Deutsche Börse İcra Kurulu Başkanı Theodor Weimer’in sosyal medyada viral olan konuşması, Sosyal Demokratlar, Yeşiller ve liberallerden oluşan parçalı bir koalisyon olan Scholz hükümetinin ekonomiyi canlandırma çabaları karşısında iş dünyası liderleri arasında artan hayal kırıklığını yansıtıyor.
Weimer, AP seçimlerinde büyük bir yenilgi alan trafik lambası koalisyonunun politikalarını eleştirdi ve AB’nin en büyük ekonomisinin “gelişmekte olan bir ülke” olma riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Eski bir Goldman Sachs bankeri ve HypoVereinsbank’ın genel müdürü Weimer, 17 Nisan’da Almanya’nın güneyindeki muhafazakâr eğilimli bir iş dünyası kuruluşu olan Bavyera Ekonomi Konseyi’nin toplantısında 17 dakikalık bir konuşma yaptı.
Bununla birlikte Weimer’in konuşması geçen cuma günü sosyal medyada yaygınlaştı ve koalisyonun politikalarını uzun süredir eleştiren muhafazakârlar ve sağcı ekonomistler tarafından yaygın bir şekilde paylaşıldı.
Weimer, uluslararası yatırımcıların Berlin hükümetini “aptal” bulduğunu, bu görüşün ülkenin birçok patronu tarafından da paylaşıldığını ve Almanya’yı iş yapılacak bir yer olarak görmekten giderek uzaklaştıklarını söyledi.
Alman Borsasının lideri, “İmajımız hiçbir zaman şimdiki kadar kötü olmamıştı,” dedi.
Weimer: Hurdacı dükkanına döndük
Yıl sonunda Deutsche Börse’deki görevinden ayrılacak olan Weimer, uluslararası yatırımın Alman şirketlerine akmasının tek nedeninin bu şirketlerin değerlerinin çok düşük olması olduğunu söyledi ve “Hurdacı dükkânına döndük,” iddiasında bulundu.
Yeşişil ekonomi bakanı Robert Habeck ile 18 toplantı yaptığını kaydeden Weimar, bu toplantıların “tam bir felaket” olduğunu ileri sürdü. Bakanın iyi başladığını, iş dünyasını dinlediğini ve birkaç şeyi doğru yaptığını, fakat “şimdi köktencilerin giderek daha fazla geldiğini” söyledi.
Weimer ayrıca hükümeti, benzinli ve dizel araçların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasının planlandığına işaret ederek, ülkenin hayati önem taşıyan otomobil endüstrisini “yok etmekle” eleştirdi.
Weimer, Almanya’daki durumu ABD’nin “çekiciliğiyle” karşılaştırdı ve Biden yönetiminin Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) kapsamında temiz teknoloji sağlayıcılarına milyarlarca sübvansiyon sağlamasını övdü.
Weimer, Almanya’nın “kamu ekonomisi” olmayı bırakıp “özel ekonomi” olması gerektiğini söyledi ve “ABD’de hangi ihtiyarın başkan olduğu önemli değil derler: biz işadamları olarak ülkeyi yönetiyoruz ve bu yüzden umurumuzda değil,” diye konuştu.
Deutsche Börse sözcüsü: CEO’muzun sözleri uluslararası yatırımcılarla görüşmelerine dayanıyor
Deutsche Börse’nin bir sözcüsü Weimer’i, “kendini makyajlamayan”, “net sözlerin adamı” olarak tanımladı.
Sözcü, CEO’nun yorumlarının “büyük ölçüde uluslararası yatırımcılarla yapılan görüşmelere dayandığını” ve bunları “çeşitli vesilelerle” kamuoyuna zaten ifade ettiğini söyledi.
Financial Times, iktidar partilerinden siyasetçilerin, Weimer’in, kimilerinin “aşırı sağcı Almanya için Alternatif partisinin söylemini çağrıştırdığını” söylediği tiradının “popülist tonu” karşısında “şok olduklarını” aktardı.
Hükümetten tepki: Prestijimize zarar veriyor
Financial Times’ın aktardığına göre ekonomi bakanlığındaki yetkililer Weimer’in çıkışını “oldukça basmakalıp polemikler” olarak değerlendirdi.
Yetkililer, hükümetin bürokrasiyi azaltma, yenilenebilir enerjiyi yaygınlaştırma ve göçmenlik kurallarını basitleştirerek beceri açığını kapatma konusunda büyük adımlar attığını söyledi.
Ayrıca son üç yılda Intel, TSMC, Eli Lilly ve diğer büyük şirketler tarafından yapılan önemli yatırımlara işaret ederek Almanya’nın uluslararası iş dünyası tarafından dışlandığı iddiasını da reddettiler.
Sosyal Demokratların parlamento grubu başkan yardımcısı Verena Hubertz, “Konuştuğum iş dünyası liderlerinin çoğu, ekonomimizin gerekli modernizasyonunun ‘eskiden her şey daha iyiydi’ diye sızlanarak değil, enerji, azim ve yenilikçilikle başarılacağını anladılar. Onlarla kurduğum diyalog bana çok daha verimli görünüyor,” diye konuştu.
Yeşiller’in ekonomi sözcüsü Sandra Detzer ise, somut eleştiriyi her zaman hoş karşıladıklarını fakat siyasetçilerin gelişigüzel eleştirilmesinin Alman siyasi kültürüne ve Alman ekonomisinin prestijine zarar verdiğini öne sürdü.