Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Iowa’da Cumhuriyetçilerin oylarını süpürmesinin ardından yeni bir Biden-Trump karşılaşması görüleceğine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.
Bloomberg’de çıkan bir değerlendirmede, Biden-Trump karşılaşmasının ötesinde, birçok ülkenin yeni Trump dönemine hazırlıksız yakalanmamak için hamleler yaptığına işaret ediliyor.
Örneğin Estonya Başbakanı Kaja Kallas, kasım ayında Washington’a yaptığı ziyarette sadece Beyaz Saray yetkilileriyle değil, Trump’ın kilit müttefikleriyle de görüşmüştü.
Bir ay önce de Estonya Dışişleri Bakanı Margus Tsahkna, Trump’a desteğin yoğun olduğu Arkansas’taki bir Lockheed Martin fabrikasındaki işçilere ülkesinin güvenliğine katkılarından dolayı teşekkür etti. Tsahkna gazetecilere verdiği demeçte, “Bu mesajları sadece Washington’a değil, aynı zamanda Amerikan toplumunun diğer bölümlerine, belki de biraz daha muhafazakâr olan eyaletlere götürmemiz önemli,” dedi.
Korkular ve umutlar iç içe
Bloomberg’e göre, 2016’da Trump’ın seçilmesi hem ABD müttefiklerini hem de rakiplerini şaşkına çevirdi fakat bu sefer liderler işi şansa bırakmıyor.
Anazlide, Washington’daki elçilik bölgesinin sakinlerinin, dış politika planlarını anlamak için eski yetkililerle ve eski başkana yakın olan herkesle tanışmak için şehri araştırdığı, hatta bazılarının doğrudan Trump’a ulaştığı öne sürülüyor.
Bloomberg’in Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Latin Amerika’ya kadar hükümet yetkilileri ile yaptığı görüşmeler, Trump’ın yeniden yükselişinin güvenlik, ticaret ve iklim meselesi ile küresel güç dengesi üzerindeki etkisi hakkındaki endişelerini ve bazı durumlarda umutlarını ortaya koyuyor.
Pek çok ABD müttefiki, Trump’ın korumacı ticaret politikaları bir yana, ‘Önce Amerika’ söylemi ve NATO’dan çekilme tehditlerinden endişe duyuyor. Üst düzey bir diplomat, Avrupa Birliği zirvelerinde, bazı liderlerin daha olası hale getirme korkusuyla, Trump’ın geri dönme ihtimalinden bahsetmekten bile korktuklarını söyledi.
Bir Baltık yetkilisi, Ukrayna savaşı üçüncü yılına girerken, 2024’ün Avrupa’nın güvenliği için bir kritik eşik olabileceğini söyledi. Ortadoğu söz konusu olduğunda ise, Trump’ın İsrail’i sorgusuz sualsiz desteklemesi, bazı AB diplomatlarının Gazze savaşının daha da kötüleşebileceğinden ve Avrupa’ya yeni bir mülteci dalgasını körükleyebileceğinden endişe ediyor.
Modi umutlu, Lula karamsar, Meloni ikilemde
Analizde, ‘Küresel Güney’in bazı ülkelerinin, eski başkanın yeniden seçilmesinde fırsatlar gördüğüne dikkat çekiliyor.
Yetkililere göre, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Trump ile kişisel bir ilişki kurdu ve Çin’e karşı desteğini almaya çalışırken bile Yeni insan hakları konusunda ders veren Biden yerine önceki yönetimi tercih ediyor. Yeni Delhi’nin en büyük umutları arasında, Trump’ın Hint asıllı Amerikalı Vivek Ramaswamy’yi başkan yardımcısı olarak seçmesi de yer alıyor.
Ramaswamy, dünkü Iowa ön seçimlerinin ardından başkanlık adaylığı yarışından çekildiğini ve Trump’ı destekleyeceğini ilan etti.
G20 başkanlığını Hindistan’dan devralan Brezilya ise, Başkan Lula’nın G20’nin iklim eylemi, yoksulluğun azaltılması ve Uluslararası Para Fonu reformu planlarını, yeniden göreve gelen bir Trump’a karşı savunmasız olarak görüyor.
İtalya’nın G-7 dönem başkanlığı gündemi de benzer şekilde Trump’ın geri dönüşünün hayaletinden etkileniyor. Başbakan Giorgia Meloni, 2019’da Washington’daki bir etkinlikte henüz muhalefetteyken Trump’a destek verip görevdeyken Biden ile yakın bir ilişki geliştirdiği için ‘kişisel ve siyasi bir ikilemle’ karşı karşıya.
