DÜNYA BASINI

Eski NATO-Rusya Konseyi Başkanı Kujat: İsviçre tarafsızlığını dişiyle tırnağıyla korumalı

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Finlandiya’nın NATO’ya girerek Baltık kulübüne dahil olması, denize kıyısı olmayan ve boru hattı gazına bağımlı İsviçre ve Avusturya’nın Moskova’yı hedef alan yaptırımlara tarihinde ilk defa katılarak NATO üyeliği yolunda istikrarlı bir şekilde ilerlemesi, eskinin söz konusu tarafsız ülkelerinin neyi neye feda ettikleri konusunda yanlış hesap yaptıklarını gösteriyor. Ucuz emtia tüccarı Rusya’ya sırt dönmek neticede son bir yıldır enflasyonu körüklüyor. Fakat bu ülkelerdeki şahinlerin seslerinin gür çıkmasına rağmen ihtiyatlı adımlar atılmasını talep eden politikacı ve aydınlar da mevcut. Eski NATO-Rusya Konseyi Başkanı, emekli Tümgeneral Harald Kujat (Kızıl Ordu’ya karşı savaşırken öldürülen bir Nazinin oğlu), Ukrayna’daki çatışmaların seyri, müzakere ihtimalleri ve İsviçre’nin tarafsızlıktan cayma sürecini değerlendiriyor.


“İsviçre tarafsızlığını dişiyle tırnağıyla korumalı”

Roger Köppel

Die Weltwoche

3 Eylül 2023

Eski NATO Generali Harald Kujat, İsviçre’yi NATO’ya yakınlaşmaması konusunda uyarıyor. General, Ukrayna’daki savaş ve Batı’daki askeri hatalar hakkında yorumda bulunuyor.

1942’de Batı Prusya’da doğan Harald Kujat, belki de kendi kuşağının en tecrübeli Alman askeri. Babasını İkinci Dünya Savaşı’nda kaybetmesine rağmen Alman ordusuna katıldı ve burada çarpıcı bir kariyere sahip oldu. Kujat, 2000’den 2002’ye kadar Alman Silahlı Kuvvetlerinin 13. Genelkurmay Başkanı olarak görev yaptı ve bu, onu ülkesindeki en yüksek rütbeli subay yaptı. Daha sonra Brüksel’e, NATO karargahına geçti ve burada 2005 yılına kadar Askeri Komite Başkanı olarak görev aldı.

Şubat 2022’de Ukrayna’daki çatışmaların tırmanmasından bu yana Kujat, yaşananların dürüst bir gözlemcisi olarak kendini gösterdi ve Batı’yı eleştirmekten imtina etmedi. Son olarak, fazlaca konuşulan barış planını kamuoyuna açıkladı. Emekli generale, Ukrayna’daki savaş hakkında konuşmak üzere görüntülü arama yoluyla ulaştık.

Weltwoche: Sayın General Kujat, Ukrayna’da çokça müjdelenen yaz taarruzu pek de başarılı olacağa benzemiyor. Buna rağmen Batı basını neredeyse her gün cepheden Ukrayna’nın başarı öykülerini yayımlıyor. Siz durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Harald Kujat: Bu savaş sadece askeri bir savaş değil, aynı zamanda bir enformasyon savaşı. Bu askeri savaşta belirleyici bir faktör. Batı’da neredeyse sadece Ukrayna tarafından gelen bilgileri duyuyoruz ve bu da Ukrayna’ya yansıyor. Örneğin Ukraynalılar büyük bir başarı elde ettiklerini söylediklerinde, Batı basını Ukrayna’nın bu savaşı kazanabileceğini söylüyor. Ukrayna yönetimi bunu yaptıklarının teyidi olarak algılıyor. Bu şekilde savaşın uzamasına katkıda bulunuyoruz.

Weltwoche: Yani bu savaşın Ukrayna açısından kazanılamaz olduğunu mu söylüyorsunuz?

