Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim galibiyetinin ardından tüm gözler Cumartesi açıklanması beklenen yeni kabinenin bileşimine çevrildi.
Türkiye’nin ‘ortodoks olmayan’ politikalarına yönelik endişeleri süren batı medyası ve piyasalar, Mehmet Şimşek’in ekonominin başına geçeceğine yönelik haberlerle birlikte yönünü ‘olumlu’ya çevirmeye başladı.
Bloomberg’de ‘Erdoğan, Maliye Bakanlığı Görevine Dönmesi İçin Piyasaların Sevgilisi Şimşek’i Seçti’ başlığı ile yayınlanan manşet haberinde, Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirileceği yazıyor.
Erdoğan’ın, ‘seçimlerden sonra piyasa güvenini desteklemek için geleneksel ekonominin bir savunucusunu geri getirdiğini’ belirten Bloomberg, Şimşek’in ekonomi politikalarının tamamının başında bulunacağını ileri sürüyor.
‘Yatırımcıların saygı duyduğu eski Merrill Lynch stratejisti’
Oylamanın ardından yaptığı konuşmada Erdoğan’ın istikrar ve güveni sağlayacak ‘uluslararası güvenilirliğe sahip bir finans ekibi’ kurma sözü verdiğini belirten finans yayını, Mehmet Şimşek’ten ‘ortodoks ekonomik görüşleri savunmasıyla yatırımcıların saygı duyduğu eski bir Merrill Lynch stratejisti’ olarak bahsediyor.
Bir başka Bloomberg haberinde ise, “Yatırımcılar, Erdoğan’ın enflasyonla mücadelenin tek yolunun borçlanma maliyetlerini düşürmek ve ekonomiyi büyütmek olduğu inancıyla desteklenen başına buyruk yaklaşımından yakınıyor. Dış dünya için kilit soru, daha fazla Erdoğan’ın daha fazla aynı şey anlamına mı geldiği yoksa Türkiye’nin küresel ekonomi ve NATO müttefikleriyle daha uyumlu politikalara mı yöneleceğidir,” deniyor.
Bazı uzmanların şüphesi devam ediyor
‘Asıl mesele Türkiye’nin dış finansmanı’ denilen haberde, Türkiye’nin döviz rezervlerini tüketmiş durumda olduğu ve 200 milyar dolardan fazla borç ödemesinin vadesinin yaklaştığı belirtiliyor.
Haberde görüşlerine yer verilen küresel danışmanlık şirketi Marlow Global’in araştırma müdürü Anthony Skinner, “Türkiye’nin karşı karşıya olduğu ekonomik zorluklara rağmen Erdoğan’ın sorumlulukları devretmesi ve son derece kişiselleştirilmiş yönetim tarzını yumuşatması pek olası değil. Piyasaların hoşuna gidecek bir ya da iki üst düzey yetkili atayabilir, ama kararları kimin vermeye devam edeceği açık,” yorumunu yapıyor.
Bloomberg, Şimşek’in ülkenin mali durumunu yoluna sokmak için gerekli ‘özerkliğin’ de kendisine verilmesi gerektiğini söylediğini de aktarıyor. Şimşek’in talep ettiği gücün ise daha çok para politikasıyla ilgili olduğu belirtiliyor.
Haberde, yatırımcıların, birçok kişinin Türk menkul kıymetlerini terk etmesine neden olan öngörülemeyen düzenlemeler ve müdahaleler karışımına alıştığı ileri sürülüyor ve toplam yabancı hisse senedi ve tahvil varlıklarının 2013’ten bu yana yaklaşık %85 ya da 130 milyar dolar azaldığı hatırlatılıyor.
Seçimlerin geçmesiyle birlikte TL’yi tutmaya gerek kalmadı
Netty Idayu Ismail imzasıyla yayınlanan bir başka Bloomberg analizinde, “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin ardından döviz piyasası üzerindeki kontrolünü gevşettiğine dair işaretler, neredeyse bir yıldır görülmeyen türden keskin lira düşüşlerini geri getirdi,” deniyor.
Seçimlerden önce TL’nin daha fazla değer kaybetmemesi için uğraşıldığını kaydeden uzmanlar, Erdoğan’ın zaferinin kesinleşmesi ve partisinin parlamentoda kesin çoğunluğu kazanmasıyla birlikte, maliyetli mikro yönetime artık ihtiyaç kalmadığını düşünüyor.
Columbia Threadneedle Investments’ın Londra merkezli analisti Gordon Bowers, “Seçim öncesinde olduğu gibi belirli bir seviyeyi savunmaya daha az odaklanılacak. Yaz aylarında cari işlem fazlası olması gerektiği göz önüne alındığında, daha fazla iki yönlü ticaret için alan görüyorum,” diyor.
Financial Times’ta (FT) yer alan ‘Yatırımcıların gözdesi Mehmet Şimşek Maliye Bakanı olarak geri dönmeye hazırlanıyor’ başlıklı değerlendirmede de bu hamlenin, Erdoğan’ın ‘daha ortodoks’ bir ekonomik yaklaşıma açık olabileceğine işaret ettiği savunuluyor.