Bu yazıyı henüz baskına uğrayan Brezilya Ulusal Kongre’sinin yakınlarından yazıyorum.
8 Ocak 2023’te Brezilya’nın kamu güçlerinin başkenti ve merkezi olan Brasilia’da yüzlerce Bolsonarocunun Kongre’yi (yasama organı), Planalto Sarayı’nı (yürütme erki) ve Federal Yüksek Mahkeme’yi (yargı erki) işgal etmesiyle, iki yıl önce ABD’de yaşananlar arasında paralellik kurmamak elde değil. İkisi de benzer siyasi nitelikte, anti-demokratik ve terör içerikli olaylar… Hatta arkalarındaki iki siyasi figür — Donald Trump ve Jair Bolsonaro — aynı ideoloji ve siyasi yöntemleri paylaştığı için bu varsayım daha da pekişiyor.
Esasında Bolsonaro, Luiz Inácio Lula da Silva’nın üçüncü kez başkanlık görevine başlamasından birkaç gün sonra Kuzey Amerika’da tatil yapmaya karar vermişti ve şu anda ABD’de. Bu nedenle ABD Kongresinin işgali, Bolsonaro’nun en tepkisel, şiddet yanlısı ve irrasyonel tabanı tarafından gerçekleştirilen bu terör eylemlerinin öncüllerinden biri. Ancak bu olaylar aynı zamanda, bu gösterilere sadece anti-demokratik ve vandal araçlarla eşlik eden diğer kendine has “pasifist” taraftarlar tarafından da gerçekleştirildi.
Diğer öncüller ise şunlar: Brezilya’nın bazı eyaletlerinin özellikle ülkenin güney, güneydoğu ve merkezindeki askeri kışlalarına askeri müdahale talepleri, Brasilia’da, 2022’nin aralık ayında Lula’nın yemin töreninden önce saldırı girişimi, başta Sao Paulo olmak üzere ülkenin ana trafik arterlerinde barikatlar kurulması.
Baskın sonrası Kongre binasındaki durum
Polis teşkilatı ve Valinin işbirliği
Federal Bölge, yani Brasilia güvenlik güçlerinin, özellikle de Brezilya Askeri Polisinin (PM) Bolsonaro güçleriyle işbirliği her zamankinden daha belirgin hale geldi. Bolsonarocu kalabalığa kıyasla her zaman önemsiz sayıda olan PM mensupları, protestocuları teşvik etmeye geldi. Diğer yandan Adalet Bakanlığı’na bağlı Federal Rodoviaria Polisi’nin (PRF) de işbirliği söz konusuydu, zira sosyal medyadan yayılan çağrı bu olduğu için hazırlıklı geldikleri bilinerek onlarca otobüsün Brasilia’ya gelmesine izin verildi. Silahlı Kuvvetlerin belirli bir zümresi ile Brasilia Valisinin işbirliği de aynı derecede inkar edilemez. Bu bir ihmal değildi, bu aktörlerin eylemsizliği bilinçliydi.
Yani, ABD Kongresi ve Brasilia’daki terör eylemleri arasında kıyaslanabilir bazı unsurlar olsa da, Plaza de los Poderes çevresinde yaşananlar ilkinden daha büyük boyutta. Bu gerçek bize, sadece Lula’ya oy vermenin ve Bolsonaro’nun görevine son vermenin yeterli olmadığını gösterirken, aynı zamanda Bolsonarocu hareketle yüzleşmek gerektiğini de kanıtlamaktadır.
Baskın sonrası hasar
Bolsonaroculuk yaşıyor
Bu hareket için başka bir isim aramaya başlamamız gerekecek zira “Bolsonarismo” veya “Bolsonarista” terimlerini veya nitelendirmelerini kullanmaya devam etmek, Bolsonaro’nun imajını güçlendirmek, egosunu şişirmek anlamına geliyor. Tropiklerin Trump’ı, şüphesiz Brasilia’daki üç erkin işgalinin büyük sermayedarıdır.
Bu fenomeni anlamaya devam etmek, onunla yüzleşmek ve onu devirmek için yavaş yavaş yapısöküme uğratmak gerekecek. Şimdilik onun bir neo-faşist olduğunu ve Brezilya demokrasisini tehdit etmek için terörü kullandığını biliyoruz.
Demokrasi tehdit altında
Brezilya halkının demokratik ve kamusal dizginleri yeniden ele alması 6 uzun ve acılı yılı aldı; seçilmiş Devlet Başkanı Dilma Rousseff’e karşı 2016’da gerçekleşen darbenin ardından geçici hükümeti Michel Temer devralmıştı. Ve bir gün içinde Brezilya’daki resmi demokratik kurumların tehdit altında olduğuna bir kez daha şahit olduk. Bu, Lula’nın siyasi gündemi yeniden yapılandırmasına neden olsa da, o şimdiden kararlı bir şekilde harekete geçti ve hükümet programını durdurmayacak. Kararlarının ne kadar etkili olacağını ve üçüncü döneminin ilk ayının nasıl olacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Brasilia şimdilik “huzura kavuştu”. Ancak hala kentin üzerinde uçan helikopterlerin sesini duyabiliyorsunuz. Misafirler otellerde check-in yapıyor, bazı otobüsler yola çıkıyor. Benzer bir şeyin Brezilya’da veya Brezilya’nın başka herhangi bir kentinde yaşanmayacağını garanti edemeyiz. Uyanık olunmalı!