Yılbaşında başbakanlık koltuğuna oturan Netanyahu, henüz Beyaz Saray’a davet edilmedi. Biden, İsrail demokrasisine darbe olarak gördüğü yargı reformuna karşı kitlesel protestolar sürerken Netanyahu’yu Washington’da ağırlamak istemiyor. Ancak İran, İsrail-Filistin çatışması ve İsrail-Suudi normalleşmesi gibi zorlu konular, iki liderin ele alması gereken ciddi konular olarak ortada dururken özellikle Cumhuriyetçilerden Netanyahu’nun Washington’a davet edilmemesi ile ilgili eleştiriler yükseliyor. Bu tablo karşısında Biden, Netanyahu ile eylül ayında New York’ta yapılacak bir toplantı kapsamında görüşerek “krizi” ara formülle aşmaya çalışacak.
İsrail’de Başbakan Binyamin Netanyahu, ABD’de Başkan Joe Biden’ın iktidarda olduğu bu dönemde Washington-Tel Aviv ilişkileri dalgalı bir seyir izliyor. İsrail hükümetinin kurulmasının üzerinden yedi ay geçmesine rağmen Biden yönetimi, Netanyahu’yu hâlâ Washington’a davet etmedi. Bu durum yeni seçilen her İsrail Başbakanının Washington’un daveti üzerine ilk yurtdışı ziyaretini bu ülkeye yaptığı dikkate alındığında alışılmadık bir durum. Biden, Netanyahu hükümetinin yargı reformunu ABD-İsrail ilişkisinin dayandığı ortak değerlerle tutarsız gördüğünü açıkça ifade etti ve “yakın vadede” Netanyahu’nun Beyaz Saray’a davet edilmeyeceğini söyledi. Geçen hafta Netanyahu’yu davet edip etmeyeceği sorulduğunda Biden, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un bugünkü ziyaretine atıfta bulunarak “Başka temaslarımız var” dedi.
Foreign Policy’de yer alan bir analize göre yargı reformunun ilk kısmı yasalaşmak üzereyken ve kitlesel protestolar sürerken Biden’ın yapmak isteyeceği en son şey, İsrail demokrasisini doğrudan baltalayan Netanyahu’yu ağırlamak.
Analizde bu durum karşısında özellikle Cumhuriyetçiler arasında artan rahatsızlığa dikkat çekilerek, Biden’ın Netanyahu ile görüşmek zorunda kalacağı iddia edildi: “Ancak söz konusu olan bir müttefikin iç siyaseti olduğunda, ilkeli tutumların siyasi ve pratik sınırları olabilir. Sonbaharda, özellikle de Netanyahu hükümeti Aralık ayında ilk yılının sonuna yaklaşırken, Netanyahu’nun Washington’a davet edilmemesi Biden için savunulması giderek daha zor bir durum haline gelebilir. Aralarında eski Başkan Donald Trump ve Florida Valisi Ron DeSantis’in de bulunduğu Cumhuriyetçiler şimdiden yönetimi bu konuda eleştirmeye başladı. Ayrıca İran, istikrarsız İsrail-Filistin çatışması ve Beyaz Saray’ın İsrail-Suudi normalleşme anlaşmasına aracılık etmekle ilgilenmesi gibi tartışılması gereken ciddi konular var. Kısacası, Washington’da bir Netanyahu-Biden görüşmesi neredeyse kaçınılmaz. Biden için muamma şu: Netanyahu ile yaşayamaz ama onsuz da olmaz.”
Biden yönetimi hem bu zorunluluk hem de yükselen eleştiriler nedeniyle bir ara formül bulmuş gibi görünüyor: Eylül ayında New York’ta yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısı sırasında iki liderin görüşmesi.
Daveti dün Netanyahu, 4 aylık bir aranın ardından Biden ile telefonda yaptığı görüşme sonrası duyurdu. İsrail Başbakanlığından yapılan açıklamaya göre görüşmede, İran ve bölgedeki vekilleriyle mücadele, işgal altındaki Batı Şeria’da sükunetin sürdürülmesi gibi başlıklar öne çıktı. Biden’ın Netanyahu’yu ABD’ye davet ettiği, İsrail Başbakanı’nın da bu daveti kabul ettiği aktarıldı. Ancak ABD’den yapılan açıklamada “davet” ifadesinin kullanılmaması dikkat çekti.
Haaretz’den Amir Tibon’a göre “Washington’a yapılan resmi ziyaret kapsamında Başkan’la Oval Ofis’te uzun ve baş başa bir görüşme ile Biden’ın BM Genel Kurulu’na katılan yabancı liderlerle yapacağı bir dizi toplantıdan biri olarak New York’ta yapılacak kısa bir görüşme arasındaki fark sadece sembolik değil.” Tibon, Biden’ın Genel Kurul kapsamında sadece yakın ve önemli gördüğü ülkelerle değil pek çok ülkenin lideriyle bir araya geleceğine dikkat çekti ve “Beyaz Saray’da yapılacak bir görüşme daha yakın ve güçlü bir ilişkiyi yansıtacaktır” dedi.