Kujat: Bu savaş ne Rusya ne ABD ne de Ukrayna tarafından kazanılabilir. Rusya NATO’nun genişlemesini engellemek istedi. Şimdi Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya girişini izlemek zorunda. ABD Rusya’yı zayıflatmak istedi. Ancak Rusya mutlak hareket kabiliyetine sahip. Ekonomisi Alman ekonomisinden bile daha iyi gelişiyor. Ukrayna, NATO’ya katılmak ve Rus askerlerini topraklarından çıkarmak istiyor. Bu da işe yaramayacak.

Weltwoche: Neden olmasın?

Kujat: Rusya Silahlı Kuvvetleri, Clausewitz’in deyimiyle, karşı tarafı savunmasız bırakarak Ukrayna kuvvetlerini yok etmek istiyor. Ve şu anda yaşanan da tam olarak bu. Ukrayna bu taarruzda muazzam kayıplar verdi, personel kaybı yaşadı ve Batı hala silah tedarik ederek personel kaybını telafi edebileceğini sanıyor. Bu galiz bir hata. Zafer veya yenilgiyi silahlar değil, bu silahları kullanan askerler belirler.

Weltwoche: Ukraynalıların Rusları defetmesini sağlayabilecek bir silah türü yok mu? Şu anda F-16 savaş uçakları hakkında fazlaca konuşuluyor.

Kujat: Şimdiye kadar teslim edilen tüm silahların —tanklar, obüsler— bir tür oyun değiştirici olduğu düşünülüyordu. Şimdi de F-16’ların öyle olması bekleniyor. Elbette bu silahlar Ukraynalıların muharebe gücünü artıracak, özellikle de Ruslar hava üstünlüğüne sahip oldukları ve bu avantajı kullandıkları için. Tanklara ve mekanize piyadelere karşı etkili bir silah olan atak helikopterleri kullanıyorlar. Dolayısıyla F-16’lar Ukrayna hava savunmasına takviye sağlayacaktır. Fakat onlarla bile Rus hava sahasına girmek son derece zor olacaktır. Rusya’nın son teknoloji ürünü S-400 savunma sistemine sahip entegre hava savunması oldukça etkili. F-16’ların sürekli gökyüzünden düşmesi Batı’nın hoşuna gitmeyecektir.

Weltwoche: Almanya, Taurus seyir füzelerinin teslimatını tartışıyor. Bunlar ne işe yarayabilir?

Kujat: Taurus çoklu navigasyon sistemlerine, güçlü nüfuz etme gücüne sahip ve angaje edilmesi zor. Bunlar 1945’ten sonra Rus topraklarında konuşlandırılan ilk Alman silah sistemleri olacaktır. Ki bu da muazzam bir gerilim yükselişi anlamına gelecektir. Ukrayna, 26 Aralık 2022’de Saratov civarındaki Engels üssüne bir saldırı düzenlemişti. Burası Rusya açısından stratejik bir havaalanı.

Silahlı Kuvvetler, nükleer silahların konuşlandırılması için önemli. Taurus ile birlikte Ukraynalılar bu türden saldırıları düzenli olarak gerçekleştirebilecekler. Bu da Rusya’nın ağır bir tepki vermesine yol açacaktır.

Weltwoche: Sizce bu ne kadar tehlikeli olur?

Kujat: Rusya devletinin ve halkının varlığı riske atılmamalı. Aksi takdirde Rusya’nın doktrini nükleer silah kullanımını haklı çıkaracaktır. Bu da pek çok uzmanın düşündüğü gibi Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine karşı değil, Avrupa’daki stratejik hedeflere karşı olacaktır.

Weltwoche: Bu savaşı kimsenin kazanamayacağını söylüyorsunuz. Önümüzdeki aylarda neler olabilir?

Kujat: Bence Rusya, Ukrayna kuvvetleri yeterince zayıflar zayıflamaz karşı taarruza geçmeye çalışacaktır. Halihazırda cephenin kuzeyinde ve Lıman civarında bunu yapmaya başladılar. Orada, sahada kayda değer kazanımlar elde ediyorlar. Amaç muhtemelen Devlet Başkanı Putin’in 30 Eylül 2022’de Rusya toprağı ilan ettiği bu dört bölgeyi tamamen ele geçirmek. Putin’in o dönem “özel askerî harekâtın” amacına ulaştığını söylemesinin kuvvetle muhtemel olduğunu düşünüyorum.

