bano Begüm’den boşanmaya karar verdi. Bay Khan’ın 2 eşi vardı ve ikisiyle de yaşıyordu. Ama 62 yaşındaki Shah Bano’dan boşandı. Ve Shah Bano Yüksek Mahkeme’ye giderek nafaka davasını kazandı. Bu, nafaka kararını İslam kanunlarına aykırı olduğunu düşünen Müslüman toplulukların protestolarına yol açtı. Ve bir Müslüman lider, Lok Sabha’daki kaba çoğunluğunu kullanarak, Müslümanların kişisel yasasını değiştirmeye karar veren Rajiv Gandhi’ye dilekçe verdi. 1986 Müslüman Kadınlar (Boşanma Haklarının Korunması) Yasası, Müslümanlar için nafaka kurallarını değiştirdi; buna göre, nafaka ancak boşanmanın evlilikten sonraki 90 gün içinde gerçekleşmesi durumunda ödenebilirdi. Ve geriye dönük olarak Shah Bano’nun bu yasa kapsamına girmesini sağladı.
Ve Shah Bano nafakasız kaldı. Ki bu yasa bir anda ülkenin havasını değiştirdi. Müslümanlar veto haklarını kullanarak ülkede kanunları değiştirebileceklerini savunmaya başladılar. O dönemde Rajiv Gandhi siyasi kariyeri için zaten mücadele içindeydi ve şimdi de bu yasa, Hindular tarafından ona karşı büyük bir karşı kutuplaşmaya yol açtı. Böyle bir atmosferde Rajiv Gandhi’nin acil bir çıkışa ihtiyacı vardı ki bu çıkışı da kilidin açılması olarak gördü. Kapıların açılmasıyla aniden Babri Mescidi ve Ayodhya gazetenin ön sayfalarında yer almaya başladı. Bunun üstüne bir de Ram Mandir’in temel atma töreni bizzat Rajiv Gandhi tarafından yapıldı ve dahası Rajiv Gandhi bunun Doordarshan’da canlı yayınlanmasını sağladı. Sorun yeniden alevlendi ama temel atma işleminin mescidin biraz uzağında yapılıyor oluşu durumu çabuk yatıştırdı. Ancak o dönem gündeme gelen Bofors skandalı Rajiv Gandhi’yi iktidardan düşürdü ve yerine – Bofors skandalından en çok yararlanan kişi olarak – V.P. Singh geldi.
Hükümeti, Hinduların Keşmir’den göçü ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasının etkileri nedeniyle her zaman sallantılı bir zemindeydi ki siyasi kariyerini ilerletmek için Başbakan V.P. Singh on yılı aşkın süredir raflarda tozlanan Mandal Komisyonu raporunu getirdi ve bir imza ile rezervasyon (Diğer Geri Sınıflara – OBC’lere, yani alt kaslara kamuda sağlanan kotalar; bir çeşit pozitif ayrımcılık olarak düşünülebilir) oranını yüzde 49’a çıkardı. Aniden Hindistan’ın siyaseti değişti. Protestolar ülke çapında hemen yayıldı ve birkaç kişi kendini yaktı. En çok gündem olan kişi Rajiv Goswami’nin kendini yakarak öldürmesiydi.
Bu sırada büyüme mücadelesi veren BJP’nin 1984’te 2 milletvekili vardı ve ilgi görmeye başlıyordu. Ancak Mandal Komisyonu Hindu “oy bankasını” ikiye böldü ve BJP’nin bir şeyler yapması gerekiyordu ki bu da Mandal’a Kamandal ile yanıt vermekti: Mandal, o dönem (1989-90/91) Kongre ve BJP’ye meydan okuyan küçük siyasi partilerin geçici ittifaklarıyla oluşan koalisyon hükümetinin kasta dayalı sosyal adalet siyasetini temsil ediyordu; Kamandal ise sözcük anlamıyla Hindu sofuların kullandığı su testisi demek ve Mandal ile kafiyeli olması nedeniyle BJP’nin Hindu milliyetçiliğine dayalı din siyaseti -yani Hindutva siyaseti- için bir metafor haline gelmişti. BJP Hinduları yeniden birleştirmek için bir şeye ihtiyacı olduğunu hissetti ki böylece L.K. Advani’nin Rath Yatrası (savaş arabası yolculuğu) başladı.
25 Eylül 1990’da Gujarat’taki Somnath’tan yola çıkan BJP Lideri L.K. Advani’nin Ram Rath Yatrası, Hindistan siyasetinde belirleyici bir an olarak ortaya çıktı. L.K. Advani’nin yatra yani yolculuk şekli olarak “rath”, yani savaş arabası seçimi, önemli Hindu destanı Ramayana’da tasvir edildiği şekliyle Lord Ram’ın yolculuğunu simgeliyordu. Ve önerilen Ram Tapınağı için sembolik bir “shilanyas” (temel taş döşeme) töreni gerçekleştirmeyi amaçlıyordu.