Kanada ve Meksika temkinli
ABD, Kanada ve Meksika arasında imzalanan ticaret anlaşması USMCA, özellikle ABD’ye komşu iki ülke için kritik olduğundan Ottawa ve Mexico City adımlarını dikkatli atıyor.
Kanada’nın iş dünyası USMCA’i ‘varoluşsal bir mesele’ olarak görüyor. Yine de, Trump’ın ilk döneminde onla çalışmış biri olarak, Başbakan Justin Trudeau, bir yandan üst düzey yardımcıları perde arkasında Trump’ın personeliyle ilişkiler kurarken, kamuoyu önünde de onunla iyi ilişkiler kurmaya özen gösterdi.
Bu, Trudeau’nun ekibine başka bir Trump başkanlığını ‘idare edebilecekleri’ konusunda biraz güven veriyor, ancak kimse bunun kolay olacağını iddia etmiyor.
Meksikalı yetkililer, Trump’ın yörüngesindeki insanlar da dahil olmak üzere tüm kamplarla görüşmeler yapıyor ve daha önce ticaret ve göç gibi karmaşık konularda Trump’la başarılı bir şekilde başa çıkmalarının, onunla tekrar ‘boğuşabileceklerine’ dair güven verdiğini görüyorlar.
Dahası, haziran seçimleri yeni bir Meksika başkanının ekim ayında göreve başlayacağı anlamına gelecek. Washington’da yalnızca güney sınırındaki göçe odaklanan bir başkanın bulunması, Biden yönetiminin demokrasi, insan hakları ve çevreye olan ‘ek ilgisinden’ sonra Meksikalı yöneticiler için muhtemelen bir rahatlama getirecek.
Avrupa’nın ‘güvenlik’ meselesi
ABD’nin çelik ve alüminyum üzerindeki tarifeleri konusunda Trump yönetimiyle kısasa kısas yaptırımları uygulayan AB, bu çabaların ne kadar başarılı olacağı belli olmasa da, ABD ile ‘Trump koruyucu’ anlaşmalar yapmak istiyor.
Trump’ın geri dönme şansını 50-50 olarak gören üst düzey bir AB diplomatı, birliğin enerji ve hammaddelere olan bağımlılıkları ve bunları ele alma ihtiyacı konusunda daha fazla farkındalık olduğunu söyledi ve Trump’ın olası dönüşünün resmi toplantılarda birkaç kez gündeme geldiğini aktardı.
Bununla birlikte AB’nin en önemli gündem maddesi, Trump’ın yeniden göreve gelmesi halinde kıtanın ‘güvenliğinin’ ne olacağı.
Bloomberg’e göre çok sayıda Avrupa heyeti, Trump’ın temsilcilerine ve politika platformu üzerinde çalışan Heritage Foundation’a ulaşmak için Brüksel ile Washington arasında mekik dokuyor. Amaç kısmen, Trump yönetiminin yetkililerinin kim olabileceğini kestirmek ve bunlardan ne bekleneceğini daha iyi anlamak; aynı zaman Avrupa’nın savunma söz konusu olduğunda kendi üzerine düşen bedeli ödediği mesajını iletmek.
Geçmişte Trump’ın favori hedeflerinden olan Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Biden’ı tercih ettiğini gizlemiyor ve Berlin’de yeni bir Trump yönetiminin neler getirebileceği konusunda endişe var. Bununla birlikte Almanya da artık savunma harcamalarını ciddiye alıyor ve Baltık ülkelerine asker konuşlandırırken Ukrayna’ya askeri olarak yardım etmek için adım atıyor.
İsveç, Finlandiya ve Danimarka ise risk almayarak aralık ayında Washington ile savunma işbirliği anlaşmaları imzaladı. Finlandiya, ABD’den 64 adet F-35A savaş uçağı satın alıyor ve geçen ay top mermisi üretimini ikiye katlamak için yatırım yaptığını duyurdu.
Birleşik Krallık ve Fransa’nın gördüğü fırsat
Her şeye rağmen yeni bir Trump döneminin fırsat yaratacağını düşünenler de var. Bunların başında, Avrupa’nın ‘stratejik özerkliği’ meselesini gündemde tutan Fransa ve Emmanuel Macron geliyor.
Trump’ın dönüşünü bekleyen diğer ülke ise Birleşik Krallık. Londra, Muhafazakarlâr tarafından ‘AB’den ayrılmanın ödülü’ olarak görülen ABD ile serbest ticaret anlaşması müzakerelerini yeniden başlatma olasılığını görüyor.
Biden yönetiminde çok az ilerleme kaydeden müzakereler söz konusu olduğunda, Brexit destekçisi Trump yönetiminde beklentiler daha parlak olabilir.