Brezilyalı gazeteci Breno Altman, Gazze’de yaşananlar ve Brezilya ve Venezuela hükümetlerinin politikaları üzerine sorularımızı yanıtladı.
Brezilyalı ünlü gazeteci Breno Altman, bağımsız bir gazetecilik sitesi olan Opera Mundi haber portalının kurucusu. Latin Amerika ve dünya siyasetinin diğer önde gelen isimlerinin yanı sıra Devlet Başkanı Nicolás Maduro ve Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva ile mülakatlar yayımladı.
14 Haziran Cuma günü 21. Yüzyılda Yeni Bir Holokost başlıklı uluslararası seminere katılmak üzere Caracas’a gelen Breno Altman, Filistin halkından yana tavır almak için kendisine yöneltilen suçlamalar hakkında konuştu ve Venezuela ile Brezilya ilişkilerini analiz etti.
Yahudi kökenli olan Altman’ın son zamanlarda ülkesinde, Filistin davasını savunması ve İsrail hükümetinin Gazze’de gerçekleştirdiği soykırımı kınaması nedeniyle kendisini antisemitist olmakla suçlayan ülkenin etkili Yahudi cemaati tarafından yoğun saldırılara maruz kaldığını belirtmek gerekiyor. Brezilya İsrail Konfederasyonu (CONIB), kendisini hukuki ve cezai olarak antisemitizmle suçladı. CONIB’nin Brezilya yargısı üzerindeki baskısı o kadar güçlüydü ki gazeteci hakkında ondan fazla dava açıldı ve buna ek olarak Filistin halkının Siyonist saldırganlığa karşı direnme hakkını savunan bazı yayınlarını sosyal ağlarından kaldırmak zorunda kaldı; neyse ki tüm platformları işlemeye devam ediyor, ne yazık ki yargı süreçleri ve ifade özgürlüğüne saldırı da devam ediyor.
Filistin davasının savunucusu Brezilyalı bir Yahudi
21. Yüzyılda Yeni Bir Holokost etkinliğine konuşmacı olarak katılmak üzere Caracas’ta bulunan Rómulo Gallegos ile Latin Amerika Çalışmaları Merkezi (CELARG) ve Venezuela Bolivarcı Üniversitesi (UBV) tarafından düzenlenen ‘Siyonizm dünyayı tehdit ediyor’ başlıklı etkinlikte konuşmacı olarak yer alan Breno Altman, farklı bölgelerden ve ülkelerden Yahudi dinine mensup farklı kişilerin insanlık tarihine (özellikle Batı dünyasında ama aynı zamanda Avrasya’da) bıraktığı mirası inkar etmeyen bir Yahudi; örneğin Karl Marx ve Lev Troçki gibi isimlerin altını çiziyor. Nazi rejiminin Avrupa’daki Yahudilere karşı giriştiği ve çoğunluğu Yahudilerden oluşan milyonlarca insanın ölümüne neden olan soykırımı da inkar etmiyor. Bununla birlikte, Brezilyalı gazeteci gözü pek ve güçlü: “Filistin’de dünyanın gözü önünde bir soykırım yaşanıyor. Tarihte ilk kez çevrimiçi bir soykırım yaşıyoruz. Siyonizm, antisemitizme verilen ırkçı ve sömürgeci bir yanıttır,” dedi.
Bağlama oturtmak gerekirse, bugün Filistin’de neler oluyor?
Bunun insanlık tarihinde internet üzerinden aktarılan ilk soykırım olduğunu düşünüyorum. Ekim 2023’ten bu yana, her gün, her hafta, günümüzün her saatinde bu soykırımı yaşıyor ve görüyoruz, ekranlarımızda. Şu ana kadar 37 bin can kaybı var, insan kayıplarının neredeyse yüzde 70’i sivil ve bunların büyük bir kısmı kadın, kız ve erkek çocuklardan oluşuyor. Oransal olarak bu, tarihte bir savaşta çocuklara yönelik en büyük katliamdır. Siyonist İsrail hükümeti tarafından öldürülen 14 bin çocuktan, yaklaşık 15 bin kadının öldürüldüğünden bahsediyoruz. Bunlar Gazze Şeridi Sağlık Bakanlığı’nın Birleşmiş Milletler tarafından da teyit edilen rakamları. Bu, ‘soykırım’ kavramının dehşetinin açıkça uygulandığı bir durum, zira bu bir savaşın yan etkisi değil, İsrail ordusunun bir hedefi, bir amacı, bir hesaplamasıdır.
Netanyahu hükümetinin yaptığı şey, soykırımda normal olan bir stratejinin parçasıdır; çocuklar yetişkin olmasınlar diye, kadınlar da başka oğulları ve kızları olmasın diye öldürülür. Etnik temizlik peşindeler, Filistin halkını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
Kişisel deneyimlerinize göre, Brezilya’daki Yahudi cemaati içinde Siyonizm ne ölçüde kabul görüyor? Ve Brezilya’daki Yahudi cemaati içinde Siyonizm karşıtı Yahudilerin kabul edilebilirliği nasıl?
