Doç. Dr. Dilek Yiğit
Birleşik Krallık’ta 4 Temmuz’da genel seçimler yapılacak. 2010 yılından bu yana ülkeyi yöneten ve 2014 İskoçya bağımsızlık referandumu, 2016 Avrupa Birliği (AB) referandumu, AB ile çekilme (Brexit) müzakereleri ve küresel pandemi gibi zorlu olaylar, süreçler ve bunların etkileri ile yüzleşen Muhafazakar Parti, liderlik koltuğuna oturan isimlerin sıklıkla değişmiş olmasının da açıkça gösterdiği gibi, seçimlere iktidar yorgunu olarak gidiyor. Muhafazakarlar tarafından hükümetin yaptığı neredeyse her şeyi eleştirmek suretiyle muhalefet yaptığı ileri sürülen İşçi Partisi ise “potansiyel hükümet” gibi görünüyor; zira seçimlere dair anket çalışmalarının sonuçlarına göre İşçi Partisi açık ara önde. Bu koşullarda kuvvetle muhtemel temmuz seçimleri sonucunda yirminci yüzyılın başından itibaren Britanya’yı en uzun süre yöneten parti olması nedeniyle “doğal hükümet partisi” olarak tanımlanan Muhafazakar Parti iktidarı son bulurken, 1997 seçim zaferini tekrarlayacak olan İşçi Partisi tek başına hükümet kurabilecek.
İktidarın bir kurulu düzen partisinden diğerine geçmesine sebep olacak ve koalisyon hükümeti kurulmasını da gerektirmeyecek temmuz seçimlerinin sonuçlarının, iktidarın Muhafazakar Parti ve İşçi Partisi arasında el değiştirmesine alışık, koalisyon hükümetlerine ise pek alışık olmayan Britanyalılar için “olağanüstü” bir özelliği olmayacak. Ancak seçimlere dair anket çalışmaları, üzerinde düşünülmesi gereken ve bizlere “Kıta Avrupası’nda olduğu gibi Birleşik Krallık’ta da aşırı sağ yükseliyor mu?” sorusunu sorduran bir bulguyu karşımıza çıkarıyor.
Anketlerden çıkan bu bulguya değinmeden evvel, Birleşik Krallık’ın aşırı sağ partilerin yükselişe geçtiği Kıta Avrupası’ndan farklı bir tablo sunduğunu belirtmek gerekir. Aşırı sağ partilerin Batı Avrupa’da siyaset sahnesine dönmeye başladığı yıllarda Birleşik Krallık’ta aşırı sağ gruplar bir araya gelerek 1967 yılında National Front adında bir parti kurdular. Parti yerel seçimlerde kısmi başarılar göstermiş olsa da, genel seçimlerde herhangi bir başarı gösteremedi. National Front içinde yaşanan görüş ayrılıklarını ve bölünmeleri müteakiben kurulan British National Party de seçimlerde başarılı olamadı. Birleşik Krallık’ın aşırı sağ parti ailesine 1993 yılında UKIP (United Kingdom Independence Party) katıldı. UKIP AB karşıtlığını siyasi söyleminin merkezine alarak ve Britanyalılar arasında artan Avrupa şüpheciliğinden de beslenerek Muhafazakar Parti üzerinde oluşturduğu baskı nedeniyle AB referandumuna giden süreci hızlandırmış olduğu gerekçesi ile Birleşik Krallık tarihinin en başarılı “tek konu partisi” olarak nitelendirilmektedir, ancak Avrupa Parlamentosu seçimlerinde dikkate değer başarılar göstermiş olsa da, UKIP’in, 2015 genel seçimleri hariç, genel seçimlerde herhangi bir başarısı olmamıştır.
Dolayısıyla Birleşik Krallık’ın aşırı sağ partilerinin, Kıta Avrupası’nda seçim başarıları gösteren aşırı sağ partiler ile mukayese edildiklerinde “başarısız” kaldıklarını söyleyebiliriz. Birleşik Krallık da aşırı sağ partilerin siyaseten etkili olmadığı ve olamayacağı bir ülke imajı sergilemektedir. Hal böyle iken bizlere “Birleşik Krallık’ta aşırı sağ yükseliyor mu?” sorusunu sorduran seçim anketi bulgusu, Birleşik Krallık’ın söz konusu imajının sürdürülebilirliği açısından da önemlidir.
