DÜNYA BASINI

Biden’la köprüleri atan Netanyahu neye güveniyor?

Yayınlanma

Aşağıda çevirisini okuyacağınız Financial Times’da yayınlanan makale, İsrail’in Gazze’deki saldırılarını sınırlandırmaması nedeniyle gerilen Biden-Netanyahu ilişkisini kaleme alıyor. Makale, daha önceki İsrail liderlerinin de ABD ile çatıştığı zamanlar olduğunu anlatıyor. Makaleye göre Netanyahu’nun durumunda özel olan onun bunu “küstahça” yapması. Netanyahu’nun Biden’la köprüleri atarken onlarca yıldır geliştirdiği ilişkiler sayesinde ABD’nin desteğinin kesilmeyeceğine güvendiğine dikkat çeken makale, yine de bunun riskli bir kumar olduğu görüşünde:

***

Binyamin Netanyahu’nun Amerika krizi

Diğer İsrailli liderler de Beyaz Saray ile çatıştı. Hiçbiri bu kadar küstah değildi.

Mehul Srivastava

Binyamin Netanyahu, kendini Siyonist ilan eden Joe Biden ile kamuoyu önünde kavga ettikten birkaç gün sonra, destek için Washington’da Yahudi devletini destekleyen bir sonraki en güçlü güce yöneldi: İsrail lobisi.

Geçen hafta Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi’nde yaptığı kısa ama sivri konuşmada Netanyahu, ABD Başkanı’nın Hamas’ı yok etmeye çalışırken İsrail ordusunun çok fazla sivili öldürdüğü, Netanyahu’nun Filistin devletini engelleyerek İsrail’e zarar verdiği ve İsrail Başbakanı’nın ılımlı ve laik Filistin Yönetimi’nin Gazze’yi yönetmesine izin vermesi gerektiği yönündeki eleştirilerine sert çıktı.

“İsrail’in var olma ve kendini savunma hakkını desteklediğinizi söyleyip sonra da bu hakkı kullandığında İsrail’e karşı çıkamazsınız” diyen Netanyahu, Biden’ın Gazze Şeridi’nin güney ucundaki Refah’a planlanan saldırıyı ertelemesi yönündeki ısrarlı taleplerine atıfta bulundu: “İsrail’in Hamas’ı yok etme hedefini desteklediğinizi söyleyip sonra da İsrail gerekli adımları attığında ona karşı çıkamazsınız.”

Dünya liderleri arasında belki de Amerikan gücünün Netanyahu’dan daha büyük bir öğrencisi – ya da talibi – yoktur. Dört ABD başkanına kur yaptı ve onlarla mücadele etti, Cumhuriyetçi partiyi – ve tabanını oluşturan Evanjelik Hıristiyanları – her daim dost haline getirdi ve başka hiçbir ulusun sahip olmadığı kalıcı bir askeri ve diplomatik ittifakın faydalarını topladı.

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e yönelik yıkıcı saldırısından bu yana, Amerikan silahlarının hava yoluyla acil nakliyesi İsrail’in Gazze’deki askeri harekatını mümkün kıldı, ABD’li diplomatlar BM Güvenlik Konseyi’nde İsrail’i kınanmaktan korudu ve ABD’li avukatlar Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail lehine savunma yaptı.

ABD’nin İsrail’e verdiği yıllık 3,4 milyar doların (normalde yıllık askeri bütçesinin dörtte biri) üzerine 15 milyar dolar daha Kongre’nin onayını bekliyor. Biden için bu, sadece bu savaş sırasında değil, 1973’te İsrail’in o zamanki başbakanı Golda Meir ile “hayatının en önemli görüşmesi” olarak tanımladığı görüşmeyle başlayan, kendi siyasi kariyerinin elli yılı boyunca süren kalıcı, benzersiz bir ittifakın dokusu.

Ancak şimdi, İsrail’in Amerikan desteğine en çok ihtiyaç duyduğu dönemde -İsrail Gazze’deki savaşını Refah’a taşımaya kararlı ve her gün yaşanan kısasa kısas gerilimler onu Lübnan merkezli militan grup Hizbullah ile tam bir çatışmanın eşiğine getiriyor- Netanyahu Beyaz Saray’ı kızdırmayı seçti ve potansiyel olarak bu yardımı riske attı.

Şubat ortasından bu yana Netanyahu ile konuşmayan Biden, geçen hafta canlı yayında İsrail Başbakanı ile “açıkça konuşma” zamanının geldiğini söylerken yakalandı ve ardından MSNBC’ye Netanyahu’nun “İsrail’e zarar verdiğini” söyledi. Amerika’nın en önde gelen Yahudi siyasetçisi olan Senato çoğunluk lideri Chuck Schumer ise daha da açık konuştu: İsrail’in “siyasi ve ahlaki dokusunu” zayıflatan liderini değiştirmek için seçimlere ihtiyacı var.