Weltwoche: Bu Batı için ne anlama geliyor?

Kujat: Batılı devlet ve hükümet başkanları öyle bir durumda, bu savaşta nasıl ilerleyeceklerine karar vermek gibi tatsız bir durumla karşı karşıya kalacaklar. Ukrayna, Batı’dan aldığı onca desteğe rağmen askeri bir yenilgiye uğrayabilir mi? Ya da şimdi silahları askerlerin takip etmesi gerektiği söylenebilir mi? Bu durumdan her ne pahasına olursa olsun kaçınılmalı, şimdi, gerçekleştiğinde değil. O zaman çıkmaza girmiş oluruz.

Weltwoche: Sizin çözümünüz nedir?

Kujat: Bugün Batı, müzakerelerde Ruslara taleplerini dikte edebilmek için Ukrayna’nın askeri olarak belli bir pozisyona getirilmesi gerektiğini söylüyor. Söz konusu enformasyon savaşının resmi dili bu. İki profesör Peter Brandt ve Hajo Funke, Şansölye Kohl’ün eski danışmanı Horst Teltschik ve ben bir öneri üzerinde çalıştık. Kısaca üç aşamadan oluşuyor: Ateşkes, müzakereler, askerden arındırılmış bölge. Önemli olan tam da bu üçüncü aşama, zira Avrupa’da istikrarlı bir barış düzeninin ancak Rusya ve Ukrayna’nın bu güvenlik mimarisinde yer almasıyla mümkün olabileceğine inanıyorum.

Weltwoche: İlk iki aşama —ateşkes ve müzakereler— Rusya tarafıyla temasa geçmemizi gerektiriyor. Fakat Batı, şu anda Putin’in kabul edilebilir bir muhatap değil, bir katil ve savaş suçlusu olduğunu söylüyor.

Kujat: İnsanlar Rusya ile müzakere etmek istemedikleri için bu savaş devam ederse, yüz binlerce inanın daha ölmesini ve ülkenin yok olmasını kabul etmiş olacaklar. Peki ne için? Bir ilke için. Ahlaki açıdan hangisi daha üstün; bir saldırganı cezalandırmak mı yoksa Ukrayna halkının acılarına son vermek mi? Buna ilave olarak, bu öncelikle Donbass ile ilgili. Savaştan önce burada, kendilerini Rus olarak tanımlayanlar da dahil olmak üzere, ağırlıklı olarak Rusça konuşan Ukraynalılar yaşıyordu. Ukrayna bu bölgeyi yeniden ele geçirmek istiyor. Orada yaşayan insanlar böyle istediği için değil, bir ilke bunu gerektirdiği için.

Weltwoche: Tecrübeli bir general ve NATO uzmanı olarak İsviçre’ye dair yorumunuz nedir? NATO’ya yaklaşmalı mı, hatta bu rahatsız edici şekilde kötüleşen durumda NATO’ya katılmalı mı?

Kujat: İsviçre güvenliğini tarafsızlığı sayesinde kazandı. Tarafsızlığını dişiyle tırnağıyla korumalı. Eğer NATO’ya katılırsa, eski slogan geçerli olacaktır: “Bir peni için, bir pound için orada”. Öyle olursa İsviçre de bu savaşın içinde olacaktır. Ve bu çok rahatsız edici bir durum haline gelebilir. Bunu NATO Askeri Komitesi’nin eski bir başkanı olarak da söylüyorum.

Weltwoche: Bu zor zamanlarda ne umut ediyorsunuz? Dünya hakkında vizyonunuz nedir?

Kujat: Ben blokların güçlendirilmesinden değil, çözülmesinden yanayım. Çok kutuplu bir dünyaya ulaşmamız için her ülkenin üçüncü bir ülkeye çok fazla bağımlı olmadan güvenlik ve egemenliğini teminat altına alan bir konuma sahip olması gerekir. Örneğin İsviçre’yi ele alalım: İsviçre’nin kendi hedefleri, kendi çıkarları var ve bunları korumalı. Kendisini başka ülkelerin çıkarlarının uygulayıcısı haline getirmemeli.

Çok Okunanlar

Exit mobile version