Nedir bu bulgu? Seçim anketlerine (Statista, Yougov) göre Reform UK partisi oylarını hızla artırarak seçimlere girmektedir ve kuvvetle muhtemel seçimlerden üçüncü parti olarak çıkacaktır. AB referandumundan çıkan karar uyarınca Birleşik Krallık hükümeti ile AB arasında çekilme müzakereleri yürütülürken, siyasi yelpazenin her yönünden Avrupa şüphecilerinin bir araya gelmesiyle, Brexit’in Birliğe taviz verilmeksizin, gerekirse taraflar arasında herhangi bir anlaşma yapılmadan gerçekleştirilmesi gerektiği söylemiyle 2018 yılının sonunda Brexit Party kurulmuştu. Kurulduktan kısa bir süre sonra 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde 29 sandalye kazanma başarısı gösteren Brexit Party, Birleşik Krallık AB’den çekildikten sonra ismini Reform UK olarak değiştirdi. Reform UK Brexit Party adı altında iken aşırı sağın iki temel özelliği olan “Avrupa şüpheciliği” ve “göç karşıtlığı” üzerinden siyaset yaptığından, yani Kıta Avrupası’ndaki aşırı sağ partiler ile ortak noktaları olduğundan, aşırı sağ olarak nitelendirilmişti ama Reform UK yönetimi partileri için “aşırı sağ” kavramının kullanılmasına tepki göstermektedirler.
Birleşik Krallık AB’den çekildikten sonra Avrupa şüpheciliğinin Britanya için bir anlamı kalmadığından, Reform UK, söyleminin merkezine göç karşıtlığını aldı. Bu açıdan Reform UK’nin, Britanya’da aşırı sağ parti ailesine mensup diğer partiler gibi “tek konu partisi” olarak eleştirilme riski vardı ama Reform UK sadece göç meselesi üzerinden siyaset yapan “tek konu partisi” olmadığını, genel seçimlere giderken “Let’s make Britain great” başlığı altında kamu sektöründe, kurumlarda ve ekonomide reform önerilerinde bulunarak göstermeye çalışmaktadır.
Reform UK’nin anketlerde öngörüldüğü şekilde seçimlerden üçüncü parti olarak çıkması iki partili sistem olarak bilinen ve Muhafazakar Parti ile İşçi Partisi’nin domine ettiği Britanya siyaseti için çok fazla anlam ifade etmeyebilir. Diğer taraftan partinin bu seçim sonucu, iki partili sistemin sürdürülebilirliğini sağlayan ve küçük partilerin parlamentoda temsilinin önünü kesen tek isimli tek turlu seçim sistemine rağmen, büyük bir başarı olarak okunabilir. Eğer bir başarı olarak okunacak ise, bu Muhafazakar Parti’yi ve İşçi Partisi’ni farklı kanallardan etkileme potansiyeli taşımaktadır.
Aşırı sağ partilerin şimdiye kadar genel seçim başarısı gösteremediği Britanya’da Reform UK’nin başarısı Muhafazakar Parti’yi, seçmenini Reform UK’ye kaptırdığını düşünmeye sevk ederek partinin siyasi yelpazede aşırı sağa kayma ihtimalini yaratabilir. Üstelik Muhafazakar Parti zaten aşırı sağa kaymakla ya da aşırı sağı normalleştirmekle eleştirilmektedir. Reform UK’nin başarısı iktidardaki İşçi Partisi’ni ise kendisine yönelik asıl muhalefetin aşırı sağ ideolojiden geldiğini düşünmeye sevk ederek aşırı sağ politikalar uygulamaya yönlendirebilir; üstelik İşçi Partisi de halihazırda Muhafazakar Parti gibi sağa kaymakla eleştirilmektedir.
Sonuçta temmuz seçimlerine dair anket öngörüleri gerçekleştiği taktirde Reform UK aldığı seçim sonucuyla, sonrasında ise İşçi Partisi ve Muhafazakar Parti’yi etkileme kapasitesine bağlı olarak Birleşik Krallık’ta aşırı sağın yükselişinin ifadesi olacaktır.