Çevirmenin notu: Aşağıda çevirisini verdiğimiz makale, iktisatçı Michael Roberts’ın kişisel blogunda yayınlandı. Roberts, daha önce de Amerikan dolarının hegemonyasının sarsılmasına rağmen, uluslararası finansal akışlarda henüz doların yerini alabilecek bir para biriminin olmadığını yazmıştı. BRICS bloğunun genişlemesi ile birlikte ‘çokkutupluluk’ tartışmaları şiddetlenirken, Roberts BRICS’ın iktisadi olarak hâlâ, başını ABD’nin çektiği G7 ülkeleri ile aşık atamayacak düzeyde olduğunu ileri sürüyor. Kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıla düzeyleri bir tarafa, BRICS içerisinde Çin açık ara diğer ülkelerden ayrışmış durumdadır ve blok içi gerilimler de fazlasıyla mevcuttur. Yine de, Roberts’a göre, yakın gelecekte ABD hegemonyasının daha da sorgulanması neredeyse kesindir; zira büyük kapitalist ülkeler kârlılık krizi içerisindedir, küreselleşme tıkanmıştır ve iktisadi güçler parçalanmaktadır. Metin içindeki köşeli parantezler çevirmene aittir.
BRICS: Giderek büyüyor, ama daha mı güçlü?
Michael Roberts
The Next Recession
25 Ağustos 2023
BRICS liderlerinin üç gün süren zirvesi bugün sona eriyor. BRICS Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşuyor. Rus lider Putin şahsen zirveye katılmadı – zaten yapacak çok işi var!
Beş BRICS ülkesi şu anda satın alma gücü paritesi açısından (GSYİH’nin yurtiçinde mal ve hizmet olarak ne satın alabileceğinin bir ölçüsü) G7’den daha büyük bir birleşik GSYİH’ye sahiptir.
Bu, dünya ekonomik düzeninde bir dönüm noktası gibi görünüyor. Fakat bu bir yanılsama olacaktır. Birincisi, BRICS içinde Çin (küresel GSYİH’nin yüzde 17,6’sını oluşturuyor) baskındır, onu uzak bir farkla ikinci sırada Hindistan (yüzde 7) izlerken; Rusya (yüzde 3,1), Brezilya (yüzde 2,4) ve Güney Afrika (yüzde 0,6) birlikte dünya GSYİH’sinin sadece yüzde 6,1’ini oluşturmaktadır. Yani bu eşit olarak paylaşılan bir iktisadi güç değildir.
Dahası, bence önemli olan nominal dolar bazında BRICS ülkeleri hala G7’nin oldukça gerisindedir. BRICS bloğu 2022 yılında 26 trilyon dolarlık bir GSYİH’ye sahipti ki bu da tek başına ABD ile hemen hemen aynı. Kişi başına düşen GSYİH’yi ölçtüğümüzde ise BRICS hiçbir yerde değil. PPP’ye [Satın Alma Gücü Paritesi] göre düzeltilmiş uluslararası dolarlar kullanıldığında bile ABD’nin kişi başına düşen GSYİH’si 80.035 dolar ile 23.382 dolar olan Çin’in üç katından fazladır.
Bu zirveden sonra daha fazla ülke tam üye olarak katılmaya davet edildi: Arjantin, Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri. Fakat bu gerçekleşse bile BRICS grubu G7 emperyalist bloğundan çok daha küçük ve zayıf bir ekonomik güç olarak kalacaktır. Dahası, BRICS nüfus, kişi başına düşen GSYİH, coğrafi ve ticari bileşim açısından çok çeşitlidir. Ve bu ülkelerdeki yönetici elitler sık sık karşı karşıya gelmektedir (Çin’e karşı Hindistan; Brezilya’ya karşı Rusya).
