SÖYLEŞİ

‘Brüksel bir ülkenin kendi ulusal çıkarlarını temsil edebileceği gerçeğini kabul etmiyor’

Yayınlanma

Macaristan Dışişleri Bakanı Péter Szijjártó Harici’ye konuştu: “Brüksel’deki bürokratlarla sorunlarımız var, çünkü Brüksel’deki bürokratlar bir ülkenin kendi ulusal çıkarlarını da temsil edebileceği gerçeğini kesinlikle kabul edemiyorlar. Ülke için bir süper devlet, federal bir holding olmak istiyorlar.”

Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto, ülkesinin, Türkiye, NATO, Avrupa Birliği ile ilişkilerine ve Rusya-Ukrayna savaşındaki tutumuna dair sorularımızı yanıtladı.

Türkiye ve Macaristan, ilişkilerini güçlendirilmiş stratejik ortaklık seviyesine yükseltti. Savunma sanayii ve nükleer enerji alanlarında da işbirliği anlaşmaları imzalandı. Sizce iki ülkeyi birbirine yakınlaştıran faktörler neler?

Karşılıklı saygı ve karşılıklı güven… Bunlar maalesef günümüzde eksik olan ya da uluslararası politikada eksik kalan iki olgu. Pek çok ülke uluslararası siyasi arenayı birbirine saldırmak, eleştirmek, hedef almak, yargılamak ve suçlamak için kullanıyor. Biz buna farklı bakıyoruz. Bizim için birbirimizi dinlemek, muhatabımızın durumunu anlamak son derece önemli. Dolayısıyla ikili ilişkilerimiz her zaman bu tür bir yaklaşımla şekillendi. Birbirimize saygı duymamız ve birbirimize güvenmemiz, bize gaz sevkiyatı dahil olmak üzere stratejik öneme sahip işbirliklerimizi, nükleer işbirliğini ve gelecekte, umuyoruz ki, TPAO ile milli petrol şirketimiz arasındaki işbirliğini de kapsayacak şekilde genişletme şansını verdi.

Türkiye ve Macaristan NATO’nun aykırı ülkeleri olarak görülüyor. Bu görüşe katılıyor musunuz? İki ülke NATO dışında savunma bağlarını güçlendirebilir mi?

İkimiz de çok saygı duyulan ve güvenilir müttefikleriz. Bizi NATO içinde saygı görmeyen veya güvenilmez ülkeler olarak görmek, reddetmemiz gereken basit bir yalan. Hem Türkiye hem de Macaristan ittifakın güvenliğini artırıyor. NATO’da taahhütlerine uyan, yani GSYİH’nın en az %2’sini savunma harcamalarına harcayan çok az sayıda ülkeden biriyiz.

Ukrayna’nın tartışılan NATO üyeliği konusunu nasıl görüyorsunuz?

Ukrayna’nın NATO üyeliği kesinlikle imkansızdır. NATO’ya savaş ithal etmemeliyiz çünkü bunu yaparsak bu NATO’nun savaşta olacağı anlamına gelir. NATO Rusya Federasyonu ile savaşa girerse bu da 3. Dünya Savaşı’nın çıkması anlamına gelecektir. Ukrayna’nın NATO’ya girmesi yönündeki bir fikri kesinlikle desteklemiyoruz.

Macaristan’ın İsveç’in NATO’ya katılımının onaylanmasında gecikmesinin nedeni neydi?

İsveç’in üyeliği konusunda çok nettim. Parlamentomuzun üyeleri birçok kez İsveçli siyasetçiler tarafından işaret edildi. Macaristan’ı yargılıyor, eleştiriyor, suçluyorlardı; bizi demokratik olarak görmüyorlardı ki bu da kabul edilemez. Bunu reddediyoruz. Dolayısıyla milletvekilleri, hükümetin iki ülke arasındaki güveni yeniden inşa etmesini bekliyordu. Bu noktada başarılı olduğumuzda İsveç’in katılımı onaylandı.

Türkiye, İsveç’in NATO’ya katılım pazarlığı sırasında Türkiye’ye F-16 satışına ilişkin bir arka plan anlaşması yapmıştı. Macaristan’ın, İsveç’in teklifinin onaylaması için arka planda bu tarz bir durum var mıydı?

Aslında güveni yeniden inşa etmemiz gerekiyordu. Arka planda bu vardı. Ve buna paralel olarak güveni yeniden inşa etmek zorunda kalan İsveç ile güvenlik işbirliğimizi genişletmeyi başardık. Müzakerelerin iyi sonuçlandığını düşünüyorum çünkü İsveç ile Macaristan arasındaki genişletilmiş güvenlik işbirliği hem iki ülkenin hem de NATO’nun güvenliğine katkıda bulunuyor.

AB yaptırımları Budapeşte’de nasıl algılanıyor? Macaristan’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması mümkün mü?

Açıkçası bu mümkün değil. Biz Avrupa Birliği’nin bir parçasıyız. AB’nin bir parçası olmaya devam edeceğiz. AB’nin güçlü olmasını istiyoruz.

Ama AB, sık sık Macaristan’ı işaret ediyor.

Gerçekten de öyleler. Gelecekte biz de bu tartışmalara katılacağız. Bizim Avrupa Birliği ile bir sorunumuz yok. Brüksel’deki bürokratlarla sorunlarımız var, çünkü Brüksel’deki bürokratlar bir ülkenin kendi ulusal çıkarlarını da temsil edebileceği gerçeğini kesinlikle kabul edemiyorlar. Ve bir ülkenin kendi değerlerine, mirasına, kültürüne sahip çıkmasını idrak edemezler. Brüksel’deki bürokratlar, ülke için bir süper devlet, federal bir holding olmak istiyor. AB’nin, gerekli yeterliliklere sahip, mirasa, kültüre, dine ve tarihe bağlı kalan güçlü üye devletlerden oluşan bir bütünleşik yapı olmasını istiyoruz. Dolayısıyla AB’nin daha rekabetçi ve daha başarılı olacak şekilde nasıl reforme edileceğine dair AB’deki tartışmaları ele alacağız.

Ülkeniz Rusya-Ukrayna çatışmasına karşı Avrupa’daki belki de en ölçülü yaklaşımı benimsedi. Batı Avrupa’nın gerilimi artırma çağrılarına ne diyorsunuz?

Bakın, biz Ukrayna’ya komşu bir ülkeyiz. Ukrayna’da bir Macar topluluğu var. Dolayısıyla biz kesinlikle barışın temin edilmesiyle ilgileniyoruz. Bu nedenle biz Ukrayna’ya hiçbir silah sevkiyatı yapmadık ve asker gönderilmesine kesinlikle karşıyız. Gerilimi tırmandırma riski taşıyan açıklamaları çok tehlikeli buluyoruz. Gelecekte hiç kimsenin bu çatışmayı tırmandıracak bir adım atmayacağını umuyoruz.

Bu savaşın nasıl neticelenmesini bekliyorsunuz?

Avrupalı liderlerin savaş psikolojisinden mustarip olduklarını anlıyoruz. Bu savaşın sona ermesinin tek yolu Başkan Trump’ın ABD’de kazanmasıdır. Başkan Trump kazanırsa bunun çok çabuk yapılabileceğine inanıyoruz.

Trump’ın Başkan Putin’le arası iyi olduğu için mi?

Hayır. Çünkü Başkan Trump güçlü bir lider. Çok iyi bir sicili var, yani görev süresi boyunca hiçbir savaş çıkmadı.

Çok Okunanlar

Exit mobile version