Netanyahu, Biden’la kavga ederken, onlarca yıldır geliştirdiği diğer nüfuz alanlarının – dost ABD senatörlerinden, güçlü İsrail yanlısı lobiye ve İsrail’in bölgesel jeopolitikteki önemli rolüne kadar- hem savaş yürütme yeteneğini koruyacağına hem de onu görevde tutacağına dair bahse girdi. Bu daha önce de oynadığı bir kumardı ama hiçbir zaman bu kadar yüksek riskli olmamıştı.

Netanyahu’nun başbakan olarak selefi Ehud Olmert “Netanyahu İsrail’e çok pahalıya mal olabilecek riskli bir oyun oynuyor” dedi: “Eğer Biden Netanyahu’yu cezalandırmaya karar verirse, bu İsrail’e de zarar verecek.”

Daha önce de başka İsrailli liderler Beyaz Saray ile çatışmıştı: Ronald Reagan, İsrail’in Ağustos 1982’de Beyrut’u bombalamasının ardından Menachem Begin’i “soykırım” yapmakla suçladı; Baba George Bush, Yitzhak Shamir’i yerleşim yeri inşasını durdurmaya ve 1991’de Filistinlilerle barış görüşmelerine katılmaya zorlamak için 10 milyar dolarlık kredi garantisini kesmek zorunda kaldı.
Ancak hiçbiri bunu, Beyaz Saray’ı yakınında tuttuğunda sağcı tabanının kendisine taptığı, karşı çıktığı zaman ise kendisini Amerika’ya hayır diyebilecek tek İsrailli olarak gösteren Netanyahu kadar yüzsüzce yapmadı.

ABD’nin eski İsrail Büyükelçisi ve Barack Obama’nın barış elçisi Martin Indyk, “Sivil kayıplar konusundaki anlaşmazlık ABD-İsrail ilişkileri ve Netanyahu’nun savaşını ‘mutlak zafere’ kadar sürdürme kabiliyeti açısından ciddi bir sorun” dedi: “Netanyahu ABD-İsrail ilişkilerinden endişe duysaydı işlerin bu noktaya gelmesine asla izin vermezdi.”

Indyk, Netanyahu’nun öncelikli motivasyonunun aşırı sağcı koalisyon ortaklarını memnun etmek olduğunu söyledi: “Bunu yapmanın en iyi yolu Biden’a uyum sağlamak yerine onunla yüzleşmekti … şimdi arkamıza yaslanıp tren kazasını izliyoruz.”

Özellikle de Biden’ın savaş zamanında İsrail’i ziyaret eden ilk ABD lideri olması ve Ekim ayı ortasında İsrail’de bin 200 kişinin öldüğü ve 240 kadar kişinin rehin alındığı ölümcül Hamas saldırısının ardından Ben Gurion havaalanında Netanyahu’yu destekleyici bir şekilde kucaklamasının ardından ilişkilerde keskin bir kırılma yaşandı.

Biden gezisi sırasında “Adalet yerini bulmalı” dedi: “Ancak bu öfkeyi hissederken, onun tarafından tüketilmemeniz konusunda uyarıyorum.”

O zamandan bu yana Netanyahu, Filistinli yetkililere göre Gazze’de 31 binden fazla cana mal olan bir savaşı yönetti ve ABD ile Katar’ın ikinci tur rehine takasına aracılık etmesine yardımcı olabilecek uzun süreli ateşkes çağrılarına direndi. İsrail en az 10 bin Hamas savaşçısını öldürdüğünü söylüyor.

Netanyahu’nun Biden ile körpüleri atması, ABD istihbarat topluluğunun mevcut siyasi stratejisinin temellerine meydan okuyan yıllık bir değerlendirme yayınladığı hafta gerçekleşti. Değerlendirmede İran’ın 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e düzenlediği saldırıda hiçbir rolü ya da bilgisi olmadığı, Hamas’ı tamamen yenmenin yıllar alabileceği ve Netanyahu’nun kendi iktidarının da zayıf olabileceği belirtiliyordu.

Obama yönetimi sırasında İsrail’in ABD Büyükelçisi olan ve önceki hükümette bakan yardımcılığı yapan Michael Oren, “Bu ABD-İsrail ilişkilerindeki en büyük krizlerden biri” dedi.

Oren, Biden’ın İsrail şehirlerini Hamas ve Hizbullah roketlerinden koruyan Demir Kubbe önleyicilerinin kesilmesini reddetmesine rağmen, ABD’nin İsrail’in Gazze’de yaygın olarak kullandığı daha büyük saldırı silahlarını sağlamaya devam etme konusunda aynı derecede kararlı olup olmadığının net olmadığını söyledi.

ABD’nin tedarik ettiği ve konvansiyonel cephaneliğinin en büyüğü olan 2,000 lb’lik bombaların Filistinlilerin yoğun olarak yaşadığı mahallelerde kullanılması uluslararası kınamalara neden oldu.
Oren, ABD’nin gönderdiği mühimmatın içeriğini değiştirmiş olabileceğini öne sürdü. Oren, “Şimdiden yardımın miktarı değil, içeriği değişti” dedi: “Benim hissiyatım hassas bombaların gelmeye devam edeceği yönünde, çünkü bu Biden’ın da işine geliyor – çok daha az zayiat var.”