Dolayısıyla, ABD’nin hegemonik kontrolü altında giderek daha homojen ekonomik hedeflere sahip olan G7’nin aksine, BRICS grubu servet ve gelir bakımından farklıdır ve herhangi bir birleşik ekonomik hedefleri yoktur – belki ABD’nin ve özellikle de ABD dolarının iktisadi hakimiyetinden uzaklaşmaya çalışmak dışında.
Ve bu hedefe ulaşmak bile zor olacaktır. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, ABD’nin küresel iktisadi hakimiyetinde ve dolarda göreceli bir düşüş yaşanmış olsa da, dolar ticaret, yatırım ve ulusal rezervler için açık ara en önemli para birimi olmaya devam ediyor.
Tüm küresel ticaretin yaklaşık yarısı dolar cinsinden faturalandırılmaktadır ve bu pay neredeyse hiç değişmemiştir. ABD doları küresel döviz işlemlerinin yaklaşık yüzde 90’ında yer alarak döviz piyasasında en çok işlem gören tek para birimi olmuştur. Tüm sınır ötesi kredilerin, uluslararası borç senetlerinin ve ticari faturaların yaklaşık yarısı ABD doları cinsinden olup, SWIFT mesajlarının yaklaşık yüzde 40’ı ve küresel döviz rezervlerinin yüzde 60’ı dolar cinsindendir. Çin yuanı kademeli kazanımlar elde etmeye devam ediyor ve renminbinin küresel döviz cirosundaki payı 20 yıl önce yüzde 1’in altındayken şimdi yüzde 7’nin üzerine çıktı. Fakat Çin para birimi 2017’de yüzde 1 olan küresel döviz rezervlerinin hala yalnızca yüzde 3’ünü temsil etmektedir.
Hatta ‘ABD karşıtı’ Çin, döviz rezervlerinde ABD dolarına büyük ölçüde bağlı kalmaya devam etmektedir. Çin, 2005-2014 yılları arasında rezervlerindeki dolar payını yüzde 79’dan yüzde 58’e düşürdüğünü kamuoyuna bildirmiştir. Fakat Çin son on yılda rezervlerindeki dolar payını değiştirmiş görünmüyor.
Dahası, mevcut (emperyalist ekonomiler tarafından kontrol edilen) IMF ve Dünya Bankası’na alternatif olabilecek çok taraflı kurumlar hâlâ küçük ve zayıftır. Örneğin, 2015 yılında kurulan Yeni Kalkınma Bankası [NDB] var. Brezilya’nın eski solcu Devlet Başkanı Dilma Roussef’i başkan olarak atayan NDB’nin merkezi Şangay’da bulunuyor.
NDB’nin IMF ve Dünya Bankası gibi emperyalist kurumlara karşı bir kredi kutbu oluşturabileceğine dair çok fazla ses var. Fakat bunu yapmak için kat edilmesi gereken uzun bir yol var. Güney Afrika Merkez Bankası’nın (SARB) eski bir yetkilisi şu yorumu yapmıştır: “Şimdiye kadar en öne çıkanı NDB olan BRICS girişimlerinin Batı egemenliğindeki çok taraflı finans kurumlarının yerini alacağı fikri boş bir hayaldir.”
Yine de, siyasi, iktisadi ve askeri açıdan uluslararası rekabet bu on yıl içinde kızışacak. ABD liderliğindeki emperyalist bloğun tam hakimiyet günleri sona erdi, çünkü küreselleşme, yani 20. yüzyılın son yirmi yılındaki engelsiz ticaret ve finansal akışlar sona erdi.
Bu yüzyılın ilk yirmi yılında büyük ekonomilerde sermayenin kârlılığı gerilerken, büyük kapitalist ekonomilerin artı değer için mücadelesi yoğunlaştı. Bu da iktisadi gücün parçalanmasına yol açmaktadır. ABD liderliğindeki emperyalist blok hâlâ baskındır, ama hakimiyeti daha önce hiç olmadığı kadar sorgulanmaktadır.