Yıllık bir ankete göre, Alman sanayi şirketlerinin yaklaşık üçte biri, ülkenin Rus doğalgazı olmadan geleceğine ilişkin artan endişeler nedeniyle, üretimlerini yurt içinden ziyade yurt dışında artırmayı planlıyor.
Financial Times’ın (FT) aktardığına göre, Alman Ticaret ve Sanayi Odasının (DIHK) yıllık ‘Enerji Dönüşümü Barometresi’, ankete katılan şirketlerin yüzde 32’sinin yurt dışında yatırım yapmayı yurt içinde büyümeye tercih ettiğini ortaya koyuyor. Geçen yılki ankette bu oran yüzde 16 idi. Oda, 3.572 üyesine, Avrupa’nın en büyük ekonomisi gaz ve diğer fosil yakıtları kullanmaktan vazgeçmeye çalışırken enerji konularının iş görünümleri üzerindeki etkisini sormuştu.
Odanın genel müdür yardımcısı Achim Dercks, Alman ekonomisinin büyük bölümünün orta ve uzun vadede enerji arzının yetersizliğinden endişe duyduğunu söylüyor.
Elektrik şebekesi yeterli değil
DIHK özellikle Almanya’nın elektrik şebekesinin genişletilmesine ilişkin zorluklara dikkat çekiyor. Ülkenin elektrik hedeflerini desteklemek için ihtiyaç duyulan 12.000 kilometrelik yeni elektrik hatlarının dörtte üçünün inşaatı için onay bile alınmadığı belirtiliyor.
Ankete katılan şirketlerin yüzde 52’si Almanya’nın enerji dönüşümünün iş dünyası üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu düşünüyor. Bu rakam, 2012 yılında yayınlanmaya başladığından bu yana barometre tarafından tespit edilen en yüksek rakam oldu.
Çin’deki ‘hazı çevre dostu enerji’ Alman sanayisini cezbediyor
Bulgular, Almanların dünyaca ünlü kimya devi BASF’nin şu anda inşa etmekte olduğu 10 milyar avroluk son teknoloji petrokimya tesislerinin yeri olarak Çin’i seçerken dile getirdiği endişeleri yansıtıyor. Kararın nedenlerinden biri olarak büyük miktarlarda ‘çevre dostu enerjiye hazır erişim’den bahsediliyor. Şirketin aynı zamanda Ludwigshafen’daki genel merkezinde kalıcı bir küçülmeye gideceği açıklandı.
BASF CEO’su Martin Brudermüller, şirket Temmuz ayında en son kazançlarını açıkladığında, “Avrupa’daki koşullar iyi değilse, diğer bölgelerde daha hızlı karbonsuzlaşmaya çalışacağız. Çin’de büyük destek alıyoruz,” demişti.
Şirketlerin ABD’ye daha fazla yatırım yapmak istediklerini de sözlerine ekleyen Brudermüller, motivasyon olarak ülkenin Enflasyonu Düşürme Yasasına (IRA) işaret etti. Brudermüller, ABD’deki yerel ‘temiz enerji’ yatırımları için 369 milyar dolarlık sübvansiyon sunan yasanın ‘dönüşüm için bir ticari gerekçe’ sağladığını söylemişti.
Alman hükümeti sübvansiyon konusunda bölündü
Brudermüller Almanya’nın kimya sanayisinin üretiminin geçtiğimiz yıl neredeyse beşte bir oranında düştüğüne dikkat çekmiş ve bu düşüşü kısmen kimya endüstrisinin müşterisi olan Alman şirketlerinin satışlarının düşmesine ve rekabet güçlerinin azalmasına bağlamıştı.
DIHK araştırması, BASF ve diğer şirketlerin Almanya’daki yatırım koşullarına ilişkin şikayetlerini güçlendiriyor. BASF gibi şirketler Berlin’in ağır sanayi için enerji fiyatlarını sübvanse etmesini giderek daha fazla talep ediyor fakat bu konu Almanya’nın trafik lambası koalisyonu içinde sürtüşmelere neden oluyor.
Şansölye Olaf Scholz’un Sosyal Demokrat Partisi (SPD) kısa bir süre önce, fiyatlardaki dalgalanmadan özellikle kötü etkilenen şirketler için kilovat saat başına 5 sentlik bir tavan önerdi. Ne var ki bu fikir liberal koalisyon ortağı FDP tarafından büyük ölçüde reddedildi.
DIHK Salı günü yaptığı açıklamada, düşük enerji fiyatlarının garanti edilmesinin, sanayi şirketlerinin ‘Almanya’daki üretimlerini sınırlamalarını ve hatta tamamen yer değiştirmelerini’ engellemenin bir yolu olduğunu söyledi.