Netanyahu’nun Biden’ın talepleriyle uzlaşmak yerine karşı koyma kararını bilen bir kişi, İsrail Başbakanının Cumhuriyetçilerin Netanyahu’ya verdiği desteğin Demokratlarınkinden çok daha fazla olduğu ABD siyasi takvimine göre hareket ettiği iddiasını reddetti.

Söz konusu kişi, “Amerikan halkı İsrail’in kendini savunma hakkına tam destek veriyor” dedi: “İsrail halkı da başbakanın politikalarını tamamen destekliyor. Burada bir çelişki yok.”

Netanyahu’nun ABD siyaset kurumundaki desteğinin Beyaz Saray’dan daha derinlere uzandığını belirten kişi, “çünkü Netanyahu yönetimindeki İsrail, ABD’nin bölgedeki çıkarları için dünyayı daha güvenli hale getirdi” dedi: “Bu tarihi bir gerçektir.” Perşembe günü Schumer’den gelen sert eleştirilerin ardından Netanyahu’nun partisi Likud Perşembe günü “saygı” çağrısında bulundu: “İsrail bir muz cumhuriyeti değil, bağımsız ve gururlu bir demokrasi.”

Netanyahu’nun Amerikan gücüyle olan geçmişi, eğer kendi ikidar arayışı tarafından belirlenmişse, kesinlikle uzun. Ben Nitai adıyla Boston’da öğrenciyken ve daha sonra danışmanlık yaparken geliştirdiği Amerikan aksanı, onu Amerikan televizyonlarının, özellikle de Birinci Körfez Savaşı sırasında CNN’in vazgeçilmezi haline getirdi.

Cana yakınlığı ve kolay politik cazibesiyle Amerikalı politikacılarla ömür boyu sürecek dostluklar kurdu ve şu anda bile İsrail’in en uzun süre görev yapan başbakanına çocukluk lakabı olan Bibi diye hitap ediyorlar.

On yıllar sonra meyvelerini verecek ilişkiler geliştirdi. 1990’larda genç Jared Kushner, aile dostu olan Netanyahu’ya New Jersey’deki yatağını ödünç verdi. Eski Başkan Donald Trump’ın hem danışmanı hem de damadı olan Kushner, daha sonra işgal altındaki Batı Şeria’nın çoğunu İsrail’e verecek bir ABD barış planı hazırladı.

Ancak Netanyahu, kendi ilkeleri -ya da politikası- tehdit edildiğinde bu ilişkileri feda etmekten de gurur duyuyor. “Tarihte hiç kimse Oval Ofis’e Netanyahu’nun yaptığı gibi hakaret etmedi” diyen Olmert, 2015’te İran’la nükleer müzakereler konusunda Obama’yla ipleri koparmasına atıfta bulundu. Beyaz Saray tarafından reddedilen Netanyahu, Kongre’nin ortak oturumuna doğrudan bir çağrıda bulunmuştu.

O dönemde Netanyahu çok bir bir siyasi bedel ödemedi- Obama görevden ayrılıyordu ve ve İsrail yerleşimlerini kınayan Aralık 2016’daki BM Güvenlik Konseyi kararında ABD’nin veto hakkını kaldırmaktan başka Netanyahu’nun dramatik itirazlarına rağmen nükleer anlaşmayı uygulamaya devam etti.

Donald Trump daha sonra, Netanyahu’nun Başkan’ın Obama dönemindeki yasalara karşı antipatisini, Mossad’ın Tahran’dan sızdırdığı ve İran’ın 2000’li yılların başında nükleer silah peşinde olduğunu gösteren gizli belgelerle kullanmasının ardından bu anlaşmayı yırtıp attı.

İsmi açıklanmayan bir ABD yetkilisinin İsrail Başbakanını miyop, kendini beğenmiş bir “ödlek” olarak tanımlamasının ardından Dışişleri Bakanı John Kerry Netanyahu’dan özür diledi. Ancak İran nükleer anlaşması konusundaki anlaşmazlık, Netanyahu’nun ABD siyaset kurumunun tamamı yerine Cumhuriyetçilerden destek alma kararını pekiştirdi.

Indyk, “[Demokratlar] bunu asla unutmadılar” dedi: “Bibi, Evanjelistlerin ilerici [Amerikalı] Yahudilerden daha güvenilir olduğuna inanarak, bilerek tehlikeye attığı uzun süredir devam eden bir gelenek olan İsrail’e desteğin iki partili doğasını yok etmeyi başardı.”

Şimdi, Netanyahu’nun kızdığı Demokratların çoğu Biden yönetiminde ve Trump’ın ABD seçimlerini kazanması halinde cömertliğine güvenilemez. Trump 2021’de İsrailli bir muhabire Netanyahu’nun Biden’ı zaferinden dolayı tebrik etmesinden şikayet ederek “S. et onu” dedi.

Oren, “Seçimlere daha çok var ve görev teslimi bir yıl sonra” dedi: “Yarın yeni bir yönetim kurulacak değil ya – şimdilik Biden ile uğraşmak zorundasınız.”

Çok Okunanlar

Exit mobile version