1990 yılı zaten Başbakan V.P. Singh’in, Diğer Geri Sınıflara (OBC’ler) rezervasyon koymayı amaçlayan Mandal Komisyonu tavsiyelerini uygulamaya yönelik duyurusuyla Hindistan’ın siyasi ortamında çok önemli bir ana tanık olunuyordu ki bu karar o dönem Ram hareketi tarafından oluşturulan uyumlu Hindu birliğine yönelik ciddi bir tehditti.
Ancak Rath Yatra muazzam bir ilgi kazandı ve Hinduları daha önce hiç olmadığı kadar birleştirdi ki ortaya çıkan ortak ifade şuydu: Soru: Kastınız nedir? Yanıt: Hindu. Ve tahmin edin RSS ve L.K. Advani olayı yöneten adam olarak kimi seçti? Yanıt: Narendra Modi…
Her ne kadar Yatra Bihar’da dönemin Bihar Başbakanı Lalu Prasad tarafından durdurulmuş ve L.K. Advani tutuklanmış olsa da ateş çoktan yakılmıştı ki Mandal protestosu çoktan unutulmuş ve Babri Mescidi çoktan asıl mesele hâline gelmişti.
Bu arada da Kalyan Singh’in 1991’de Uttar Pradesh Başbakanı olarak atanması ile Ayodhya’da tapınak inşası için toplu taahhüt de BJP’nin tartışmalı alandaki duruşunu sağlamlaştırıyordu ki dönüm noktası 30 Ekim 1992’de Vishva Hindu Parishad’ın Yüksek Mahkeme kararına aykırı olarak caminin yakınında tapınak inşaatına başlayacağını duyurmasıyla yaşandı. 6 Aralık 1992’de ise büyük bir kar sevak (Ram Mandir gönüllüleri) toplantısının Ayodhya’daki tartışmalı bölgede toplanmasıyla da durum kaynama noktasına ulaştı. Artan duygular ve artan coşkunun ortasında 6 Aralık 1992’de Karsevaklar bir araya gelerek Mecid’i yıktılar.
Sonrasında Ram Lalla için geçici bir tapınak yapıldı ve sorun daha sonra bir süreliğine yine dondu…
Bu arada da Gujarat BJP biriminin de çalışmalarıyla 2001’de Başbakan (Birlik Başbakanı) A.B. Vajpayee ve L.K. Advani, Modi’yi Delhi’den Gujarat’a Başbakan (Chief Minister) olarak göndermeye karar verdi. Ve bu arada, 27 Şubat 2002’de Uttar Pradesh’teki Ayodhya’dan – Vishwa Hindu Parishad’ın tartışmalı Babri Mescidi alanında bir Ram Tapınağı inşa etme gündeminin bir parçası olan bir etkinlikten – dönen çok az karsevak vardı. Sabarmati Ekspresi Gujarat’taki Godhra istasyonuna ulaştı. Trenin bir vagonu (S6 vagonu) ateşe verildi ve o vagonda seyahat eden 59 yolcu yanarak öldü ve bu, ülkede tanık olunan en kötü toplumsal isyanlardan birini tetikledi ki Gujarat genelinde 2-3 ay süren ayaklanmalarda 300’e yakın Hindu ve 1000’e yakın Müslüman hayatını kaybetti, on binlerce kişi de evsiz kaldı. Ancak ne bu veriler ne de ateşi kimin yaktığı, yani planlanmış bir yangın mıydı yoksa kaza mıydı açıklığa kavuştu.
Ve dönemin Gujarat Başbakanı Modi sonraki 12 yıl boyunca komploya dönüşen Sabarmati tren yangını ve sonrasında Gujarat’ı kan gölüne çeviren isyan gölgesinde siyasi kariyerini büyük bir kararlılıkla ilerletti ve 2014’te Başbakan seçildi. 2019’da yine Başbakan seçildi. Ve yine 2019’da – BJP ve Modi’nin “ezici” ikinci döneminin başında – Ayodhya’daki Ram Mandir-Babri Camisi arazi anlaşmazlığı davasında kararını veren Yüksek Mahkeme — “o arazide önceden bir tapınak kalıntısının olup olmadığına ilişkin tüm ‘kanıtlanabilir somut delillerin yokluğuna’ karşın” — tartışmalı araziyi oybirliğiyle Ram Tapınağı Vakfı’na devretmeyi ve Sünni Vakıf Kurulu’na Ayodhya’da uygun bir yerde cami yapılması için 5 dönümlük arazi verilmesini uygun gördü.
Ve şimdi – 2024 genel seçim arifesinde – Narendra Modi, en önemli sözlerinden ve en önemli gündemlerinden biri olan Ram Mandir’in açılışını gerçekleştirmek ve Ram Lalla’yı tapınağında karşılamak için 22 Ocak’ta orada olacak…