Bugün dünyadaki Yahudilerin çoğunluğu Siyonist. Brezilya’da, Amerika kıtasındaki en önemli üçüncü topluluğa sahibiz; birincisi Amerika Birleşik Devletleri, ikincisi Arjantin ve bir de Brezilya’da yaşayan 150 bin Yahudi ile biz varız. Ben üç kuşak öncesine dayanan anti-Siyonist bir Yahudi aileden geliyorum; annem, babam, büyükannem ve büyükbabam Yahudi cemaatinde önemli kişilerdi ama her zaman anti-Siyonist oldular. Dolayısıyla Siyonizm karşıtı her Yahudi’ye karşı çok sert bir çatışma söz konusu.
Örneğin şu anda Brezilya yargısında 13 ya da 14 dava ile muhatabım, zira Siyonist örgütler beni antisemitizmle suçluyor. Antisemitizm ile anti-Siyonizm arasında var olan kafa karışıklığını gidermek için her zaman bir ayrım yapılmalı. Anti-Siyonizm belirli bir siyasi ideolojik akıma karşı mücadele ve bu siyasi ideolojik akım İsrail devleti tarafından temsil ediliyor. Antisemitizm ise Yahudilere karşı zulüm ve ırkçılıktır. Bunlar farklı şeyler. Siyonizme karşı olan kişi Yahudilere karşı değildir, tıpkı Nazizme karşı olan kişinin Almanlara karşı olmadığı ya da faşizme karşı olan kişinin İtalyanlara karşı olmadığı gibi.
Fakat Siyonist oluşumlar her şeyi aynı torbaya ya da yere koymaya çalışıyor, onlara göre Siyonizmi eleştirirseniz antisemitik olursunuz. Siyonistler bana kendinden nefret eden bir Yahudi gibi davranıyor, Yahudilere karşı -Yahudi olmama rağmen- ırkçılık suçunu ve antisemitizm suçunu işlediğimi söylüyorlar.
Özünde siyonizm, faşizm ve ırkçılıkla aynı aileden geliyor. Milliyetçi şovenist, aşırı milliyetçi, yabancı düşmanı, üstünlükçü doktrinlerin kökünün bir parçası.
Lula’ya değinelim. Brezilya Devlet Başkanı’nın Venezuela ve Filistin’den biraz uzaklaştığı yönünde bir algı var. Sizce durum böyle mi?
Lula’nın Filistin konusunda oldukça net ve sağlam bir tavrı olduğuna inanıyorum, hatta Gazze’deki soykırıma karşı çıkmanın yanı sıra Binyamin Netanyahu rejimini Nazizm ile eş tutan ilk dünya lideri olduğuna inanıyorum. Yani Lula, Filistinlilere karşı Hitler Almanya’sının uyguladığı yöntemlere çok benzer yöntemler uygulayarak İsrail’in büyük çelişkisini açıkça ortaya koydu. Ancak, sadece deklaratif kalmak yerine başka bir aşamaya geçmeliyiz.
Şimdi Lula bunu yapabilir mi? Bir adım daha ileri gidebilir mi? Bu zor, zira Brezilya İsrail’in en büyük beşinci petrol ihracatçısı. Brezilya beşinci sırada. İsrail’in en büyük silah ve güvenlik teknolojisi ithalatçısı. Ayrıca Brezilya İsrail’deki büyükelçisini çoktan geri çekti ve bence Güney Afrika’nın apartheidi sona erdirmek için izlediği çizgiyi takip etme eğiliminde.
Son olarak, Devlet Başkanı Lula’nın Venezuela ile olan ‘muğlak’ ilişkisini bize izah edebilir misiniz?
Devlet Başkanı Lula’nın muğlak olduğunu düşünmüyorum. Lula, her zaman Bolivarcı devrimle, Devlet Başkanı Chavez hükümetiyle ve Başkan Nicolás Maduro hükümetiyle dayanışma içerisinde oldu. Fakat Venezuela ve Bolivarcı hükümete yönelik iç ve dış baskı son derece güçlü.
Brezilya’da Venezuela’nın olumsuz bir imajı var, Venezuela’nın düşmanları ülke hakkında olumsuz bir imaj oluşturmayı başardılar. Ve bu imaj her zaman Brezilya soluna ödün vermek ve saldırmak için kullanılıyor. Öte yandan Lula devrimci bir lider değil, bir Chavez değil, Maduro değil, Fidel değil. Lula popüler bir solcu lider, ancak liberal demokratik bir kurumsallık olan, muhafazakar bir kurumsallık olan Brezilya kurumsallığı içinde hareket ediyor. Ayrıca Brezilya’da Küba, Nikaragua ve tabii ki Venezuela’da olduğu gibi devrimci bir süreç yaşanmıyor.
Dolayısıyla Lula, Venezuela’ya dönük bazı eleştiriler ve savunmalar arasında denge kurmayı tercih ediyor, zira aksi takdirde ödenecek siyasi bedel çok yüksek olacak. Her şeye rağmen Lula, Bolivarcı devrimi desteklemeye ve ona yakın durmaya devam ediyor.